"İçtihat Metni"
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2023/649 E., 2023/953 K.
KARAR : Esastan ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : İstanbul Anadolu 8. Aile Mahkemesi
SAYISI : 2021/243 E., 2023/32 K.
Taraflar arasındaki boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne ve boşanmanın ferilerine karar verilmiştir.
Kararın davalı kadın vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan kabulüne kararın kaldırılmasına ve davanın reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı erkek vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı erkek vekili dava ve cevaba cevap dilekçesinde özetle; tarafların 20-25 yıldır ayrı yaşadıklarını, ayrı hayatlar kurduklarını, taraflar arasında evlilik birliğini devam ettirmeye saygı ve sevgi ortamının kalmadığını, erkeğin 2004 ve 2008 yılında boşanmak için iki kez dava açtığını, davalının boşanmak istememesi nedeni ile davaların reddedildiğini, tarafların boşanma davalarından sonrada bir araya gelmediklerini bu kağıt üstündeki evliliğin taraflar üzerinde yük oluşturduğunu beyan ederek tarafların boşanmalarına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
Davalı kadın vekili cevap dilekçesinde özetle; kadının okur yazar olmadığı kendisine özel usulle tebligat yapılması gerekirken bu usullere uyulmadığı, davacının iddialarının asılsız olduğunu, kusurlu olan tarafın davacı olduğu erkeğin sadakatsiz olduğunu beyan ederek, bu davayı ikame ettikten sonra dahi davalı kadının yanına geldiği, davacının ortak ikametgahı hala kullandığı daha önceki iki boşanma davası da davacının kusurlu olması nedeniyle reddedildiğini, davacının tam kusurlu olduğunu dava açma hakkı olmadığını iddia ederek erkeğin davasının reddini istemiş, davanın kabulüne karar verilmesi halinde kadın yararına aylık 1.500,00 TL tedbir ve 2.000,00 TL yoksulluk nafakasına ve 40.000,00 TL maddî, 40.000,00 TL manevî tazminata hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
A. İlk Derece Mahkemesinin İlk Kararı
İlk Derece Mahkemesinin 13.02.2020 tarihli kararı ile özetle; toplanan delillere, dinlenen tanık beyanlarına,taraflar arasında daha önce görülüp red ile sonuçlanmış Kartal 2. Aile Mahkemesi'nin 2008/1119 Esas sayılı dosyasına göre; açılan davada kusurlu eş olarak davacı ... ...'nun görüldüğü, kusurlu olan tarafın davacı olması nedeniyle davanın reddine karar verildiği, bu kararın 24.07.2009 tarihinde kesinleştiği, davacının talebinin fiili ayrılığa dayalı boşanma talebi olduğu, tarafların açılıp red edilen boşanma dosyasından sonra evlilik birliğini devam ettirmek için bir araya gelmedikleri, red kararının kesinleşmesinden sonra yasanın aradığı 3 yıllık fiili ayrılık süresininde dava tarihine kadar dolduğu,bu hali ile davacı tarafından açılan boşanma davasının kabulü gerektiği, davalının cevap dilekçesinin süresinde olmadığı, bu hali ile de tazminat taleplerinin davanın genişletilmesi yasağı kapsamında kaldığı, davanın genişletilmesi yasağının istisnalarından olmakla birlikte davacının bu duruma muvafakat etmediği anlaşılmakla davalının tazminat ve nafaka talepleri hakkında karar verilmesine yer olmadığına, davalının 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 178 inci maddesi kapsamında dava açmakta muhtariyetine karar vermek gerektiği gerekçesi ile; davanın tarafların 4721 sayılı Kanunu'nun 166 ncı maddesinin dördüncü fıkrası uyarınca boşanmalarına, davalı tarafça cevap süresinde talep edilmeyen ve karşı tarafça muvafakat edilmediği anlaşılan nafaka, maddî- manevî tazminat hususlarında karar verilmesine yer olmadığına, davalı tarafın 4721 sayılı Kanun'un 178 inci Maddesi kapsamında nafaka, maddî- manevî tazminat konusunda dava açmakta muhtariyetine karar verilmiştir.
B. Bölge Adliye Mahkemesinin Gönderme Kararı
1.İlk Derece Mahkemesinin 13.02.2020 tarihli kararına karşı süresi içinde davalı kadın vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur. Davalı kadın vekili istinaf dilekçesinde özetle tarafların 20, 25 yıldır ayrı yaşadıklarının doğru olmadığını, davacının her gün eve gelip kaldığını, tanık beyanlarının doğru olmadığını, davalıya yapılan dava dilekçesi ve ön inceleme tutanağının usulüne uygun tebliğ edilmediğini, ön inceleme davet tutanağının da usulsüz olduğunu, buna rağmen delil bildirme ve tanık dinletme hakkının tanınmadığı belirterek İlk Derece Mahkemesinin kararının kaldırılması talebiyle istinaf kanun yoluna müracaat etmiştir.
