Logo

2. Hukuk Dairesi2023/8359 E. 2024/3772 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davalı bankanın, davacı erkeğin rızası olmadan, eşi adına kayıtlı ve aile konutu olarak kullanılan taşınmaz üzerine tesis edilen ipoteğin kaldırılması talebi.

Gerekçe ve Sonuç: Aile konutu olarak kullanılan taşınmaz üzerine ipotek tesis edilmesi için diğer eşin açık rızasının gerekli olduğu, somut olayda davacı erkeğin rızasının olmadığı ve bu nedenle ipoteğin geçersiz olduğu gözetilerek, Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2021/936 E., 2023/880 K.

KARAR : İstinaf başvurusunun kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm kurma

İLK DERECE MAHKEMESİ : İstanbul 11. Aile Mahkemesi

SAYISI : 2018/529 E., 2020/673 K.

Taraflar arasındaki ipoteğin kaldırılması ve aile konutu şerhi konulması davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince ipoteğin kaldırılması talebinin kabulü ile aile konutu şerhi konulması talebinin reddine karar verilmiştir.

Kararın davalı banka vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince davalı banka vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmünün kaldırılmasına ve yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili dava ve cevaba cevap dilekçelerinde özetle; davacı erkek ile davalı ...'nin evli olduklarını, dava konusu taşınmazın aile konutu olduğunu ve davacı erkeğin açık rızası alınmadan taşınmaz üzerine ipotek tesis edildiğini, ipotek işleminden başlatılan icra takibi ile bilgi sahibi olunduğunu, davalı bankanın bir tacir olarak basiretli davranmadığını, davacı ve ailesinin 20 senedir dava konusu taşınmazda oturduklarını, 27.12.2016 tarihinde 6306 sayılı Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun hükümleri gereği taşınmazın boşaltılmak zorunda kalındığını, davacı ve ailesinin, dava konusu taşınmazın kentsel dönüşüm kapsamında yeniden yapılmasını beklediklerini, dava konusu taşınmazın ipotek tesis edildiği tarihte ve halen aile konutu olduğunu, cevap dilekçesinde dayanılan vakıaların gerçeği yansıtmadığını iddia ederek davanın kabulü ile dava konusu taşınmaz üzerine konulan ipoteğin kaldırılmasını ve taşınmaz üzerine aile konutu şerhi konulmasını talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP

1.Davalı banka vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın haksız ve hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, öncelikle davanın ticari dava olduğunu ve görevsizlik kararı verilmesi gerektiğini, aksi kanaatte olunması durumunda ise dava konusu taşınmaz üzerine konulan ipoteğin, davacı erkeğin ortağı olduğu şirketin borcuna teminat olduğu, davacının, 28.10.2008 tarihine kadar şirketin müdürü olduğunu, 22.09.2010 tarihinde şirket hisselerini ortak çocuklara devrettiğini, şirket borcunun ödenmemesi sebebiyle icra takibi başlatıldığını, davacı erkeğin, dava konusu taşınmaz üzerine konulan ipoteğe rıza gösterdiğini, 2016 yılından bu yana dava konusu taşınmaz üzerine konulan ipotekten davacı erkeğin bilgi sahibi olduğunu ve davalı bankanın alacağını tahsil etmesini önlemek amacıyla işbu davanın açıldığını, dava konusu taşınmaz üzerine ipotek tesis edildiği tarihte taşınmazın tapu kaydında aile konutu şerhi bulunmadığını, davalı bankanın bu kazanımının korunması gerektiğini, davacının kötü niyetli olduğunu, aynı zamanda davacı erkeğin yıllarca davalı bankada çalıştığını ve emekli olduğunu, kredi süreçlerinden bilgi sahibi olduğunu, dava konusu taşınmazın aile konutu olmadığını, davacının avukatı ile kredi sözleşmesinin borçlusu olan şirket avukatının dahi aynı olduğunu, tarafların danışıklı hareket ettiklerini iddia ederek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

