"İçtihat Metni"
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2023/1869 E., 2023/1861 K.
DAVA TARİHİ : 30.07.2021-13.09.2021
KARAR : Başvurunun kısmen kabulü ile esas hakkında yeniden karar verme
İLK DERECE MAHKEMESİ : Burhaniye Aile Mahkemesi
SAYISI : 2023/46 E., 2023/168 K.
Taraflar arasındaki karşılıklı kişisel ilişkinin yeniden düzenlenmesi, yoksulluk nafakasının kaldırılması ve iştirak nafakasının arttırılması davalarından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince kişisel ilişkinin arttırılması davasının kabulüne, yoksulluk nafakasının kaldırılması ve iştirak nafakasının arttırılması davalarının ise reddine karar verilmiştir.
Kararın davalı-davacı tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kişisel ilişkinin arttırılması davası yönünden kısmen kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle kişisel ilişkinin arttırılması davasının reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı-davalı tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı-davalı vekili dava dilekçesinde; müvekkili ile davalının Burhaniye 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2020/101 esas 2020/128 Karar sayılı ilamıyla boşandığını, kararın kesinleştiğini, anlaşmalı olarak boşandığını, ortak çocuk Ada'nın velâyetinin anneye verildiğini, Ada Zeytinci için 750,00 TL iştirak nafakası, anne davalı ... için 250,00 TL yoksulluk nafakası verildiğini, nafakanın her yıl tüfe oranında artacağını, müvekkili ve davalının sağlıklı bir bir iletişimi bulunmadığını, tarafların tek ortak noktalarının ortak kızları olduğunu, Ada'nın şu anda 3 yaşında olduğunu, babasını ayda 2 kez toplam 7 saat görebildiğini, ortak çocukla sağlanan görüş günü Ada'nın baba sevgisinden uzak kalmasına sebep olduğunu, davalı yanın ortak çocuk Ada'nın 15 dakika dahi geç bırakılmasına sabır göstermediğini, her görüş gününde olay çıkartıp çocuğu vermemekle müvekkilini tehdit ettiğini, davalı yan için mahkeme ilamı bir koz olarak kullanıldığını, müvekkilinin kızına doğum günü partisi yapmak istediğini ancak davalı tarafından doğum günü yapmaya hakkının olmadığı ile suçlandığını, davalının müvekkilinin annesini hiç sevmediğini, bununla ilgili kızına öğütler verdiğini, Ada'nın babaannesine geldiğinde babaannesini öpmek istemeyip annem kızıyor dediğini, davalının görüş günlerinde müvekkile kızını gösterdiğini, Mahkeme ilamına uygun davrandığını, fakat bu görüş günleri kızının büyümesi ve baba sevgisine ihtiyacı olması karşısında müvekkiline yetmediğini, Ada'nın 15 dakika bile geç bıraktığında çıkan gerginliğin zamanla Ada'yı psikolojik olarak etkileyeceğini, bunların yaşanmaması için öncelikle müvekkilinin velâyeti talep ettiğini, yaş küçüklüğü olması sebebiyle müvekkiline velâyetin verilmeyeceğinin bilindiğini, müvekkili ile davalının boşanırken davalının çalışmadığı için yoksulluk nafakası kararlaştırıldığını, nafakanın şu anda 290,00 TL olduğunu, davalının kendisine Burhaniye merkezde kıyafet satan butik açtığını, dükkanın davalının üzerine olup olmadığını bilinmediğini, müvekkilinin asgari ücret aldığını, kızına 870,00 TL iştirak nafakası verdiğini, ancak yoksulluk nafakası ile birleşince aylık 1.160,00 TL olduğunu, maaşından geriye 1.665,00 TL kaldığını, geçinmesinin oldukça zor olduğunu, müvekkilinin üzerine kayıtlı evinin olduğunu, bu evi ailesinin aldığını, bu evde ailesi ile yaşadığını, bu nedenle kişisel görüş günlerinin Mahkemece arttırılması ile birlikte yatıl kişisel ilişki düzenlenmesini, yoksulluk nafakasının kaldırılmasını talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
