Logo

2. Hukuk Dairesi2023/8982 E. 2024/5869 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Taraflar arasındaki boşanma davasında, evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına sebep olan olaylarda kusurun kimde olduğu ve boşanmaya karar verilip verilmeyeceği hususunda uyuşmazlık bulunmaktadır.

Gerekçe ve Sonuç: Karşılıklı hakaret suçundan ceza verilmesine yer olmadığına dair kesinleşmiş ceza hükmünün, Medeni Hukuk'taki kusur değerlendirmesini etkilemeyeceği, erkeğin eşine hakaret etmesinin Türk Medeni Kanunu'nun 24. maddesi anlamında hukuka aykırı bir eylem olduğu ve bu eylemin boşanmaya sebebiyet veren olaylarda erkeği tam kusurlu hale getirdiği gözetilerek, Bölge Adliye Mahkemesi kararının asıl davanın reddi yönünden bozulmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Adana Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2021/1509 E., 2023/1375 K.

KARAR : Başvurunun kabulüyle; yeniden esas hakkında hüküm tesisi

İLK DERECE MAHKEMESİ : Mersin 6. Aile Mahkemesi

SAYISI : 2020/486 E., 2021/423 K.

Taraflar arasındaki karşılıklı boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince asıl davanın kabulüne, tarafların boşanmalarına ve fer'îlerine, karşı davanın reddine karar verilmiştir.

Kararın davalı-davacı erkek vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince yeniden esas hakkında hüküm tesisine, asıl davanın reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı-davalı kadın vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı-davalı kadın vekili dava ve cevaba cevap dilekçelerinde özetle; erkeğin, kadına fiziksel şiddet uyguladığını, kadını tehdit ettiğini, kadına hakaret ettiğini, patronla ilişkisinin olduğuna dair iftirada bulunduğunu, erkeğin aşırı kıskançlığı nedeniyle işten çıkartıldığını iddia ederek asıl davanın kabulüne karşı davanın reddine, evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle tarafların boşanmalarına, kadın yararına 30.000,00 TL maddî ve 30.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP

Davalı-davacı erkek vekili karşı dava dilekçesinde özetle; kadının iddialarının doğru olmadığını, kadının Mart 2020 yılından itibaren evden ayrıldığını, sürekli ailesinin evinde kaldığını, erkeğe saygı duymadığını, yükümlülüklerini yerine getirmediğini iddia ederek asıl davanın reddine, karşı davanın kabulüne, evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle tarafların boşanmalarına, erkek yararına 30.000,00 TL maddî ve 30.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini dava ve talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; erkeğin kadını kıskandığı, eşine şiddet uyguladığı, hakaret ettiği, kadının kusurunun ispatlanamadığı, bu haliyle erkeğin tam kusurlu olduğu gerekçesi ile asıl davanın kabulüne karşı davanın reddine, tarafların evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle boşanmalarına, kadının mevcut ve beklenen menfaati zedelendiğinden ve kişilik hakları ihlal edildiğinden kadın yararına 15.000,00 TL maddî ve 15.000,00 TL manevî tazminata karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı-davacı erkek vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davalı-davacı erkek vekili istinaf dilekçesinde özetle; asıl davanın kabulü, kusur değerlendirmesi, kadın lehine takdir edilen tazminatlar, karşı davanın reddi yönünden istinaf başvurusunda bulunmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; İlk Derece Mahkemesi kararına dayanak olan Mersin 20. Asliye Ceza Mahkemesi'nin kararından sonra tarafların bir araya gelip barıştığı, kasten yaralama ve hakaret fiilinin af kapsamında kaldığı, yine Mersin 15. Asliye Ceza Mahkemesi'nde yapılan yargılama neticesinde tarafların karşılıklı hakaretlerinden kaynaklı olarak haklarında ceza verilmesine yer olmadığına karar verildiği bu haliyle erkeğe yüklenecek kusurun da bulunmadığı gerekçesi ile erkeğin karşı davanın reddine yönelik istinaf başvurusunun esastan reddine, erkeğin asıl davada boşanma davasına yönelik istinaf başvurusunun kabulü ile kaldırılan konular hakkında düzelterek yeniden karar verilmesine, davacı-davalı kadının davasının reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı-davalı kadın vekili tarafından temyiz isteminde bulunulmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacı-davalı kadın vekili temyiz dilekçesinde özetle; asıl davanın reddi, kusur değerlendirmesi, aleyhe hükmedilen vekâlet ücreti ve tazminat taleplerinin reddi yönünden temyiz başvurusunda bulunmuştur.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık; tarafların açtığı evlilik birliğinin temelinden sarsılması hukuki nedenine dayalı boşanma davasında; ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, geçimsizlik var ise kusurun kimden kaynaklandığı, asıl davanın reddinin doğru olup olmadığı, maddi ve manevi tazminata hükmedilmesi şartlarının mevcut olup olmadığı, kadın aleyhine hükmedilen vekâlet ücreti noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 323 üncü ve 326 ıncı maddeleri, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 2 inci, 4 üncü, 6 ıncı maddesi, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 50 inci ve 51 inci maddeleri.

3. Değerlendirme

1-Davacı-davalı kadın tarafından evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle açılan boşanma davasının yapılan yargılaması sonunda, İlk Derece Mahkemesince asıl davanın kabulüne, karşı davanın reddine karar verilmiş, karara karşı davalı-davacı erkek vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. Bölge Adliye Mahkemesince yeniden esas hakkında hüküm tesisine, asıl davanın reddine karar verilmiş, karar davacı-davalı kadın vekili tarafından temyiz edilmiştir.

