Logo

2. Hukuk Dairesi2024/1005 E. 2024/2191 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Katkı payı alacağı davasında, davalıya ait taşınmazlardan birinin bağış yoluyla edinilip edinilmediği, davacı kadının diğer taşınmazlara katkı oranı ve davacı lehine hükmedilen vekalet ücretinin miktarı uyuşmazlık konusudur.

Gerekçe ve Sonuç: Davalının yemin yoluyla taşınmazlardan birinin bağış olduğunu ispat etmesi, davacının diğer taşınmazlara katkısının bulunması ve Bölge Adliye Mahkemesince vekalet ücretinin hatalı AAÜT tarifesine göre hesaplanması gözetilerek, vekalet ücreti yönünden düzeltilerek Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

İNCELENEN KARARIN

MAHKEMESİ : Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2023/1888 E., 2023/1911 K.

DAVA TARİHİ : 12.11.2010

KARAR : Kısmen kabul kısmen ret - Ek Karar: Davalı erkek vekilinin temyiz başvurusunun yapılmamış sayılmasına

Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen ve istinaf incelemesinden geçen katkı payı alacağı davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kısmen kabulüne kısmen reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı kadın vekili ve davalı erkek vekili tarafından temyiz edilmekle; Bölge Adliye Mahkemesince 22.12.2023 tarihli ek karar ile davalı vekinin temyiz başvurusunun yapılmamış sayılmasına karar verildiği, işbu ek kararın temyiz edilmemiş olduğu anlaşılmakla davacı kadın vekilinin temyiz dilekçesinin kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, davacı kadın vekilinin temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı kadın vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin taraflar evlendiğinde Almanya'da çalışmakta olduğunu, davalının ise evlendikten 5 yıl sonra 1985 yalında çalışmaya başladığını, davalı adına 14.07.1982 tarihinde 336 ada 2 parsel sayılı zeytinlik ile 11.04.1985 tarihinde 552 ada 23 parsel 1,2,3,4,5 nolu meskenler ve zemin katta 6 nolu dükkanın, 14.09.1995 tarihinde ise 6856 parselde kain bahçeli evin satın alındığını, evlilik birliği içinde müvekkilinin çalışmış olmasına rağmen üzerine kayıtlı hiçbir malın bulunmadığını, davalının 1985 yılında çalışmaya başladığını, 1982 ve 1985 yıllarında satın alınan taşınmazların müvekkilinin çalışmaları ve katkılarıyla alındığını, daha sonra alınmış taşınmazlarda da müvekkilinin katkısının olduğunu belirterek; müvekkilinin katkı payının belirlenerek fazlaya ilişkin talep ve dava hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 10.000,00 TL katkı payı alacağının tahsilini talep etmiş; davacı kadın vekili 19.04.2018 tarihli dilekçesinde, fazlaya ilişkin talep ve dava hakları saklı kalmak kaydıyla talep miktarını yükselterek toplam 425.184,50 TL alacağın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsilini talep etmiştir.

II. CEVAP

1. Davalı erkek vekili cevap dilekçesinde; dava ve alacakların zamanaşımına uğradığını, davacının müvekkilinin satın almış olduğu mallarda katkısı olmadığını, davacının evlilik birliği süresince sürekli çalışmadığını, çok az geliri olan işlerde kısa süreli çalıştığını, Alman Devletinden sosyal yardım alarak geçindiğini, müvekkilinin Almanya'ya gittiğinde oturum izni olmadığı için kaçak işlerde çalıştığını ve davacıdan çok daha fazla gelir elde ettiğini, 1982 yılında satın alınan 336 ada 2 parsel sayılı zeytinliğin babası tarafından çocuklarının doğumu sebebiyle davalıya hibe edildiğini, gerçek satış olmadığını, 1985 yılında satın alınan 552 ada 23 parsel sayılı taşınmazın arsa vasfında iken müvekkilinin babası tarafından satın alındığını, üzerindeki inşaatın müvekkili tarafından yapıldığını, müvekkilinin taşınmazları babasının bağışlaması ve katkıları ile edindiğini, davacının müvekkilinin Türkiye'de mal edinmesi istemediği için katkı yapmadığını, davacının hiçbir katkısının olmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.