1.Davalı-davacı vekili cevap dilekçesinde; davacının kendisini anlaşmalı boşanmaya razı etmek için mevcut protokolü imzaladığını, mahkeme huzurunda kabul ettiğini, her ne kadar mahkeme tarafından kararlaştırılmış nafakanın daha sonra azaltılması ve hatta tamamen kaldırılması davasını açmak tarafların hakkı ise de tarafların bu haklarını kötüye kullanmaları halinde davanın açılmasının kötü niyete dayandığını, kaldırılması istenen nafaka yönünden kendisinin ekonomik durumunda bir iyileşme ya da davacının ekonomik durumunda bir kötüleşmenin söz konusu olmadığını, boşanmadan önce asgari ücret ile çalıştığını, her ay düzenli bir gelirinin olduğunu, boşanmadan sonra giyimle ilgili bir iş yeri açtığını ancak iş yeri açmasıyla birlikte pandemi döneminin başladığını, o tarihten son 2 aya kadar masrafları bile çıkaracak bir kazancının olmadığını, son 2 ayda da hala masraflardan artacak kazancının olmadığını, iş yeri kirasının aylık 2.100,00 TL, ev kirası aylık 1.800,00 TL, ayrıca iş yeri açarken 76.200,00 TL kredi aldığını, toplam borcunun 105.637,79 TL olduğunu, ortak çocuğun masrafları da dikkate alınırsa ekonomik sıkıntı içinde olacağının anlaşılacağı, davacının ekonomik durumunun daha iyi olduğunu, kendi evinde oturduğunu, ev kirası ödemediğini, lastikçi firmasında muhasebeci olarak çalıştığını, aldığı ücretin resmi kayıtlarda asgari ücret olarak gösterilmek de ise de vasıflı işçi olup onun dışında da gelirinin olduğunu, davacının bakmakla yükümlü olduğu kimsenin olmadığını, çocuğun davacı baba ile görüşmeleri hususunda kendisinin kusurlu davrandığına ilişkin iddiaların doğru olmadığını, bu konuda sorun çıkarmadığını, davacı taraf protokolde yazılı görüşme koşullarına uymadığını, görüşme saati dolduğunda çocuğun kendisine getirilmesi için aradığında davacının çocuğun uyuduğunu söylediğini, saatinde kendisine göndermediğini, kendisinin de bu duruma inanmadığında çocuğunun uykuda olduğuna ilişkin fotoğrafını çekip kendisine göndermesini istediğini, davacının o zaman fotoğrafı göndermediğini, ortak çocuğu denize götürdüğünü, güneş kremi sürmediği için çocuğun vücudunun güneşten dolayı kızardığını, yine 3 yaşında olan çocuk 5 yaşını doldurduğunda zaten baba ile görüşme gün ve saatlerinin değişeceğini, bu nedenle davanın açılmasına gerek olmadığını bu nedenle haksız ve yersiz açılan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
