Logo

2. Hukuk Dairesi2023/9090 E. 2024/5598 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Karşılıklı boşanma davasında, boşanmaya sebep olan olaylarda kusurun belirlenmesi, boşanma davasının kabul edilip edilmemesi ve maddi-manevi tazminat taleplerinin değerlendirilmesi uyuşmazlığı.

Gerekçe ve Sonuç: Davacı kadının evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına sebebiyet veren olaylarda kusurlu olmadığı, aksine davalı erkeğin babasının evliliğe müdahalesi, kadına ve ailesine yönelik olumsuz sözleri ve müşterek konutun kilidinin değiştirilmesi gibi eylemleriyle tam kusurlu olduğu gözetilerek, yerel mahkeme kararının kadın yararına bozulmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Adana Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2021/1420 E., 2023/1398 K.

KARAR : Esastan ret

İLK DERECE MAHKEMESİ : İskenderun 2. Aile Mahkemesi

SAYISI : 2018/591 E., 2021/141 K.

Taraflar arasındaki karşılıklı boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.

Kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekillerince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı-karşı davalı kadın vekili dava dilekçesinde özetle; tarafların 20.04.2018 tarihinde evlendiklerini, müvekkili ile davalı arasında bir türlü evlilik birlikteliğinin sağlanamadığını, düğünden sonra tarafların evliliklerinin ilk gecelerini ... Otelde geçirdiklerini, davalının ilk geceyi geçirmeden, müvekkili ile sohbet etmeden yatıp uyuduğunu, müvekkilinin, davalının bu davranışının yorgun olduğunu düşündüğünü, ertesi gün müvekkili ile davalının balayına çıktıklarını, müvekkilinin balayında davalının davranışlarının değiştiğini hissettiğini, davalının evlenmeden önceki gibi ilgili ve alakalı olmaktan uzak, müvekkilini kıran ve inciten bir yapıya bürünmeye başladığını, müvekkilinin balayında davalıya yaklaşmak istediğini, davalının müvekkilini ittiğini, istemediğini, davalının müvekkilini balayında yalnız bıraktığını, balayından döndükten sonra müvekkilinin, davalıya altın ve paraları güvenli bir yere koyalım şeklinde beyanlarına karşılık davalının "sen altını, parayı niye düşünüyorsun ki ben altınları Odea Bank'tan kasa kiraladım, paraları da yine Odea bank'ta hesap açtım oraya yatırdım, orada bir şey olmaz" şeklinde ifadelerde bulunduğunu, davalının her sabah aynı işyerinde birlikte çalıştığı bir tanıdığı ile birlikte işe gittiğini, müvekkilinin ise işe gitmek için her sabah en az 2 dolmuş değiştirdiğini, bu durum üzerine müvekkilinin, davalıya “hem işe geç kalıyorum hem de çok yoruluyorum bana araba almamız mümkün mü" şeklindeki talebinin, davalı tarafından "hayır olmaz ben ben bu paraları faize yatırdım, araba falan alamam" gibi cümlelerle geri çevirdiğini, müvekkilinin bu duruma çok üzülmesine rağmen davalıya karşı sessiz kaldığını, müvekkilinin altınları ve paraları ne yaptın sağlam yerdeler değil mi şeklindeki sorusuna karşılık sanane, sen altınları alıp kaçacak mısın diyerek müvekkilini terslediğini, müvekkilinin işten eve geldiğinde, evde kendisi yokken birilerinin geldiğini, evde bir takım yer değişikliği yapıldığını anlamaya başladığını, davalının ev içerisinde alınan tüm kararlarda müvekkiline danışmadığını, davalının, müvekkili ile evlilik tarihinden beri birlikte olmadığını, istemediğini, müvekkili ile uyumayı tercih etmediğini, evde başka bir odada kaldığını, müvekkilinin her durumu anlayışla karşıladığını, bu durumu bir türlü anlayamadığını, anlamlandıramadığını, müvekkilinin babasının ağır hasta olduğunu, tedavi gördüğünü, müvekkilinin kısa bir süre önce "ben babamı görmeye gideceğim birlikte gidelim mi demesi üzerine" davalının "olur birlikte gidelim" dediğini, müvekkili ile davalının hastaneden ayrıldıktan sonra davalının babasının müvekkilinin annesini arayarak "bu iş bitmiştir artık kızınızı istemiyoruz ne gerekiyorsa yapın" dediğini, davacının annesinin müvekkilini aradığını ve durumu anlattığını, bir kaç gün sonra müvekkilinin, müvekkilinin annesi ve erkek kardeşi ile davalının konuşmak varsa problemleri çözmeye çalışmak istediğini, davalı ile uzlaşma sağlanamadığını, ertesi gün müvekkilinin okula gitmek üzere evden ayrıldığını, okul bitiminden sonra ise eve gelip anahtarı ile kapıyı açmaya çalıştığını fakat açamadığını, kilidin değiştirildiğini fark ettiğini, müvekkilinin halen evini kullanmadığını, davalının evlilikten kısa bir süre sonra seni mahkemeye vereceğim, boşanmak istiyorum şeklinde sözler sarf etmeye başladığını, müvekkilinin davalıda davranış bozukluğu olduğunu da tespit ettiğini, müvekkilinin tanıştıktan kısa bir süre sonra evlenme kararı aldığı davalı ile ilk günlerde çok mutlu vakitler geçirdiğini, kısa süre sonra davalının müvekkiline karşı değişiminin müvekkilinde çok ciddi manevî hasarlara yol açtığını, müvekkilinin her zaman çevresine ışık saçan, insanlarla çabuk irtibat sağlayan bir yapıda iken artık mutsuz ve umutsuz bir hal aldığını, bu durumun müvekkilini ve çevresindeki herkesi üzdüğünü, müvekkilinin yaşı, evlilikten olan beklentisinin ve menfaatlerinin davalı eşinin ağır kusurundan ötürü sonuçsuz kalmasından dolayı müvekkili lehine maddî tazminata ve davalının tek taraflı kusurundan ötürü açılan boşanma davasında müvekkilinin rencide edilen kadınlık onurunun, manevî kişiliğine yapılan saldırının, geçirdiği ağır