Logo

2. Hukuk Dairesi2024/1412 E. 2024/2707 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Boşanma kararıyla kurulan baba-çocuk kişisel ilişkisinin kaldırılıp kaldırılmayacağı.

Gerekçe ve Sonuç: Davalı babanın çocukla uzun süre kişisel ilişki kurmaması, çocuğun babasını tanımaması ve üvey babasını baba olarak bilmesi, davalı babanın kişisel ilişki kurma konusunda isteksiz davranması ve annenin yeni eşini baba olarak benimsemiş çocuğun üstün yararı gözetilerek kişisel ilişkinin kaldırılmasına dair yerel mahkeme kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2023/1888 E., 2023/2166 K.

KARAR : Esastan ret

İLK DERECE MAHKEMESİ : Fethiye Aile Mahkemesi

SAYISI : 2019/1141 E., 2023/205 K.

Taraflar arasındaki kişisel ilişkinin kaldırılması davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmekle;kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde; boşanma kararında ortak çocuğun velâyetinin davacıya verildiğini ve baba ile kişisel ilişki kurulduğunu, davalının boşandıktan sonra da davacı ve ortak çocuğa şiddet eylemlerinin devam ettiğini, bu eylemlerden biri nedeniyle davalının cezaevinde olduğunu, davalının ortak çocuk ile nadiren kurduğu kişisel ilişki sırasında hem davacıya hem de ortak çocuğa hakaret ederek şiddet uyguladığını, davalının cezaevinden çıktıktan sonra davacının peşini bırakmayacağını, çocuğu görme amacıyla davacıyı rahatsız edeceğini, davalının çeşitli suçlardan dolayı cezaevinde olduğunu, ortak çocuğun küçük yaştan itibaren babasından ayrı kaldığını, davalının babası olduğunu bilmediğini, çok az görüştükleri için baba-evlat ilişkisinin oluşmadığını, çocuğun sağlıklı ruhsal ve bedensel gelişiminin sağlanması için boşanma kararı ile kurulan kişisel ilişkinin kaldırılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP

Davalı cevap dilekçesinde; davacı annenin çocuk 6 aylık olduktan sonra il il babasından kaçırdığını, bütün gayretine rağmen çocuğu görme imkanı bulunmadığını, davacının kendisini sürekli olarak hakaret ve tehdit suçlarından şikayet ettiğini, karıştığı ileri sürülen suçların çocukla kişisel ilişki kurulmasına engel olmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davalı babanın adli sicil kaydı, sosyal inceleme raporundan görüldüğü üzere ortak çocuğun babasını tanımaması ve annesinin ikinci evliliğindeki eşini baba olarak bilmesi, davalı babanın kendisi yönünden tanzim edilen ilk raporda ortak çocuk ile arasındaki kişisel ilişkinin kaldırılmasını ve ortak çocukla kişisel ilişki kurmak istemediğini ifade etmesi, Mahkemece ihtiyaca binaen davalı baba yönünden ikinci kez rapor tanzim edilmesine yönelik işlemler yapıldığında davalının görevlendirilen uzman tarafından belirtilen tarih ve saatte rapor hususundaki randevuya gelmemiş olması ve bu nedenle davalı ile görüşülememesi, tüm bunlardan bahisle davalının ortak çocuğa olan kayıtsız tavrı ve davalının ortak çocukla kişisel ilişkisinin devam ettirilmesinin küçüğün yüksek menfaatine aykırı düşeceği gerekçesi ile davanın kabulüne, Adana 5. Aile Mahkemesinin 2015/953 Esas 2016/756 Karar sayılı ilamı ile çocukla baba arasında kurulan kişisel ilişkinin kaldırılmasına karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; kişisel ilişkinin devamının çocuğun psikolojik ve ruhsal hayatını olumsuz etkileyeceği iddiası tamamen mesnetsiz ve gerçek dışı olduğunu, babanın şu an ceza evinde olmadığını, kısıtlı olmadığını, karıştığı ileri sürülen fiillerin babanın ortak çocuk ile kişisel ilişki kurmasına engel olmadığını, davacı annenin çocuk 6 aylıkken başka ile gittiğini, bütün çabasına rağmen çocukla kararda yazılı olan kişisel ilişkiyi kurma imkanını bulamadığını, yoksa uzun yıllar çocuğu görmekten kaçınmadığını, bir babanın çocuğu ile kişisel ilişki kurmasından mahrum bırakılamayacağını, çocuğun babasını tanıma fırsatı verilerek kişisel ilişki konusunda fikri oluştuktan sonra çocuğun dinlenmesi gerektiğini, kişisel ilişkinin süresinin belki azaltılmasının mümkün olabileceğini ancak kaldırılması için bir sebebin bulunmadığını belirterek davanın kabulü yönünden istinaf başvurusunda bulunmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davalı babanın 1 yaşından itibaren çocuk ile kişisel ilişki kurmadığı, alınan rapordan anlaşıldığı üzere çocuğun annenin 05.12.2019 tarihinde evlendiği eşini baba olarak bildiğinin anlaşıldığı, davalıyı babası olarak tanımadığı, babasının adını ... olarak söylediği, anne ve babasını çok sevdiğini ve kendisine iyi davrandıklarını belirttiği, bulunduğu ortamda mutlu ve huzurlu olduğu, baba yönünden alınan uzman raporunda ise davalının yeniden evlendiği, bir düzeninin olduğu, ortak çocuğu 6 yıldır görmediğini, şu anda çocukla kişisel ilişki kurmak istemediğini, daha sonra çocukla kişisel ilişki kurmak isterse dava açabileceğini belirttiği, alınan bu raporda görüş olarak baba ile çocuk arasında kişisel ilişkinin kaldırılmasının uygun olacağının bildirildiği, baba yönünden tekrar rapor alınması istenmiş ise de davalıya telefonundan ulaşılamadığı, sistemden sms gönderilmesine rağmen randevuya gelmediği, bu nedenle davalı ile görüşmenin gerçekleşemediği, ceza mahkemesi kararlarına göre davalı baba ve çocuk arasında kişisel ilişkinin tesisi amacıyla davalının çocuğu almaya gittiğinde davacı annenin çocuğu teslim etme konusunda sıkıntı çıkardığı,davalı babanın da bu sırada davacı anneye karşı farklı tarihlerde hakaret, tehdit gibi birden fazla suç işleyip hatta yargılama sırasında bu suçlardan aldığı mahkumiyet kararını infaz ettiği, davacı annenin hangi sebeple olursa olsun çocuk ve baba arasındaki kişisel ilişkide sorun çıkarması doğru değil ise de, davalı babanın da davacı anne ile aralarında olan husumete ve kişisel ilişki konusunda problem yaşandığını bilmesine rağmen kişisel ilişkiyi kurmak için önlem almayarak her seferinde kendisinin gittiği, icra yoluna başvurmadığı, böylece suçlar işleyerek husumeti arttırdığı, sonuç olarak küçüğün babayı tanımaması, annesinin yeni eşini baba olarak bilmesi, bulunduğu ortamda huzurlu bir gelişiminin olduğu, davalı babanın çocukla kişisel ilişki kurulması konusunda samimi olmadığı, ortak çocukla baba arasında kişisel ilişki kurulmasının değişen koşullara göre her zaman yeniden değerlendirilebileceği, bu aşamada ortak çocuk ile davalı baba arasında kurulacak kişisel ilişkinin yaratacağı travmalar da gözetilerek çocuğun üstün yararı doğrultusunda kişisel ilişkinin kaldırılmasına ilişkin İlk Derece Mahkemesinin kararı usul ve esas yönünden hukuka uygun bulunduğu gerekçesiyle davalı vekilinin istinaf taleplerinin esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı vekili temyiz dilekçesinde; istinaf dilekçesindeki itirazlarını tekrarlayarak davanın kabulü yönünden kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, davalı baba ile ortak çocuklar arasında boşanma kararı ile kurulan kişisel ilişkinin kaldırılmasının gerekip gerekmediği noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

4721 sayılı Kanunun'un 323 üncü maddesi. Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesi'nin 12 nci maddesi. Çocuk Haklarına Dair Avrupa Sözleşmesi'nin 3 üncü ve 6 ncı maddeleri. 6100 sayılı Kanun'un 370 inci ve 371 inci maddeleri.

3. Değerlendirme

1.Bölge Adliye Mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalı vekili tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,22.04.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.