2.Davalı-davacı vekili birleşen dava dilekçesinde; müvekkil ile davalı yanın 10.03.2020 tarihinde Burhaniye 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2020/101 esas 2020/128 karar tarihi ilamıyla boşandığını, kararın 12.03.2020 tarihinde kesinleştiğini, ortak çocuk Ada'nın velâyetinin anneye verildiğini, ortak çocuk için her yıl Tüfe oranında arttırılmak üzere 750,00 TL iştirak nafakasına hükmedildiğini, davalı yan iş bu dava yılı içinde ortak çocuk için 870,00 TL iştirak nafakası ödediğini, her ne kadar nafakanın TÜFE oranında arttırılmasına kararlaştırılmışsa da söz konusu artışın günümüz ekonomik koşulları içerisinde yeterli gelmediğini, ekonomik hayatın her geçen gün pahalılaştığını, tarafların aralarında kararlaştırılmış oldukları nafakanın belirlendiği tarihten sonra dünya genelinde etkisini gösteren Covid-19 pandemisi yaşandığını, davacı ve davalının ortak çocukları Ada Zeytinci'nin bu davanın ikame tarihi itibariyle 3 yaşını doldurduğunu, tarafların ortak çocukları gündüz bakım evine başlama yaş grubunda olup, gündüz bakım evlerinin ücretsiz bir şekilde eğitim vermediğini, pandemi sonrası her yerde yaşanan zam furyası kreşi ve gündüz bakım evi ücretlerinde de yaşanmış olup ortalama bir kreş ve yahut gündüz bakım evi ücreti aylık yaklaşık 1.500,00 TL olduğunu, ortak çocuğun sosyalleşmesi, gelişiminin daha iyi desteklenmesi, yeni hobiler edinmesi, eğitiminin en iyi şekilde sağlanması için söz konusu kreş ve yahut gündüz bakım evine gitmesinin zorunlu olduğunu, tüm bu giderlerin anne tarafından karşılanmasının mümkün olmayacağını, davacı müvekkilinin kendi ayaklarının üzerinde durabilmek ve ortak çocuğun hayat standartlarını daha yükseltmek için bir iş yeri kurduğunu ancak işlerin istediği gibi gitmediğini, davacı müvekkilinin ortak çocuğun geleceği ve onun hayat konforunu yükseltmek için var gücüyle çalışmakta olup davalı babanın da elini taşın altına koyması gerektiğini, ortak çocuğun gelişiminin en iyi şekilde sağlanabilmesi için davalının gerekli desteği vermesi gerektiğini, davalının bir akrabasının yakının Petlas oto lastiği firmasında muhasebeci olarak çalıştığını, SGK kayıtlarına göre gelirinin asgari ücret olduğunu, ancak muhasebeci gibi kalifiyeli bir elemanın asgari ücretle çalıştığının kabulünün mümkün olmadığını, iş verenin akrabası olması nedeniyle kayıt dışı veya elden ilave gelirinin bulunması ihtimalinin yüksek olduğunu, davalının barınma ihtiyacı için kira ödemediğini, ailesi ile birlikte yaşadığı için temel ihtiyaçları için de harcama yapmadığını, davalı yanın hayatını idame ettirirken sadece kişisel ihtiyaçları için harcama yapmakta olduğunu, ortak çocuğun yaşı, eğitimi ve hayat pahalılığı, tarafların sosyal ekonomik durumu dikkate alındığında davalının ödemiş olduğu iştirak nafakasında iyileştirmeye gidilmesi, davacı müvekkilinin bu yükün altından tek başına kalkmasının mümkün olmadığını, bu nedenle Burhaniye Aile Mahkemesinin 2021/311 esas sayılı dosyası ile birleştirilmesine, davalarının kabulüne, davalının Ada Zeytinci için ödemiş olduğu 870,00 TL iştirak nafakasının dava süresince tedbiren 1.500,00 TL olarak arttırılmasına, her yıl Ocak ayında TÜFE oranında attırılmak üzere 1.500,00 TL iştirak nafakası olarak arttırılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
