"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 28. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2023/543 E., 2023/704 K.
KARAR : İstinaf başvurusunun kısmen kabulü ile kısmen yeniden esas hakkında hüküm kurulması
İLK DERECE MAHKEMESİ : Ankara Batı 7. Aile Mahkemesi
SAYISI : 2022/610 E., 2022/1017 K.
Taraflar arasındaki boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulü ile boşanma ve fer'ilerine karar verilmiştir.
Kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kısmen kabulü ile kısmen yeniden esas hakkında hüküm tesisine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekillerince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı kadın vekili dava ve cevaba cevap dilekçelerinde; davalının bağımsız konut açmadığını, kaba ve ilgisiz olduğunu, telefonla çok fazla zaman geçirdiğini, müvekkiline ve ailesine hakaret ettiğini, aşağıladığını, müvekkiline psikolojik ve fiziksel şiddet uyguladığını, evde çalışan hizmetçisi gibi davrandığını, müvekkilinin, davalının telefon kayıtlarında .... ve .... İsimli kadınlarla müvekkilini aldattığına ilişkin görüntülü arama ve mesaj kayıtları gördüğünü, davalının sadakat yükümlülüğünü ihlal ettiğini, müvekkilinin palto ve çantasına el koyarak evden kovduğunu, davalının iddialarının gerçek dışı olduğunu ve kabul etmediklerini, evlilik birliğinin temelinden sarsıldığını beyanla davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına, müvekkili lehine aylık 1.000,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakası ile 100.000,00 TL maddî ve 150.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
Davalı erkek vekili cevap ve ikinci cevap dilekçelerinde; davacının iddialarının asılsız olduğunu ve kabul etmediklerini, davacının aile içi olan sırları başkalarına aktardığını, aile mahremiyetine önem göstermediğini, ailesini hiç bir zaman benimsemediğini, evi terk etmeyi alışkanlık haline getirdiğini, evlilik birliğinden doğan sorumlulukları yerine getirmediğini, davacının ailesinin büyü yaptırdığını, davacının, müvekkiline ve ailesine hakaret ettiği gibi ortak çocuk ...'e ders çalıştırırken hakaret edip kollarına vurduğunu, diğer çocuğa da hakaret ettiğini, çocukları odaya kilitlediğini, çocuklara karşı fiziksel ve psikolojik şiddet uyguladığını, çocuklarla fiili olarak ilgilenmediğini, taraflar arasında son yaşanan tartışmada 03.05.2020 tarihinde evi terk ettiğini, davacının sunmuş olduğu telefon yazışmalarına dair delillerin sahte ve uydurulmuş olduğunu beyanla, evlilik birliğinin temelden sarsılması nedeniyle tarafların boşanmalarına, ortak çocukların velâyetlerinin müvekkiline verilmesine, müvekkili lehine 100.000,00 TL maddî ve 150.000,00 TL manevî tazminata, davacının taleplerinin reddine karar verilmesini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
1.İlk Derece Mahkemesinin 09.09.2021 tarih ve 2020/240 Esas, 2021/578 Karar sayılı kararı ile; davalının, ailesinden bağımsız ev açmadığı ve eşini ailesiyle birlikte yaşamaya zorlaması nedeni ile kusurlu olduğu, davacının aile mahremiyetine ilişkin konuları üçüncü kişilere anlatması, davalı ve ailesine küfür ve beddua etmesi, ölmesini istemesi, aynı hanede yaşayan görgüye dayalı tanık davalının annesi ve babasının beyanlarına göre çocuklarla ilgilenmemesi, çocuklara ders çalıştırırken fiziksel şiddet uygulayarak kollarına vurması ve morartması, evden ayrılırken haklı sebebi olduğunu ispatlayamaması nedenleriyle kusurlu olduğu, davacının evlilik birliğinin temelinden sarsılmasında ağır kusurlu, davalı erkeğin ise az kusurlu olduğu, evliliğin devamında taraflar için korunması gereken bir fayda kalmadığının anlaşıldığı gerekçesi ile davanın kabulüne, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereğince tarafların boşanmalarına,ortak