Logo

2. Hukuk Dairesi2023/7568 E. 2024/4200 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Boşanma davası sonucunda açılan değer artış payı ve katılma alacağı davasında, asıl ve birleşen dava yönünden verilen hükmün kuruluş şeklinin hukuka uygun olup olmadığına ilişkin uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 26. ve 297. maddeleri uyarınca hakimin tarafların talep sonucu ile bağlı olması ve her bir talep hakkında ayrı ayrı hüküm kurması gerektiği gözetilerek, asıl ve birleşen dava yönünden ayrı ayrı hüküm kurulmaması nedeniyle yerel mahkeme kararı bozulmuştur.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi

SAYISI : 2022/448 E., 2023/380 K.

KARAR : Kabul

Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen ve istinaf incelemesinden geçen değer artış payı ve katılma alacağı davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Bölge Adliye Mahkemesi kararının kaldırılmasına ve İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; asıl ve birleşen davanın kabulüne karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesi kararı davalı erkek vekili ve katılma yoluyla davacı kadın tarafından temyiz edilmiş, incelemenin duruşmalı olarak yapılması davalı erkek vekili tarafından istenilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, 04.06.2024 tarihinde duruşma yapılmasına ve duruşma gününün taraflara davetiye ile bildirilmesine karar verilmiştir.

Belli edilen günde temyiz eden davalı ... vekili Av. ... ile karşı taraf katılma yoluyla temyiz eden davacı ... vekili Av. ... geldi. Gelenlerin sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için uygun görülen 04.06.2024 tarihinde Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlenerek dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

Birleşen dava yönünden kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda; Bölge Adliye Mahkemeleri, 5325 sayılı Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanun'un 25 inci ve geçici 2 nci maddeleri uyarınca kurulmuş ve Adalet Bakanlığının 07.11.2015 tarihli ve 29525 sayılı Resmi Gazete'de yayınlanan kararı uyarınca tüm yurtta 20.07.2016 tarihinde göreve başlamışlardır. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 341 inci maddesi uyarınca İlk Derece Mahkemelerinden verilen nihai kararlar istinaf yoluna tabidir.

Dosyanın incelenmesinde; sadece asıl dava yönünden yapılan inceleme sonucunda Dairemizin 16.03.2022 tarih ve 2021/5380 Esas, 2022/2492 Karar sayılı kararı ile asıl dava yönünden kararın bozulmasına karar verildiği, yapılan bozma işleminden sonra davacı kadın tarafından 23.12.2022 tarihinde açılan birleşen davanın işbu dava ile birleştirilmesine karar verildiği, birleşen dava yönünden bir bozma kararı olmadığı ve birleşen dava yönünden 20.07.2016 tarihinden sonra ilk defa nihai karar verildiği anlaşılmaktadır. Birleşen dava ek dava niteliğinde ise de ek dava, asıl davadan bağımsız, yeni bir davadır.

Taraf vekillerinin temyizi üzerine dosya Dairemize gelmiş ise de, birleşen dava hakkında 20.07.2016 tarihinden sonra il defa 04.05.2023 tarihinde nihai karar verildiğinden Mahkemece verilen karar istinaf incelemesine tabi olup Bölge Adliye Mahkemesince istinaf incelemesi yapılması gerektiğinden, ilgili Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Dairesine gönderilmek üzere birleşen dava yönünden dosyanın Mahkemesine geri çevirilmesine karar vermek gerekmiştir.

