Logo

2. Hukuk Dairesi2023/7431 E. 2024/5247 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Karşılıklı boşanma davasında tarafların kusur oranları, velayet, nafaka ve tazminat taleplerinin hukuka uygunluğu uyuşmazlığa konu olmuştur.

Gerekçe ve Sonuç: Kadının çocuğa şiddet uygulaması ve evi terk etmesi gibi eylemlerinin erkeğin affı ile ortadan kalktığı, bu nedenle boşanmaya sebep olan olaylarda tarafların eşit kusurlu olduğu, bu durumda eşit kusurlu olan kadına yoksulluk nafakası bağlanması gerekirken reddedilmesinin ve yine eşit kusurlu olan erkek lehine tazminata hükmedilmesinin hatalı olduğu gözetilerek, Bölge Adliye Mahkemesi kararının kusur, nafaka ve tazminat yönünden bozulmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2022/634 E., 2023/1046 K.

KARAR : İstinaf başvurusunun kısmen kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm kurma

İLK DERECE MAHKEMESİ : Zonguldak 2. Aile Mahkemesi

SAYISI : 2019/467 E., 2021/575 K.

Taraflar arasındaki karşılıklı açılan boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davaların kabulüne, tarafların boşanmalarına ve fer'îlerine karar verilmiştir.

Kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince davacı- davalı kadın vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, davalı- davacı erkek vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı- davalı kadın vekili tarafından temyiz edilmekle;kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı – davalı kadın vekili dava dilekçesinde özetle; erkeğin, sorumluluklarını yerine getirmediğini, düzenli bir işte çalışmadığını, bileziklerini rızası olmadan alarak babasına verdiğini, kadın ve çocuğun ihtiyaçlarının kadının ailesi tarafından karşılandığını, babasını arayarak kadını almasını söylediğini iddia ederek 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 336 ncı ve 337 nci maddeleri gereğince adli yardım talebinin kabulüne 4721 sayılı Türk Medeni Kanun'un (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesi gereğince davasının kabulüne tarafların boşanmalarına, velâyetin anneye verilmesine, çocuk yararına aylık 500,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, kadın yararına aylık 1.000,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına, 20.000 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP

Davalı- davacı erkek vekili cevap dilekçesinde özetle; sadakat ve yükümlülüğe aykırı davrandığını, yabancı bir erkeğe çıplak fotoğraflar ve cinsel içerikli mesajlar attığını, bu resimlerin erkeğin tüm ailesine gönderildiğini, ortak çocuğun annesinin ilgisizliği içerisinde büyüdüğünü, sürekli çocuğa sağlıksız besinler verdiğini, sabaha kadar telefonda zaman geçiren davalının gündüz saatlerinde de geç saatlere kadar uyuduğunu, çocuğunu her anlamda ilgisiz bıraktığını, çocuğuna köpek, bok ye...gibi sözlerle bağırdığını, hatta ortak çocuğu düzenli şekilde dövdüğünü ileri sürerek 4721 sayılı Kanun’un 166 ncı maddesi gereğince asıl davanın reddine, davasının kabulüne, tarafların boşanmalarına, velâyetin babaya verilmesine, erkek yararına 5.000,00 TL maddî, 20.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; erkeğin düzenli ve sürekli bir işte çalışmamak suretiyle ailenin ekonomik zorluk çekmesine sebep olduğu, çocuğu annesiyle birlikte yollayacağını beyan etmesine karşılık çocuğu annesine vermemek suretiyle güven sarsıcı davranışta bulunduğu; kadının ise çocuğunun ihtiyaçlarına duyarsız kaldığı, çocuğa şiddet uygulayıp hakaret ettiği, İstanbul'a akraba düğününe gidiyorum diye evden ayrılıp nereye gittiğini gizlemek suretiyle güven sarsıcı davranışlarda bulunduğu, boşanmaya sebep olan olaylarda tarafların eşit kusurlu olduğu gerekçesi ile 4721 sayılı Kanun’un 166 ncı maddesi gereğince davaların kabulüne, tarafların boşanmalarına, velâyetin babaya verilmesine, anne ile kişisel ilişki kurulmasına, kadın yararına aylık 350,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına, tarafların tazminat taleplerinin reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

