"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/2995 E., 2023/1202 K.
KARAR : Başvurunun esastan reddi
İLK DERECE MAHKEMESİ : Gelibolu Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi
SAYISI : 2020/122 E., 2022/554 K.
Taraflar arasındaki karşılıklı boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince asıl davanın reddine, birleşen davanın kabulüyle tarafların boşanmalarına ve boşanmanın fer'îlerine karar verilmiştir. Kararın davacı-davalı erkek vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kabulüyle kararın kaldırılarak dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
Gönderme kararı sonrasında yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince asıl davanın reddine, birleşen davanın kabulüyle tarafların boşanmalarına ve boşanmanın fer'îlerine karar verilmiştir. Kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesince tarafların istinaf taleplerinin kabulüyle kararın kaldırılarak yeniden esas hakkında karar verilmek üzere dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
Gönderme kararı sonrasında yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince asıl davanın reddine, birleşen davanın kabulüyle tarafların boşanmalarına ve boşanmanın fer'îlerine karar verilmiştir. Kararın davacı-davalı erkek vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
2797 sayılı Yargıtay Kanunu’nun 40 ıncı ve Yargıtay İç Yönetmeliği’nin 18 inci maddeleri uyarınca yapılan ön incelemede; Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı-davalı erkek tarafından adli yardım talepli olarak temyiz edildiği, bu sebeple de temyiz dilekçesi verilirken gerekli harç ve giderlerin yatırılmadığı belirlenmiştir.
Adli yardım, temyiz yoluna başvuru sırasında talep edilmekle; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 336 ncı maddesinin üçüncü fıkrası uyarınca, adli yardım talebini inceleme görevi Yargıtaya aittir.
Adli yardım, 6100 sayılı Kanun’un 334 ve devamı maddelerinde düzenlenmiştir. Anılan maddelere göre gerçek kişiler ile kamuya yararlı dernek ve vakıfların yararlanabileceği adli yardımın şartları, ödeme gücünden yoksun olma ve talebin açıkça dayanaktan yoksun olmamasıdır. Adli yardım talebinde bulunan gerçek kişi veya tüzel kişinin yargılama giderlerini karşılayabilecek durumda olmadığını gösteren mali durumuna ilişkin belgeleri de mahkemeye ibraz etmesi gerekir. Adli yardım talebinde bulunanın ödeme gücünden yoksun olup olmadığı, bu belgeler incelenerek belirlenecektir.
Bu açıklamalar ışığında adli yardım talebinde bulunan tarafın, kendisi ve ailesinin geçimini önemli ölçüde zor duruma düşürmeksizin gereken temyiz yoluna başvuru giderlerini kısmen veya tamamen ödeme gücünden yoksun olduğu anlaşıldığından, adli yardım talebinin kabulüne karar vermek gerekmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı-davalı erkek vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı-davalı erkek dava dilekçesinde özetle; kadının sürekli boşanmak istediğini, eşini sevmediğini söylediğini ileri sürerek 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca tarafların boşanmalarına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
1.Davalı-davacı kadın usulüne uygun tebligata rağmen davaya süresinde cevap dilekçesi sunmamıştır.
2.Davalı-davacı kadın vekili birleşen dava dilekçesinde özetle; erkeğin psikolojik, ekonomik ve fiziksel şiddet uyguladığını, küfür ve hakaret ettiğini, kadının evlenmeden önce biriktirdiği para ve altınlara el koyduğunu, ekonomik şiddet uyguladığını, ölümle tehdit ettiğini, kadının komşulardan yardım isteyeceğini söylemesi üzerine bunu engellemek için kadının elbiselerini baştan aşağı yırttığını ve şiddet uygulamaya devam ettiğini, kadını evden ayrılmaya zorladığını, kadının hiçbir eşyasını ve ziynetlerini alamadan evden ayrılmak zorunda kaldığını ileri sürerek asıl davanın reddine, birleşen davanın kabulüyle 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca tarafların boşanmalarına, kadın yararına aylık 1.000,00 TL tedbir, aynı miktar üzerinden yoksulluk nafakası ile 70.000,00 TL manevî tazminatın erkekten alınarak kadına verilmesini talep ve dava etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
A. İlk Derece Mahkemesinin Birinci Kararı
İlk Derece Mahkemesinin 23.11.2017 tarih ve 2016/262 Esas, 2017/534 Karar sayılı kararı ile; erkeğin kadına sözlü ve fiziksel şiddet uyguladığı, onur kırıcı davranışlarda bulunduğu, böylece evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına neden olan olaylarda erkeğin tam kusurlu olduğu gerekçesiyle asıl davanın reddine, birleşen davanın kabulüyle 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca tarafların boşanmalarına, kadın yararına aylık 750,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakası ile yasal şartları oluştuğu gerekçesiyle kadın yararına 30.000,00 TL manevî tazminat ödenmesine karar verilmiştir.
