"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2021/1277 E., 2023/1125 K.
KARAR : Başvurunun kısmen kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm kurma
İLK DERECE MAHKEMESİ : İstanbul Anadolu 8. Aile Mahkemesi
SAYISI : 2017/1020 E., 2021/230 K.
Taraflar arasındaki tapu iptal ve tescil ile aile konutu şerhi konulması davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davalı ... vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kabulü ile kararın kaldırılmasına, yerine yeniden hüküm kurulmasına, davanın reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; davacı ile davalı ...'ın evli olduklarını,davalı eş adına kayıtlı olan İstanbul ili, ... ilçesi, ... Mah., ... Mevkii, 15266 Ada, 8 Parselde kayıtlı 5 nolu bağımsız bölümde tarafların ve davalı eşin anne ve babasının halen birlikte oturduklarını, taşınmazın aile konutu olduğunu, davalı eşin davacının rızasını almadan, davacının abisi ...'un sahibi olduğu davalı şirkete, bir sene sonra kendisine bedelsiz devrenin yapılması karşılığında 22.06.2016 tarihinde tapuda satış yoluyla devrettiğini, yapılan tescilin muvazaalı ve yolsuz olduğunu, şirketin yetkisinin davacının abisi olması nedeniyle bu taşınmazın aile konutu olduğunu bildiğini, daha sonra taşınmazın şirket tarafından 06.10.2017 tarihinde davalı ...'a satıldığını, davalı ...'ın da akraba olduğunu ve taşınmazın aile konutu olduğunu bildiğini, bugüne kadar herhangi bir hak iddiasında bulunmadığını evi satın alırken bir kere bile gezmediğini, kira talep etmediğini, her iki tescilin de yolsuz olduğunu belirterek davanın kabulü ile dava konusu taşınmazın tapu kaydının iptali ile davalı eş ... adına tesciline, tapu kaydına aile konutu şerhi işlenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
1.Davalı şirket vekili cevap dilekçesinde; davalı şirketin hakim ortağı ve müdürü olan ...'un davacının abisi olduğunu, davacının çekilen kredi taksitlerini ödeyememeleri nedeniyle icra aşamasına geçildiğini, taşınmazın icra yoluyla satılması yerine davalı şirket üzerine alınmasını teklif ettiğini, böylece hem tahliye etmek zorunda kalmayacağını hem de durumları düzelirse geri almak için daha kolay anlaşabileceklerini belirttiğini, o zaman maddî açıdan iyi durumda olan abisinin taşınmazı şirket adına almayı kabul ettiğini, şirket hesabından para çekilerek taşınmazın icraen satıştan kurtarıldığını, taşınmazın tapu kaydının şirket adına yapıldığını, 2017 yılı Eylül ayında şirketin borçlanmaya başladığını, bu durumdan kurtulmak için davacının abisinin davacı ve eşi ile görüştüğünü, davacı ve eşinin daha önceden batık kredileri nedeniyle adlarına kredi çıkmadığını, davalı eşin babasının adına kredi için ön onay alındığını ancak davalı eşin babasının oğluna güvenmemesi ve ailevi sebeplerden dolayı işlemlerin tamamlanamadığını, bu nedenle dışarıdan bir alıcı bulabilmek için emlakçı ile görüşüldüğünü, bu esnada daha önce bir iki alışverişinin bulunduğu ancak başkaca samimiyeti olmayan, durumunun iyi olduğunu ve bir konuta ihtiyacı olduğunu bildiği diğer davalı ...'ya daireyi satmayı teklif ettiğini ve fiyatta anlaşılarak dairenin satıldığını, davalı ... ile akrabalık ilişkisinin bulunmadığını, davacının aile konutu olan taşınmazın satışını organize ederek, borçların kapatılmasına karşılık verildiğini bildiği halde ve devir sırasında hazır bulunarak devre karşı çıkmadığı, uzun süre bu duruma sessiz kaldıktan sonra, taşınmazın devrinden haberi olmadığından ve devrin rızası dışında gerçekleştirildiğinden bahisle eldeki davayı açmasının hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
