"İçtihat Metni"
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 28. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/1000 E., 2023/1405 K.
KARAR : Başvurunun kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm tesisi
İLK DERECE MAHKEMESİ : Ankara 24. Aile Mahkemesi
SAYISI : 2021/38 E., 2022/252 K.
Taraflar arasındaki karşılıklı boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın her iki davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesinin ilgili hükümlerinin kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekilleri tarafından temyiz edilmekle;kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı-karşı davalı erkek vekili dilekçeler teatisi aşamasında verdiği dilekçelerinde özetle; kadının birlik görevlerini yerine getirmediğini, eve geç geldiğini, habersiz krediler çekerek müvekkili borçlandırdığını, müvekkiline ve ailesine hakaretler ve küfürler ettiğini, işyerine gelen sayısız mektupta müvekkilinin aldatıldığının söylendiğini, ama kadının reddettiğini, sürekli numara değiştirdiğini belirterek tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, ...'nın velâyetinin müvekkiline verilmesini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
1.Davalı-karşı davacı kadın vekili cevap ve karşı dava dilekçesinde özetle; erkeğin ortak çocuklar ile yeterince ilgilenmediğini, evin ihtiyaçlarını karşılamadığını, müvekkili ile çocuklara hakaret ettiğini, sürekli fiziksel ve ekonomik şiddet uyguladığını, son beş yıldır yatakları ayırdığını belirterek asıl davanın reddi, karşı davanın kabulü ile tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, ortak çocuk ...'nın velâyetinin müvekkiline verilmesine, aylık 1.500,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, ortak çocuk ... yararına aylık 700,00 TL tedbir ve yardım nafakasına, müvekkili yararına aylık 1.200,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına, 200.000,00 TL maddî, 100.000,00 TL manevî tazminata hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
2.Davalı-karşı davacı kadın vekili 24.01.2022 tarihli dilekçe ile; 1500,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakası ile 1500,00 TL tedbir ve yardım nafakasına, nafakaların TÜFE oranında artırılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davalı-karşı davacı kadının sadakat yükümlülüğüne aykırı davranışlarda bulunduğu, birlik görevlerini yerine getirmediği, eşine hakaret ettiği; davacı-karşı davalı erkeğin ise, eşine şiddet uyguladığı, engelli olan ortak çocukları ile yeterince ilgilenmediği, eşine ve ortak çocuklara hakaret ettiği tarafların iddia ettikleri diğer hususların ise ispatlanamadığı, tarafların eşit kusurları nedeniyle evlilik birliğinin sarsıldığı gerekçesiyle her iki tarafın boşanma davalarının kabulü ile tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkraları uyarınca boşanmalarına, kadının boşanma yüzünden yoksulluğa düşeceği sabit olmakla aylık 500,00 TL tedbir ve 600,00 TL yoksulluk nafakasına, eşit kusur nedeniyle kadının maddî, manevî tazminat istemlerinin reddine, ortak çocukları ... dava devam ederken ergin olduğundan velâyet ve iştirak nafakası talepleri yönünden karar verilmesine yer olmadığına, ortak çocukları ...'in Ankara 13. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2012/1270 Esas, 2012/1857 Karar sayılı ilamı ile kısıtlandığı, annesinin velâyeti altına alındığı, davalı-karşı davacı tarafından usulüne uygun açılmış yardım nafakası davası bulunmadığından çocuk ... yararına yardım nafakası talebi hakkında karar verilmesine yer olmadığına, ortak çocuk ... için aylık 300,00 TL tedbir nafakasına karar verilmiştir
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1.Davacı-karşı davalı erkek istinaf dilekçesinde özetle; kusur belirlemesi, kadın lehine hükmedilen nafakalar, reddedilen tazminatlar yönünden vekâlet ücretine hükmedilmemesi ve ortak çocuk ... için hükmedilen tedbir nafakası yönünden İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak talepleri doğrultusunda karar verilmesini istemiştir.