psikolojik travmanın, üzüntü ve derin elem karşısında yine müvekkili lehine manevî tazminata hükmedilmesi gerektiğini, müvekkilinin halen müşterek konutu kullanamadığını, müvekkilinin tüm kişisel eşyalarının müşterek konutta olduğunu, müvekkilinin müşterek konutu kullanmak istese de, davalı tarafından bu durumun engellediğini, müvekkilinin çaresiz bırakıldığını, müvekkilinin evlilik birliğini devam ettirme durum ve ihtimali kalmadığından şiddetli geçimsizlik nedeniyle tarafların boşanmalarına, müvekkili lehine 500.000,00 TL maddî, 500.000,00 TL manevî tazminata hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı-karşı davacı erkek vekili cevap ve karşı dava dilekçesinde özetle; tarafların 2017 yılı Aralık ayında ortak aile dostları ile tanıştırıldıklarını ve tanıştıktan 4 ay sonra 2018 yılı Nisan ayında evlendiklerini, müvekkilinin, davalı karşı davacıyı evleninceye kadar sessiz sakin ve uyumlu ve kanaatkar kişiliği ile tanınmış aşık olduğunu ve severek isteyerek evlendiğini, davacı karşı davalının evlilikten sonra değiştiğini, düğün öncesi yapmadığı huy ve davranışı sergilemeye başladığını, zamanla büyük tartışmalar yaşadıklarını, çözemediklerini, sorunların evlilik birliğinin müvekkili açısından çekilmez hale getirdiğini, müvekkilini bu evlilikten soğutan uzaklaştıran en önemli etkenin davacı karşı davalının cinsel ilişkiye girmek istememesi olduğunu, davacı karşı davalının müvekkiline karşı ilgisiz ve sevgisiz davrandığını, davacı karşı davalının televizyon izlemeyi sevdiğini, gece televizyon karşısında uyuduğunu ve yatağa gitmediğini, davacı karşı davalının öğretmen olduğu için hafta içi iş çıkışlarında hep annesinin evine gittiğini ve akşamları yemek yapmayı bilmediğini söyleyerek annesinde yemek yiyeceklerini bildirip müvekkilini oraya çağırdığını, davacı karşı davalarının ev işlerini yapmaktan kaçındığını, evlilinin düğünden önce yapılan genel temizlikten sonra hiç temizlemediğini, bulaşıkları 3-4 gün lavabonun içerisinde beklettiğini, ev işlerinden anlamayan müvekkilinin eşine yardım etmekten hiç çekinmediğini, eşinin temiz olmaması nedeni ile sürekli evi süpürmek ve bulaşık yıkamak zorunda kaldığını, davacı karşı davalının maddî konularda müvekkilinden gücünün üzerinde şeyler beklediğini, kendisinin çalışıyor olmasına rağmen evin giderlerine katılmadığını, tarafların evliliğin yeniden inşası mümkün olmayacak şekilde sarsıldığını ve son bulduğunu belirterek tarafların boşanmalarına, müvekkili lehine 100.000,00 TL maddî, 100.000,00 TL manevî tazminata hükmedilmesine karar verilmesi talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; toplanan deliller tüm dosya kapsamı gereğince evlilik birliği içinde erkeğin babasının kadının annesini arayarak "bu evlilik yürümüyor ... kafasında bu evliliği bitirmiş" dediği ve akabinde erkeğin müşterek konut kapısını değiştirerek kadını eve almadığı ve evlilik birliğini sonlandırdığının tespiti ile erkeğin 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 185 inci maddesine aykırı davranarak kusurlu olduğu belirlendiği, karşı davada; karşı dava dilekçesi ile kadının evlilik birliği içinde erkeğe ilgisiz ve sevgisiz davrandığı, evlilik birliği içinde cinsel birliktelikten kaçındığı, altınların iadesi ve araba alınması talebiyle sebebiyle sürekli tartışma çıkardığı, kadının kardeşinin hakaret ederek ve yumrukla kapıya vurarak arabanın alınmasını istediği ve kadının bu duruma sessiz kaldığı, kadının evin temizliğini yapmadığı ve evde yemek yapmadığının iddia edildiği, toplanan deliller ve tüm dosya kapsamı gereğince; kadının evlilik birliği içinde kendisine ait olan ziynet eşyalarını erkekten istemesi hususunda kadına kusur yüklenemeyeceği, ancak kadının evlilik birliği içinde kendisine araba alması hususunda sürekli erkeğe baskı yaparak geçimsizlik yarattığı, kadının akrabalarının da bu hususta erkeğe baskı yaptığının tespit edildiği, yine evlilik birliği içinde kadının cinsel birliktelikten kaçındığının tespit edildiği ve kadının 4721 sayılı Kanun'un 185 inci maddesine aykırı davranarak kusurlu olduğu belirlendiği, kadının ve erkeğin ikisinin de çalıştığının tespiti ile müşterek evin temizliğinin ve yemek yapılmasının iki tarafından yükümlülüğünde bulunduğu, bu yükümlülüğün sadece kadına yüklenemeyeceği, dosya kapsamından kadın ve erkeğin evin temizliği ve yemek yapma yükümlülüğünü yerine getirdiğine ilişkin somut delil bulunamadığı gözetilerek kadın ve erkeğin bu hususta eşit kusurlu olduğu belirlendiği, taraflarca iddia edilen diğer hususlara ilişkin tanık beyanlarının görgüye dayalı olmadığı ve dosyada başkaca delil bulunmadığı anlaşılmış ve iddialar ispat edilemediği, ispat edilen olaylar gözetildiğinde; tarafların evlilik birliğinin kendilerine yüklediği yükümlülüklere aykırı hareket ederek eşit kusurlu olduğu, tarafların yaşam birliğinin ortadan kalktığı, aile düzeninin bozulduğu, mutluluk ve huzurun temin edilmesinin mümkün olmadığı ve evliliğin devamında toplumsal olarak da yarar bulunmadığı kanaatine varıldığı, asıl dava ile karşı davanın kabulü ile tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereğince boşanmalarına, tarafların maddî ve manevî tazminat taleplerinin reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı taraf vekillerince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