2.Davalı ... vekili cevap dilekçesinde; taraflarla akrabalık bağının bulunmadığını, davalı şirket ile aynı sektörde faaliyet gösterdiğini, bu nedenle aralarında küçük çaplı mal alışverişi olduğunu, şirket yetkilisi ile yapılan görüşmede şirketin borçları bulunduğunu, bu nedenle taşınmazı bir an önce satmak istediğini belirttiğini, konut ihtiyacını karşılamak maksadıyla taşınmazın gezilip görülerek tapu devri konusunda anlaşmaya vardıklarını, ancak şirket yetkisinin taşınmazın içinde kız kardeşinin kiracı olduğunu, zor durumda olduklarından kira parası almadığını belirttiğini, bu durumun davacı ve eşi tarafından da teyit edildiğini, davacı ve eşinden kira kontratı yapılması ya da tahliye edilmesi istendiğini ancak taşınmazın kendilerine satışı konusunda ısrarcı olduklarını, kredi çıkmayınca taşınmazın tahliyesi için davacı ve eşine tahliye ihtarnamesi gönderildiğini, daireyi satın alamayınca kötü niyetle bu davanın açıldığını, taşınmazı satın alırken davacı ile şirket arasındaki ilişkinin bilinmediğini, zaten şirket adına kayıtlı olan taşınmazın aile konutu olamayacağını, iyi niyetle taşınmazın satın alındığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
3.Davalı ... cevap dilekçesi sunmamıştır.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davalı eşin dava konusu aile konutunu davalı şirkete devrettiği, bu işlem sırasında davalı eş tarafından davacı eşin açık rızasının alınmadığı,davalı şirketin davacının abisine ait şirket olması nedeniyle taşınmazın devri sırasında burasının aile konutu olduğunu bilmemesinin imkansız olduğu, bununla birlikte davalı şirketten taşınmazı alan davalı ...'nın şirket, şirket ortakları ile iş ilişkileri içinde olması ve hatta hısımlık derecesinde kalsa da davalı şirket sahibi ve ailesi ile akrabalık ilişkisi olması değerlendirildiğinde aile konutu niteliğinde olan taşınmazın üzerindeki tescilin yolsuz olduğunu bildikleri veya bilmelerinin gerektiği kabul edilerek davanın kabulüne, dava konusu taşınmazın tapu kaydının iptali ile davalı ... adına tesciline, tapu kaydı üzerine aile konutu şerhi konulmasına, davacının taşınmazın üzerindeki tüm ipotek ve hacizlerden ari olacak şekilde karar verilmesi talebinin reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı ... vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davalı ... vekili istinaf dilekçesinde özetle; taşınmazın tapu kaydında aile konutu şerhi bulunmadığını, tapu kütüğüne güvenerek taşınmazın satın alındığını, davalı şirketin taşınmazı satın aldıktan sonra taşınmaz üzerine ipotek koydurduğunu, bu ipotek bedelinin ödenmemesi nedeniyle takip başlatıldığını, bu nedenle ipotek sahibi bankanın da davaya dahil edilmesi gerekirken dahil edilmediğini, davalı şirketin delil listesinde ipotek belgelerinin celbini talep ettiğini, ilgili yerlere müzekkere yazılmadığını, davacının kredi borcunu ödeyememesi nedeniyle davalı şirkete taşınmazın devrini talep ettiğinin dosya kapsamına göre sabit olduğunu, devirden haberinin olmadığı iddiasının asılsız olduğunu belirterek davanın kabulü yönünden İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak talepleri doğrultusunda karar verilmesi istemi ile istinaf başvurusunda bulunmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile dava konusu taşınmazın, 20.06.2014 tarihinde davacının eşi davalı ...'a, 22.02.2016 tarihinde davalı ... Sanayi ve Tic. Ltd. Şti.'ne, 06.10.2017 tarihinde de davalı ... üzerine satış suretiyle tescil edildiği, davalı ... dava konusu aile konutunu diğer davalı şirkete devrederken davacı eşin açık rızası almadığı, şirketin ekonomik durumu bozulunca, yaklaşık 18 ay sonra taşınmazın diğer davalı ...'a satıldığı, davalı ...'