1.Davacı-davalı kadın vekili istinaf dilekçesinde özetle; kusur belirlemesinin hatalı olduğunu, tedbir ve yoksulluk nafakasının miktarının düşük olduğunu, tazminat taleplerinin reddinin doğru olmadığını, velâyet düzenlemesinin çocuğun yüksek yararına aykırı olduğunu ileri sürerek kararın bu yönlerden kaldırılmasını, yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle karar verilmesini talep etmiştir.

2.Davalı-davacı erkek vekili istinaf dilekçesinde özetle; kusur belirlemesinin hatalı olduğunu, kadın yararına nafaka koşullarının oluşmadığını, tazminat talebinin reddine karar verilmesinin isabetsiz olduğunu ileri sürerek kararın belirtilen yönlerden kaldırılmasına yeniden esas hakkında hüküm kurmak suretiyle karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile Mahkemece erkeğe yüklenilen çocuğu annesiyle birlikte yollayacağını beyan etmesine karşılık çocuğu annesine vermemek suretiyle güven sarsıcı davranışta bulunduğu vakıasının kusur olarak değerlendirilemeyeceği, Mahkemece belirlenen ve gerçekleşen diğer kusurlara göre de kadının erkeğe nazaran daha ağır kusurlu olduğu; az kusurlu erkek eş yararına maddî ve manevî tazminat koşullarının oluştuğu: ağır kusurlu kadın eşin yoksulluk nafakası ile manevî tazminat talebinin reddine karar verilmesinin gerektiği; çocuğun yaşı, fiili ayrılıktan itibaren ve halihazırda babanın yanında bulunması, dosya içinde mevcut sosyal inceleme raporu içerikleri ve tanık beyanları dikkate alındığında velâyetin babaya verilerek çocuk ile anne arasında şahsi ilişki tesis edilmesinde herhangi bir isabetsizlik görülmediği gerekçesi ile 6100 sayılı Kanun’un 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin ikinci alt bendi gereğince davalı – davacı erkek vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm kurmak suretiyle ; kusurun gerekçesinin düzeltilmesine, kadının yoksulluk nafakası ile manevî tazminat talebinin reddine, erkek yararına 5.000,00 TL maddî ve 5.000,00 TL manevî tazminata; davacı- davalı kadın vekilinin tüm, davalı-davacı erkek vekilinin diğer itirazlarına konu istinaf başvurularının 6100 sayılı Kanun’un 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin birinci alt bendi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı – davalı kadın vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacı-davalı kadın vekili temyiz başvuru dilekçesinde özetle;istinaf başvuru dilekçesini tekrarlamakla birlikte, kusur belirlemesinin ve tazminat ile yoksulluk nafaka taleplerinin reddi ile erkek yararına tazminata hükmedilmesinin hatalı olduğunu, velâyet düzenlemesinin çocuğun yüksek yararına aykırı olduğunu ileri sürerek Bölge Adliye Mahkemesi kararının belirtilen yönünden bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, karşılıklı açılan boşanma davasında taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamında imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, geçimsizlik var ise kusurun kimden kaynaklandığı, kadın yararına tazminat ve yoksulluk nafakası koşullarının oluşup oluşmadığı, erkek yararına hükmedilen tazminatların yerinde olup olmadığı ile velâyet düzenlemesinin çocuğun yüksek yararına uygun olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

4721 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesi, 166 ncı maddesi, 174 üncü, 175 inci, 176 ncı, 182 nci, 330 uncu ve 336 ncı maddesi. 6100 sayılı Kanun’un 369 uncu maddesinin birinci fıkrası, 370 inci maddesi ile 371 inci maddesi.6098 sayılı kanun 50 ve 51 inci maddesi.