Taraf vekillerinin asıl dava yönünden gerekli şartları taşıdığı anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hakimi tarafından hazırlanan rapor dinlenildikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

1. Davacı kadın vekili dava dilekçesinde; davalı adına ada-parsel numaraları belirtilen 7 adet taşınmaz ve şirket hissesi bulunduğunu, bu malların evlilik birliği içerisinde edinildiğini, müvekkilinin ziynetleri olan altın, gümüş vs. gibi takı ve hediyelerin davalı tarafından bozdurulduğunu, taşınmazların kira gelirleri de kullanarak Organize Sanayi Bölgesinde arsa aldığını, kurulan şirket kanalı ile işbu arsa üzerine fabrika kurduğunu, fabrikanın bir kısmının davalının şirketince kullanıldığını, kalan kısmının da kiraya verildiğini, yüksek kira bedelleri tahsil edildiğini, davalının müvekkiline hiçbir para ödenmediğini, edinilmiş malların gelirlerinin de edinilmiş mal olduğunu belirterek; fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla tasfiye sonucunda ortaya çıkacak 10.000,00 TL alacağın boşanma dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsilini talep ve dava etmiştir.

2.Davacı kadın vekili 13.06.2018 tarihli dilekçesinde; fazlaya ilişkin her türlü ıslah ve ek dava, işlemiş ve işleyecek faiz hakları saklı kalmak kaydıyla talep miktarını yükselterek toplam 830.511,27 TL'nin boşanma dava tarihinden itibaren işletilecek faizi ile birlikte tahsiline talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı erkek vekili cevap dilekçesinde; davanın reddini savunmuştur.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin 04.07.2018 tarih ve 2014/598 Esas, 2018/589 Karar sayılı kararı ile, 310 ada 3 parsel 1 nolu bağımsız bölümün, 310 ada 3 parsel 5 nolu bağımsız bölümün ölünceye kadar bakma akdi ile davalı adına tescil edildiği, 3311 parsel, 318 ada 10 parsel ve 2543 ada 1 parsel 56 nolu bağımsız bölüm her ne kadar tapu kaydında satış sebebiyle davalı adına tescil edildiği belirtilmişse de 27.06.2005 tarihli sözleşme ve ibraname başlıklı belgeye göre miras taksim sözleşmesi şeklinde karşılıksız kazanma yolu ile davalıya devredildiği, davalının kişisel malı olduğu ve davacının işbu taşınmazlar sebebiyle mal rejiminden kaynaklanan alacak hakkı bulunmadığı; 2543 ada 1 parsel 20 nolu bağımsız bölümün davalı adına satış yoluyla 15.10.1999 tarihinde evlenme tarihinden önce tescil edildiği, davalının kişisel malı olduğu, davacının işbu taşınmaz sebebiyle de mal rejiminden kaynaklanan alacak hakkı bulunmadığı; mal rejiminin sona erdiği anda davalının tasarrufunda bir kira geliri bulunduğunun ispat edilemediği; davalının 01.06.2006 tarihinde şirket hissedarı olduğu, boşanma dava tarihine kadar şirketin kar dağıtımı ve sermaye artışı yapmadığı, şirket hisselerinin değerinin bilirkişi incelemesi ile negatif olduğu, bu sebeple hesap uzmanı bilirkişilerin şirket kayıtlarına göre yapmış oldukları inceleme ve sunmuş oldukları rapor usul ve yasaya uygun bulunarak davacının şirket hisseleri sebebiyle de alacağı bulunmadığı; 194 ada 2 parsel sayılı taşınmazın 04.06.2010 tarihinde evlilik birliği içerisinde davalı adına tescil edildiği, taşınmazın evveliyatında Kayseri Organize Sanayi Bölgesi Müdürlüğü tarafından davalıya 18.04.2006 tarihinde tahsis hakkının verildiği, bu şekilde taşınmazın tescil işleminden önce davalıya tahsis edildiği, davacıya düğünde takılan ziynet eşyalarının dinlenen tanık beyanları ile davalı tarafından kasaya konulacağı söylenerek alındığı ve daha sonra 194 ada 2 parsel sayılı taşınmazdaki fabrikaların arsasının edinilmesinde kullanıldığı, davacının ziynet eşyaları sebebiyle 177.406,45 TL değer artış payı ile 593.104,82 TL katılma alacağı bulunduğu gerekçesiyle; davanın kısmen kabulü ile, 177.406,45 TL değer artış payı ve 593.104,82 TL katılma alacağı olmak üzere toplam 770.511,27 TL'nin karar tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsiline, fazlaya dair istemin reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı kadın vekili ve davalı erkek vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin 30.12.2020 tarih ve 2018/1984 Esas, 2020/1123 Karar sayılı kararı ile, İlk Derece Mahkemesi kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu gerekçesiyle başvuruların ayrı ayrı esastan reddine karar verilmiştir.

