Logo

2. Hukuk Dairesi2023/9724 E. 2024/7718 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Karşılıklı boşanma, tedbir nafakası ve zina nedeniyle boşanma davalarında kusur belirleme, nafaka miktarı ve vekâlet ücretine hükmedilmesi hususlarında anlaşmazlık bulunmaktadır.

Gerekçe ve Sonuç: Boşanma hükmünün kesinleşmesinden sonra açılan zina davasının dinlenemeyeceği, bağımsız tedbir nafakası davasında kadının gelirinin nafaka miktarının tespitinde dikkate alınması gereken bir unsur olduğu, aile konutu şerhi talebinin boşanma ile konusuz kaldığı gözetilerek direnme kararı verilmiş, diğer temyiz itirazlarının reddine karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

İNCELENEN KARARIN

MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 28. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2023/431 E., 2023/1169 K.

DAVACI-DAVALI : ... vekili Avukat ...

DAVALI- DAVACI : ... vekili Avukat ...

DAVA TARİHİ : 13.11.2018-11.12.2018-31.10.2018-24.07.2018

KARAR : Başvurunun kabulüyle yeniden kısmen esas hakkında hüküm kurulması

İLK DERECE MAHKEMESİ : Ankara 18. Aile Mahkemesi

SAYISI : 2022/565 E., 2023/6 K.

Taraflar arasındaki karşılıklı boşanma, aile konutu şerhi konulması ve tedbir nafakası davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince asıl ve karşı davanın kabulüyle tarafların boşanmalarına ve boşanmanın ferilerine, Aile konutu şerhi konulması talepli birleşen davanın usulden reddine, kadının tedbir nafakası istemli birleşen davasının ise kısmen kabulüne karar verilmiştir. Kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince tarafların istinaf başvurularının kabulüyle kararın kaldırılarak dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.

Gönderme kararı sonrasında yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince erkeğin istinaf aşamasında açtığı zina talepli birleşen boşanma davası hakkında karar verilmesine yer olmadığına, kadının aile konutu şerhi konulması talepli birleşen davası hakkında karar verilmesine yer olmadığına, kadının tedbir nafakası talepli birleşen davasının kısmen kabulüne, asıl ve karşı dava yönünden kesinleşen hususlarda karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.

Kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kısmen kabulüyle kararın kaldırılarak yeniden kısmen esas hakkında hüküm kurulmasına, tarafların sair istinaf başvurularının ise esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı-davalı erkek vekili tarafından temyiz edilmekle;kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda;

Miktar veya değeri temyiz kesinlik sınırını geçmeyen davalara ilişkin nihai kararlar, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 362 nci maddesi uyarınca temyiz edilemez. Temyize konu edilen miktarın kesinlik sınırının altında kalması hâlinde anılan Kanun’un 366 ncı maddesi atfıyla aynı Kanun’un 352 nci maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi uyarınca temyiz dilekçesinin reddine karar vermek gerekir.

Dosya içeriğine göre kadının bağımsız tedbir nafakası davasında kabul edilen yıllık tedbir nafakası miktarı toplam 21.600,00 TL olup Bölge Adliye Mahkemesinin karar tarihi itibari ile kesinlik sınırı olan 238.730,00 TL’nin altında kaldığı anlaşılmakla; davacı-davalı ekek vekilinin bağımsız tedbir nafakası davasına yönelik temyiz dilekçesinin reddine karar vermek gerekmiştir.

Davacı-davalı erkek vekilinin diğer yönlerden temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