ın davalı ...'ın davalı şirkete taşınmazı satışı sırasındaki tescilin yolsuz olduğu hususunu bildiğinin ispatlanamadığı, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun(4721 sayılı Kanun) 1023 üncü maddesinde belirtilen "tapu kütüğündeki tescile iyi niyetle dayanarak mülkiyet veya bir başka ayni hak kazanan üçüncü kişinin bu kazanımı korunur" hükmü gereğince davalı ...'ın istinaf talebinin kabulü ile kararın kaldırılmasına, yerine yeniden hüküm kurulmak suretiyle, davanın reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; dava konusu taşınmazın davalı şirkete devri sırasında davacının rızasının alınmadığını, davalı şirket yetkilisinin davasının abisi olması nedeniyle taşınmazın aile konutu olduğunu bildiğini, davalı ...'ın ise davalı şirket ile ortaklık ve iş ilişkileri içinde olması ayrıca davacının abisi ile akrabalık ilişkisinin olması nedeniyle taşınmazın aile konutu olduğunu ve taşınmazın davalı şirkete devrinin yolsuz olduğunu bildiğini, bu hususun ispatlandığını, davalı ...'ın taşınmazı satın alırken evi görmeye gelmediğini, taşınmaz üzerinde ipotek bulunduğunu bilerek satın almasının işlemin muvazaalı olduğunu gösterdiğini, davacı ve ailesinin halen bu evde oturduğunu ve davalı ...'a tek kuruş kira ödemediğini belirterek davanın reddi yönünden kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, tapu iptal tescil ve aile konutu şerhi konulması davası olup, uyuşmazlık dava konusu taşınmazın aile konutu vasfında olup olmadığı, eksik inceleme bulunup bulunmadığı, davanın kabulü koşullarının oluşup oluşmadığı, taşınmazın satışı ile ilgili el ve işbirliği bulunup bulunmadığı, taşınmazı satın alan üçüncü kişinin iyi niyetli olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 190 ıncı maddesi, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri; 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’un 194 üncü maddesi, 1023 üncü maddesi.
3.Değerlendirme
Dosya kapsamına göre dava konusu taşınmazın aile konutu olarak kullanıldığı, dava açıldığında da halen kullanılmaya devam ettiği sabittir. Taşınmazın, davacının eşi davalı ... tarafından davalı şirkete, davalı şirket tarafından da davalı ...'a satıldığı anlaşılmaktadır. Davalı şirketin ortağı ... ile davacı kardeş olduklarından, şirket ortağı ...'ın dava konusu taşınmazın aile konutu olduğunu bilmemesi hayatın olağan akışına aykırıdır. Kaldı ki şirkete yapılan devirde davacı eşin rızası ispat edilemediğinden taşınmazın şirket adına tescili geçersizdir. Toplanan deliller ve tanık beyanlarına göre, taşınmazı şirketten devir alan davalı ...'ın ise davalı şirketin ortağı ... ile iş ve akrabalık ilişkisi içinde olduğu, ayrıca dava konusu taşınmazı üzerinde yüklü miktarda ipotek bedeli ile satın aldığı anlaşıldığından, yolsuz tescili bildiği veya bilmesi gerektiği bu hale göre davalılar arasında dava konusu taşınmazın ve satımı ile ilgili el ve işbirliği bulunduğunun kabulü gerekir. Bu hale göre üçüncü kişi konumundaki davalı ...'ın iyi niyetinden bahsedilemez. Hal böyle iken Mahkemece aile konutu olan taşınmazda davacının rızası olmaksızın yapılan tasarrufların geçersiz olduğu düşünülmeksizin davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken reddine karar verilmesi doğru görülmemiş ve bozmayı gerektirmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan, Bölge Adliye Mahkemesi kararının davacı yararına BOZULMASINA,
Peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine,
Dosyanın Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Dairesine gönderilmesine,14.05.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.