B. Bölge Adliye Mahkemesinin Gönderme Kararı
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı-davalı erkek tarafından kadının kabul edilen davası, erkeğin davasının reddi, kusur belirlemesi, aleyhine hükmedilen nafaka ve tazminatlar ile miktarları yönünden istinaf başvurusunda bulunulması üzerine; Bölge Adliye Mahkemesinin 26.01.2018 tarih ve 2018/40 Esas, 2018/81 Karar sayılı kararı ile; her iki vekilin de asıl ve birleşen dava yönünden davayı takip edip etmediklerinin sundukları vekâletnameler göz önünde bulundurularak açıklattırılması gerektiği, ayrıca kadının akıl sağlığının yerinde olmadığına ilişkin rapor aldırılmadığı, erkeğin delillerinin toplanıp değerlendirilmediği, yeniden ön inceleme ve tahkikat duruşması yapılması gerektiği gerekçesiyle davacı-davalı erkeğin istinaf talebinin kabulüyle İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak açıklanan eksiklikler tamamlanarak yeniden esas hakkında karar verilmek üzere dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
C.İlk Derece Mahkemesinin İkinci Kararı
İlk Derece Mahkemesinin 28.02.2019 tarih ve 2018/54 Esas, 2019/132 Karar sayılı kararı ile; Bölge Adliye Mahkemesince belirtilen eksikliklerin giderilmesi suretiyle yeniden yargılama yapılarak erkeğin kadına sözlü ve fiziksel şiddet uyguladığı, fiziksel şiddetin sürekli olduğu, evliliğin mutluluğunu sağma ve birliğe yardımcı olma yükümlülüğüne aykırı davrandığı, kadının erkeğe fiziksel şiddet uygulamasının erkeğin asker mesleğinden olması nedeniyle mümkün olmadığı, böylece boşanmaya neden olan olaylarda erkeğin tam kusurlu olduğu gerekçesiyle asıl davanın reddine, birleşen davanın kabulüyle 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca tarafların boşanmalarına, kadın yararına aylık 750,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakası ile 10.000,00 TL manevî tazminat ödenmesine karar verilmiştir.
D.Bölge Adliye Mahkemesinin ikinci gönderme kararı
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı davacı-davalı erkek tarafından kadının kabul edilen davası, erkeğin davasının reddi, kusur belirlemesi, aleyhine hükmedilen nafaka ve tazminatlar ile miktarları yönünden; davalı-davacı kadın tarafından ise manevî tazminatın miktarı yönünden istinaf başvurusunda bulunması üzerine Bölge Adliye Mahkemesince tarafların ileri sürdüğü sebepler göz önüne alınarak tekrar ekonomik ve sosyal durum araştırılmasının yapılmamasının hatalı olduğunu, erkeğin HTS kayıtlarına delil olarak dayandığı ancak bu yönde delil toplanmamasının yanlış olduğu öte yandan İlk Derece Mahkemesinin ilk kararıyla kadın yararına 30.000,00 TL manevî tazminat verilmişken ikinci kararında bu miktarın 10.000,00 TL'ye düşürülmüş olmasına ilişkin gerekçenin açıklanmadığı gerekçesiyle tarafların istinaf taleplerinin kabulüyle İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, usulüne uygun yargılama yapılmak üzere dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
D.İlk Derece Mahkemesinin Son Kararı
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; 29.05.2016 tarihinden önceki önceki dönemde evlilik birliğinde geçimsizlik bulunduğu, tarafların 28.05.2016 tarihinde meydana gelen yaralama-tehdit-hakaret olayı nedeniyle birbirlerinden şikayetçi oldukları, davacı erkeğin babasının girişimi ile tarafların barıştığı, 29.05.2016 tarihinde davacı erkeğin Gelibolu Merkez Komutanlığına giderek şikayetini geri çektiği, davalı kadının ise Gelibolu Piri Reis Polis Merkezi Amirliğine giderek eşi ile konuştuklarını, karşılıklı olarak anlaştıklarını, barıştıklarını beyan ederek şikayetini geri çektiği, ardından birkaç gün sonra tarafların bilikte Darende'ye aile-hasta ziyaretine gittikleri, bu olayların af niteliğinde olduğu, tarafların barıştığı, af/barışma tarihinden önceki olayların boşanma davasında kusur değerlendirmesinde dikkate alınamayacağı, davacı vekilinin 09.08.2016 havale tarihli cevap dilekçesinde her ne kadar 06.06.2016 tarihinde Devlet Hastanesinde kayınbiraderini ziyaret ederek diğer abinin evine gittikleri, Öznur'un "seninle gelmeyeceğim" diyerek orada kaldığı, davacının davalıyı evi terke de zorlamadığı belirtilse de, davacı ve davalının birlikte Darende'ye gittikleri sabit olmasına rağmen davacının babası olan ve tanık olarak dinlenen ...'