1.Davacı-davalı erkek vekili asıl dava dilekçesi ile; evliliğin başından itibaren eşler arasında geçimsizlik ve huzursuzluk başladığını, tarafların 2017 yılı Temmuz ayından itibaren ayrı yaşadıklarını, kadının harcamalarında sorumsuz hareket ettiğini, sürekli alışveriş yaptığını, müsrif bir hayat sürdüğünü, erkeğin ailesine saygı ve sevgi göstermediğini, erkeğin ve ailesinin yaşam tarzlarını benimsemediğini, erkeğin Subay olduğunu, kadından dolayı hem iş çevresinde hem de yaşamının diğer alanlarında sıkıntı ve problemler yaşadığını, ceza aldığını, müşterek çocuğun doğumundan itibaren tarafların aynı yatağı paylaşmadıklarını, kadının, erkeğin horladığını bahane ettiğini, erkeğin bu nedenle tedavi ve ameliyat olduğunu, kadının çift hat kullandığını, güven sarsıcı davrandığını, kadının psikolojik sorunlar yaşadığını, ilaç tedavisi gördüğünü, kadının ortak çocuk ile babasının arasını bozmaya çalıştığını, çocuğu ile zaman geçirmesini kısıtladığını ileri sürerek 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca tarafların boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin babaya verilmesine, erkek yararına 20.000,00 TL maddî, 15.000,00 TL manevî tazminata hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.

2.Davacı-davalı erkek vekili 14.06.2022 tarihli birleşen dava dilekçesi ile; kadının sadakat yükümlülüğünü ihlal ettiğini, ortak çocuk ... ile kişisel ilişki kurmak isteyen erkeğin Ankara iline gittiğinde kadının, bir erkek şahıs ile ilişkisi olduğunu, bu şahsın gece vakitlerinde sürekli olarak kadının ikametgahına geldiğini, burada saatlerce yalnız kaldıklarını öğrendiğini, boşanma davası süresince sadakat yükümlülüğünün devam ettiğini, bu davranışları nedeni ile kadının müşterek çocuğa iyi bir örnek olamadığını belirterek 4721 sayılı Kanun'un 161 inci maddesi uyarınca, bu talep kabul görmediği takdirde aynı kanunun 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca tarafların boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin babaya verilmesine, ortak çocuk yararına aylık 2.000,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, erkek yararına 200.000,00 TL maddî ve 200.000,00 TL manevî tazminatın yasal faizi ile erkeğe ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP

1.Davalı-davacı ... vekili cevap ve karşı dava dilekçesi ile; iddiaların eski tarihli olduğunu, kadının düzenli bir geliri olan öğretmen olduğunu, erkeği maddî sıkıntıya düşürecek hiçbir borcunun olmadığını, müsrif bir hayat süren ve sorumsuzca harcamalar yapanın karşı yan olduğunu, 2018 yılı Mayıs ayında erkeğin kadını arayarak boşanmak istediğini söylediğini, tarafların ayrı yaşamalarının nedeninin alınan ortak kararlar olduğunu, erkeğin 2017 yılı Temmuz ayında Bitlis ... Jandarma Komando Tabur Komutanlığı'na tayin olduğunu, tayin yerinin eş götürülemeyecek garnizon olması, müşterek çocuğun orada iyi bir eğitim alamayacağı ve bölgenin terör bölgesi olması nedeni ile güvenlikleri için kadının tayininin ailesinin de yaşadığı Ankara'ya yapıldığını, kadının ...'a gitmemesinin nedeninin tarafların ortak kararları olduğunu, kadının kızı ile birlikte 06.09.2017 tarihinden beri Ankara'da yaşadığını, Konya'daki müşterek evin satıldığını ve ...'deki evin erkek tarafından satın alındığını, kredi çekildiğini, kefilinin kadın olduğunu, erkeğin ...'da iken psikolojik sorunlar yaşadığını, kadını arayarak soğuduğunu, sevmediğini, boşanmak istediğini söylediğini, kadının bunun üzerine ...'a gittiğini, ancak erkeğin tutumlarının değişmediğini, kadının gururunu ve onurunu kırmaya devam ettiğini, başka bir kadın ile ilişkisi olduğunu ileri sürerek 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca tarafların boşanmalarına, asıl davanın reddine, ortak çocuğun velâyetinin kadına verilmesine, çocuk için aylık 1.500,00 TL tedbir nafakasına, kadına yararına aylık 3.000,00 TL tedbir nafakası ödenmesine, nafakaların aynı miktar üzerinden iştirak ve yoksulluk nafakası olarak devamına, kadın yararına aylık 100.000,00 TL maddî, 100.000,00 TL manevî tazminat ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiş, 31.01.2019 tarihli asıl davaya ikinci cevap dilekçesiyle aylık 3.400,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakası ile 1.500,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına hükmedilmesini talep etmiştir.