1.İlk Derece Mahkemesinin 13.04.2022 tarih, 2021/311 Esas ve 2022/189 sayılı kararı ile asıl dava yönünden davanın kabulüne, birleşen dava yönünden davanın reddine karar verilmiş, davalı-davacı vekili tarafından yapılan istinaf istemi neticesinde dosya Bölge Adliye Mahkemesi'nin 20.01.2023 tarih ve 2022/1686 Esas ve 2023/129 Karar sayılı ilamı ile istinaf isteminin kabulü ile Mahkeme kararının kişisel ilişkinin düzenlenmesi davasının yazılı yargılama usulüne tabi olduğu, bu nedenle dava dilekçesinin duruşma günü ile birlikte tebliğ edilmesinin, yazılı yargılama usulüne aykırı olarak dilekçeler aşaması henüz tamamlanmadan tahkikat aşamasına geçilerek ve mahkeme tutanaklarında davanın basit yargılama usulüne tabi olduğu belirtilmek suretiyle yasa hükmüne uyulmayarak,hukuki dinlenilme hakkı ihlal edilerek yargılama yapılmasının usul ve yasaya aykırı olduğu, bu durumun kamu düzenini ilgilendirdiği ve re'sen gözetilmesi gerektiği, kabule göre de; davacı-davalı cevaba beyan dilekçesi ile, anlaşma protokolündeki 5 yaşından sonraki kişisel ilişki ile ilgili bir talebinin olmadığını, 3 yaştan 5 yaşa kadar olan maddenin değişimini talep ettiklerini bildirmesine rağmen, mahkemece sadece 3 yaşından 5 yaşına kadar olan kişisel ilişki hakkında karar verilmesi gerekirken, talep aşılmak suretiyle, anlaşmalı boşanma kararında ortak çocuğun5 yaşından sonraki dönemine ilişkin düzenlenen bütün kişisel ilişkinin değiştirilmesinin doğru olmadığı, gerekçesiyle kaldırılmasına karar verilmiştir.
2.İlk Derece Mahkemesinin yukarıdaki başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; kişisel ilişkinin yeniden düzenlenmesi davası yönünden; velâyeti annesinde bulunan Ada'nın 2018 doğumlu olduğu, annesinin olduğu gibi baba şefkatine de muhtaç olduğu, babanın da çocuğuyla yatılı bir şekilde vakit geçirebilmesi gerektiği, gerek dinlenen tanık beyanlarına baba ile çocuk arasında yatılı bir şekilde kişisel ilişki kurulmasına engel teşkil edebilecek babanın çocuğuna karşı olumsuz herhangi bir tutum ve davranışına yer vermediği, aksine tanık beyanlarından baba ile çocuk arasındaki sevgi bağının güçlü olduğunun anlaşıldığı, nitekim uzman görüş raporunda da yatılı kişisel ilişkiye engel teşkil edebilecek herhangi bir durumdan da bahsedilmediği, aksinin davalı-davacı tarafça ispatlanamadığı, davalı-davacı vekilinin bilirkişi raporunun çelişkili olduğu ve eksik değerlendirildiği yönündeki itirazlarının yerinde olmadığı, isteğin kamu düzenine ilişkin olması nedeniyle çocuğun anayasal hakkı olan baba ile birbirlerini tanımak, iyi ilişki kurmak ve manevî bağlarının devamını sağlamak gerektiği hususları gözetilerek ve çocuğun yaşam koşulları, eğitim, sağlık ve ulaşım durumları, çocuğun üstün yararı dikkate alınarak babalık duygularını tatmine elverişli ve çocuğun da baba sevgisi ve şefkatini tatmasına yeterli şekilde kişisel ilişki tesisi yoluna gidilmesi gerektiği gözetilerek daha önce kurulan kişisel ilişkinin yeterli olmadığı gerekçesiyle kişisel ilişkini yeniden düzenlenmesi istemine ilişkin talebin çocuğun üstün yararı gözetilerek kabulüyle; ortak çocuk ile davacı baba arasında her ayın 2. ve 4. hafta sonu cumartesi günleri saat 11.00 ile pazar günleri saat 16.00 arası, dini bayramların 2. günleri saat 12.00 ile 3. günleri saat 15.00 arası, sömestr tatilinde ocak ayı yarı yıl tatilinin 27. günü saat 11.00 ile 29. günü saat 19.00 arası, her yıl ağustos ayının 1. günü saat 11.00 ile ağustos ayının 10. günü saat 19.00 arası çocuğun babaya teslimi ile kişisel ilişki kurulmasına; yoksulluk nafakasının kaldırılmasına ilişkin dava yönünden ise de; davalı-davacı kadının kredi