Logo

2. Hukuk Dairesi2024/2245 E. 2025/2820 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Edinilmiş mallara katılma rejiminin tasfiyesinde, bazı taşınmazların edinilme şekli ve kredi borcunun ödemelerine ilişkin uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Mahkemece, 180 parsel sayılı taşınmazın tamamının edinilmiş mal kabul edilerek katılma alacağının hesaplanması, 1003 ve 1006 parsel sayılı taşınmazların edinilmesinde kullanılan krediye ilişkin araştırmanın yeterli yapılmaması ve kredi borcunun ödemelerinin mal rejiminin tasfiyesinde doğru şekilde değerlendirilmemesi hatalı görülerek, ilk derece mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2021/1612 E., 2023/2159 K.

DAVA TÜRÜ : Katılma Alacağı

İLK DERECE MAHKEMESİ : Çorlu 1. Aile Mahkemesi

SAYISI : 2015/282 E., 2020/522 K.

Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Dairesince verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davalı erkek vekili tarafından duruşma istemli olarak temyiz edilmiş olup kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, 18.03.2025 tarihinde duruşma yapılmasına ve duruşma gününün taraflara davetiye ile bildirilmesine karar verilmiştir.

Belli edilen günde tebligata rağmen taraflardan gelen olmadı. İşin incelenerek karara bağlanması için uygun görülen günde Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlenerek dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

1. Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre, davalı erkek vekilinin aşağıdaki paragrafların kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

2. Davalı erkek vekilinin 180 parsel sayılı taşınmaza yönelik temyiz itirazlarının incelemesinde;

4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (TMK) 219. maddesinde edinilmiş mallar, her eşin bu mal rejiminin devamı süresince karşılığını vererek elde ettiği malvarlığı değerleri olarak tanımlanmıştır. Aynı Kanun'un 220. maddesinde de kişisel mallar sayılmış olup düzenlemeye göre, eşlerden birinin yalnız kişisel kullanımına yarayan eşyalar, mal rejiminin başlangıcında eşlerden birine ait bulunan veya bir eşin sonradan miras yoluyla ya da herhangi bir şekilde karşılıksız kazanma yoluyla elde ettiği malvarlığı değerleri, manevi tazminat alacakları ve kişisel mallar yerine geçen değerler kişisel maldır.

TMK'nin 222/1. maddesi uyarınca, belirli bir malın eşlerden birine ait olduğunu iddia eden kimse, iddiasını ispat etmekle yükümlüdür. TMK'nin 222/3. maddesi uyarınca da, bir eşin bütün malları, aksi ispat edilinceye kadar edinilmiş maldır.

Ayrıca, ispat yükü TMK'nin 6/1. maddesinde “Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür” ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 190. maddesinde de, “İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir./ Kanuni bir karineye dayanan taraf, sadece karinenin temelini oluşturan vakıaya ilişkin ispat yükü altındadır. Kanunda öngörülen istisnalar dışında, karşı taraf, kanuni karinenin aksini ispat edebilir” şeklinde düzenlenmiştir.

Yukarıda açıklanan yasal düzenleme ve ilkeler uyarınca yapılan incelemede; Mahkemece, 180 parsel sayılı taşınmaz yönünden davalı erkeğin kişisel mal savunması ispatlanamadığı gerekçesiyle yazılı şekilde karar verilmiş ise de, yapılan araştırma ve inceleme yeterli değildir. Şöyle ki, davalı erkek vekili tarafından dosya kapsamına sunulan tapu defteri kaydına göre, işbu taşınmazın davalı erkek adına 3/8 hissenin 31.08.2004 tarihinde intikal, 5/8 hissenin 31.08.2004 tarihinde satış nedeniyle tescil edildiği anlaşılmaktadır. O halde, Mahkemece, işbu taşınmazdaki 3/8 hissenin miras yoluyla edinildiğinden kişisel mal olduğu, diğer bir deyişle taşınmazdaki sadece 5/8 hissenin edinilmiş mal olduğu gözetilerek katılma alacağının hesaplanması gerekirken taşınmazın tamamının edinilmiş mal olduğu kabul edilerek katılma alacağının hesaplanması hatalı olmuş, bozmayı gerektirmiştir.

3. Davalı erkek vekilinin 1003 ve 1006 parsel sayılı taşınmazlara yönelik temyiz itirazlarının incelemesinde;

Tasfiyeye konu malın, bedelinin tamamının ya da bir kısmının kredi ile karşılanması durumunda, kredi veren kuruluşa yapılan geri ödemelerin isabet ettiği dönemden, miktarından ve taksit sayısından hareketle mal rejiminin tasfiyesi sonucunda eşlerin alacak miktarları belirlenir. TMK'nin 202/1. maddesi gereğince edinilmiş mallara katılma rejiminin geçerli olduğu dönemde yapılan ödemelerde, eşler lehine değer artış payı ve/veya artık değere katılma alacağı hakları doğabilecektir. Kredi borcu ödemelerinin bir kısmının mal rejiminin devamı süresince, bir kısmının da daha sonraki tarihlerde yapılmasında, mal rejiminin geçerli olduğu dönemin sonrasına sarkan ödemeler, dava konusu taşınmazın borcu kabul edilerek tasfiye gerçekleştirilir.