2.Davalı-davacı ... vekili 24.07.2018 tarihli birleşen dava dilekçesiyle; erkeğin askeri personel olduğunu, 2017 yılı Temmuz ayında Bitlis ...'a tayin olduğunu, tayin yerinin eş götürülemeyecek garnizon olması, müşterek çocuğun orada iyi bir eğitim alamayacağı ve bölgenin terör bölgesi olması nedeni ile güvenlikleri için kadının tayininin ailesinin de yaşadığı Ankara'ya yapıldığını, tayin işlemleri ile bizzat erkek tarafından ilgilendiğini, kadının ...'a gitmemesinin nedeninin tarafların ortak kararları olduğunu, kadının kızı ile birlikte 06.09.2017 tarihinden beri Ankara'da yaşadığını, erkeğin Bitlis'teki görev süresinin 2 yıl olduğunu, bu süre sonunda Ankara'ya tayin isteyeceğinden Konya'daki müşterek taşınmazın 02.06.2017 tarihinde satıldığını, ... Mah. 1818. Sokak No: 19 N / 28 Keçiören adresindeki taşınmazın satın alındığını, taşınmazın mülkiyetinin erkek üzerine olduğunu, tarafların başkaca taşınmazlarının olmadığını, taşınmazı erkeğin 18.07.2018 tarihinde satışa çıkarttığını, kadının bu taşınmazda maddî katkısının çok fazla olduğunu belirterek bu taşınmaz üzerine aile konutu şerhi konulmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

3.Davalı-davacı ... vekili 31.10.2018 tarihli birleşen dava dilekçesi ile; erkeğin kıdemli yüzbaşı olduğunu, 04.05.2018 tarihinden itibaren eşi ve kızı ile ilgilenmediğini, maddî destekte bulunmadığını, kredi ile taşınmaz alındığını, ancak kredilerinin kadını zor durumda bırakmak maksadıyla erkek tarafından ödenmediğini, kadının öğretmen olduğunu, ihtiyaçlarını karşılamak için çevresinden borç aldığını, kadının başka kredisinin de olduğunu ileri sürerek kadın yararına aylık 3.400,00 TL ve ortak çocuk ... yararına aylık 1.500,00 TL tedbir nafakasına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

A. İlk Derece Mahkemesinin Birinci Kararı

İlk Derece Mahkemesinin 30.12.2020 tarih ve 2018/664 Esas, 2020/1347 Karar sayılı kararı ile; kadının, eşinin anne ve babasını istemediği, ortak çocuğun babaanne ve dede ile görüşmesine engel olduğu, erkeğin ise eşini istemediği, ondan soğuduğu, çeşitli şekillerde borçlanmasının evliliklerinde problemlere yol açtığı, kendi iradesi ile eşini tayin olduğu yere götürmediği böylece evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına neden olan olaylarda tarafların eşit kusurlu oldukları gerekçesiyle asıl ve karşı davanın kabulü ile 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca tarafların boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin anneye verilmesine, baba ile kişisel ilişki tesisine, kadının yoksulluk nafakası talebinin reddine, ortak çocuk ... için aylık 800,00 TL iştirak nafakasına, tarafların maddî ve manevî tazminat taleplerinin reddine, kadının birleşen Ankara 1. Aile Mahkemesi'nin 2018/1376 Esas, 2018/1681 Karar sayılı dosyasındaki aile konutu şerhi konulması talebinin idari bir işlem olması, bu hususta ilgili tapu müdürlüğüne başvurulabileceği gerekçesiyle davanın usulden reddine, kadının birleşen Ankara 11. Aile Mahkemesi'nin 2018/1902 Esas, 2018/2074 Karar sayılı dosyasındaki tedbir nafakası davasının kısmen kabulü ile; birleşen dava tarihinden itibaren geçerli olmak üzere icra aşamasında tahsilde tekerrüre neden olmayacak şekilde ortak çocuk ... için aylık 800,00 TL tedbir nafakasına, kadının tedbir nafakası talebinin ise reddine karar verilmiştir.