ın davalının, oğlunu terk ederek Malatya'ya ailesinin yanına geldiği şeklindeki beyanına itibar edilmediği, davalı tanığı ...'ın beyanları, davacı erkeğin, davalının haklı sebep olmaksızın evlilik birliğinden doğan yükümlülüklerini yerine getirmemek maksadıyla eve dönmediğini ispata elverişli başka delil sunmadığı, davacı erkeğin bu süreçte davalı eşi ile iletişim kurmadığı, Gelibolu'ya döndükten birkaç gün sonra (10.06.2016 tarihinde) davalının eşyalarını gönderdiği, 13.06.2016 tarihinde ise boşanma davası açtığı, davacının af olayından sonra gerçekleşen başka bir maddî vakıaya dayanmadığı, davalı kadına atfedilebilecek herhangi bir kusurlu davranış bulunmadığı birlikte değerlendirilerek davacı erkeğin ortak yaşama son vermek kastıyla davalıyı ailesinin yanında bıraktığı, böylece evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına neden olan olaylarda davacı erkeğin tam kusurlu olduğu gerekçesiyle asıl davanın reddine, birleşen davanın kabulüyle 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca tarafların boşanmalarına, kadın yararına aylık 750,00 TL tedbir nafakası ile evlilikte geçen süre dikkate alındığında 10.000,00 toptan yoksulluk nafakası ödenmesine, yasal şartları oluştuğu gerekçesiyle kadın yararına 10.000,00 TL manevî tazminata hükmedilmesine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk derece Mahkemesinin yukarıda verilen kararına karşı süresi içerisinde davacı-davalı erkek vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B.İstinaf Sebepleri
Davacı-davalı erkek vekili istinaf dilekçesinde özetle; İlk Derece Mahkemesi kararının erkeğin davasının reddi, kadının davasının kabulü, kusur belirlemesi, aleyhine hükmedilen nafaka ve tazminatlar yönünden kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C.Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıdaki başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararı ile İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul ve kanuna uygun olduğu gerekçesiyle başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı-davalı erkek vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı-davalı erkek vekili temyiz dilekçesinde özetle; mahkemece fiziksel şiddetin affedildiği yönünde belirleme yapılmasına karşı kadın yararına manevî tazminata hükmedilmesinin hatalı olduğunu, barışma tarihinden sonraki olaylara dayanılarak birleşen davanın kabulüne karar verilmesinin şsabetsiz olduğunu, erkeğin delillerinin mahkemece dikkate alınmadığını, kadının evlilik dışı olarak başka bir erkekle beraber yaşaması nedeniyle yoksulluk nafakasına hak kazanamadığını, 29.03.2023 tarihinde e-devlet üzerinden yaptığı sorguda erkeğin nüfusuna kayıtlı olan ve ana adı Öznur olan bir çocuk görüldüğünü, soybağının reddi için dava açtığını, erkeğin ödeme gücü olmadığını ileri sürerek kararın kadının kabul edilen boşanma davası, kusur belirlemesi, aleyhine hükmedilen manevî tazminat ile yoksulluk nafakası ve bunların miktarları yönünden bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, taraflarca karşılıklı olarak açılan boşanma davasında kusur tespitinin doğru yapılıp yapılmadığı, tarafların kusurlu davranışlarına göre kadının davasının kabulüne karar verilmesinin hatalı olup olmadığı ile kadın yararına manevî tazminata hükmedilmesinin isabetli olup olmadığı, tarafların sosyal ve ekonomik durumlarına göre kadın yararına yoksulluk nafakasına hükmedilmiş olmasının hatalı olup olmadığı, miktarların fahiş olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
4721 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesi, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 174 üncü maddesinin ikinci fıkrası, 175 inci ve 176 ncı maddeleri, 6100 sayılı Kanun’un 369 uncu maddesinin birinci fıkrası, 370 inci maddesi ile 371 inci maddesi. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 50 nci ve 51 inci maddeleri.