2.Davalı-karşı davacı kadın vekili istinaf dilekçesinde özetle; aldatma iddiasının affedildiğini belirtereek kusur belirlemesi, reddedilen tazminatlar ve nafaka miktarları, çocuk ... için yardım nafakasına karar verilmemesi yönlerinden İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak talepleri doğrultusunda karar verilmesini istemiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile İlk Derece Mahkemesince kadına yüklenen ve gerçekleşen kusurlu davranışlar yanında kadının ayrıca erkeğin kardeşine hakaret ettiği, bu vakıanın da kadına yüklenmesi gerektiği, kadının farklı kişilerle birlikte olarak sadakat yükümlülüğüne aykırı davrandığı, erkeğin, kadının sadakat yükümlülüğüne aykırı davranışlarını ve bu kusura yönelik olayın ayrıntısını sonradan öğrendiği, İlk Derece Mahkemesince erkeğe yüklenen ve gerçekleşen kusurlu davranışlar yanında erkeğin de ayrıca ortak çocuklara fiziksel ve ekonomik şiddet uyguladığı, bu vakıanın da erkeğe yüklenmesi gerektiği, taraflara yüklenen kusurların yoğunluğu da dikkate alındığında İlk Derece Mahkemesince de kabul edildiği üzere boşanmaya sebebiyet veren olaylarda tarafların eşit kusurlu olduğu, ortak çocuk ... reşit olduğundan ve de annenin velâyeti altında bırakılsa da kısıtlama kararının 4721 sayılı Kanun'un 405 inci maddesine dayalı olduğu anlaşıldığından bu çocuk yönünden istenilen tedbir nafakası talebinin reddi gerektiği, kadının SGK kaydından da anlaşılacağı üzere yeterli ve düzenli gelir getiren bir işte sigortalı olarak çalıştığı, yoksulluğa düşmeyeceği ve yoksulluk nafakası talebinin reddi gerektiği belirtilerek davacı-karşı davalı erkeğin, kusur belirlemesi, kadın yararına hükmedilen yoksulluk nafakasına, çocuk ... yararına hükmedilen tedbir nafakasına; davalı-karşı davacının kadının kusur belirlemesine yönelik istinaf taleplerinin kabulüne, bu hususlarda yeniden hüküm tesisine, kusurun gerekçesinin değiştirilmesine, kadının yoksulluk nafakası talebinin reddine, ortak çocuk ... için tedbir nafakası talebinin reddine, tarafların sair istinaf taleplerinin ise esastan reddine, ... yönünden yardım nafakası talebinin tefrikine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1.Davacı-karşı davalı erkek vekili katılma yolu ile temyiz dilekçesinde özetle; kusur belirlemesi yönünden kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
2.Davalı-karşı davacı kadın vekili temyiz dilekçesinde özetle; Bölge Adliye Mahkemesi kararının usul ve kanuna aykırı bulunduğunu, aldatma iddiasının affedildiğini, erkeğin sürekli şiddet uyguladığını, eşinin abisine hakaret olayının nasıl delillendirildiğini anlayamadıklarını, asgari ücretle çalıştığını ileri sürerek; kusur belirlemesi, reddedilen tazminatlar ve yoksulluk nafakası yönünden kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, kusur belirlemesi, tazminatlar ve yoksulluk nafakası noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
4721 sayılı Kanun'un 4 üncü, 166 ncı, 169 uncu, 174 üncü, 175 inci, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 371 inci maddesi.
3. Değerlendirme
1.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı-karşı davalı erkek vekili tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
2.Davalı-karşı davacı kadının temyiz itirazlarının incelenmesine gelince;
a. İlk Derece Mahkemesince, kadının sadakat yükümlülüğüne aykırı davrandığı, birlik görevlerini yerine getirmediği, eşine hakaret ettiği; erkeğin ise eşine fiziksel şiddet uyguladığı, engelli olan ortak çocuk ile yeterince ilgilenmediği, eşine ve ortak çocuklara hakaret ettiği, bu suretle tarafların eşit kusurlu olduğu gerekçesiyle her iki boşanma davasının kabulüne davalı-karşı davacı kadının tazminat taleplerinin reddine, kadın yararına aylık 600,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına karar verilmiştir. Taraf vekillerinin istinafı üzerine Bölge Adliye Mahkemesince erkeğe "ortak çocuklara fiziksel ve ekonomik şiddet uygulama", kadına ise erkeğin "erkeğin kardeşine hakaret etme" vakıaları yüklenerek sonuç itibariyle eşit kusur tespitinin doğru olduğu belirtilerek yeniden esas hakkında hüküm tesisine ve kusurun gerekçesinin düzeltilmesine, boşanmakla ile yoksulluğa düşmeyeceği anlaşılan davalı-karşı davacı kadının yoksulluk nafakası talebinin reddine karar verilmiştir.