2. Davacı tarafın yemin teklifi üzerine 17.10.2023 tarihli (2) nolu celsede davacı erkek; "Bursa ili, Gemlik ilçesi, Orhaniye Mah., Mermerağıl Mevkii, 336 ada, 2 parsel sayılı zeytinlik vasıflı taşınmaz, tapuda 14.07.1982 tarihli 2296 y.nolu akit tablosunda 40.000,00 TL (kırkbin) rayiç bedel ile babam Hıdır Bakır tarafından ben ...' a satıldığı şeklinde ise de gerçekte iş bu taşınmazın alım satımında babam Hıdır Bakır ile aramızda bir para alışverişi olmamıştır, iş bu taşınmazın babam Hıdır Bakır tarafından ben ...'a hibe edilmiştir. Bu tapu işleminin satış değil hibe olduğuna namusum, şerefim ve kutsal saydığım bütün inanç ve değerlerim üzerine yemin ederim." diyerek yemin etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

1. İlk Derece Mahkemesinin 27.11.2018 tarih ve 2010/1537 Esas, 2018/1271 Karar sayılı kararı ile, zamanaşımının dolmadığı, davanın yetkili mahkemede açıldığı, davanın katkı payı alacağı istemine ilişkin olduğu, 25.08.2017 tarihli bilirkişi raporunun hüküm kurmaya elverişli olduğu, katkı payı alacağına dava ve ıslah tarihinden itibaren faiz işletilebileceği gerekçesiyle; davanın kabulüyle, 10.000,00 TL katkı payı alacağının dava tarihinden itibaren, 415.184,50 TL katkı payı alacağının ise ıslah tarihi olan 19.04.2018 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsiline karar verilmiş; işbu karar davalı erkek vekili tarafından istinaf edilmiş; Bölge Adliye Mahkemesinin 11.06.2020 tarih ve 2019/375 Esas, 2020/658 Karar sayılı kararı ile, davalıya keşif gününün bildirilmediği, İlk Derece Mahkemesince öncelikle yetki itirazı hakkında olumlu-olumsuz karar verilmediği, dava açıldığı tarihte 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu (6100 sayılı Kanun) henüz yürürlükte olmadığından ön inceleme yapılmamasının eksiklik olmadığı, davalı vekilinin tanık beyanlarına karşı beyanlarını bildirir dilekçe sunduğu ve bilirkişi raporunun da davalı vekiline tebliğ edildiği belirtilerek davalı vekilinin esasa ilişkin diğer istinaf sebepleri bu aşamada incelenmeden davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüyle, İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, öncelikle davalının ilk itiraz olarak ileri sürdüğü yetki itirazı hakkında olumlu-olumsuz karar verilmesi, daha sonra yargılamaya devam edilmesi halinde usulüne uygun şekilde yeniden keşif kararı verilerek davalıya keşiften önce keşif gün ve saatini bildirir tebligat yapılması ve yargılama sonucuna göre yeniden karar verilmesi için dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.

