Logo

2. Hukuk Dairesi2024/3526 E. 2024/5875 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davalı baba ile ortak çocuk arasında kişisel ilişkinin kaldırılıp kaldırılmaması.

Gerekçe ve Sonuç: Çocukta travma sonrası stres bozukluğu semptomları geliştiğine dair raporlar ve çocuğun yüksek yararı gözetilerek, kişisel ilişkinin her zaman değiştirilebilir nitelikte olması da değerlendirilerek, yerel mahkeme kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2023/1412E., 2024/323K.

DAVANIN KONUSU : Çocukla kişisel ilişkinin kaldırılması veya sınırlandırılması

HÜKÜM/KARAR : Esastan ret

İLK DERECE MAHKEMESİ : Çorlu 2.Aile Mahkemesi

SAYISI : 2015/376-E.-2023/354K.

Taraflar arasındaki çocukla kişisel ilişkinin kaldırılması veya sınırlandırılması davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı ile Çorlu 1. Aile Mahkemesi'nin 2014/212 Esas sayılı dosyası üzerine yapılan yargılama sonunda boşanma kararı verildiğini, ortak çocuğun velâyetinin davacı anneye bırakıldığını, çocuk ile baba arasında Pazar günleri saat 13.00 ile 18.00 arasında kişisel ilişki kararı verildiğini, 17.05.2015 tarihindeki çocuk teslimi sonrasında çocuğun davranışlarında değişmeler olduğunu, cinsel organ ve anüsü ile oynadığını elini bu bölgelerden çekmediğini, baba ile görüş öncesi ve sonrasında huzursuzlandığını, davalının çocuğa cinsel içerikli görüntü izlettiğini, çocuğun konuşmalarında cinsel istismara maruz kaldığının anlaşıldığını, çocuğun Atipik otistik rahatsızlığının olduğunu, babadan şiddet gördüğünü iddia ederek, çocuk ile davalı baba arasında Çorlu 1. Aile Mahkemesi'nin 2014/212 Esas sayılı dava dosyasında verilen kişisel ilişkinin yeni durum karşısında askıya alınmasına, yahut görüşmenin anne nezaretinde sağlanmasına tedbiren karar verilmesini, yargılama sonucunda kişisel ilişkinin tümüyle ortadan kaldırılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP

Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; tarafların boşandıklarını ancak kararın kesinleşmediğini, katılma alacağına dayalı bir dosya daha olduğunu, boşanma davası öncesinde davacının haksız şikayette bulunup 2014/5110 esas sayılı dosya ile takipsizlik kararı verildiğini, davacının çocuğu göstermek istemediğini bu nedenle İcra Müdürlüğüne başvurduklarını, 09.05.2015 tarihli görüş gününde taraflar arasında çıkan tartışma nedeniyle Çorlu 2. Asliye Ceza Mahkemesinde 2015/359 Esas sayılı dosyanın açıldığını, davacının şikayetini önceden kurguladığını, çelişkili beyanlarda bulunduğunu, tarafların fiilen bir arada oldukları dönemde herhangi bir şikayet olmayıp kavga ve boşanma davası karar duruşması sonrası şikayette bulunduğunu, davacının dava dilekçesinde 17.05.2015 tarihinde ve sonrasındaki çocuk teslimlerinden sonra çocuktaki şikayetlerin arttığını ifade ettiğini ancak dosyaya davacı tarafından sunulan görüntüler incelendiğinde 05.05.2015 tarihli 3 videonun bulunduğunun görüldüğünü, bu durumun da davacının kurguya yönelik kayıtları çok önceden planladığını ortaya koymakta olduğunu, çocuğun annesi, bekar dayısı ve anneannesi ile oturduğunu, davacı tarafından babasının sürekli kötülendiğini, baskı yapıldığını, dosyaya sunulan videoda çocuğun yönlendirildiğinin çok açık olduğunu, taraflar arasında husumet bulunduğunu belirterek, mahkemece otizm konusunda uzman bir psikolog ve pedagog eşliğinde detaylı inceleme yapılmasını, çocuğun daha fazla zarar görmemesi için üstün yararı gözetilerek velâyetin davalıya verilmesine veya kişisel münasebetin yeniden kurulmasını ve davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; çocuk ile kişisel ilişki kararının kişisel ilişkinin çocuğun ruhsal ve bedensel güvenliği tehlikeye düştüğü hallerde kaldırılabileceği, dosyada mevcut 16.05.2018 tarihli Namık Kemal Üniversitesi Tıp Fakültesi Dekanlığı Öğr. Üyesi .... tarafından düzenlenen raporda " Çocuğun konuşma becerilerinin yaşı ile uyumlu gelişme gösterdiğinden görüşmelerde mevcut kanının kısıtlayıcı bir etkisi olmadığı, semptomların belirgin düzeyde gerilemiş olduğu, takıntılı ilgi alanları dışında semptom kalmadığı, yaşı ile uyumsuz cinsel içerikli davranış ve bilgiye sahip olduğu, bunun mevcut psikiyatrik durum ile açıklanamayacağı'' bildirilerek çocuğun cinsel istismara maruz kaldığı ve istismarcı olarak babasını tanımladığı, olumsuz yaşam olayları nedeniyle travma sonrası stres bozukluğu semptomlarının gelişmiş olduğu tıbbi kanaatine varıldığının bildirildiği, yine 03.03.2020 tarihli İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Ana Bilim dalı öğretim üyeleri, Dr .... ve Doç. Dr. .... tarafından tanzim edilen raporda "çocuğun önceki verdiği öykü ile tutarlı bir biçimde yaşına ve gelişim düzeyine uygun ifade ve beyanlarla maruz kaldığı cinsel istismarı anlattığı, duygulanımının anlatımları ile uyumlu olduğu, babaya karşı yoğun bir öfke ve kaygısının olduğu, her ne kadar öncesinde Atipik Otizm tanısı konulmuş olsa da sosyal iletişiminin, ortak dikkatinin oldukça iyi düzeyde olduğu, algı ve yargılama kusurunun bulunmadığı, dolayısıyla ifade ve beyanlarına itibar edilmesi gerektiği, ilişki tesisinde babanın ebeveynlik hakları kadar çocuğun korunması ve yüksek yararı düşünülerek 2 yıl süre ile baba ile kişisel ilişki tesisinin kaldırılmasını, sonrasında yeniden değerlendirilmesinin uygun olacağı" tıbbi kanaatine varıldığının bildirildiği, Çorlu 1. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 2019/289 Esas sayılı dosyası üzerinden yürütülen yargılama sırasında bu mahkemece alınan Adli Tıp Kurumu 6. İhtisas Kurulu'nun 12.06.2020 tarihli raporunda "çocukta tespit edilen gelişimsel bozukluk nedeniyle beyanlarına ana hatları ile itibar edilebileceği, çocuğun ruhsal ve davranışsal durumu olay ile ilgili ifade ve dosyanın incelenmesi sonucu iddia edilen olay ile ilgili birtakım psikiyatrik belirti ve bulguların tespit edildiği ancak kesin bir kanaate varılamadığının" beyan edildiği , her ne kadar davalı babanın çocuğun nitelikli cinsel istismarı suçundan yargılandığı Çorlu 1. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 2019/289 Esas sayılı dosyasında yapılan yargılama sonunda 05.03.2021 tarihli karar ile atılı suçu işlediğinin sabit olmaması nedeniyle beraat ettiği anlaşılmış ise de ayrıntıları açıklanan raporlar ile çocuğun davalı baba ile görüşmesinin güvenliğini tehdit ettiği gerekçesi ile açılan davanın kabulü ile davalı ile tarafların ortak çocuğu 07.07.2009 doğumlu İ. P. arasında Çorlu 1. Aile Mahkemesinin 2014/212 Esas 2015/353 karar sayılı 04.06.2015 tarihli kararının 3'nolu bendi ile karar altına alınan kişisel ilişki kararının kaldırılmasına, Mahkemenin 08.06.2018 tarihli celse 2'nolu ara kararı ile verilen çocuk ile davalı baba arasındaki kişisel ilişkinin tedbiren kaldırılması kararının karar kesinleşinceye kadar devamına karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; kararın hatalı olduğunu, dosyada alınan raporlara itibar edilmesinin mümkün olmadığını, taraflar arasındaki husumet nedeniyle dava açılarak davalının ortak çocukla görüşmesinin engellenmeye çalışıldığını, 02.11.2015 tarihli sosyal inceleme raporunda ortak çocuğun sorulara davacının yönlendirmeleriyle cevap verdiği tespitinin olduğunu, Namık Kemal Üniversitesi tarafından rapor tanzim edilirken sadece davacı ve ortak çocukla görüşme yapıldığını, davalı ile çocuk arasındaki ilişkinin gözlemlenmediğini, çocuğun davalıya karşı olan davranışlarının incelenmesi gerektiğini, çocuğun davacının beyanlarından etkilenerek beyanda bulunduğunu, istismar edilen çocuğun babası ile görüşmek istemeyeceği, ancak kendi sundukları görüntülerde çocuğun babası ve babasının ailesiyle keyifli vakit geçirdiğinin görüldüğünü, bu görüntülerin mahkeme ve bilirkişilerce dikkate alınmadığını belirterek davanın reddi istemiyle istinaf başvurusunda bulunmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; eldeki davada davalı baba her ne kadar Çorlu 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 2019/289 Esas, 2021/123 Karar sayılı 05.03.2021 tarihli kararı ile çocuğun nitelikli cinsel istismarı suçundan delil yetersizliği sebebiyle beraat etmiş olsa da, karara esas alınan Çorlu Devlet Hastanesinin 23.04.2017 tarih 21326 sayılı çocuk cerrahisi raporunda "muayenede filli livalanın bulgularının saptanmamasının filli livata eyleminin olmadığı anlamına gelmeyeceği" belirtilmiş, 16.05.2018 tarihli Namık Kemal Üniversitesi Tıp Fakültesi Dekanlığı Öğr. Üyesi .... tarafından düzenlenen rapor ve 03.03.2020 tarihli İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi çocuk ruh sağlığı ve hastalıkları ana bilim dalı öğretim üyeleri, Dr .... ve Doç. Dr. .... tarafından tanzim edilen rapor dikkate alınarak çocuğun güvenliğinin tehlikeye atılmaması, üstün yararının korunması amacıyla ve çocukla kişisel ilişkinin her zaman değiştirilebilir nitelikte olduğu göz önüne alınarak kararın usul ve kanuna uygun olduğu gerekçesi ile davalı tarafın istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (1)inci alt bendi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf kanun yolu itirazlarını tekrar ederek, ayrıca maddî gerçeğe ilişkin bir ceza mahkemesi kararı var iken hiçbir surette somut bir delile dayanamayan raporlara itibar edilerek hüküm tesisi yoluna gidilmesinin mümkün olmadığını, davalının beraat ettiği bir konuda uğradığı ağır ithamın gerçek olması "varsayımına" dayalı hüküm tesis edilmesinin kişilik haklarına açık bir saldırı olup, davalıyı itibarsızlaştırmakta olduğunu, adil yargılanma ve lekelenmeme hakkını da ihlal etmekte olduğunu, çocuğun baskı ve yönlendirme altında olduğunu, sözde istismara ilişkin ilk şikayete konu videolar, çekildikten 55 gün sonra savcılığa şikayette bulunulduğunu, çocukla baba birlikte iken mutlu olduğu videoların nazara alınmadığını belirterek davanın reddi istemiyle temyiz başvurusunda bulunmuştur.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, davalı baba ile ortak çocuk arasında kişisel ilişkinin kaldırılması şartlarının oluşup oluşmadığı noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