b. Somut uyuşmazlıkta, davalı-karşı davacı kadının dava dışı ... A.'yı öldürme suçundan yargılandığı ve beraat ettiği, ceza yargılaması sırasında kadının bu kişi ile cinsel ilişkiye girdiğini beyan ettiği, erkeğin ise eldeki davada bu olayın ayrıntılarını sonradan öğrendiğini iddia ettiği ve eşinin kendisini aldattığı vakıasına dayandığı anlaşılmıştır. Ne var ki, ceza dosyasına konu olayın suç tarihi 2005 olup eldeki dava 2018 yılında açılmıştır. Aradan geçen süre dikkate alındığında davacı karşı davalı erkeğin bu olayı yeni öğrendiği iddiası hayatın olağan akışına uygun olmayıp, bu olaydan sonra taraflar birlikte yaşamaya devam etmiştir. Dolayısıyla hoşgörülen ya da affedilen bu olayın kusur belirlemesinde hükme esas alınmasının doğru olmadığı gibi dosya kapsamı itibariyle kadının sadakat yükümlülüğüne aykırı davrandığı da başka delillerle ispatlanmamıştır. O halde, boşanmaya sebebiyet veren olaylarda eşine ve kardeşine hakaret eden, birlik görevlerini yerine getirmeyen kadının, eşine ve çocuklarına fiziksel şiddet uygulayan, engelli olan ortak çocuk ile yeterince ilgilenmeyen, eşine ve ortak çocuklara hakaret eden erkeğe oranla az kusurlu olduğunun kabulü gerekir. Hal böyleyken, tarafların eşit kusurlu kabul edilmesi yerinde görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
c. 4721 sayılı Kanun'un 174 üncü maddesinin birinci fıkrasında mevcut ve beklenen bir menfaati boşanma yüzünden haleldar olan kusursuz yada daha az kusurlu olan tarafın, kusurlu taraftan uygun bir tazminat isteyebileceği, aynı maddenin ikinci fıkrasında boşanmaya sebebiyet vermiş olaylar yüzünden kişilik hakları saldırıya uğrayan tarafın, kusurlu olandan manevî tazminat isteyebileceği öngörülmüştür. Yukarıdaki paragrafta açıklandığı üzere, evlilik birliğinin sarsılmasına sebep olan olaylarda tazminat isteyen davacı-karşı davalı kadının ağır ya da eşit kusurlu olmadığı, erkeğin kusurlu eylemlerinin kadının kişilik haklarına saldırı teşkil ettiği ve boşanma sonucu bu eşin, en azından diğerinin maddî desteğini yitirdiği anlaşılmıştır. O halde, Mahkemece, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, tazminata esas olan fiilin ağırlığı ile 4721 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesi ile 6098 sayılı Kanun'un 50 nci ve 51 inci maddelerinde düzenlenen "hakkaniyet kuralları" da dikkate alınarak davalı-karşı davacı kadın yararına uygun miktarda maddî ve manevî tazminata hükmedilmesi gerekirken, hatalı kusur belirlemesinin sonucu olarak yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
5.İlk Derece Mahkemesince kadının boşanmakla yoksulluğa düşeceği gerekçesiyle aylık 600,00 TL yoksulluk nafakasına hükmedilmiş, Bölge Adliye Mahkemesince de, kadının yeterli ve düzenli bir gelir getiren işte çalıştığı belirtilerek yoksulluk nafakası talebinin reddine karar verilmiştir. Dosya kapsamı itibariyle yapılan araştırmalarda; kadının ev hanımı olup işsizlik maaşı aldığının belirtildiği, yargılama sırasında işe giriş çıkışlarının olduğu, erkeğin de Belediye'de güvenlik görevlisi olarak çalıştığı anlaşılmıştır. Bu durumda, davalı-karşı davacı kadının ekonomik ve sosyal durumunun araştırılarak, sigortalı olarak çalışıp çalışmadığı, sürekli ve düzenli gelirinin bulunup bulunmadığı, boşanma yüzünden yoksulluğa düşüp düşmeyeceğinin, işten ayrılmış ise işten ayrılış nedeninin belirlenmesi, gerçekleşecek sonucuna göre yoksulluk nafakası talebi hakkında karar verilmesi gerekirken; bu konuda eksik incelemeyle yazılı şekilde karar verilmesi usul ve kanuna aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1.Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının kusur belirlemesi, tazminatlar ve yoksulluk nafakası yönünden kadın yararına BOZULMASINA,
2.Davacı-karşı davalı erkek vekilinin tüm temyiz itirazlarının reddi ile temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozma kapsamı dışında kalan temyize konu bölümlerinin 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz eden Dilaver'e yükletilmesine,
Peşin alınan harcın istek halinde yatıran Gülten'e geri verilmesine,
Dosyanın Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
10.10.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.