2. İlk Derece Mahkemesinin 29.04.2021 tarih ve 2020/347 Esas, 2020/308 Karar sayılı kararı ile, zamanaşımının dolmadığı, davanın yetkili mahkemede açıldığı, davanın katkı payı alacağı istemine ilişkin olduğu, 25.08.2017 tarihli bilirkişi raporunun hüküm kurmaya elverişli olduğu, katkı payı alacağına dava ve ıslah tarihinden itibaren faiz işletilebileceği gerekçesiyle davanın kabulüyle, 10.000,00 TL katkı payı alacağının dava tarihinden itibaren, 415.184,50 TL katkı payı alacağının ise ıslah tarihi olan 19.04.2018 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsiline karar verilmiş; işbu karar davalı erkekvekili tarafından istinaf edilmiş; Bölge Adliye Mahkemesinin 20.01.2022 tarih ve 2021/1484 Esas, 2021/94 Karar sayılı kararı ile, davalının cevap dilekçesinde, dava konusu edilen bir kısım taşınmazların tapuda satış yolu ile intikal ettiği gösterilse de, satış işleminin gerçeği yansıtmadığını, babasının bu taşınmazları hibe ettiğini iddia ettiği, dava edilen taşınmazların tapu kayıtlarının tedavüllü geldi kayıtlarının Mahkemece araştırılmadığı, tapu kayıtlarındaki satış akit tablolarının dosyada bulunmadığı, UYAP sisteminden de bu kayıtlara ulaşılamadığı, Yargıtay ve Dairenin uygulamalarına göre, eşlerden birinin kendi anne veya babalarından gelen mallar söz konusu olduğunda; satış gösterilse dahi fiili karine olarak malın değerlendirileceği, bu tasarrufi işlemin, hayatın olağan akışına göre, fiili karine olarak bağış kabul edilmesi gerektiği, bu fiili karinenin aksini, yani parasını vererek gerçek anlamda satın alındığını iddia eden eşin iddiasını ispatlamakla yükümlü olduğu, kabul edilen bu fiili karinenn, ispat yükümlülüğü altındaki tarafı değiştirdiği, anne yada babadan gelen mala ilişkin tasarrufun bağış değilde gerçek anlamda satış olduğunu iddia eden eşin, başta satış bedelinin ödendiğine ilişkin ödeme kayıtları olmak üzere iddiasını güçlü ve inandırıcı delillerle ispatlaması gerektiği, ispat yükünün hangi taraf üzerinde olduğunun tespiti bakımından da tedavüllü şekilde tapu kayıtlarının getirtilmesi gerektiği belirtilerek davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüyle, diğer istinaf nedenleri incelenmeksizin İlk Derece Mahkemesinin kararının kaldırılmasına, tespit edilen hususlar doğrultusunda yeniden yapılacak yargılama sonucuna göre, usulüne uygun şekilde tarafların iddia ve savunmaları değerlendirilerek, delilleri tartışılarak, iddia edilen hangi vakıaların sabit görüldüğü ve hangi beyanlara itibar edildiği de açıklanmak suretiyle, yargısal denetime elverişli, gerekçeli ve gerekçe ile hüküm fıkrası arasında çelişki oluşturmayacak ve kaldırılan tüm hususlar yönünden usuli kazanılmış haklar gözetilerek denetlenebilir şekilde karar verilmesi için dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.