4721 sayılı Türk Medeni Kanun'un 6 ncı maddesi, 324 üncü maddesi; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeler Kanun’un (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası, 370 inci maddesi ile 371 inci maddesi; Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesi 3 üncü maddesi, 9 uncu maddesi ve 12 nci maddesi; Çocuk Haklarının Kullanılmasına Dair Avrupa Sözleşmesi 3 üncü, 4 üncü ve 6 ncı maddesi.

3. Değerlendirme

1.Bölge Adliye Mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre özellikle davalı baba hakkında çocuğun nitelikli cinsel istismarı suçundan delil yetersizliği sebebiyle beraat kararı verilmiş ise de, Namık Kemal Üniversitesi Tıp Fakültesi Dekanlığı öğretim üyesi Anabilim Dalı Başkanı .... tarafından tanzim olunan16.05.2018 tarihli raporda, çocukta olumsuz yaşam olayları nedeniyle ''Travma sonrası stres bozukluğu'' semptomlarının geliştiğinin belirtildiğinin, İstanbul Tıp Fakültesi Hastanesi'nin Çocuk ve Ergen Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı Başkanlığı öğretim üyeleri, Dr. .... ve Doç. Dr. .... tarafından tanzim edilen 03.03.2020 tarihli adli raporda da öncesinde mevcut iddialar nedeniyle her ne kadar baba ile ilgili birkaç defa kovuşturmaya yer olmadığı kararı verilmiş ise de, kişisel ilişki tesisinde babanın ebeveynlik hakları kadar çocuğun korunması ve yüksek yararı düşülünerek iki yıl süre ile baba ile kişisel ilişki tesisinin kaldırılmasının, sonrasında yeniden değerlendirilmesinin uygun olacağının belirtildiğinin, tanzim edilen raporlar dikkate alınarak çocuğun üstün yararının korunması amacıyla, çocukla kişisel ilişkinin her zaman değiştirilebilir nitelikte olduğu da gözetilerek davanın kabulüne karar verilmesinin doğru olduğunun anlaşılmasına göre usul ve kanuna uygun olup davalı vekili tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

16.09.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.