1.Davacı-karşı davalı kadın vekili istinaf dilekçesi ile; kusur belirlemesi, karşı davanın kabulü, maddî ve manevî tazminat taleplerinin reddinin usul ve kanuna aykırı olduğu yönlerinden istinaf yoluna başvurmuştur.

2.Davalı-karşı davacı erkek vekili istinaf dilekçesi ile; kusur belirlemesi, asıl davanın kabulü, maddî ve manevî tazminat taleplerinin reddinin usul ve kanuna aykırı olduğu yönlerinden istinaf yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile dava dosyası içeriğine, dosyadaki yazılara göre; İlk Derece Mahkemesi kararında usule ve esasa ilişkin herhangi bir aykırılığın bulunmadığı, davanın esası ile ilgili hükme etki edecek tüm delillerin dava dosyası içerisine toplandığı, kanunun olaya uygulanmasında hata edilmediği, bu nedenle inceleme konusu kararda asıl ve karşı davanın kabulü kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun yine kusur belirlemesinin doğru olduğu, tarafların boşanmaya neden olan olaylarda eşit kusurlu olmaları dikkate alındığında, Mahkemece tarafların maddî ve manevî tazminat taleplerinin reddi kararının usul ve kanuna uygun bulunduğu gerekçesiyle istinaf talebinin esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

1.Davacı-karşı davalı kadın vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesindeki itirazlarını tekrar ederek kararın bozulmasını talep etmiştir.