çocukların velâyetlerinin davalı babaya verilmesine, çocuklar ile davacı anne arasında kişisel ilişki tesisine, davacının maddî ve manevî tazminat taleplerinin reddine, davalı lehine 10.000,00 TL maddî ve 15.000,00 TL manevî tazminata, davacı lehine takdir edilen 400,00 TL tedbir nafakasının karar tarihi itibari ile kaldırılmasına, davacının yoksulluk nafakası talebinin reddine, davalının iştirak nafakası talebi bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiş, kararı, davacı kadın vekili, kusur belirlemesi, tedbir nafakası miktarı ve kaldırılması, maddî ve manevî tazminat ile yoksulluk nafakası taleplerinin reddi, davalı lehine hükmedilen maddî, manevî tazminat ve miktarları yönünden, davalı erkek vekili ise katılma yolu ile kusur belirlemesi, davalı lehine hükmedilen maddî ve manevî tazminatın miktarları ile davacı lehine hükmedilen tedbir nafakasının dava tarihinden itibaren kaldırılmaması yönlerinden istinaf etmiş, Bölge Adliye Mahkemesince, tefhim edilen kararda davacının yoksulluk nafakası talebi hakkında olumlu ya da olumsuz bir karar verilmediği halde gerekçeli kararda davacının yoksulluk nafakası talebinin reddine karar verildiği ve tefhim edilen karar ile gerekçeli karar arasında çelişki oluşturulduğu gerekçesi ile, boşanma hükmü, velâyet ve kişisel ilişki düzenlemesi ve iştirak nafakası konusunda karar verilmesine yer olmadığına, harç, yargılama giderleri ve vekâlet ücretine ilişkin hüküm istinaf edilmeksizin kesinleştiğinden kesinleşen konular hakkında yeniden hüküm tesisine yer olmadığına, davacının istinaf başvurusunun kabulüne, İlk Derece Mahkemesi kararının istinaf edilen yönlerden kaldırılmasına, gösterildiği şekilde kaldırılan yönler hakkında yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine, kaldırma sebebine göre davacının sair ve davalının tüm istinaf taleplerinin bu aşamada incelenmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
2.İlk Derece Mahkemesinin yukarıdaki başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararı ile;davalının, ailesinden bağımsız ev açmadığı ve eşini ailesiyle birlikte yaşamaya zorlaması nedeni ile kusurlu olduğu, davacının aile mahremiyetine ilişkin konuları üçüncü kişilere anlatması, davalı ve ailesine küfür ve beddua etmesi, ölmesini istemesi, aynı hanede yaşayan görgüye dayalı tanık davalının annesi ve babasının beyanlarına göre çocuklarla ilgilenmemesi, çocuklara ders çalıştırırken fiziksel şiddet uygulayarak kollarına vurması ve morartması, terbiye sınırını aşması, evden ayrılırken haklı sebebi olduğunu ispatlayamaması nedenleriyle kusurlu olduğu, davacının evlilik birliğinin temelinden sarsılmasında ağır kusurlu, davalı erkeğin ise az kusurlu olduğu, evliliğin devamında taraflar için korunması gereken bir fayda kalmadığının anlaşıldığı gerekçesi ile davanın kabulüne, 4721 sayılı Türk Medeni Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası gereğince tarafların boşanmalarına, ortak çocukların velâyetlerinin davalı babaya verilmesine, çocuklar ile davacı anne arasında kişisel ilişki tesisine, davalı ve davacının sosyal ekonomik durumları gözetilerek çocuklar lehine iştirak nafakası verilmesine yer olmadığına, davalı lehine 10.000,00 TL maddî ve 15.000,00 TL manevî tazminata, davacı lehine karar tarihinden itibaren aylık 500,00 TL tedbir nafakasına ve hükmün kesinleşmesine kadar devamına, davacının yoksulluk nafakası ile maddî ve manevî tazminat taleplerinin reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1.Davacı kadın vekili, kararın usul ve kanuna aykırı bulunduğunu beyanla; kusur belirlemesi, davacının reddedilen yoksulluk nafakası ile maddî manevî tazminat talepleri, davalı lehine hükmedilen maddî, manevî tazminat ve miktarları yönünden istinaf başvurusunda bulunmuştur.