3. Değerlendirme

1.Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davacı-davalı kadın vekilinin aşağıdaki paragrafların kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

2.Somut uyuşmazlıkta Bölge Adliye Mahkemesince, İlk Derece Mahkemesince erkeğe kusur olarak yüklenen "ortak çocuğu annesiyle birlikte yollayacağını beyan etmesine karşılık çocuğu annesine vermemek suretiyle güven sarsıcı davranışta bulunduğu" vakıasının kusur olarak değerlendirilemeyeceği, Mahkemece belirlenen ve gerçekleşen diğer kusurlara göre de boşanmaya sebebiyet veren olaylarda kadının erkeğe nazaran daha ağır kusurlu olduğu kabul edilmiş ise de yapılan yargılama ve toplanan delillerden kadına kusur olarak yüklenen "çocuğa şiddet uygulayıp hakaret ettiği, İstanbul'a akraba düğününe gidiyorum diye evden ayrılıp nereye gittiğini gizlemek suretiyle güven sarsıcı davranışlarda bulunduğu" vakıalarından sonra taraflar arasındaki birlikte yaşamın bir müddet daha devam etmesi nedeni ile bu vakıaların erkek tarafından affedildiğinin, en azından hoşgörü ile karşılandığının kabul edilmesi gerektiği; affedilen ya da hoş görülen davranışların taraflara kusur olarak yüklenilmesinin mümkün olmadığı, gerçekleşen bu durum karşısında boşanmaya sebebiyet veren olaylarda düzenli ve sürekli bir işte çalışmamak suretiyle ailenin ekonomik zorluk çekmesine sebep olan erkek ile, ortak çocuğun ihtiyaçlarına duyarsız kalan kadının eşit derecede kusurlu olduklarının kabulü gerekirken, yazılı şekilde kadının erkeğe nazaran daha ağır kusurlu olduğunun kabulü doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.

3.Yukarıda (2) numaralı paragrafta açıklandığı üzere, boşanmaya sebebiyet veren olaylarda tarafların eşit derecede kusurlu oldukları anlaşılmaktadır. Boşanma sonucu maddî ve manevî tazminata hükmedilebilmesi için tazminat yükümlüsünün kusurlu, tazminat talep eden eşin ise kusursuz veya diğerine göre daha az kusurlu olması gerekir. Hal böyle iken Bölge Adliye Mahkemesince, kadının erkeğe nazaran daha ağır kusurlu olduğunun kabulü ve bu hatalı kusur belirlemesine bağlı olarak erkek yararına maddî ve manevî tazminata hükmedilmesi doğru olmamış, bozmayı gerektirmiştir.

4. 4721 sayılı Kanun'un 175 inci maddesi uyarınca boşanma yüzünden yoksulluğa düşecek taraf, kusuru daha ağır olmamak koşuluyla geçimi için diğer taraftan mâli gücü oranında süresiz olarak nafaka isteyebilir. Yukarıda (2) numaralı paragrafta açıklandığı üzere, boşanmaya sebebiyet veren olaylarda davacı-davalı kadının, davalı-davacı erkeğe nazaran kusurunun daha ağır olmadığı, geliri ve malvarlığı bulunmadığından boşanmakla yoksulluğa düşeceği anlaşılmıştır. 4721 sayılı Kanun'un 175 inci maddesi koşulları somut olayda davacı-davalı kadın yararına gerçekleşmiştir. O halde, davacı-davalı kadın yararına uygun miktarda yoksulluk nafakasına hükmedilecek yerde, hatalı kusur belirlemesi sonucu yazılı şekilde isteğin reddine karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1.Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının kusur belirlemesi, erkek lehine hükmedilen maddî ve manevî tazminat ile kadının reddedilen yoksulluk nafakası talebi yönlerinden davacı-davalı kadın yararına BOZULMASINA,

2.Davacı-davalı kadın vekilinin sair temyiz itirazlarının reddi ile temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozma kapsamı dışında kalan temyize konu bölümlerinin 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Peşin alınan harcın istek halinde yatırana geri verilmesine,

Dosyanın Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

02.07.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.