B. Bölge Adliye Mahkemesinin Gönderme Kararı

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı-davalı erkek vekili tarafından kusur belirlemesi, kadın lehine ara kararla hükmedilen geçici tedbir nafakası, ortak çocuk lehine hükmedilen nafakaların miktarı, bağımsız tedbir nafakasında ortak çocuk için hükmedilen tedbir nafakasının miktarı, maddî ve manevî tazminat taleplerinin reddi, taşınmazın üzerindeki ihtiyati tedbir yönünden , davalı-davacı ... vekili tarafından ise kusur belirlemesi, tazminat taleplerinin reddi, yoksulluk nafakasının reddi, iştirak nafakasının miktarı, aile konutu şerhi konulması davasının reddi, tedbir nafakası davasının reddedilen kısmı yönlerinden istinaf başvurusunda bulunulması üzerine; Bölge Adliye Mahkemesinin 27.06.2022 tarih ve 2021/586 Esas, 2022/1127 Karar sayılı kararı ile eldeki davanın istinaf incelemesi aşamasında erkek tarafından Ankara 15. Aile Mahkemesinin 2022/396 Esas sayılı dosya ile zina, olmadığı taktirde evlilik birliğinin sarsılması hukuki sebebine dayalı boşanma davası açıldığı, karardan sonra erkek tarafından açılmış olan dava dosyasının birleştirilmesi ve delillerin hep birlikte değerlendirilerek, hasıl olacak sonuca göre istinaf edilen yönlerden karar verilmesi gerektiğinden tarafların istinaf taleplerinin kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının istinaf edilen yönlerden kaldırılmasına, asıl ve karşı davada verilen boşanma hükmü, her iki boşanma davasında verilen harç, yargılama giderleri ile vekâlet ücretine ilişkin hüküm, velâyet ve kişisel ilişki istinaf edilmeksizin kesinleştiğinden, kesinleşen konularda yeniden karar verilmesine yer olmadığına, dosyanın yeniden esas hakkında bir karar verilmek üzere İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine, tarafların sair istinaf taleplerinin bu aşamada incelenmesine yer olmadığına karar verilmiştir.