çekmek suretiyle butik açtığı, kredi ödemelerinin devam ettiği, mali durumunda olağanüstü bir değişikliğin olmadığı, yoksulluğunun ortadan kalmadığı kanaatine varılmakla tarafların sosyal ve ekonomik durumu gözetilerek davacı-davalı erkeğin yoksulluk nafakasının kaldırılmasına ilişkin isteminin reddine, davalı-davacı kadının birleşen iştirak nafakasının arttırılması davası yönünden ise; dosya kapsamı ve dinlenen tanık beyanlarından anlaşılacağı üzere anlaşmalı boşanma davası sonrasında iştirak nafakası yükümlüsü davacı-davalı erkeğin gelir durumunda olağan üstü bir değişiklik olmadığı, nitekim tanık beyanlarında anlaşmalı boşanma sırasında erkeğin asgari ücretle çalıştığı, halen de asgari ücretle çalışmaya devam ettiği, erkeğin gelir durumunun arttığının davalı-davacı kadın tarafından kanıtlanamadığı, günün ekonomik koşulları ve hayatın olağan akışı gereği ortak çocuğun ihtiyaçlarının arttığının kabulü gerekse de daha önce taktir edilen aylık 750,00 TL iştirak nafakası miktarının nafaka yükümlüsü erkeğin geliri ile orantılığı olduğu gerekçesiyle iştirak nafakasının arttırılmasına ilişkin birleşen davanın reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı davalı-davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davalı-davacı vekili istinaf dilekçesinde; yatılı kişisel ilişkinin ortak çocuğun yararına olmadığını, babanın evinde sigara içildiğini ve evde köpek olduğunu, ortak çocuğun alerjik astım bronşiti olduğunu, her ne kadar anlaşmalı boşanma protokolünde kişisel ilişki 5 yaşından sonra yatılı düzenlenmiş ise de, şu aşamada yatılı kişisel ilişkinin hatalı olduğu kanaatinde olduklarını, SGK kayıtları incelenmeden iştirak nafakasının her yıl TÜFE-ÜFE oranında artırıldığından kasıtla davanın reddedilmesinin hatalı olduğunu bildirerek, İlk Derece Mahkemesinin kararının artırılan kişisel ilişkinin yatılı süreler yönünden ve iştirak nafakasının arttırılması talebinin reddi yönlerinden istinaf buşvurusunda bulunmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıdaki başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; 27.08.2018 doğumlu ortak çocuk Ada ile babası arasında anlaşmalı boşanma davasında kurulan ve yeniden düzenlenmesi talep edilen mevcut kişisel ilişkinin 5 yaş öncesi ve sonrası ayrımına göre düzenlendiği, çocuğun 5 yaşını doldurduğu, boşanma davasında Mahkemece çocuk 5 yaşını doldurduktan sonra tarafların anlaşmaları üzerine kişisel ilişkinin yatılı olarak kurulduğu, davacının eldeki davada, klasik kurulan kişisel ilişkiden de, anlaşmalı boşanmada kurulan kişisel ilişkiden de farklı şekilde kişisel ilişki kurulmasını talep ettiği, İlk Derece Mahkemesince kurulan kişisel ilişkinin şekli ve teslim saatleri nedeniyle, hafta sonları velâyet sahibi ebeveynin ve ortak çocuğun eve bağlı kalmasına neden olacak şekilde kişisel ilişki kurulmasının doğru olmadığı, tarafların anlaşmalı boşanma davasındaki anlaşmalarının, tek taraflı iradeyle değiştirilmesine yönelik, kişisel ilişkinin yeniden düzenlenmesi davasının reddine karar verilmesi gerekirken, davanın kabulüne karar verilmesinin doğru olmadığı, birleşen iştirak nafakasının artırılması talebinin reddine karar verilmesinde ise usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle davalı-davacının kişisel ilişkinin yeniden düzenlenmesi davasına yönelik istinaf talebinin kabulüne, iştirak nafakasının artırılması davasına yönelik istinaf talebinin esastan reddine, İlk Derece Mahkemesinin kararının 1, 3, 4, 5 ve 6 nolu hüküm fıkralarının kaldırılmasına, bu durum yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden asıl davada kişisel ilişkinin yeniden düzenlenmesi talebinin reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı-davalı temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı-davalı vekili temyiz dilekçesinde; her ne kadar anlaşmalı boşanma dilekçesinde şartları kabul etmiş olsa bile ortak çocuğun menfaati anne-baba olan iki tarafın kendi kişisel tatminlerinden oldukça üstündür ve hakim müdahalesi ile çözülebilecek bir hukuki ihtilaf olduğunu, buna dayanarak, ortak çocuğun babası ile 2 haftada bir pazar günleri sabah 09.00'dan-12.30 arasında görüşmenin yetmediğini defalarca beyan etmesi, babasını özlemesi, babasından giderken saatlerce ağlaması ancak bunun karşılığında eski eş olan davalıdan hiçbir şekilde esnetme alamaması sebebiyle müvekkil davayı ikame etmeye mecbur kaldığını, anne ve babanın verdiği kararlar yüzünden ortak çocuğun zarar görüyor ve menfaati zarar görüyor ise hakim müdahalesi ile iki tarafın aldığı kişisel ilişki hususundaki karar değiştirilebileceği ileri sürülerek reddedilen kişisel ilişkinin yeniden düzenlenmesi davası yönünden kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, kişisel ilişkinin yeniden düzenlenmesi için aranan şartların gerçekleşip gerçekleşmediği, davanın kabulünün gerekip gerekmediği noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 182, 323, 330, 336 ncı maddeleri. Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesi 9 uncu maddesinin üçüncü fıkrası, 3 üncü maddesi, Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesi 12 nci maddesi, Çocuk Haklarının Kullanılmasına dair Avrupa Sözleşmesi üçüncü maddesi, dördüncü maddesinin birinci ve ikinci fıkraları ile 6 ncı maddeleri.
3. Değerlendirme
1.Davacı baba tarafından açılan kişisel ilişkinin arttırılarak yeniden kişisel ilişki kurulması davasının yapılan yargılaması sonunda; İlk Derece Mahkemesince davanın kısmen kabulü ile ortak çocuk 2018 doğumlu Ada ile davacı baba arasındaki kişisel ilişkinin yeniden düzenlenmesi talebinin kısmen kabulü ile boşanma dosyasında kurulan kişisel ilişkinin kaldırılarak yerine ortak çocuk ile davacı baba arasında "her ayın 2. ve 4. hafta sonu cumartesi günleri saat 11.00 ile pazar günleri saat 16.00 arası, dini bayramların 2. günleri saat 12.00 ile 3. günleri saat 15.00 arası, sömestr tatilinde ocak ayı yarı yıl tatilinin 27. günü saat 11.00 ile 29. günü saat 19.00 arası, her yıl ağustos ayının 1. günü saat 11.00 ile ağustos ayının 10. günü saat 19.00 arası çocuğun babaya teslimi ile kişisel ilişki kurulmasına" karar verilmiştir. Hükme karşı davalı anne tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuş, Bölge Adliye Mahkemesince davalı annenin istinaf başvurusunun kabulü ile kişisel ilişkinin yeniden düzenlenmesi talebinin reddine karar verilmiştir. Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı baba tarafından temyiz edilmiştir.