2.Davalı erkek vekili katılma yolu ile, kararın usul ve kanuna aykırı bulunduğunu beyanla; kusur belirlemesi, davalı lehine hükmedilen maddî ve manevî tazminat miktarları ile davacı lehine hükmedilen tedbir nafakası yönünden istinaf başvurusunda bulunmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; İlk Derece Mahkemesince kabul edilen ve gerçekleşen kusurlu davranışlara göre boşanmaya sebep olan olaylarda davacının ağır kusurlu olduğu, davacının tanık beyanlarında yer alan sair ifadeler de net bir tarih bulunmadığı gibi ifadelerin soyut ve duyuma dayalı olduğu, yine bazı vakıalardan sonra evlilik birliği devam ettiğinden davacının bu vakıalar yönünden davalıya affettiği, en azından yaşananları hoşgörü ile karşıladığı, bu nedenlerle bu vakıaların kusur belirlemesinde dikkate alınamayacağı, yine davalı tanık beyanlarında yer alan sair ifadeler soyut olduğu gibi beyanların sebep ve saikinin de belli olmadığı, bu haliyle İlk Derece Mahkemesinin kusur belirlemesinin isabetli olduğu, boşanmaya sebep olan olaylarda ağır kusurlu eş lehine yoksulluk nafakası ile maddî ve manevî tazminata hükmedilemeyeceği, boşanma yüzünden mevcut ve beklenen menfaatleri zedelenen ve boşanmaya sebep olan olaylar nedeniyle kişilik hakları saldırıya uğrayan davacı lehine maddî ve manevî tazminata hükmedilmesi doğru olduğu gibi, tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile tazminata esas olan fiilin ağırlığı, evlilik süresi ve hakkaniyet ilkesi dikkate alınarak hükmedilen maddî ve manevî tazminat miktarlarının da isabetli olduğu, açık bir istinaf itirazı bulunmadığından Dairenin 15.06.2022 tarih ve 2021/1759 Esas, 2022/1018 Karar sayılı kararı ile kesinleşen yönler belirtildiğinden İlk Derece Mahkemesince kesinleşen yönler hakkında yeniden hüküm tesisinin esasa etkili olmayacağı, davacı lehine tedbir nafakasına hükmedilmesi ve hükmedilen nafakanın miktarı uygun olmakla birlikte, İlk Derece Mahkemesince verilen ilk karardan sonra boşanma hükmünün istinaf edilmeyerek kesinleştiği anlaşıldığından, hükümde yer alan ''karar tarihinden'' ibaresinin ilk karar tarihi olan 09.09.2021 olarak anlaşılması gerektiği, ancak mevcut yazımın ilgili hükmün infazında tereddüt oluşturacağından davalının, davacı lehine hükmedilen tedbir nafakasına yönelik istinaf isteminin tedbir nafakasının infazına ilişkin olmak üzere kabulünün gerektiğini, boşanma hükmü, velâyet, kişisel ilişki, iştirak nafakası konusunda karar verilmesine yer olmadığına, harç, yargılama giderleri ve vekâlet ücretine ilişkin ilk kararda verilen hüküm istinaf edilmeksizin kesinleştiğinden kesinleşen konular hakkında yeniden hüküm tesisine yer olmadığına, davalının, davacı lehine hükmedilen tedbir nafakasına yönelik istinaf isteminin tedbir nafakasının infazına ilişkin olmak üzere kabulüne, İlk Derece Mahkemesi kararının hüküm fıkrasının beşinci bendinin kaldırılmasına ve yeniden esas hakkında karar verilmesine, "davacı lehine İlk Derece Mahkemesince hükmedilen tedbir nafakasının 09.09.2021 tarihinden itibaren aylık 500 TL'ye artırılmasına, tedbir nafakasının boşanma hükmünün kesinleşme tarihinden itibaren kaldırılmasına, nafakanın davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine"
davalının sair, davacının tüm istinaf taleplerinine esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1.Davacı kadın vekili, kararın usul ve kanuna aykırı bulunduğunu beyanla; kusur belirlemesi, davacı lehine hükmedilen tedbir nafakasının miktarı ve boşanma hükmünün kesinleşme tarihi itibariyle kaldırılması, davacının reddedilen yoksulluk nafakası ile maddî manevî tazminat talepleri, davalı lehine hükmedilen maddî, manevî tazminat ve miktarları yönünden kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
2.Davalı erkek vekili katılma yolu ile, kararın usul ve kanuna aykırı bulunduğunu beyanla; kusur belirlemesi, davalı lehine hükmedilen maddî ve manevî tazminat miktarları yönünden kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, davacı kadın tarafından açılan boşanma davasında kusur belirlemesinin yerinde olup olmadığı, davalı erkek lehine maddî ve manevî tazminat verilmesi şartlarının gerçekleşip gerçekleşmediği ve miktarlarının uygun olup olmadığı, davacı kadının reddedilen yoksulluk nafakası ile maddî ve manevî tazminat talepleri, davacı kadın lehine hükmedilen tedbir nafakasının boşanma hükmünün kesinleştiği tarih itibariyle kaldırılmasının yerinde olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
4721 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesi, 6 ncı maddesi, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 169 uncu, 174 üncü ve 175 inci maddesi; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 190 ıncı maddesi, 194 üncü maddesi, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 inci ve 371 inci maddesi; 6098 sayılı Türk Borçlar Kanun'nun 50 nci ve 51 inci maddesi.
3. Değerlendirme
1.Bölge Adliye Mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup taraf vekillerince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edenlere yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,08.05.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.