Logo

2. Hukuk Dairesi2023/7730 E. 2024/4258 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Kesinleşmiş bir boşanma kararındaki hükümlerin tespit hükmü olarak kurulması nedeniyle icrasında tereddüt oluşması üzerine yapılan tavzih talebinin kabulünün hukuka uygun olup olmadığı.

Gerekçe ve Sonuç: Kesinleşen boşanma kararının icrasında tereddüt yaratan tespit hükümlerinin, icra aşamasında sorun yaşanması ve tavzih talebinde usule ilişkin eksiklik bulunmaması gözetilerek, 6100 sayılı HMK'nın 305. maddesi uyarınca tavzih talebinin kabulüne ve hükmün eda hükmü olarak düzeltilmesine karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2023/515 E., 2023/833 K.

KARAR : Esastan ret

İLK DERECE MAHKEMESİ : İstanbul Anadolu 6. Aile Mahkemesi

SAYISI : 2021/46 E., 2021/177 K.

Taraflar arasındaki boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına karar verilmiş hüküm taraflarca kanun yoluna başvurulmayarak 09.03.2021 tarihinde kesinleşmiştir.

Karara karşı davacı kadın vekili tarafından 01.06.2022 tarihinde tavzih talebinde bulunulması üzerine, İlk Derece Mahkemesince verilen 03.11.2022 tarihli ek kararla davacı kadın vekilinin tavzih talebinin kabulüne karar verilmiştir.

Ek kararın davalı erkek vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince ek karara yönelik istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı erkek vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı kadın vekili dava dilekçesinde tarafların anlaşmalı olarak boşanmalarına karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı erkek vekili cevap dilekçesi ibraz etmemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

1.İlk Derece Mahkemesi'nin 23.02.2021 tarih ve 2021/46E., 2021/177K. sayılı kararı ile; tarafların boşanma ve mali konularıda anlaştıkları, anlaşma protokolünün uygun bulunduğu gerekçesi ile davanın kabulüne, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin üçüncü fıkarası gereğince tarafların boşanmalarına, tarafların dosyaya sunmuş olduğu 07.01.2021 tarihli anlaşmalı boşanma protokolünün çocukla kişisel ilişki kurulması ve dava ve şikayetlerden feragat konusu dışında kalan maddelerinin onaylanmasına, tarafların ortak çocuklarının velâyetlerinin davacı anneye verilmesinin tespitine, her ayın 1.ve 3. Hafta sonu Cumartesi sabah saat 09.00’dan Pazar akşamı saat 18.00’e kadar dini bayramların 2. günü saat 09.00’dan akşam saat 18.00’e kadar ve 1 Temmuz 31 Temmuz tarihleri arasında 1 Temmuz sabah saat 09.00’dan 31 Temmuz akşam saat 18.00’e kadar davalı baba ile ortak çocuk arasında kişisel ilişki tesisine, çocukların davalı baba tarafından alınıp davalı baba tarafından eve bırakılmasına, davalının her bir çocuk için hükmün kesinleşmesinden itibaren aylık 1.000,00 TL olmak üzere aylık toplam 2.000,00 TL iştirak nafakası ödemesinin tespitine, davalının hükmün kesinleştiği tarihten itibaren başlamak üzere aylık 12.000,00 TL yoksulluk nafakasını davacı tarafa ödemesinin tespitine, nafakanın her yıl TEFE- ÜFE ortalaması oranında artılması, davalının, davacının bireysel emeklilik sigortasını kararın kesinleştiği yıldan itibaren başlamak üzere 10 yıl boyunca aylık 1.000,00 TL ödemesinin tespitine, AFN Teknoloji şirketi adına tescil edilmiş olan ... plakalı araç hükmün kesinleştiği tarihten itibaren 1 hafta içerisinde davacı tarafa devrinin tespitine, devir masraflarını davalı tarafından karşılanmasına, davalının 30.12.2021 tarihinde 10.000 dolar, 30.12.2022 tarihinde 15.000 dolar tazminatı davacıya ödemesinin tespitine, davalının hükmün kesinleştiği tarihten itibaren davacının ortak çocuklar için yapmış olduğu masraf olan 60.000,00 TL'yi hükmün kesinleştiği tarihten itibaren başlamak üzere davacıya ödemesinin tespitine, taraflarca edinilmiş mallara ilişkin mal rejimiyle ilgili talebi ile MK 174 maddesine göre maddî ve manevî tazminat, tedbir-yoksulluk, iştirak nafakası ile eşya alacağı talebi bulunmadığından bu hususlarda karar verilmesine yer olmadığına, davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına karar verilmiştir.