2.Bölge Adliye Mahkemesinin davalıya dava dilekçesinin ve tensip zaptının 27.03.2019 tarihinde tebliğ edildiği, komşuya sorularak muhatabın nereye gittiği belirtilmeksizin tebligat yapıldığından tebligatın geçersiz olduğu aynı şekilde davalıya ön inceleme duruşma günü tebligatının kendisinin imzadan imtina ettiğinden muhtıra tebligat şeklinde yapıldığı, davalının 08.04.2019 tarihli ekonomik sosyal durum araştırmasında okuma yazmasının olmadığı belirtildiği, Tebligat Kanununun Uygulanmasına Dair Yönetmeliğin 37 inci maddesine göre kendisine tebligat kişi imza atacak kadar yazı bilmez ve diğer sebeplerle imza atamayacak durumda bulunursa okur yazar komşularından bir kimse, okur yazar bir komşusu bulunmaz veya bulunan komşu imzadan kaçınırsa tebliğ memurunun daveti üzerine gelecek olan o mahalle veya köyün muhtarı veya ihtiyar heyeti ya da meclis üyelerinden birisi yahut bir kolluk görevlisi huzurunda tebligat yapılır denildiği, bu itibarla 15.05.2019 tarihinde tebliğ edilen ön inceleme tebligatında bu kurallara uyulmadığı usulsüz olduğu, bu nedenle davalı delillerinin toplanarak ve davalı taleplerinin değerlendirilmesi gerekmektedir. Ayrıca davalının okuma yazma bilmediğinin sabit olması nedeniyle 4721 sayılı Kanunu'nun 166 ncı maddesinin son fıkrası uygulanmasına esas Kartal 2. Aile Mahkemesinin 03.06.2009 tarih 2008/1119 Esas 2009/568 Karar sayılı kararının usulüne uygun kesinleşip kesinleşmediğinin ayrıca değerlendirilmesi gerektiği de göz önüne alınarak işin esası incelenmeksizin davalının istinaf talebinin kabulüyle İstanbul Anadolu 8. Aile Mahkemesinin 13.02.2020 tarih ve 2019/219 Esas - 2020/81 Karar sayılı kararının kaldırılmasına, dosyanın belirtilen hususlar değerlendirilerek yeniden bir karar verilmek üzere ilk derece mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
C. İlk Derece Mahkemesinin Son Kararı
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile özetle; Bölge Adliye Mahkemesi kaldırma kararından sonra teati aşamaları başlatılarak davalının delillerinin toplandığı, tanıkların dinlendiği, davalının okuma yazma bilmemesi hususunda da gerekli araştırmanın yapıldığı okul bitirdiğine dair bir belge temim edilememiş ise de gerek tanıklarının beyanlarından gerekse davalının kendi beyanlarından kısmen okuyabildiği, imza attığı, mahkememiz dosyasında da bu konuda bir belirtmesinin olmadığı, beyanı alındıktan sonra tutanağı imzaladığı, tutanağı imzaladığı, kendisinin belirtmemesi halinde gerek tebliğ görevlisinin gerekse diğer görevlilerin bu durumu bilemiyeceği, bilmesinin beklenemeyeceği, red edilen ilk davadan sonrada imza kısmını bizzat imzalayarak kararı tebliğ aldığı ve bu konuda herhangi bir itirazının veya eski hale getirme talebinin olmadığı, Bölge Adliye Mahkemesi kararından sonra dahi kesinleşmenin iptali için önceki kararı veren mahkemede işlem yapmaya yönelik bir hareketinin olmadığı, davalının bu aşamadan sonra kısmen okuyup yazabilir ve itiraz etmeden imza kullanıp atabilir olmasına rağmen bu hususu ileri sürmesinin iyi niyet kuralları ile bağdaşmayacağı, kaldı ki başka bir Mahkemece usulünce yapılmış kesinleşme işleminin üzerinden 3 yıldan fazla süre geçtikten sonra başka bir mahkemece yok sayılmasının da mümkün olmadığı, önceki red kararının kesinleştiğinin kabulü gerektiği kanaatine varıldığı, toplanan delillere, dinlenen tanık beyanlarına, taraflar arasında daha önce görülüp red ile sonuçlanmış Kartal 2. Aile Mahkemesinin 2008/1119 Esas sayılı dosyasına göre; açılan davada kusurlu eş olarak davacı ...'in görüldüğü, kusurlu olan tarafın davacı olması nedeniyle davanın reddine karar verildiği, bu kararın 24.07.2009 tarihinde kesinleştiği, davacının talebinin fiili ayrılığa dayalı boşanma talebi olduğu anlaşıldığı, tarafların açılıp red edilen boşanma dosyasından sonra evlilik birliğini devam ettirmek için bir araya gelmedikleri, red kararının kesinleşmesinden sonra yasanın aradığı 3 yıllık fiili ayrılık süresininde dava tarihine kadar dolduğu, tarafların bu süre içinde evliliği devam ettirmek için bir araya geldiklerinin ispatlanamadığı, müşterek çocuklarından birinin hastalığı ve vefatı sırasında davacının davalının evine gidip geldiği ama bu durumun ahlaki bir görev niteliğinde kalan durum olduğu, barışma için gidildiğinin somut olarak ispatlanamadığı, taraflar arasındaki önceki boşanma davalarının süreçleri de dikkate alındığında evliliğin fiilen yürümediği ve bu sonuca ulaşılmasında davacınıın sadakatsizlik eylemleri ile kusurlu