V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Bozma Kararı

1.Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı kadın vekili ve davalı erkek vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2.Dairemizin 16.03.2022 tarih ve 2021/5380 Esas, 2022/2492 Karar sayılı kararı ile, tasfiyeye konu şirket hissesinin davalının kişisel malı olduğunun ispatlanamadığı, evlilik birliği içinde kurulan şirkette davalının hissesi nedeniyle açıklanan ilkelere uygun şekilde mal rejiminin sona erdiği tarihte şirketin durumu dikkate alınarak değeri belirlendikten sonra TÜFE (Tüketici Fiyat Endeksi) göz önünde bulundurularak tasfiye (bozmadan sonra verilecek karara en yakın tarih) tarihindeki sürüm değeri belirlenerek bulunan değer üzerinde davalının edinilmiş mal niteliğinde olan hisse oranına göre belirlenecek artık değerin yarısı üzerinden davacının katılma alacağı hesaplanması gerektiği; 194 ada 2 parsel sayılı taşınmazın edinme değerinin davalının beyanında belirttiği değer (62.000,00 TL) dikkate alınarak alacağın hesaplanması gerektiği belirtilerek davacı kadın vekilinin temyiz itirazlarının kısmen kabulü ile Bölge Adliye Mahkemesi kararının kaldırılmasına, İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına; davalı erkek vekilinin tüm, davacı kadın vekilinin bozma kapsamı dışındaki diğer temyiz itirazlarının reddi ile temyiz konu diğer bölümlerin onanmasına; davacı kadın vekili tarafından İlk Derece Mahkemesinin gümüş takımlara ilişkin kararı istinaf edilmeyerek kesinleştiğinden, davacı kadı vekilinin gümüş takımlarına yönelik temyiz dilekçenin reddine karar verilmiştir.

B. İlk Derece Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar

İlk Derece Adliye Mahkemesinin yukarıda başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararı ile, 310 ada 3 parsel 1 nolu bağımsız bölüm, 310 ada 3 parsel 5 nolu bağımsız bölüm, 3311 parsel, 318 ada 10 parsel ve 2543 ada 1 parsel 56 nolu taşınmazlar yönünden Yargıtay incelemelerinden geçerek karar kesinleştiğinden yeniden karar verilmediği; bozma ilamından sonra mali müşavirden alınan rapor ve ek rapor gereğince davacının şirket hissesi sebebi ile 21.888,06 TL katılma alacağı bulunduğu; bozma ilamı sonrasında işbu taşınmaz yönünden sürüm değeri için ek rapor alındığı, taşınmazın edinme değerinin davalının 17.04.2017 tarihli dilekçesinde belirttiği üzere 62.000,00 TL olarak kabul edildiği, davacının taşınmazın arsasının edinilmesinde kullanılan ziynet eşyaları sebebiyle 7.813.733,02bTL değer artış payı ile 1.034.599,53 TL katılma alacağı bulunduğu gerekçesiyle; asıl ve birleşen davanın ayrı ayrı kabulü ile 194 ada 2 parsel sayılı taşınmaz yönünden 7.813.733,02 TL değer artış payı, 1.034.599,53 TL katılma alacağı, şirket hissesi yönünden 21.888,06 TL katılma alacağı olmak üzere toplam 8.870.220,61 TL alacağın taleple bağlı kalınarak 8.869.933,68 TL alacağın karar tarihinden işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsiline karar verilmiştir.