2.İlk Derece Mahkemesi kararı taraflarca kanun yoluna başvurulmadığından 09.03.2021 tarihinde kesinleşmiştir.

3.Davacı kadın vekili 01.06.2022 tarihli tavzih dilekçesinde özetle; anlaşmalı boşanma protokolü ile boşanmanın ferilerine (nafaka, tazminat ve diğer ödemeler, velâyet) ilişkin taraflarca kararlaştırılan hususların gerekçeli kararda maddî hata sonucu tespit hükmü olarak kurulduğunu, Mahkemenin 2021/46 E., 2021/177 K. ve 24.02.2021 tarihli kararına dayanarak davacı tarafça İstanbul Anadolu 4 İcra Dairesinin 2021/12198 E. sayılı dosyası ile başlatılan takibin, davalının itirazı üzerine "mahkeme kararının eda hükmü içermediğinden ilamlı icraya konu edilemeyeceği" gerekçe gösterilerek İstanbul Anadolu 25. İcra Hukuk Mahkemesinin 2021/388 E., 2021/551 K. sayılı kararı ile iptal edildiğini, tespit hükmü olarak kurulması sebebiyle Mahkemece verilen kararın ilamlı icraya konu edilemediğini belirterek hükmün tavzihini talep etmiştir.

4.İlk Derece Mahkemesinin 03.11.2022 tarihli ek kararı ile; boşanma ve ferilerine ilişkin protokol hükümlerinin açık ve anlaşılır ve infaza olanak sağlayacak bir şekilde hüküm kısmına geçirilmesinin gerekmekte olduğu, boşanmanın mali sonuçlarının ise maddî tazminat, manevî tazminat, yoksulluk nafakası, velâyet, kişisel ilişki ve iştirak nafakası gibi hususları olduğu, bu hususlarda yapılacak anlaşmanın hakim tarafından uygun bulunmasının şart olduğu, kararlaştırılan düzenlemelerin eda emri taşıyacak şekilde hüküm fıkrasına yazılması gerektiği, oysa Mahkemenin 23.02.2021 tarihli kararında hakim tarafından resen infaza elverişli eda hükmü kurularak çocuğun velâyeti, iştirak nafakası, yoksulluk nafakası ve maddî tazminatlar hususunda düzenleme yapılması gerekirken bu hususlarda tespit kararının verilmesinin infazda tereddüt yaratacak nitelikte olduğu, nitekim taraflar da ilamı icra etmek istediklerinde "mahkeme kararının eda hükmü içermediğini" belirtilerek İstanbul Anadolu 25. İcra Hukuk Mahkemesinin 2021/388 Esas, 2021/551 Karar sayılı ilamı ile takibin iptal edildiği, dolayısıyla hükmün icrası henüz yapılmadığından dolayı tavzih koşullarının bulunduğu gerekçesi ile Mahkemenin 24.02.2021 tarih ve 2021/46 Esas, 2021/177 Karar sayılı ilamının hüküm kısmının; 3 nolu bendinin; tarafların ortak çocukları 28/10/2003 doğumlu ... ve 27.03.2016 doğumlu ...'nin velâyetlerinin davacı anneye verilmesine, 6 nolu bendinin; her bir çocuk için hükmün kesinleşmesinden itibaren aylık 1.000,00 TL olmak üzere aylık toplam 2.000,00 TL iştirak nafakasının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 7 nolu bendinin; hükmün kesinleşmesinden itibaren başlamak üzere aylık 12.000,00 TL yoksulluk nafakasının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, nafakanın her yıl TEFE/ÜFE ortalaması oranında arttırılmasına, 10 nolu bendinin; 30.12.2021 tarihinde 10.000 dolar ve 30.12.2022 tarihinde 15.000 dolar maddî tazminatın davalıdan alınarak davacıya verilmesine şeklinde tavzihine, davacı vekilinin hükmün 8, 9 ve 11 nolu bentlerinin tavzihine yönelik taleplerinin reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen 03.11.2022 tarihli ek kararına karşı süresi içinde davalı erkek vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davalı erkek vekili istinaf dilekçesinde özetle; Mahkemece kesinleşmiş hükümlerin bir kısmının kanuna açık bir şekilde aykırı olarak