"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 18. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2023/1595 E., 2023/1332 K.
KARAR : İstinaf dilekçesinin süre yönünden reddi
İLK DERECE MAHKEMESİ : Tire 2. Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi
SAYISI : 2018/243 E., 2023/38 K.
Taraflar arasındaki karşılıklı boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince asıl davada zinaya dayalı boşanama ve evlilik birliğinin temelden sarsılması nedenine dayalı boşanma davasının ayrı ayrı reddine, karşı davanın kabulüne tarafların boşanmalarına ve ferilerine, karar verilmiştir.
Kararın erkek vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf dilekçesinin süre yönünden reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı-davalı erkek vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı- davalı erkek vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili ile kadının 11.03.1996 tarihinde evlendiklerini, bu evliliklerinden ortak iki çocuklarının bulunduğunu, müvekkilin evliliklerinin son bir kaç yılına kadar mutlu bir evlilik sürdürdüklerini, ancak son yıllarda evliliklerinin çekilmez bir hal aldığını, aynı evde iki yabancı gibi yaşamaya başladıklarını, nitekim ağustos ayında kadının evi terk ederek annesinin evine gittiğini, uzun süre müvekkilinin evde tek başına yaşamak zorunda kaldığını, 14.10.2018 günü eve dönen kadının müvekkilinden evi terk etmesini istediğini, müvekkilinde zati eşyalarını alarak evden ayrıldığını, son yıllarda kadının sık sık gezmeye gitmesi nedeniyle öğlenleri yemek yapmadığını, bu nedenle müvekkili ile kızı ...'nun öğlen yemeğini zorunlu olarak dışarıda yediklerini, kadının gezmeye gitmesi nedeniyle yemek yapmadığı halde gezmeye gittiğini inkar ettiğini, başka bahaneler uydurduğunu, her şeyden öte yaklaşık bir yıldan beri kadının istememesi nedeniyle taraflar arasında cinsel birliktelik olmadığını, tarafların cinsel hayatının bittiğini, tarafların öncelikle zina, olmadığı takdirde şiddetli geçimsizlik nedeniyle boşanmalarına, ortak çocuk ...'nun velâyetinin müvekkiline verilmesine, yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin kadına yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
Davalı-davacı kadın vekili cevap ve birleşen dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin erkek evden kovduğu için çocuklarıyla birlikte annesinin evine gitmek zorunda kaldığını, birkaç hafta sonra erkeğin yaptığından pişman olduğu düşüncesiyle eve geri döndüğünü, ancak erkeğin nedensiz ve haksız yere evden ayrıldığını, ileri sürülen müvekkilin sık sık gezmeye gitmesi nedeniyle öğlenleri yemek yapmadığı, kızı ... ile dışarıda yemek zorunda kaldıkları iddiasının doğru olmadığını, müvekkil aile bütçesine katkı sağlamak için yevmiyeci olarak tarla işlerine gittiğinde dahi yemek yapıp bıraktığını, dışarıda yemek yenmesinin nedeninin kızlarının yapılan yemeği beğenmemesi ya da fast food yemek istemesi olduğunu, müvekkilin evliliğin kendisine yüklediği görevleri layığı ile yerine getirdiğini, erkeğin ise eşine karşı göstermesi gereken sevgi ve saygıyı göstermediğini, hakaret ve darp ederek asılsız ithamlarda bulunarak evde huzursuzluk çıkardığını, müvekkil, kızları ve müvekkilin annesi yemek yerken sofrada yer olmadığı için aynı masaya başka erkeklerin de oturduğunu, erkek eşin erkeklerin eşini tanıdıkları için aynı masaya oturduklarını ileri sürdüğünü, müvekkil çarşıdan döndüğünde erkeğin dışarıdan araç sesi duyunca kızı ...'ye "anneni taksi ile bıraktılar" dediğini, bir gün mahallenin çocukları evin camına mandalina attıklarında erkeğin müvekkiline "bak senin yüzünden hovardalar evimizi taşlıyor" dediğini, erkeğin kayınbiraderi olan ...'a "ablan Toptepe'de adamlar ile içki içiyor" dediğini, ... "olmaz öyle şey ablam içki içmez, başkaları ile de gezmez gel gidip bakalım" deyince bakmaya gitmediğini, ertesi gün ise "ben yanlış görmüşüm" diyerek