Yukarıda açıklandığı gibi iki döneme yayılan kredi borcu ödeme tablosu mevcut olduğunda; öncelikle, mal rejiminin sona erdiği tarihte henüz vadesi gelmediği için ödenmemiş kredi borç miktarının, toplam kredi borcuna oranı bulunur. Sonra bulunan bu kredi borç oranının, taşınmazın toplam satın alım bedeli karşısındaki oranına dönüşümü gerçekleştirilir. Tespit edilen bu oranın, taşınmazın tasfiye tarihindeki (karara en yakın) sürüm (rayiç) değeri ile çarpılmasıyla borç miktarı belirlenir. Bu ilke ve esaslara göre saptanan taşınmazın borç miktarı, tasfiye tarihindeki sürüm değerinden düşüldükten sonra kalan miktar, değer artış payı ve/veya artık değere katılma alacağı hesaplamasında göz önünde bulundurulur.

Buna göre; öncelikle, tasfiyeye konu malın satın alma bedeli, bunun krediyle ve varsa kredi dışında eşlerin kendi imkanları ile karşıladıkları miktarlar ve oranları ile tasfiye (karara en yakın) tarihindeki sürüm (rayiç) değeri ayrı ayrı belirlenmelidir.

Açıklamalar doğrultusunda hesaplama yapılabilmesi için, iddia ve savunma çerçevesinde, malın satın alınmasına ilişkin akit tablosuyla birlikte tapu/trafik kaydı, kredi sözleşmesi ve kredi borcu ödeme tablosu dahil finans kuruluşu kayıtları, ihtiyaç duyulması halinde eşlerin malın alınmasında katkı olarak kullandıklarını ileri sürdükleri mal varlıklarına ilişkin sair belgeler bulundukları yerlerden getirtilerek uyuşmazlığın çözümünde göz önünde bulundurulmalıdır. Uyuşmazlığın çözümünde kullanılabilecek belirleme ve hesaplamaların yapılabilmesi için gerek görülürse konusunun uzmanı bilirkişi veya bilirkişilerden oluşan kurulundan da yardım alınmalıdır.

Yukarıda açıklanan yasal düzenleme ve ilkeler uyarınca yapılan incelemede; Mahkemece, 1003 ve 1006 parsel sayılı taşınmazlar yönünden yazılı şekilde karar verilmiş ise de, işbu taşınmazlar yönünden yapılan araştırma ve inceleme de yeterli değildir. Şöyle ki, işbu taşınmazların davalı adına 08.02.2011 tarihinde satış nedeniyle tescil edildiği ve taşınmazlar üzerinde 09.02.2011 tarihinde T.C. Ziraat Bankası A.Ş. lehine ipotek tesis edildiği, ilgili bankadan gelen yazı cevaplarında bildirilen kredilerin taşınmazların edinilmesinde kullanılan krediler olmadığı, ancak davalı erkeğin sunduğu delil listesinin ekinde bulunan kredi evraklarına göre, taşınmazların edinilmesinde kullanılan kredinin 11.02.2011 tarihli, 142.950,00 TL tutarında, yıllık ödeme planlı, sübvansiyonlu arazi edindirme kredisi olduğu anlaşılmaktadır. O halde, Mahkemece, ilgili bankaya yeniden yazı yazılarak davalı erkek tarafından 11.02.2011 tarihinde kullanılan sübvansiyonlu arazi edindirme kredisinin kredi sözleşmesi ve kredi borcu ödeme tablosunun getirtilerek yukarıda açıklanan kanuni düzenlemeler ve Dairemiz ilkeleri uyarınca, işbu taşınmazlar için kullanılan kredinin boşanma dava tarihinden sonra yapılan kredi ödemelerinin toplam kredi ödemelerine ve edinme değerlerine oranlaması yapılarak sonucuna göre, artık değere katılma alacağının hesaplanması gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi hatalı olmuş, bozmayı gerektirmiştir.

KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1.Davalı erkek vekilinin temyiz itirazlarının kısmen kabulü ile, temyiz olunan İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA,

2.Temyiz olunan İlk Derece Mahkemesi kararının 180, 1003 ve 1006 parsel sayılı taşınmazlar yönünden BOZULMASINA,

3.Davalı erkek vekilinin bozma kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazlarının reddine,

Peşin alınan temyiz karar harcının istek halinde temyiz edene iadesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

18.03.2025 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.