2.Davalı ... vekili cevap dilekçesinde özetle; dava konusu taşınmazın davalı kadına ait olduğunu ve taşınmaz üzerine davalı banka yararına ipotek tesis edildiğini, ancak ipotek tesis edilirken davacı eşin açık rızasının alınması gerektiğini bilmediğini ve ipotek işleminden davacı eşin bilgi sahibi olmadığını, taşınmazın aile konutu olduğunu iddia ederek davalı banka tarafından gerekli bilgilendirmeler davalı kadına yapılmadığından kusuru olmayan davalı kadın aleyhine yargılama gideri ve vekâlet ücretine karar verilmemesi talep edilmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile dava konusu taşınmazın ipotek tesis edildiği tarihte aile konutu olduğu, her ne kadar dava konusu taşınmaz riskli yapı olması sebebiyle tahliye edilmişse de ipotek tesis edildiği tarih itibariyle davacı ve ailesinin aile konutu olduğu, davalı bankanın basiretli biçimde davranmayarak taşınmaza ipotek konulması için davacının rızası alınmaksızın işlem yaptığı, davacı erkeğin dava konusu taşınmaz üzerine aile konutu şerhi konulması talebi yönünden ise taşınmaz üzerine aile konutu şerhi konulması talebinin öncelikle tapu müdürlüğünden talep edilmesi gerektiği, davacı erkek tarafından bu yönde bir iddianın olmadığı gerekçesiyle ipoteğin kaldırılması davasının kabulü ile dava konusu taşınmaz üzerindeki ipoteğin kaldırılmasına, dava konusu taşınmaz üzerine aile konutu şerhi konulması talebinin ise reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı banka vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davalı banka vekili istinaf dilekçesinde özetle; İlk Derece Mahkemesi kararının usul ve yasaya aykırı olduğu, dava konusu taşınmaz üzerine ipotek tesis edildiğinden davacı erkeğin bilgi sahibi olduğu, dava konusu taşınmazın aile konutu olmadığı, yıkıldığı, davacı ve davalı kadının danışıklı hareket ettikleri, bu davanın açılmasının hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olduğu, ipoteğin kaldırılması davasının reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisinin hatalı olduğu belirtilerek; ipoteğin kaldırılması davası yönünden istinaf başvurusunda bulunmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; Çekmeköy İlçe Nüfus Müdürlüğü'nün 13.03.2020 tarihli müzekkere cevabında; davalı ...'nin 22.08.2014 tarihi itibariyle "... Mah. ... Cad. No:100 İç Kapı No:9 ... / İstanbul" adresinde ve davacı ...'nin ise 22.08.2014 tarihi itibariyle "... Mah. ... Sk. No:12 D:1 .../İstanbul" adresinde bulunduklarının belirtildiği, davacı ...'nin 09.02.2010 ve 24.07.2018 tarihleri arasında bu adreste bulunduğu, adresini 24.07.2018 tarihinde aile konutu olduğunu iddia ettiği davalı ...'nin bulunduğu "... Mah. ... Cad. No:100 İç Kapı No:9 ... / İstanbul" adresine taşıdığı, işbu davanın ise 25.07.2018 tarihinde açıldığı, her ne kadar dinlenen tanık beyanlarında, dava konusu taşınmazın tarafların aile konutu olduğu belirtilmişse de beyanların resmi kayıtlar ile örtüşmediği ve resmi kayıtlara üstünlük tanınması gerektiği, dava konusu taşınmazın ipotek tesis edildiği tarihte aile konutu olmadığı ve davanın reddine karar verilmesi gerektiği belirtilerek; davalı banka vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına, her iki talebin de reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; Bölge Adliye Mahkemesi kararının usul ve yasaya aykırı olduğu, dava konusu taşınmaz üzerine ipotek tesis edildiği tarihte taşınmazın aile konutu niteliğinde olduğu, bu hususun tüm dosya kapsamı ile ispatlandığı, kentsel dönüşüm sebebiyle dava konusu taşınmaz yıkılana kadar tarafların taşınmazı aile konutu olarak kullandığı, eksik inceleme ile karar verildiği, davanın kabulüne karar verilmesi gerektiği belirtilerek; ipoteğin kaldırılması davasının reddi yönünden temyiz başvurusunda bulunmuştur.

C. Gerekçe

1.Uyuşmazlık ve hukuki nitelendirme

Dava; ipoteğin kaldırılması ve aile konutu şerhi konulması istemine ilişkin olup uyuşmazlık, dava konusu taşınmazın aile konutu vasfında olup olmadığı, davanın kabulü koşullarının oluşup oluşmadığı, eksik inceleme bulunup bulunmadığı noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 2 nci maddesi, 6 ncı maddesi, 194 üncü maddesi, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 190 ıncı maddesi, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 inci ve 371 inci maddeleri.