özür dilediğini, Ağustos ayı sonlarında erkeğin "silah alıp senden başlayarak birkaç kişiyi temizleyeceğim" diye tehdit ve ağır hakaretler ettiğini, müvekkilin boğazını sıktığını, olay sonrası erkeğin ilaç içtiğini gören kızı ... içtiği ilacın antideprasan ilacı olduğunu ve arkadaş tavsiyesiyle bilinçsiz kullandığını anladığını, bundan dolayı müvekkili ve kızları ... erkeğin ilacı kullanmasına engel olduklarını, erkeğin ilgi göstermediğini, psikolojik baskı uygulaması karşısında müvekkilin yanında bulunan kızı ...'nun bakım ve geleceği açısından daha iyi olacağından velâyetinin müvekkile verilmesini, kadın için takdir edilecek nafakanın yoksulluk nafakası olarak devamını, maddî ve manevî tazminat takdirini, araçların trafik kayıtları üzerine ihtiyati tedbir konulmasına, erkeğin davasının haksız ve hukuki dayanaktan yoksun olduğu anlaşılacağından reddine, karşı davalarının kabulü ile boşanmalarına, ...'nun velâyetinin annesine verilmesine, kadın için aylık 750,00 TL yoksulluk nafakası, çocuk için aylık 750,00 TL iştirak nafakası olmak üzere toplam 1.500,00 TL nafakanın yasal faiziyle birlikte erkekten tahsiline, 100.000,00 TL maddî ve 100.000,00 TL manevî olmak üzere toplam 200.000,00 TL tazminatın yasal faiziyle birlikte erkekten tahsiline, 25.000,00 TL katkı-katılma alacağının yasal faiziyle birlikte erkekten tahsiline, yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; "...Mahkememizce davalıya vasi atanması için Tire Sulh Hukuk Mahkemesi'ne ihbarda bulunulmuş, Tire Sulh Hukuk Mahkemesi'nin 17.08.2022 tarih, 2022/568 Esas, 2022/1070 Karar sayılı kararı ile davanın reddine karar verilmiş, davacının ehliyetli olduğu sabit olmakla vasi atanmaksızın yargılamaya devam olunmuştur. Karşı davadaki ziynet alacağına ilişkin talep Mahkememizce tefrik edilmiş ve başka bir esasa kaydedilmiş olup karşı davada boşanma ve fer'îleri yönünden tahkikat yapılmıştır. Her ne kadar davalı karşı davacı tarafça 30.12.2022 tarihli ıslah dilekçesi sunulmuş ise de ıslah tahkikatın sonlandırılmasına kadar yapılabilecek olduğundan ve ıslah dilekçesi Mahkememizce tahkikat sonlandırılıp sözlü yargılamaya geçildikten sonra sunulduğundan nazara alınmamıştır. Zina hukuki sebebine bağlı boşanma yönünden, her ne kadar davacı- davalı tarafça kadının zina ettiği iddia edilmiş ise de, buna dair somut ve yeterli hiç bir delil sunulmadığı, davacı- davalı tanıklarının beyanlarının hayatın olağan akışına aykırı ve tutarsız olduğu, alınan kadının telefon kayıtlarında da gece saatlerinde aynı numaralarla yapılan sık ve yoğun görüşmelere rastlanmadığı nazara alınarak kadının zina ettiği iddiası şüpheden uzak delillerle ispatlanamadığı anlaşılmakla asıl davadaki zina sebebine dayalı boşanma talebinin reddine, erkeğin kadına reçetesiz olarak kullandığı psikolojik tedavi ilaçlarını kullanıp, bu ilaçların etkisiyle kadına sadakatsizlik ithamında bulunduğu, tedaviye yanaşmayıp tavrını sürdürmesi nedeniyle huzursuzluk yaşandığı, erkeğin kadını ve çocuklarını kendi haline bırakarak müşterek konutu terk ettiği, eşinin ve çocuğunun ihtiyaçlarını karşılamadığı, kadına yönelik iddia edilen ve kusur olarak değerlendirilip mevcut delillerle ispatlanan bir eylem bulunmadığı, erkeğin tam kusurlu..." kabul edilerek, erkek tarafından açılan asıl davanın reddine, kusursuz kabul edilen kadın tarafından açılan karşı davanın 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'unun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca kabulü ile tarafların boşanmalarına, davalı karşı davacı kadın ile birlikte yaşadığı ve 17 yaşını doldurduğu anlaşılan ortak çocuğun velâyetinin kadına verilmesine, çocukla baba arasında kişisel ilişki kurulmasına, çocuk için tedbir ve iştirak nafakası talebinin kabulü ile çocuk lehine Mahkememizin 14.02.2023 tarihli ara kararı ile hükmedilen aylık 750,00 TL tedbir nafakasının karar kesinleşinceye kadar devamına, karar kesinleştikten