C.İlk Derece Mahkemesinin Son Kararı

İlk Derece Mahkemesinin yukarıdaki başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; taraflar arasındaki boşanma hükmünün 30.03.2021'de kesinleştiği, birleşen davanın ise çok sonra açıldığı, erkeğin kadın hakkındaki isnatlarında geçen olayı 02.06.2022'de öğrendiği, erkeğin öğrendiği tarih itibari ile zaten taraflar arasındaki boşanmanın kesinleştiği, bu sebeple erkeğin delil toplama taleplerinin reddine karar verilerek yargılamaya devam edildiği, taraflar arasındaki boşanma davası kesinleşmesi nedeni ile erkeğin zina hukuki nedenine dayalı olarak açtığı davada karar verilmesine yer olmadığına hükmedilmesi gerektiği, İlk Derece Mahkemesinin önceki kararında ortak çocuk yararına tedbir nafakası ödenmesine ilişkin hüküm kurulmadığı, iştirak nafakasının başlangıç tarihinin de yanlış belirlendiği, kadının öğretmen olarak çalışması nedeniyle 4721 sayılı Kanun'un 169 uncu maddesinde düzenlenen tedbir nafakası ile 175 inci maddesinde düzenlene yoksulluk nafakası şartlarının oluşmadığı, kadının aile konutu şerhi ve ihtiyati tedbir konulması talepli davasında yapılan değerlendirmede boşanma hükmünün 30.03.2021 tarihinde kesinleştiği, evlilik birliğinin ortadan kalkması nedeniyle aile konutu şerhi davası hakkında karar verilmesine yer olmadığına, ihtiyati tedbirin de kaldırılmasına karar verilmesi gerektiği, kadının bağımsız tedbir nafakası davasında yapılan değerlendirmede ise kadının çalışıyor olması nedeniyle bu talebe ilişkin yasal koşulların oluşmadığı, çocuk yararına tedbir nafakasına hükmedilmesi gerektiği, tarafların kusurlu davranışları yönünden yapılan değerlendirmede kadının, eşinin anne ve babasını istemediği, ortak çocuk ...'nun babaanne ve dede ile görüşmesine engel olduğu, erkeğin ise eşini istemediği, ondan soğuduğu, kendi iradesi ile eşini tayin olduğu ...'a götürmediği böylece evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına neden olan olaylarda tarafların eşit kusurlu oldukları gerekçesiyle asıl ve karşı davada verilen boşanma hükmü, yargılama giderleri ve vekâlet ücreti istinaf edilmeksizin kesinleştiğinden bu konularda karar verilmesine yer olmadığına, erkeğin zina hukuki nedenine dayalı olarak açtığı birleşen dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına, kadının aile konutu şerhi konulması talepli açmış olduğu birleşen davası hakkında karar verilmesine yer olmadığına, taşınmaz üzerindeki ihtiyati tedbirin kaldırılmasına, kadının bağımsız tedbir nafakası talepli açmış olduğu birleşen davasında kendisi için talep etmiş olduğu nafaka isteminin reddine, ortak çocuk yararına birleşen dava tarihinden itibaren aylık 800,00 TL tedbir nafakası ödenmesine, tarafların maddî ve manevî tazminat taleplerinin reddine, kadının 4721 sayılı Kanun'un 169 uncu maddesi uyarınca talep ettiği tedbir nafakası talebi ile 175 inci maddesi uyarınca talep ettiği yoksulluk nafakası talebinin reddine, ortak çocuk yararına tahsilde tekerrür oluşturmamak kaydıyla boşanma davasının kesinleştiği tarihe kadar aylık 800,00 TL tedbir nafakası ödenmesine, kararın kesinleşmesinden itibaren aylık 1.300,00 TL iştirak nafakasının erkekten tahsiline karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B.İstinaf Sebepleri

1.Davacı-davalı erkek vekili istinaf dilekçesiyle; İlk Derece Mahkemesi kararının bağımsız tedbir nafakası davasının kabul edilen kısmı, bu davadaki vekâlet ücreti, birleşen zinaya dayalı boşanma davasında verilen karar ile bu davada aleyhe hükmedilen vekâlet ücreti, lehe vekâlet ücretine hükmedilmemesi, kusur belirlemesi, maddî ve manevî tazminat taleplerinin reddi, nafaka talepleri, iştirak nafakasının miktarı yönünden kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.