2.Kişisel ilişki düzenlenirken göz önünde bulundurulması gereken temel ilke, “Çocuğun üstün yararı"dır (Birleşmiş Milletler Çocuk Haklarına Dair Sözleşme m.3; Çocuk Haklarının Kullanılmasına ilişkin Avrupa Sözleşmesi m.l; 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) m. 339/1, 343/1, 346/1; Çocuk Koruma Kanunu m.4/b). Çocuğun üstün yararı belirlenirken onun bedensel, zihinsel, ruhsal, ahlaki ve toplumsal gelişiminin sağlanması amacının gözetilmesi gereklidir. Ana ve babanın yararları, ahlaki değer yargıları, sosyal konumları gibi durumları çocuğun üstün yararını etkilemediği ölçüde göz önünde tutulur. Yine, 4721 sayılı Kanun'un 324 üncü maddesinin ikinci fıkrasında; "Kişisel ilişki sebebiyle çocuğun huzuru tehlikeye girer veya ana ve baba bu haklarını birinci fıkrada öngörülen yükümlülüklerine aykırı olarak kullanırlar veya çocuk ile ciddi olarak ilgilenmezler ya da diğer önemli sebepler varsa, kişisel ilişki kurma hakkı reddedilebilir veya kendilerinden alınabilir." hükmü yer almaktadır.
3.Dosya kapsamındaki bilgi ve belgelerden, tarafların Burhaniye 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2020/101 esas 2020/128 Karar sayılı ilamıyla anlaşmalı olarak boşandıkları, kararın kesinleştiği, ortak çocuk Ada'nın velayetinin anneye verildiği, baba ile ortak çocuk arasında "ortak çocuk 5 yaşını dolduruncaya kadar geçerli olmak üzere, her iki haftada bir pazar günü saat 09.00 dan 12.30 a kadar, müşterek çocuk 5 yaşını doldurduktan sonra, her iki hafta da bir cumartesi günü saat 19:30 dan pazar günü saat 12:30 a, her yıl ramazan bayramı’nın 2. günü saat 09.00 dan saat 12.30 a, her yıl kurban bayramı’nın 3. günü saat 09.00 dan saat 12:30 a kadar" kademeli kişisel ilişki kurulduğu, ortak çocuğun temyiz inceleme tarihi itibariyle 5 yaşını doldurduğu, 2018 doğumlu olduğu, alınan sosyal inceleme raporu ile ortak çocuğun baba ile yatılı kalmasına engel hali olmadığının ve kişisel ilişkinin baba ile yatılı olacak şekilde düzenlenmesinin çocuğun üstün yararına olacağının belirtildiği, velâyeti annesinde bulunan ortak çocuğun anne şefkatine olduğu gibi baba şefkatine de muhtaç olduğu, babanın da çocuğuyla yatılı bir şekilde vakit geçirebilmesi gerektiği, dinlenen tanık beyanlarında, baba ile çocuk arasında yatılı bir şekilde kişisel ilişki kurulmasına engel teşkil edebilecek, babanın çocuğuna karşı olumsuz herhangi bir tutum ve davranışından söz edilmediği, aksine tanık beyanlarından baba ile çocuk arasındaki sevgi bağının güçlü olduğunun anlaşıldığı, isteğin kamu düzenine ilişkin olması nedeniyle çocuğun anayasal hakkı olan baba ile birbirlerini tanımak, iyi ilişki kurmak ve manevi bağlarının devamını sağlamak gerektiği hususları gözetilerek ve çocuğun yaşam koşulları, eğitim, sağlık ve ulaşım durumları, çocuğun üstün yararı dikkate alınarak babalık duygularını tatmine elverişli ve çocuğun da baba sevgisi ve şefkatini tatmasına yeterli şekilde kişisel ilişki tesisi yoluna gidilmesi gerektiği, boşanma davasında kurulan kişisel ilişkinin yeterli olmadığı anlaşılmaktadır. Gerçekleşen bu durum karşısında, ortak çocuk ile baba arasında kişisel ilişki kurulmasının değişen koşullara göre her zaman yeniden değerlendirilebileceği de dikkate alınarak ortak çocuk ile davacı baba arasındaki kişisel ilişkinin çocuğun üstün yararı doğrultusunda yeniden düzenlenmesine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiş ve bozmayı gerektirmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının erkeğin kişisel ilişkinin yeniden düzenlemesi davasının reddi yönünden BOZULMASINA,
Peşin alınan harcın istek halinde yatırana geri verilmesine,
Dosyanın Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
26.03.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.