sonra iştirak nafakası olarak erkekten tahsili ile kadına ödenmesine, nafakanın her yıl TÜİK tarafından açıklanan ÜFE oranında arttırılmasına, kadının tedbir ve yoksulluk nafakası talebinin kabulü ile mahkememizin 14.02.2023 tarihli ara kararı ile hükmedilen 750,00 TL tedbir nafakasının karar kesinleşinceye dek devamına, karar kesinleştikten sonra yoksulluk nafakası olarak erkekten tahsili ile kadına ödenmesine, nafakanın her yıl TÜİK tarafından açıklanan ÜFE oranında arttırılmasına, karşı davadaki maddî ve manevî taleplerinin kabulü ile 100.000,00 TL maddî, 100.000,00 TL manevî tazminatın davacı karşı davalı erkekten tahsili ile davalı karşı davacı kadına ödenmesine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı-davalı erkek vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davacı- davalı erkek vekili istinaf dilekçesinde özetle "kusur değerlendirmesi, tazminat ve miktarları davayı kendisi takip etmesine bütün iş ve işlemleri kendisi yerine getirmesine rağmen duruşmaya katılmayan dilekçe sunmayan ancak vekâletnamede ismi bulunan diğer vekile gerekçeli kararın tebliğinin yerinde olmadığını belirterek yer alan diğer sebeplerle kararın kaldırılmasına, asıl davanın kabulüne, karşı davanın reddine karar verilmesi gerektiğini" beyanla istinaf yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
UYAP aracılığı ile yapılan araştırma ile bu yeni vekâletnamenin Av.... tarafından uyap aracılığı ile 26.02.2020 günü saat 13:50:51'de dilekçe ekinde dosyaya gönderildiği, dilekçede erkeğin vekilleri olarak uyap sistemine kayıtlarının yapılmasının talep edildiği, her iki vekil adının da yer aldığı 05.03.2020 tarihli ıslah dilekçesi sunulduğu, Mahkemece 27.02.2020 tarihli celsede her iki vekilin de erkek vekili olarak dava ve duruşmalara katılmasına karar verildiği, davacı-davalı erkek ile ilgili sağlık kuruluşundan rapor alınmasının temini yönünden Av....'na e tebligat yolu ile 03.05.2021 tarihinde ihtarlı tebligat yapıldığı, vekâletnamede adı yer alan diğer vekilin de davacı-davalı erkek vekili olarak davada yer aldığı,7201 sayılı Tebligat Kanunu'nun 11/2 maddesinde "vekil vasıtasıyla takip edilen işlerde tebligatın vekile yapılacağı, vekilin birden çok olması durumunda bunlardan birine tebligat yapılmasının yeterli olduğu, tebligatın birden fazla vekile yapılması durumunda, bunlardan ilkine yapılan tebliğin asıl tebliğ tarihi sayıldığı" dolayısıyla davacı-davalı erkek vekili olarak vekâletnamede yer alan,vekilliğine karar verilen,yargılama aşamasında e tebligat yolu ile kendisine tebligat yapılan vekil Av....'na gerekçeli kararın tebliğinin de usulüne uygun olacağı, diğer vekil tarafından sunulan istinaf başvuru dilekçesinin yasal süresi geçtikten sonra ibraz edildiği, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 345 inci, 346 ncı ve 352 nci maddesinin birinci fıkrasının (c) alt bendi gereğince; davacı-davalı erkek vekilinin istinaf dilekçesinin süreden reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı- davalı erkek vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı- davalı erkek vekili temyiz dilekçesinde özetle, dosyayı takip etmeyen avukata yapılan gerekçeli kararın tebliği işleminin usulsüz olduğu, istinaf başvurusunun sürede olduğunu, İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 18. Hukuk Dairesi kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, taraflarca açılan karşılıklı boşanma davasında davacı-davalı erkek vekili tarafından süresinde istinaf başvurusu yapılıp yapılmadığı noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Kanun'un 345 inci, 346 ncı, 352 nci, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası, 370 inci ve 371 inci maddeleri,
3. Değerlendirme
1.Bölge Adliye Mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı- davalı erkek vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,03.06.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.