2.Davalı-davacı ... vekili istinaf dilekçesiyle; İlk Derece Mahkemesi kararının aile konutu şerhi davasındaki yargılama giderleri ile vekâlet ücreti, kusur belirlemesi, tazminat taleplerinin reddi, geçici tedbir ve yoksulluk nafakası taleplerinin reddi, bağımsız tedbir nafakası davasında tedbir nafakası talebinin reddi yönünden kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C.Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin 13.09.2023 tarihli ve 2023/431 Esas, 2023/1169 Karar sayılı kararıyla; tarafların boşanmalarına ilişkin hükmün kesinleşmesinden sonra erkeğin zina hukuki nedenine dayalı olarak dava açtığı, erkeğin sadakatsizlik vakıasının dinlenemeyeceği, bu dava yönünden boşanma ve ferileri hakkında ret kararı verilmesi gerekirken İlk Derece Mahkemesince olumlu veya olumsuz bir karar verilmemesinin hatalı olduğu, bu dava yönünden kadın yararına vekâlet ücretine hükmedilmesinin isabetli olduğu, bağımsız tedbir nafakası talepli açılan davada kadının gelirinin bulunmasının bir unsur olmadığı, gelirin nafakanın miktarı takdirinde göz önüne alınması gerektiği, 4721 sayılı Kanun'un 197 nci maddesi koşullarının kadın yararına da oluştuğu dikkate alındığında kadının önlem nafakası talebinin reddinin hatalı olduğu, kadın tarafından aile konutu şerhi konulması talebiyle önce tapu müdürlüğüne başvurulduğu, tapu müdürlüğünce bu talebin yerine getirilmediği, kadının dava açmakta haklı olduğu ancak yargılama aşamasında tarafların boşanmaları nedeniyle davanın konusuz kaldığı, dava açmada haklı bulunan kadın yararına vekâlet ücreti ve yargılama giderlerine hükmedilmesi gerekirken erkek yararına yargılama gideri ve vekâlet ücretine hükmedilmesinin isabetsiz olduğu gerekçesiyle erkeğin birleşen boşanma davasında verilen karara yönelik istinaf itirazı ile kadının bağımsız tedbir nafakası davasında tedbir nafakası isteminin reddi, aile konutu şerhi konulması davasındaki yargılama giderleri ve vekâlet ücretine yönelik istinaf itirazlarının kabulüyle İlk Derece Mahkemesi kararının bu yönlere ilişkin hüküm fıkralarının kaldırılmasına, yeniden kısmen esas hakkında hüküm kurulması suretiyle erkeğin birleşen boşanma davasının reddine, kadın yararına bu dava yönünden maktu vekâlet ücretine hükmedilmesine, kadının bağımsız tedbir nafakası davasının kısmen kabulüne, kadın yararına birleşen dava tarihinden itibaren aylık 1.000,00 TL, ortak çocuk yararına ise aylık 800,00 TL tedbir nafakası ödenmesine, kadın yararına bu dava yönünden maktu vekâlet ücreti ile yargılama giderlerine hükmedilmesine, aile konutu şerhi davası yönünden kadın yararına vekâlet ücreti ile yargılama giderlerine hükmedilmesine , tarafların sair istinaf taleplerinin ise esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı-davalı erkek vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacı-davalı erkek vekili dava dilekçesinde özetle; kadının tedbir nafakası talepli birleşen davasının kabulüne karar verilmesinin hatalı olduğunu, erkeğin çalışmadığını, asıl davada erkek aleyhine nafakaya hükmedildiğinden birleşen bu davada aleyhine vekâlet ücretine hükmedilmesinin hatalı olduğunu, erkeğin henüz boşanma kararı kesinleşmeden birleşen davayı açtığını, bu davada aleyhine vekâlet ücretine hükmedilemeyeceğini, lehine vekâlet ücreti takdiri gerektiğini, kusurun kadında olduğunu, kadının güven sarsıcı davrandığını, hakaret ettiğini, birlikte yaşamaktan kaçındığını, kadının erkekten habersiz olarak kredi çektiğini, tazminat taleplerinin reddinin hatalı olduğunu, ortak çocuk yararına hükmedilen nafakanın fazla olduğunu ileri sürerek kararın bağımsız tedbir nafakası davasının kabul edilen kısmı, bu davadaki vekâlet ücreti, birleşen zinaya dayalı boşanma davasında verilen karar ile bu davada aleyhe hükmedilen vekâlet ücreti, lehe vekâlet ücretine hükmedilmemesi, kusur belirlemesi, maddî ve manevî tazminat taleplerinin reddi, nafaka talepleri, iştirak nafakasının miktarı yönünden bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, taraflarca karşılıklı olarak açılan ve birleşen boşanma ve tedbir nafakası talepli davalarda kusur belirlemesinin doğru yapılıp yapılmadığı, erkeğin birleşen davasının reddi, nafaka ve tazminatlar ile vekâlet ücreti noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

4721 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesi, 161 inci maddesi, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 169 uncu maddesi, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 175 inci maddesi, 197 nci maddesi, 330 uncu maddesi, 6100 sayılı Kanun'un 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 371 inci maddesi, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun 50 nci ve 51 inci maddeleri

3. Değerlendirme

1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı-davalı erkek vekilinin temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeple;

1.Davacı-davalı erkek vekilinin, kadının bağımsız tedbir nafakası davasının kabulü, ve bu davadaki vekâlet ücretine yönelik temyiz dilekçesinin REDDİNE,

2.Davacı-davalı erkek vekilinin diğer temyiz itirazlarının incelenmesine gelince;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz karar harcının temyiz edene yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

22.10.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.