2.Davalı-karşı davacı erkek vekili temyiz dilekçesi ile; istinaf dilekçesindeki itirazlarını tekrar ederek kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, taraflarca açılan karşılıklı boşanma davasında taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamında imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, geçimsizlik var ise kusurun kimden kaynaklandığı, tarafların boşanma davalarının kabulünün yerinde olup olmadığı, maddî ve manevî tazminata hükmedilmesi şartlarının mevcut olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

6100 sayılı Kanun'un 190 ıncı ve 194 üncü maddeleri, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri; 4721 sayılı Kanun’un 4 üncü ve 6 ncı maddeleri, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 175 inci maddesi.

3. Değerlendirme

1.Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davalı- karşı davacı erkek vekilinin temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

2.Davacı-karşı davalı kadın vekilinin temyiz itirazlarına gelince;

Boşanmaya sebebiyet veren olaylarda her ne kadar tarafların eşit kusurlu olduğu kabul edilmiş ise de yapılan yargılama ve toplanan delillerden, davacı kadının, öğretmenlik mesleğini yaptığı ve çok yoğun çalıştığı; okula iki dolmuş değiştirerek gitmesi sonucu zorlandığını ifade etmesi ve davalı-davacı erkeğe araba alınması yönündeki talebinin kusur olarak değerlendirilmemesi gerektiği; ayrıca kadının cinsel birliktelikten kaçındığına ilişkin iddianın ise ispatlanamadığı; bu nedenle kadına bu eylemlerin kusur olarak yüklenmesi mümkün değildir. Ayrıca dinlenen davalı-karşı davacı erkek tanıklarının sözlerinin bir kısmı 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrasında yer alan temelinden sarsılma durumunu kabule elverişli olmayan beyanlar olup bir kısmı ise sebep ve saiki açıklanamayan ve inandırıcı olmaktan uzak izahlardan ibarettir. Bu itibarla kadının başkaca kusurlu davranışı da ispat edilememiştir. Bunun karşısında erkeğin ise evliliğin başından beri takındığı tutum (sessiz, içine kapanık ve eşine karşı ilgisiz; eşinin ailesine karşı iletişime kapalı oluşu, düğünde takılan takılar konusunda kadının sorularını kadını tersleyerek cevaplaması), erkeğin babasının, erkeğin ve kadının müşterek hanesinin temiz olmadığı konusunda erkeğe telkinde bulunması ve erkeğin bu durumu eşiyle konuşacağını söylemesinin erkeğin ailesinin evliliğe müdahalesi olarak değerlendirilmesi gerektiği; ayrıca yine erkeğin babasının kadının annesini arayarak “bu evlilik yürümüyor, ... kafasında bu evliliği bitirmiş” şeklindeki sözleri ve akabinde erkek tarafından müşterek hanenin kilidinin değiştirilmesi eylemleri dikkate alındığında evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına sebep olan olaylarda erkeğin tam kusurlu olduğunun kabulü gerekir. Hal böyle iken erkeğin boşanma davasının reddine karar verilmesi gerekirken kabulüne karar verilmesi usul ve kanuna aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.

3.Yukarıdaki (2) nolu paragrafta açıklandığı üzere; evlilik birliğinin sarsılmasına sebep olan olaylarda tazminat isteyen davalı-karşı davacı kadının kusurlu olmadığı, bu olayların onun kişilik haklarına saldırı teşkil ettiği ve boşanma sonucu bu eşin, en azından diğerinin maddî desteğini yitirdiği anlaşılmıştır. O hâlde, Mahkemece, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, tazminata esas olan fiilin ağırlığı ile hakkaniyet kuralları dikkate alınarak kadın yararına 4721 sayılı Kanun'un 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkraları uyarınca uygun miktarda maddî ve manevî tazminata hükmedilmesi gerekirken, hatalı kusur belirlemesinin sonucu olarak yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1.Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının erkeğin davasının kabulü, kusur belirlemesi ile kadının reddedilen maddî ve manevî tazminat talepleri yönünden davalı-karşı davacı kadın yararına ORTADAN KALDIRILMASINA,

2.İlk Derece Mahkemesi kararın erkeğin davasının kabulü, kusur belirlemesi ile kadının reddedilen maddî ve manevî tazminat talepleri yönünden davacı-karşı davalı kadın yararına BOZULMASINA,

3.Davalı-karşı davacı erkeğin tüm temyiz itirazlarının reddi ile Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozma kapsamı dışında kalan temyize konu bölümlerinin 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz eden ...'ye yükletilmesine,

Peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz eden ...'e iadesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

10.09.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.