Logo

2. Hukuk Dairesi2024/305 E. 2024/8420 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Taraflar arasındaki boşanma davasında, boşanmaya sebep olan olaylar, kusur durumu ve buna bağlı olarak maddi-manevi tazminat, yoksulluk nafakası, ziynet eşyaları ve çeyiz eşyalarının iadesi taleplerinin değerlendirilmesi uyuşmazlığı.

Gerekçe ve Sonuç: Yerel mahkeme kararının, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olduğu gözetilerek, temyiz itirazlarının reddiyle Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

İNCELENEN KARARIN

MAHKEMESİ : Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2023/2116 E., 2023/2125 K.

KARAR : Esastan ret

İLK DERECE MAHKEMESİ : Niğde 1. Aile Mahkemesi

SAYISI : 2022/89 E., 2023/418 K.

Taraflar arasındaki boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince asıl davanın reddine, karşı davanın kabulüne karar verilmiştir.

Kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı erkek vekilince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı-davalı erkek vekili dava dilekçesinde özetle; tarafların 10.11.2018 tarihinde evlendiklerini, davalı- davacının son 1 yıldan beridir ailesinin etkisi ile sürekli olarak evi terk ederek Niğde Tırhan Köyündeki ailesinin yanına gittiğini, aile büyüklerinin araya girip davalı- davacıyı evine dönmesi için ikna etmeye çalıştığı zamanda davalı- davacının ailesinin kızlarına altın yapılmasını aksi takdirde kızlarını göndermeyeceklerini söylediklerini, müvekkilinin çiftçilik ile uğraştığını, hasat zamanı davalı- davacıya altın yapacağını söyleyerek davalı- davacıyı ve ailesini bu şekilde ikna ederek davalıyı eve getirebildiğini, davalı- davacının 2021 Nisan ayında evi terk ederek ardından geri döndüğünü, 2021 yılı Temmuz ayında yine evi terk ettiğini ve müvekkilinin iknaları sonucu eve döndüğünü, bu esnada müvekkilinin 40 gram altın (burma bilezik) alıp kadına verdiğini ancak davalının 15 gün sonra tekrar ailesinin evine gittiğini, eylül ayının sonlarında yine aile büyüklerinin araya girmesiyle yapılan görüşmede davalının Konaklı Kasabasındaki evini, traktörünü satıp Niğde ili merkezinde kendi üzerine ev alınmasını istediğini, müvekkilinin çiftçilik ile uğraştığı için davalının bu talebini yerine getirmediğini bunun üzerine kadının, kendisine patates hasat zamanında 100 gram daha altın yapılması karşılığında müşterek eve dönebileceğini söylemesi üzerine müvekkilinin bu şartı kabul ettiğini, akabinde eve dönen kadının 15-20 gün kadar sonra Ekim ayı sonunda yine haber vermeden ailesinin yanına gittiğini, bunun defalarca yaşandığını, kadının sebepsiz yere evini defalarca terk ettiğini, müvekkilinin evliliği kurtarmak adına çok çaba harcadığını, müvekkilinin kadını eve dönmesi için ikna etmeye çalıştığını ancak kadının "bitti" diyerek kabul etmediğini, bu şartlar altında evlilik birliğinin devamına imkan kalmadığını, evliliğin bitmesinde kusurun kadından kaynaklandığını, müvekkiline atfedilecek bir kusur bulunmadığını, bu süreçte davalının halen müvekkilinin ne olduğunu bilmediği bir konudan dolayı ceza evine girdiğini, bu süreçte müvekkili kadının ailesinden bilgi almaya çalışmışsa da ailesinin bu durumu müvekkilinden gizlediğini, fiilen ayrı olsalar da kadının yanında olmaya çalışan müvekkilinin kadın ve ailesi tarafından engellendiğini, eşine cezaevinde iken mali olarak destek olduğunu, kadının cezaevinden çıktıktan sonra da müşterek evine dönmediğini, müvekkilinin eşinin eve dönmesi yönündeki çabalarının sonuçsuz kaldığını, kadının tahliye olduktan sonra ailesinin evine gittiğini ve söz konusu durumu müvekkilinin zoraki köylülerden öğrenebildiğini, en son müvekkili evde olmadığı zamanda kadının müşterek konuta geldiğini müvekkilinin babasının tesadüfen fark ettiğini, babasının haber vermesi üzerine müvekkilinin eve geldiğini, kadının eniştesi ...'in müvekkiline saldırdığını ve kadının da sözlü saldırıda bulunduğunu, bu şartlar altında evlilik birliğinin devamına imkan kalmadığını bildirerek 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 166 ıncı maddesi uyarınca evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle tarafların boşanmalarına müvekkili lehine 100.000,00 TL manevî tazminata, 100.000,00 TL maddî tazminata hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP

Davalı-davacı kadın vekili, cevap-karşı dava dilekçesinde özetle; söz konusu olayın 2013 yılında müvekkilinin aile arasında çıkan bir olaydan kaynaklı bir dosya olduğunu, davacının söz konusu dosyadan ve cezadan haberdar olduğunu, hatta kararın kesinleşmesi üzerine karakola müvekkili ve davacının beraber gittiklerini ve müvekkilinin teslim olduğunu, müvekkilinin 20 gün cezaevinde kaldığını, sonrasında tahliye olduğunu, bu süreçte davacının hiçbir şekilde müvekkilini aramadığını ve destek olmadığını, müvekkilinin cezaevinden çıktıktan sonra eniştesi ile birlikte müşterek evine gittiğini, eve girer girmez davacının anne ve babası tarafından eniştesi ile birlikte saldırıya uğradığını, hemen ardından davacının da geldiğini ve darp etmeye başladığını, ''bir daha bu eve gelirsen ölün çıkar, aşağılık katil'' şeklinde hakaret ve tehditlerde bulunarak müvekkil ve eniştesine saldırmaya devam ettiklerini, davacının müvekkilinin boğazını sıkarak hakaret ve tehditlerine devam ettiğini, hatta bu esnada davacının diğer kardeşlerinin de gelerek saldırılara devam ettiklerini, müvekkilinin ve eniştesinin güçlükle davacı ve ailesinin elinden kurtulduklarını, konu ile ilgili karakola şikayette bulunduklarını, soruşturmanın halen devam ettiğini, bu sebeple davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, evliliğin başından itibaren karşı davalının ayrı bir aile konutu açmadığını, aile kazancının karşı davalının babasında kaldığını, müvekkilinin ve karşı davalının çalıştıklarının tamamını karşı davalının babasına verdiklerini, tarafların hiçbir zaman aile ekonomisinin olmadığını, karşı davalının maddî durumunun iyi olmasına karşılık, yatırımlarını annesi ve babası üzerine alarak yaptığını, fiziksel şiddet gördüğünü, karşı davalı ve ailesi tarafından hakaret ve tehditlere maruz kaldığını, müvekkilinin evlilikleri boyunca sabah çok erken saatlerde kalktığını, karşı davalı ve ailesine ait hayvanlarla ilgilendiğini, ev işlerini yaptığını, tarla işlerine gittiğini,müvekkiline karşı adeta bir hizmetçi gibi davrandığını, tarafların karşı davalının aile ile birlikte yaşadığından hiç bir zaman özel hayatının olmadığını, tüp bebek tedavisine başlamak zorunda kaldıklarını, müvekkilinin tüp bebek yöntemi ile hamile kaldığını, bebeğin rahme tutunamadığını ve anne karnında öldüğünü, kürtaj ile bebeğin alındığını, müvekkili yeniden tüp bebek tedavisi talep ettiğinde ise karşı davalının babasının "bize 3 sene çalış sonra bakarız" vb şeklinde cevap verdiğini, müvekkilinin ailesine dahi gitmesine izin verilmediğini, müvekkilinin yakalaması olması sebebiyle ceza evine götürüldüğünü ve sonrasında bir daha eve dönemediğini, cezaevinden çıktıktan sonra da yukarıda anlatıldığı üzere şiddet kullanılarak eve alınmadığından dolayı ziynet eşyalarının alamadığını belirterek 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesi uyarınca boşanmalarına, müvekkili lehine 3.000,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakası ile 500.000,00 TL maddî, 500.000,00 TL manevî tazminata ziynetler mevcut olduğu takdirde aynen iadesine mevcut olmadığı