2. Bölge Adliye Mahkemesince, Mersin 20. Asliye Ceza Mahkemesi'nin kararından sonra tarafların bir araya gelip barıştığı, kasten yaralama ve hakaret fiilinin af kapsamında kaldığı, yine Mersin 15. Asliye Ceza Mahkemesi'nde yapılan yargılama neticesinde tarafların karşılıklı hakaretlerinden kaynaklı olarak haklarında ceza verilmesine yer olmadığına karar verildiği bu haliyle erkeğe yüklenecek kusurun da bulunmadığı belirtilerek davanın reddine karar verilmiştir.

a) 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nunda karşılıklı hakaret şeklinde ayrıca yasal unsurları düzenlenmiş bir suç tipi bulunmamaktadır. Karşılıklı hakarete ilişkin TCK 129 uncu maddesi aynı yasanın 125 inci maddesinde tanımlanan hakaret suçunun karşılıklı işlenmesi halinde kısmi ya da tamamen cezasızlık halini içermekte olup, 125 inci maddesindeki hakaret suçunun hukuka uygunluk sebebi olarak yer almamaktadır. Dolayısıyla her iki tarafın da birbirlerine karşı işledikleri hakaret eylemi ile ilgili hukuka aykırılık ortadan kalkmamaktadır. Hakaret etmek bir suçtur. Burada korunan hukuki değer kişilerin onur,şeref ve saygınlığıdır ve hakaret fiilini önce gerçekleştiren de buna karşılık hakaretle cevap veren de hakaret suçunu işlemiş olur. TCK 129 uncu maddesinde tam cezasızlığın yanında kısmi cezasızlığın kabul edilmesinden de bu husus anlaşılmaktadır. Tarafların eylemleri her biri yönünden ayrı ayrı TCK 125 inci maddesinde tanımlanan hakaret eylemidir ve eylemlerinin hukuka aykırılığının sonuçları ayrı ayrı doğacaktır. Bu şekildeki hukuka aykırılığın sadece ceza hukuku yönünden oluştuğunun kabulü de mümkün değildir.

Nitekim 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 24 ncü maddesine göre de"...Hukuka aykırı olarak kişilik haklarına saldırılan kimse,hakimden,saldırıda bulunanlara karşı korunmasını isteyebilir ve kişilik hakkı zedelenen kimsenin rızası,daha üstün nitelikte özel veya kamusal yarar ya da kanunun verdiği yetkinin kullanılması sebeplerinden biriyle haklı kılınmadıkça,kişilik haklarına yapılan her saldırı hukuka aykırıdır". Belirtilen madde dikkate alındığında da davalı-davacı erkeğin ceza yargılaması sonucu TCK 125 inci maddesi kapsamına girdiği tespit edilen eyleminin Medeni Hukuk yönünden de hukuka aykırı olduğu, T.C.Anayasası'nın 17 inci maddesi gereğince, bireyin manevi varlığının bir parçası olan şeref ve itibara üçüncü kişilerin saldırılarını önlemenin de yargı mercilerinin görevleri arasında bulunduğu, hukuk yargılamasında hukuka aykırı eylemin belirleneceği, bu eylemin zarara neden olup olmadığının, olmuş ise sebebiyet verenin kusurunun bulunup bulunmadığının ya da kusura bakılmaksızın sorumlu olup olmadığının, zarar ile kusur arasında uygun illiyet bağının bulunup bulunmadığının değerlendirilmesi gerekeceği açıktır.

b) Somut olayda; sadece davacı-davalı kadın temyiz başvurusunda bulunmuş olup gerek aşamalarda gerek temyiz başvuru dilekçesinde diğer tarafa hakaret kusurunun yüklenmesi gerekliliğini ileri sürmüştür. Davalı-davacı erkeğin ise; temyiz başvurusu bulunmadığı dolayısıyla kadına hakaret kusurunun yüklenmesine ilişkin vakıasından vazgeçtiği, vazgeçilen vakıaların kusura esas alınamayacağı açıktır.

c) Netice olarak; Mersin 15.Asliye Ceza Mahkemesi'nin 2020/518 E-2022/264 K.sayılı ilamında her iki taraf hakkında karşılıklı hakaret suçundan TCK 129 ve CMK 223/4-c maddesi gereğince ceza verilmesine yer olmadığına karar verilmiş ve bu karar kesinleşmiştir. Kesinleşen ceza yargılaması ilamının hüküm fıkrasında karşılıklı hakaret ile ilgili kurulan hüküm kısmının dikkate alınması zorunlu bulunmakla; erkeğin temyiz başvurusu bulunmadığından hakaret kusurunun kadına yüklenebilmesi artık mümkün değildir. Erkeğe ise; kadının temyiz başvurusu kapsamında "eşine hakaret"kusurunun yüklenmesi gerekir. Boşanmaya sebebiyet veren olaylarda davalı-davacı erkek tam kusurludur. Bu durumda, asıl davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken, asıl davanın reddine karar verilmesi doğru olmamış, bozmayı gerektirmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1.Temyiz olunan, Bölge Adliye Mahkemesi kararının asıl davanın reddi yönünden BOZULMASINA, bozma sebebine göre diğer yönlerin şimdilik incelenmesine yer olmadığına,

Temyiz peşin harcının istek halinde yatırana iadesine,

Dosyanın ilgili Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

12.09.2024 tarihinde karar verildi.