VI. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı erkek vekili ve katılma yoluyla davacı kadın vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

1.Davalı erkek vekili temyiz dilekçesinde; birleşen davanın dava harcı ödenmeksizin açıldığını, davacının maddî durumunun iyi olmasına rağmen adli yardım talebinin kabul edilmesinin hatalı olduğunu, asıl ve birleşen davanın müstakil bir dava olduğunu, asıl davada ıslahla alacağın tamamının dava konusu yapıldığını, talep dışında karar verilmeyeceğini, taşınmazın arsası alınırken davacının ziynetlerinin kullanılmadığını, davacı tanık beyanlarının ve davacının iddialarının bu hususta çelişkili olduğunu belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.

2.Davacı kadın vekili katılma yoluyla temyiz dilekçesinde; asıl ve birleşen dava yönünden ayrı ayrı hüküm kurulması gerektiğini, alacaklara dava ve ıslah tarihlerinden itibaren faiz işletilmesi gerektiğini belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, hükmün kuruluş şekli, talep miktarı, davanın türü, kişisel mal savunması ve ispatı, bozmaya uygun alacağın hesaplanıp hesaplanmadığı, faizin başlangıç tarihi, usuli kazanılmış hak noktasında toplanmaktadır. Dava, değer artış payı ve katılma alacağı istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

6100 sayılı Kanun'un 26 ncı maddesi, 33 üncü maddesi, 107 nci maddesi, 176 ve devamı maddeleri, 190 ıncı maddesi, 297 nci maddesi, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri; 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 6 ncı maddesi, 179 uncu maddesi, 202 nci maddesi, 219 uncu maddesi, 222 nci maddesi, 225 inci maddesinin ikinci fıkrası, 227 nci maddesi, 229 uncu maddesi, 230 uncu maddesi, 231 inci maddesi, 235 inci maddesinin birinci fıkrası, 236 ıncı maddesinin birinci fıkrası; Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun 09.05.1960 tarih ve 1960/21 Esas, 1960/9 Karar sayılı kararı.

3. Değerlendirme

1.6100 sayılı Kanun'un 26 ıncı maddesi uyarınca, hakim, tarafların talep sonucu ile bağlı olup, ondan fazlasına veya başka bir şeye karar veremez. Ayrıca, aynı Kanun'un 297 nci maddesinin ikinci fıkrası uyarınca da, hükmün sonuç kısmında her bir talep hakkında ayrı ayrı hüküm kurulmalı ve taleplerden her biri hakkında verilen hükümle taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların sıra numarası altında açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir.

2.Yukarıda açıklanan yasal düzenleme ve ilkeler uyarınca yapılan incelemede; somut olayda, Mahkemece, asıl ve birleşen dava yönünden ayrı ayrı hüküm kurulmamıştır. O halde, Mahkemece asıl dava yönünden incelenecek açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde denetime elverişli bir hüküm kurulması gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi hatalı olmuş, bozmayı gerektirmiştir.

VII. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

A. Birleşen Dava Yönünden

Birleşen dava yönünden istinaf incelemesi yapılması için ilgili Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Dairesine gönderilmek üzere dosyanın Mahkemesine GERİ ÇEVİRİLMESİNE,

B. Asıl Dava Yönünden

Temyiz olunan Mahkeme kararının asıl dava yönünden BOZULMASINA; bozma sebebine göre, taraf vekillerinin asıl davaya yönelik diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına,

Peşin alınan harcın istek halinde yatıranlara geri verilmesine,

Duruşma için takdir edilen 17.100,00 TL'lik vekâlet ücretinin ...'dan alınıp ...'ya, ...'dan alınıp ...'ya verilmesine,

Dosyanın Mahkemesine gönderilmesine,

Kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde asıl dava yönünden karar düzeltme yolu açık olmak üzere,04.06.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.