takdirde fazlaya ilişkin hakların saklı kalmak kaydı ile şimdilik 1.000,00 TL alacağının faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla, kadının daha önceden 14.08.2012 tarihinde karıştığı, aile arasında geçen ve tarafları sulh olmasına rağmen resen kovuşturulan, TCK 86/1 maddesi uyarınca yaralama suçuna dayalı kesinleşmiş mahkumiyet cezasının infazı için davalı/karşı davacı kadın aleyhine yakalama kararı çıktığı, kolluk görevlilerinin köy muhtarına ulaşması sonucu köy muhtarının davacı/karşı davalı erkeği arayarak kadının ifade vermek için karakola gitmesi gerektiği yönünde tarafları yönlendirdiği, tarafların birlikte ve ifade vermek saiki ile 28.12.2021 tarihinde karakola gittikleri, aynı gün kadının yakalanarak cezaevine nakledildiği ve cezanın infazına başlandığı, davacı/karşı davalı erkeğin suça konu olaydan ve kadının cezaevine alınma sebebinden haberdar olduğu, ancak bu süreçte manevî destekte bulunmadığı, denetimli serbestlik ile hızlıca tahliye olabilmesi için aynı dosyadan dolayı yine cezaevine giren davalı kadının ablasının eşi (davalı kadının eniştesi) ...'in avukat tutmak vb hukuki süreçlerle ilgilendiği, davacı erkeğin bu süreçte kadını arayıp sormadığı, davalı kadının eniştesi ...'in kendi eşi de aynı sebeple cezaevinde olduğundan hukuki süreçle yakından ilgilendiği, davalı kadının ve ablasının 21.01.2022 tarihinde denetimli serbestlik şartı ile cezaevinden tahliye edildiği, bu süreçte davacı erkeğe ulaşılamadığı, enişte ...'in cezaevine giderek tahliye olan kendi eşini ve baldızı olan davalı kadını aldığı ve aynı gün doğrudan davalı kadını tarafların müşterek hanesine bırakmak amacıyla davacı erkeğin evine geldikleri, evde bulunan davacı erkeğin anne ve babası ile sonradan gelen davacı erkeğin, davalı kadına ve eniştesi ...'e sözlü ve fiziki saldırılarda bulunduğu, davalı kadına fiziksel şiddet uygulandığı hususunun yukarıda bahsi geçen ceza dosyası, darp raporu ve olayın hemen ardından kadının vücudunda darp izleri gördüklerine dair tanık beyanları ile sabit bulunduğu, söz konusu saldırı olayından dolayı davalı kadının müşterek konuta hiç giremeden ve hiçbir eşyasını alamadan olay yerinden ayrıldığı erkeğin tam kusurlu olduğu, çeyizlerin varlığında ihtilaf olmadığı ve evde kaldığı, ziynetlerin bir kısmının bozdurulduğu, bozdurulmayan ziynetlerin de evde kaldığı gerekçesi ile asıl davanın reddine, karşı davanın kabulü ile 4721 sayılı Kanun’un 166 ıncı maddesi uyarınca evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle tarafların boşanmalarına, davalı - karşı davacı kadın lehine aylık 2.250,00 TL tedbir 3.000,00 TL yoksulluk nafakasına, davalı - karşı davacı kadın lehine 75.000,00 TL maddî 75.000,00 TL manevî tazminata hükmedilmesine, davalı - karşı davacı kadının ziynet eşya alacağı talebinin kabulü ile 5 adet 22 ayar 25 'er gr örgü bilezik (109.500,00 TL), 1 adet 22 ayar 35 gr kalın bilezik (30.660,00 TL), 3 adet 14 ayar 3'er gr .yüzük (6.498,00 TL), 1 çift 14 ayar 4 gr. küpe (2.888,00 TL), 1 adet 22 ayar altın kaplama kol saati (600,00 TL), 83 adet küçük(çeyrek) altının (123.255,00 TL), 2 adet yarım (yarım lira) altın (5.940,00 TL), 2 Adet Cumhuriyet (lira) altın (11.880,00 TL)'nin aynen iadesine, aynen iadesi mümkün olmaması halinde bedellerinin toplamı olan 291.221,00 TL'nin, 1.000,00 TL'sinin karşı dava tarihi olan 29/03/2022 tarihinden itibaren, bakiye 290.221,00 'sinin ise ıslah tarihi olan 24/05/2023 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davacı karşı davalıdan alınarak davalı karşı davacı kadına ödenmesine, davalı- karşı davacı kadının çeyiz eşyası alacağı talebinin kabulü ile Arçelik Marka 274580EB Kodlu Buzdolabı (19.699,00 TL), Arçelik marka 9 Kg.1000 D 9103YP kodlu Çamaşır Makinesi (11.269,00 TL), Arçelik marka 6366 kodlu 6 Prog. Bulaşık Makinesi (8.869,00 TL), Ankastre Set Takımı (Ocak +Fırın + Davlumbaz 'dan oluşan ) değeri (9.978,000 TL), Saç Kurutma Makinesi ( HD 8080 kodlu ) (1.069,00 TL)'nin aynen iadesine, aynen iadenin mümkün olmadığı takdirde bedellerinin toplamı olan 50.884,00 TL 'nin 1.000,00 TL'sinin karşı dava tarihi olan 29.03.2022 tarihinden itibaren, bakiye 49.884,00 TL 'sinin ise ıslah tarihi olan 24.05.2023 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davacı karşı davalıdan alınarak davalı karşı davacı kadına ödenmesine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı- davalı erkek vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davacı- davalı erkek vekili istinaf dilekçesinde; yerel mahkeme kararını kusur, reddedilen asıl boşanma davası, aleyhine hükmedilen maddî ve manevî tazminat ve nafakalar, kabul edilen ziynet eşya alacağı ile çeyiz eşyası alacağı, reddedilen tazminat talepleri, kabul edilen karşı boşanma yönünden istinaf kanun yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile, İlk Derece Mahkemesinin kararı usul ve esas yönünden hukuka uygun bulunduğu gerekçesiyle erkek vekilinin istinaf taleplerinin esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı-davalı erkek vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacı- davalı erkek vekili temyiz dilekçesinde; karar gerekçesinin hatalı olduğu, İlk Derece Mahkemesince verilen kararda kadının, boşanma davasının kabulüne ilişkin kararın kabulünün hatalı olduğunu belirterek yerel mahkeme kararını kusur, reddedilen asıl boşanma davası, aleyhine hükmedilen maddî ve manevî tazminat ve nafakalar, kabul edilen ziynet eşya alacağı ile çeyiz eşyası alacağı, reddedilen tazminat talepleri, kabul edilen karşı boşanma davasına yönelik olarak kararın tümü yönünden temyiz kanun yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık; tarafların boşanma davalarının kabulü şartlarının oluşup oluşmadığı, kusur belirlemesi, tazminatlar, nafakalar, ziynet ve eşya alacağı davasının kabulü noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri, 4721 sayılı Kanun’un 166 ncı maddesi,174üncü maddesi,175inci, 220 nci, 222 nci, 226 ncı maddeleri.

3. Değerlendirme

1.Bölge Adliye Mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı- davalı erkek vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

06.11.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.