3. Değerlendirme
1.İlk Derece Mahkemesinin 23.11.2017 tarihli ilk kararında erkeğin kadına sözlü ve fiziksel şiddet uyguladığı ve onur kırıcı davranışlarda bulunduğu, böylelikle boşanmaya sebebiyet veren olaylarda erkeğin tam kusurlu olduğu gerekçesiyle erkeğin davasının reddiyle kadının davasının kabulüne ve kadın yararına boşanmanın fer'îlerine hükmedilmiş, bu karara karşı yalnızca erkek vekili tarafından her iki dava yönünden istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
2.Bölge Adliye Mahkemesinin 26.01.2018 tarihli kararı ile usuli eksikliklerin giderilmesi gerektiğinden bahisle erkeğin istinaf itirazlarının kabulüyle hükmün kaldırılmasına karar verilmiştir. İlk Derece Mahkemesinin 28.02.2019 tarihli ikinci kararı ile erkeğin kadına sözlü ve fiziksel şiddet uyguladığı ve fiziksel şiddetin sürekli olduğu, böylece boşanmaya neden olan olaylarda erkeğin tam kusurlu olduğu gerekçesiyle erkeğin davasının reddine, kadının davasının ise kabulüyle tarafların boşanmalarına ve kadın yararına boşanmanın fer'îlerine hükmedilmiştir. Bu karara karşı taraf vekillerince istinaf kanun yoluna başvurulmuş, Bölge Adliye Mahkemesinin 24.01.2020 tarihli ikinci kararı ile dosyadaki usuli eksikliklerin giderilmesi gerektiğinden bahisle tarafların istinaf taleplerinin kabulüyle kararın kaldırılmasına ve dosyanın mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir. Gönderme kararı sonrasında İlk Derece Mahkemesinin yukarıdaki başlıkta belirtilen kararı ile erkeğin kadına uyguladığı şiddetten sonra tarafların barışıkları, affedilen davranışların erkeğe kusur olarak yüklenemeyeceği, tüm dosya kapsamından erkeğin ortak yaşama son vermek kastıyla kadını ailesinin yanına bıraktığı, böylece evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına neden olan olaylarda erkeğin tam kusurlu olduğu gerekçesiyle erkeğin davasının reddine, kadının davasının kabulüyle tarafların boşanmalarına ve boşanmanın ferilerine karar verilmiştir. Bu karara karşı yalnızca erkek vekili tarafından her iki dava yönünden istinaf başvurusunda bulunulmuş, Bölge Adliye Mahkemesince erkeğin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiş, hüküm yalnızca davacı-davalı erkek vekili tarafından kadının kabul edilen davası yönünden temyiz edilmiştir.
3.Somut olayda İlk Derece Mahkemesinin ilk kararı ile erkeğe yüklenilen sözlü ve fiziksel şiddet ile onur kırıcı davranma kusurlarına karşı davalı-karşı davacı kadın tarafından kusur belirlemesi yönünden istinaf kanun yoluna başvurulmadığına göre bundan sonraki aşamada erkek aleyhine ilave kusur verilerek erkeğin hukuki durumunun ağırlaştırılması mümkün değildir. O halde İlk Derece Mahkemesinin son kararıyla tespit edilen "ortak hayata son vermek kastıyla kadını ailesinin yanına bırakma" vakıasının erkeğe kusur olarak yüklenmesi hatalıdır. Öte yandan İlk Derece Mahkemesince verilen son karara karşı da davalı-davacı kadın tarafından bir istinaf başvurusu bulunmadığına göre istinaf edenin sıfatı göz önüne alınarak erkek aleyhine başkaca kusur yüklenmesi mümkün değildir. Gerçekleşen bu durum karşısında erkeğin boşanmaya sebebiyet verecek kusurlu bir davranışının bulunmadığının kabulüyle kadının davasının reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmamış, bozmayı gerektirmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA,
İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA,
Peşin alınan harcın istek halinde yatırana geri verilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, karardan bir örneğin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
04.07.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.