olduğu anlaşılmış olup bu hali ile davacı tarafından açılan boşanma davasının kabulü gerektiği anlaşılmakla tarafların tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin son fıkrası gereğince boşanmalarına kara verildiği boşanma sebebiyle mevcut veya beklenen menfaatleri zedelenen ve kişilik hakları saldırıya uğrayan kadın eş yararına maddî ve manevî tazminata hükmedilmesi gerektiği, kadının boşanmakla yoksulluğa düşeceği gerekçesi ile; davanın kabulü tarafların 4721 sayılı Kanunu'nun 166 ncı maddesinin son fıkrası uyarınca boşanmalarına, kadın yararına aylık 500,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına ve kadın yararına 10.000,00 TL maddî, 10.000,00 TL manevî tazminata karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı kadın vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davalı kadın vekili istinaf dilekçesinde özetle; hükmün tamamı yönünden istinaf başvurusunda bulunmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile dairenin 2020/1002 Esas, 2020/1158 Karar ve 15.10.2020 tarihli ilamında belirtildiği üzere davalının 08.04.2019 tarihli ekonomik sosyal durum araştırmasında okuma yazmasının olmadığı belirtilmiştir. Tebligat Kanununun Uygulanmasına Dair Yönetmeliğin 37 inci maddesine göre kendisine tebligat yapılan kişi imza atacak kadar yazı bilmez ve diğer sebeplerle imza atamayacak durumda bulunursa okur yazar komşularından bir kimse, okur yazar bir komşusu bulunmaz veya bulunan komşu imzadan kaçınırsa tebliğ memurunun daveti üzerine gelecek olan o mahalle veya köyün muhtarı veya ihtiyar heyeti ya da meclis üyelerinden birisi yahut bir kolluk görevlisi huzurunda tebligat yapılır denildiği, davalının okuma yazma bilmediğinin sabit olduğu, bu nedenle 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin son fıkrasının uygulanmasına esas Kartal 2. Aile Mahkemesi'nin 03.06.2009 tarih 2008/1119 Esas - 2009/568 Karar sayılı dosyadaki karar bizzat okuma yazma bilmeyen davalıya tebliğ edilmesi nedeniyle bu tebligat geçersiz olduğu, bu nedenle Kartal 2. Aile Mahkemesi'nin 03.06.2009 tarih 2008/1119 Esas - 2009/568 Karar sayılı kararı usulüne uygun olarak kesinleşmemiş fiili ayrılık süresi başlamadığından 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin dördüncü fıkrası koşulları oluşmadığı gibi, 4721 sayılı Kanun 166 ncı maddesinin birinci fıkrası koşulları da oluşmadığı, Mahkemece davanın reddine karar verilmesi gerekirken kabulü doğru olmadığı gerekçesiyle davalı kadının istinaf talebinin esastan kabulüne İstanbul Anadolu 8. Aile Mahkemesi'nin 17.01.2023 tarih ve 2021/243 E. 2023/32 Karar sayılı kararının kaldırılmasına ve davanın reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı erkek vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı erkek vekili temyiz dilekçesinde özetle; davalı kadının okuma yazma bildiği, davalı tarafından huzurdaki yargılamayı yapan Mahkemeye okuma yazma bilmediği yönünde itirazda bulunmadığı, huzurdaki davaya bakan Mahkemenin, başka bir Mahkemece verilen karar üstünde tasarruf yetkisi bulunmadığı, davalının başkaca Mahkemenin vermiş olduğu red kararının kesinleşmesine karşı, ne yargılamayı yapan Mahkemede ne de başkaca bir mahkemede itiraz etmemiş oluşu, tarafların 25 yıldan daha uzun bir süredir aile olarak birlikte yaşamadıkları Bölge Adliye Mahkemesinin kararının usul ve kanuna aykırı bulunduğunu beyanla bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin son fıkrasının şartlarının gerçekleşip gerçekleşmediği, Bölge Adliye Mahkemesi tarafından boşanma davasının reddinin dosya kapsamına uygun olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 190 ıncı 194 üncü, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri. 4721 sayılı Kanun’un, 4 üncü, 6 ıncı, 166 ıncı, 169 uncu maddesi.
3. Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere, delillerin takdirinde hata görülmemesine ve özellikle Kartal 2. Aile Mahkemesi'nin 2008/1119 E. Sayılı dosyasında gerekçeli karara ilişkin tebligatta tebligatı yapan memurun isminin bulunmadığı dolayasıyla tebligatın usulsüz olduğu ve kararın kesinleşmediği, 3 yıllık fiili ayrılık süresinin başlamadığı sonuç olarak kararın doğru olduğunun anlaşılmasına göre usul ve kanuna uygun olup davacı erkek vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıdaki temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine karardan bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine,
01.10.2024 tarihinde oy birliğiyle gönderilmesine karar verildi.