3. İlk Derece Mahkemesinin 13.09.2022 tarih ve 2022/96 Esas, 2022/548 Karar sayılı kararı ile, zamanaşımının dolmadığı, davanın yetkili mahkemede açıldığı, davanın katkı payı alacağı istemine ilişkin olduğu; 336 ada 2 parsel sayılı zeytinliğin davalının babası adına kayıtlı iken satış yoluyla davalı adına tescil edildiği, Yargıtayın yerleşmiş uygulamasına göre, eşlerden birinin anne veya babası tarafından yapılan devirlerin satış gösterilse dahi bağış olarak kabul edildiği, aksinin iddia eden eş tarafından ispatlanması gerektiği, davacının satış işleminin gerçek olduğunu dosya kapsamından ispatlayamadığı, işbu taşınmazın davalının kişisel malı olduğu ve tasfiyeye dahil edilemeyeceği; 552 ada 23 parsel sayılı taşınmazda bulunan bağımsız bölümler yönünden davalının taşınmazın babası tarafından alındığını ispatlayamadığı, taşınmaz alınırken tarafların birlikte çalışıp para kazandıkları, davacının çalışmasının ve gelirinin bulunduğu, taşınmazın edinilmesinde davacının katkısının olduğu; 6856 parsel sayılı taşınmaz alınırken birlikte çalışıp para kazandıkları, davacının çalışmasının ve gelirinin bulunduğu, taşınmazın edinilmesinde davacının katkısının olduğu; davalı erkeğin 743 sayılı Türk Kanunu Medenisinin (743 sayılı Kanun) 152 nci maddesi uyarınca evi geçindirme yükümlüğü de göz önünde bulundurularak davacı kadının katkı oranının % 50 olarak kabulünün hakkaniyet ve fedakarlığın denkleştirilmesi ilkelerine uygun olduğu; katkı payı alacağına dava ve ıslah tarihinden itibaren faiz işletilebileceği, davacının dava dilekçesinde faiz talep etmediği gerekçesiyle davanın kısmen kabulüyle, 380.128,50 TL katkı payı alacağının ıslah tarihi olan 19.04.2018 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tashiline, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı davacı kadın vekili ve davalı erkek vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin 09.12.2022 tarih ve 2022/2761 Esas, 2022/2359 Karar sayılı kararı ile, 336 ada 2 parsel sayılı zeytinliğin davalının babasından intikal ettiği, davalıya yapılan bu devrin açıklanan ilkelerden anlaşılacağı üzere fiili karine olarak bağış olarak kabulü gerektiği, bu fiili karinenin aksini ispat yükünün davacı tarafta olduğu, davacı tarafın parası ödenerek taşınmazın davalının babasından satın alındığını dosya kapsamından ispatlayamadığı, Mahkemece, bu taşınmazın tamamı yönünden davalının kişisel mal olduğu ve tasfiyeye dahil edilemeyeceği, davacının dilekçeler aşamasında yemin deliline açıkça dayanmadığı, "vs delil veya her türlü delil" ibaresinden açıkça yemin deliline dayanıldığı anlamının çıkmadığı, işbu parsel yönünden Mahkemenin değerlendirmesinin yerinde olduğu; diğer taşınmazlar yönünden taşınmazların satın alındığı tarihlerde her iki tarafın da çalıştığı, Mahkemece dava konusu diğer taşınmazlarda davacı kadının % 50 oranında katkısı olduğunun kabul edilmesinin hakkaniyete uygun olduğu; dava dilekçesinde faiz istenmediği, 19.04.2018 tarihli ıslah dilekçesinde dava dilekçesindeki talep arttırarak toplam 425.184,50 TL'nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte talep edildiği, dava dilekçesinde istenen 10.000,00 TL'ye dava tarihinden faiz istenmediğinden ıslah tarihinden itibaren geriye dönük 10.000,00 TL'ye faiz istenemeyeceği, ne var ki bu durum faize yönelik kararı istinaf eden davacı lehine usuli kazanılmış hak teşkil edeceğinden, kararın faize yönelik kısmının düzeltilmesinin mümkün olmadığı, bu durumun eleştirilmesi gerektiği; İlk Derece Mahkemesinin ilk iki kararında kendisini vekil ile temsil ettiren davacı lehine 30.957,38 TL vekâlet ücretine hükmedildiği, her iki kararın da davacı tarafından istinaf edilmemesi nedeni ile davalı erkek lehine oluşan usuli kazanılmış hak gözetildiğinde, davacı lehine üçüncü kararla vekâlet ücretinin artırılamayacağı, bu yöndeki davalı istinafının yerinde olduğu belirtilerek davacı vekilinin başvurusunun reddine, davalı vekilinin vekâlet ücretine yönelik istinaf başvurusunun kabulüne, diğer istinaf taleplerinin reddine, İlk Derece Mahkemesinin kararının, davacı yararına vekâlet ücretini düzenleyen 6 ıncı bendinin kaldırılmasına, kaldırılan yönden "davalı yararına önceki kararlar nedeni ile oluşan usuli müktesep hak gözetilerek kendisini vekil ile temsil ettiren davacı yararına 30.957,38 TL vekâlet ücretinin davalı erkekten alınarak davacıya verilmesine" şeklinde hüküm kurulmasına karar verilmiştir.