3. Değerlendirme

1.Dava; 4721 sayılı Kanun'un 194 üncü maddesi hükmü gereğince ipoteğin kaldırılması istemine ilişkindir. 4721 sayılı Kanun'un 194 üncü maddesinin birinci fıkrasına göre; “Eşlerden biri, diğer eşin açık rızası bulunmadıkça, aile konutu ile ilgili kira sözleşmesini feshedemez, aile konutunu devredemez veya aile konutu üzerindeki hakları sınırlayamaz." Bu madde hükmü ile aile konutu şerhi “konulmuş olmasa da” eşlerin birlikte yaşadıkları aile konutu üzerindeki fiil ehliyetleri sınırlandırılmıştır. Sınırlandırma, aile konutu şerhi konulduğu için değil, zaten var olduğu için getirilmiştir. Bu sebeple tapuya aile konutu şerhi verilmese bile o konut aile konutu özelliğini taşır. Zira dava konusu taşınmaz şerh konulmasa da aile konutudur. Eş söyleyişle şerh konulduğu için aile konutu olmamakta, aksine aile konutu olduğu için şerh konulabilmektedir. Bu nedenle aile konutu şerhi konulduğunda, konulan şerh kurucu değil açıklayıcı şerh özelliğini taşımaktadır. Anılan madde hükmü ile getirilen sırınlandırma, emredici niteliktedir. Dolayısıyla bu haktan önceden feragat edilemeyeceği gibi eşlerin anlaşmasıyla da ortadan kaldırılamaz ve açık rıza ancak belirli olan bir işlem için verilebilir. 4721 sayılı Kanun'un 193 üncü maddesi hükmü ile eşlerin birbirleri ve üçüncü kişilerle olan hukuki işlemlerinde özgürlük alanı tanınmış olmakla birlikte aynı Kanun'un 194 üncü madde hükmü ile eşlerin aile konutu ile ilgili bazı hukuksal, işlemlerinin diğer eşin rızasına bağlı olduğu kuralı getirilerek eşlerin hukuki işlem özgürlüğü, “aile birliğinin korunması” amacıyla sınırlandırılmıştır. Buna göre, eşlerden biri diğer eşin “açık rızası bulunmadıkça” aile konutu ile ilgili kira sözleşmesini feshedemez, aile konutunu devredemez ve aile konutu üzerindeki hakları sınırlayamaz. Bu cümleden hareketle, aile konutunun maliki olan eş, aile konutundaki yaşantıyı güçlüğe sokacak biçimde, aile konutunun ipotek edilmesi gibi “tek başına” bir ayni hakla sınırlandıramaz. Bu sınırlandırma ancak diğer eşin açık rızası alınarak yapılabilir.

2.4721 sayılı Kanun'un 194 üncü maddesi yetkili eşin izni için bir geçerlilik şekli öngörmemiştir. Bu nedenle söz konusu izin bir şekle tabi olmadan, sözlü olarak da verilebilir. Ancak maddenin ifadesinden de anlaşılacağı üzere, iznin "açık” olması gerekir.

3.Somut olayda, toplanan delillerden dava dava konusu taşınmazın ipotek tarihinde aile konutu olduğu sabit olup davalı eş kendi adına kayıtlı ve taraflarca aile konutu olarak kullanılan taşınmaz üzerine davalı banka yararına ipotek tesis etmiş, bu işlem sırasında davacı eşin açık rızası alınmamıştır. Hukuk Genel Kurulunun 15.04.2015 tarih ve 2013/2-2053 Esas, 2015/1201 Karar sayılı kararında açıkça ifade edildiği ve Dairemizce de aynen benimsendiği üzere eşin açık rızası alınmadan yapılan işlemin geçerli olduğunu kabul etmek imkansızdır. Eş söyleyişle eşin "açık rızası alınmadan" yapılan işlemin "geçersiz olduğunu" kabul etmek zorunludur. Gerçekleşen bu durum karşısında yukarıda açıklanan yasal düzenleme ile ilkelere uygun değerlendirme yapılarak davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde ret hükmü kurulması usul ve kanuna aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle,

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULMASINA,

Peşin alınan harcın istek halinde yatırana geri verilmesine,

Dosyanın Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,23.05.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.