davalı aleyhine değiştirildiğini, genişletildiğini ve eda hükmüne dönüştürülerek tavzih talebinin kısmen kabulüne karar verildiğini, ancak Mahkemece verilen ek kararın yasal düzenleme ve yargı içtihatları uyarınca hukuka aykırı olduğunu, hükmün alacakların tespitine ilişkin olup açık veya icrasında da tereddütün söz konusu olmadığını, Mahkeme ilamının tespit hükümleri içermesinin, onun hatalı olduğunu veya icrasında tereddüt uyandırdığını göstermeyeceğini, tespit hükmünün icra edilmesinde yasal bir engel olmadığını, yalnızca tespit hükümlerinin ilamlı icraya konu edilemeyeceğini, buna karşılık tespit hükümlerine dayalı olarak ilamsız takip yapılabileceğini veya alacak (eda) davası ikame edilebileceğini, tavzih dilekçesindeki talebin ancak istinaf konusu olabileceğini, kararın istinaf edilmeksizin kesinleştiğini, talebin 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 305 inci maddesinin A bendine de uygun olmadığını, üzerinden 1 yıldan fazla zaman geçtikten sonra davacının tavzih talebinde bulunmadığı, bu nedenle şartlarının oluşmadığını ve sürenin de geçtiğini, davacı tarafın aynı hususta İstanbul Anadolu 14. Aile Mahkemesinin 2022/334 Esas sayılı dosyasında dava açtığını ve kararın eda hükmüne dönüştürülmesi talebinde bulunduğunu, taraflar arasında görülmekte olan derdest bir dava söz konusu olup, tavzih kararı verilmesinin yerinde olmadığını belirterek ek kararın ortadan kaldırılması talebi ile istinaf başvurusunda bulunmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; 6100 sayılı Kanun'un 305 inci maddesinin birinci fıkrasına göre hüküm yeterince açık değilse veya icrasında tereddüt uyandırıyor yahut birbirine aykırı fıkralar içeriyorsa, icrası tamamlanıncaya kadar taraflardan her biri hükmün açıklanmasını veya tereddüt ya da aykırılığın giderilmesini isteyebileceği, davacı kadının hükmü İstanbul Anadolu 4. İcra Müd. 2021/12198 E. dosyasıyla icraya koymuş ise de icra tamamlanmadığı, ilamda tespit ifadesi dışındaki hükmün eda hükmü içerdiği ve bunlar için yasal kanun yollarına müracaat edilmeyip kararın kesinleştiği ancak icraya konulması üzerine aslında eda hükmü olmakla beraber hakimlik tarafından hataen tespit ifadesi kullanılmış olması nedeniyle infazının yapılamadığının anlaşılmış olmasına göre tavzihin usul uygulamasına ilişkin işlemlerinin de yerine getirildiği gözetilerek yargılamanın uzamaması, adil yargılanma ve yargılamanın makul süre içerisinde tamamlanması ilkesininin ihlaline neden olmama yükümlülüğü karşısında; usul ekonomisi dikkate alınarak tarafların kesinleşen serbest iradelerine aykırı bir sonuç bulunmaması gerekçesi ile davalı erkeğin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı erkek vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı erkek vekili temyiz başvuru dilekçesinde özetle, istinaf dilekçesindeki itirazlarını tekrar ederek Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, İlk Derece Mahkemesi kararının tavzihini gerektirecek yasal koşulların oluşup oluşmadığı noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

6100 sayılı Kanun'un 305 inci maddesi, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.

3. Değerlendirme

1.Bölge Adliye Mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalı erkek vekili tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,05.06.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.