V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Bozma Kararı

1. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı davalı erkek vekili ve davacı kadın vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Dairemizin 15.06.2023 tarih ve 2023/2200 Esas, 2023/3224 Karar sayılı kararı ile, eldeki davanın mülga 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun (1086 sayılı Kanun) yürürlükte olduğu 12.11.2010 tarihinde açıldığı, davacının dava dilekçesinde “her türlü delil” ifadesine yer vererek "yemin" deliline dayandığı, ayrıca davacının sunduğu ayrı delil listesinde de açıkça 'yemin' deliline de dayandığı gözetilerek, Mahkemece davacı tarafa yemin teklif hakkının hatırlatılması ve oluşacak duruma göre 336 ada 2 parsel sayılı taşınmaz yönünden bir karar verilmesi gerektiği; İlk Derece Mahkemesinin birinci ve ikinci kararının davalı erkek vekili tarafından faizin başlangıcı yönünden istinaf edilemeyerek, faizin başlangıcı yönünden davacı kadın lehine usuli kazanılmış hak oluştuğu, İlk Derece Mahkemesinin üçüncü kararında faizin başlangıcı yönünden oluşan usuli kazanılmış hakka aykırı olacak şekilde karar verilmesinin de hatalı olduğu; İlk Derece Mahkemesinin davanın kabulüne yönelik birinci ve ikinci kararları sadece davalı erkek vekili tarafından istinaf edilmiş ise, Bölge Adliye Mahkemesinin birinci ve ikinci gönderme kararları üzerine İlk Derece Mahkemesince yeniden alacak miktarı belirlenerek alacağa hükmedildiğinden, bu durumun davalı lehine usuli kazanılmış hak oluşturmayacağı, o halde İlk Derece Mahkemesince kabul-ret oranı ve karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT tarifesine göre vekâlet ücretine hükmedilmesinin doğru olup Bölge Adliye Mahkemesi kararının hatalı olduğu belirtilerek Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına, davalı erkek vekilinin tüm, davacı kadın vekilinin de bozma kapsamı dışındaki diğer temyiz itirazlarının reddine karar verilmiştir.

B. Bölge Adliye Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararı ile, eldeki davanın 1086 sayılı Kanun'un yürürlükte olduğu 12.11.2010 tarihinde açıldığı, davacının dava dilekçesinde “her türlü delil” ifadesine yer vererek "yemin" deliline dayandığı, 336 ada 2 parsel sayılı taşınmaz yönünden yemin metninin dosyaya ibraz edildiği, davalı asılın 17.10.2023 tarihli (2) nolu celsede usulüne uygun şekilde yemininin yaptırıldığı, davalının taşınmazın alım satımında babası ile aralarında para alışverişi olmadığının, aynı taşınmazın babası tarafından davalıya bağışlandığının yemin delili ile ispat edildiği, davacı tarafın bu taşınmaza ilişkin katkısının bulunmadığı; tarafların her ikisinin de çalıştığı, 552 ada 23 parsel sayılı taşınmaz ve 6856 parsel sayılı taşınmaz yönünden davacı kadının %50 oranında katkısının bulunduğunun kabul edilmesinin hakkaniyete uygun olduğu; İlk Derece Mahkemesinin birinci ve ikinci kararının davalı erkek vekili tarafından faizin başlangıcı yönünden istinaf edilmediği, faizin başlangıcı yönünden davacı kadın lehine usuli kazanılmış hak oluştuğu, bu nedenle davacı lehine dava ve ıslah tarihinden itibaren yasal faize hükmedilmesi gerektiği; İlk Derece Mahkemesinin davanın kabulüne yönelik birinci ve ikinci kararlarının sadece davalı erkek vekili tarafından istinaf edildiği, birinci ve ikinci gönderme kararları üzerine İlk Derece Mahkemesince yeniden alacak miktarı belirlenerek alacağa hükmedildiği bu durumun davalı lehine usuli kazanılmış hak oluşturmayacağı, kabul-ret oranı ve karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT tarifesine göre vekâlet ücretine hükmedilmesi gerektiği gerekçesiyle; davanın kısmen kabulü ile, 380.128,50 TL katkı payı alacağının 10.000,00 TL'sinin dava tarihinden, kalan 370.128,50 TL'sinin ıslah tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsiline, fazlaya ilişkin talebin reddine ve davacı lehine 56.217,99 TL, davalı lehine 17.900,00 TL vekâlet ücretine karar verilmiştir.

VI. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

1. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı kadın vekili ve davalı erkek vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Bölge Adliye Mahkemesinin 22.12.2023 tarihli ek kararı ile, davalı erkek vekilinin temyiz başvurusunun yapılmamış sayılmasına karar verilmiş, işbu ek temyiz edilmemiştir.

B. Temyiz Sebepler

Davacı kadın vekili temyiz dilekçesinde; 336 ada 2 parsel sayılı taşınmazın satış yoluyla edinildiğini, taşınmazın bağışlanmadığını, işbu taşınmaz yönünden de davanın kabulüne karar verilmesi gerektiğini, müvekkili lehine hükmedilen vekâlet ücretinin de 59.019,28 TL olması gerekirken eksik ve hatalı hesaplandığını belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, ispat yükü, dayanılan deliller, yemin, vekâlet ücreti, usuli kazanılmış hak noktasında toplanmaktadır. Dava, katkı payı alacağı istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

6100 sayılı Kanun'un 25 inci maddesi, 31 inci maddesi, 109 uncu maddesi, 119 uncu maddesi, 129 uncu maddesi, 177 nci ve devamı maddeleri, 187 ve devamı maddeleri, 255 ve devamı maddeleri, 323 üncü maddesinin birinci fıkrasının (ğ) bendi, 326 ncı maddesi, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri, 448 inci maddesi; mülga 1086 sayılı Kanun'un 75 inci maddesi; 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 4 üncü maddesi, 6 ncı maddesi; 743 sayılı Kanun'un 152 nci maddesi, 170 inci maddesi, 186 ncı maddesinin birinci fıkrası, 189 uncu maddesi; 818 sayılı Borçlar Kanunu'nun 146 ncı maddesi, 544 üncü maddesi, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 50 ve 52 nci maddeleri, 646 ncı maddesi; 1136 sayılı Avukatlık Kanunu’nun 164 üncü maddesi, 168 inci maddesi, AAÜT 13 üncü maddesi; Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun 09.05.1960 tarihli ve 1960/21 Esas, 1960/9 Karar sayılı kararı, Hukuk Genel Kurulunun 24.01.2007 tarihli ve 2007/3-29 Esas, 2007/19 sayılı kararı, Yargıtay İçtihadı Birleştirme Hukuk Genel Kurulunun 03.03.2017 tarihli ve 2015/2 Esas, 2017/1 Karar sayılı kararı.

3. Değerlendirme

1. Temyizen incelenen Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozmaya uygun olduğuna, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığına, bozmanın kapsamı dışında kalarak kesinleşmiş olan yönlere ilişkin temyiz itirazlarının incelenmesinin artık mümkün olmadığı gibi bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak oluşturan yönlerin de yeniden incelenmesinin hukuken mümkün olmadığına göre, davacı kadın vekilinin aşağıdaki paragrafın kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

2. Davacı kadın vekilinin vekâlet ücretine yönelik temyiz itirazlarının incelemesinde; somut olayda, Bölge Adliye Mahkemesince, karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT'nin karar tarihinden önce 21.09.2023 tarihinde değiştiği göz ardı edilerek bir önceki AAÜT'ye göre davacı kadın lehine vekâlet ücretinin hesaplanması hatalı olmuş ve bozmayı gerektirmiştir.

Ne var ki bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, sonucu itibariyle doğru bulunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının düzeltilerek onanması 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin ikinci fıkrası hükmü gereğidir.

VII. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1. Davacı kadın vekilinin aşağıdaki paragrafın kapsamı dışındaki diğer temyiz itirazlarının reddine,

2. Davacı kadın vekilinin temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararına yönelik temyiz itirazının vekâlet ücreti yönünden kısmen kabulü ile, Bölge Adliye Mahkemesi kararının hüküm fıkrası (6) nolu bendinde yer alan “... 56.217,99 ... ” ibaresinin çıkarılarak yerine “... 59.019,275 ...” ibaresinin yazılması suretiyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA,

Peşin alınan harcın istek halinde yatırana iadesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

28.03.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.