"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Konya Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/2933 E., 2024/577 K.
DAVA TÜRÜ : Karşılıklı Boşanma
İLK DERECE MAHKEMESİ : Konya 4. Aile Mahkemesi
SAYISI : 2020/376 E., 2022/545 K.
Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Dairesince verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı-karşı davalı kadın vekili tarafından kusur belirlemesi, karşı davanın reddinin gerektiği, lehine hükmedilen tazminat miktarlarının ve tedbir, iştirak, yoksulluk nafakası miktarının düşük olduğu yönünden; davalı-karşı davacı erkek vekili tarafından kadın ve müşterek çocuklar lehine hükmedilen nafaka ve tazminatların fahiş olduğu yönünden olarak temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
1.Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davalı-karşı davacı erkek vekilinin tüm, davacı-karşı davalı kadın vekilinin aşağıdaki paragraflarda bozma konusu olarak belirtilmeyen sair temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2.4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası uyarınca boşanma kararı verilebilmesi için evlilik birliğinin, ortak hayatı sürdürmeleri eşlerden beklenmeyecek derecede temelinden sarsıldığının sabit olması gerekir. Mahkemece, davacı-karşı davalı kadının, boşanmaya sebebiyet veren olaylarda hafif kusurlu olduğu, davalı-karşı davacı erkeğin ise ağır kusurlu olduğu gerekçesiyle taraflarca karşılıklı açılan her iki boşanma davasının kabulü ile boşanmaya karar verilmiş ise de; kadına yüklenen "fiili ayrılık öncesi son bir yıl içerisinde eşi ve çocukları ile fazla ilgilenmediği" kusuruna yönleik tanık anlatımlarının 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrasında yer alan temelinden sarsılma durumunu kabule elverişli olmayan beyanlar olup bir kısmı ise, sebep ve saiki açıklanmayan ve inandırıcı olmaktan uzak izahlardan ibarettir. Bu halde kadına bu eylemin kusur olarak yüklenmesi mümkün değildir. Yine Mahkemece, boşanmaya sebebiyet veren olaylarda davacı-karşı davalı kadına yüklenen "babasının erkeği tehdit ettiği" vakıasının dilekçeler teatisi aşamasında davalı-karşı davacı erkek tarafından ileri sürülmediği, kaldı ki; kadının bulunmadığı bir ortamda babasının davalı erkeği tehdit etmesi vakıası ile kadının dahili bulunmadığından bu kusurun da kadına kusur olarak yüklenmesi doğru olmamıştır. O halde; toplanan delillerden kadının kusurlu olduğu kanıtlanamamıştır. Bu itibarla davalı-karşı davacı erkek tarafından açılan davanın reddi gerekirken delillerin takdirinde hataya düşülerek yetersiz gerekçe ile erkeğin davasının kabulüne karar verilmesi usul ve kanuna aykırıdır. Ne var ki kadının boşanma davasında verilen boşanma hükmü istinaf edilmeyerek kesinleşmiş olup erkeğin boşanma davasının konusu kalmamıştır. Bu hale göre konusuz kalan erkeğin boşanma davası hakkında karar verilmesine yer olmadığı kararı vermek ve haklılık durumuna göre (6100 sayılı Kanun md. 331/1) yargılama giderleri ve vekâlet ücretine hükmedilmesi gerektiğinden hükmün bozulması gerekmiştir.
3.Davacı-karşı davalı kadın vekilinin tazminat miktarına ilişkin temyiz itirazının incelenmesinde; tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumları, boşanmaya yol açan olaylardaki kusur dereceleri, paranın alım gücü, kişilik haklarına yapılan saldırı ile ihlâl edilen mevcut ve beklenen menfaat dikkate alındığında kadın yararına hükmolunan maddî ve manevî tazminat azdır. 4721 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesindeki hakkaniyet ilkesi ile 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkraları, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 50 nci ve 51 inci maddesi hükümleri nazara alınarak, daha uygun miktarda maddî ve manevî tazminat takdiri gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması bozmayı gerektirmiştir.
KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1.Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının kusur belirlemesi, erkeğin davasının kabulü ile maddî ve manevî tazminat miktarları yönünden davacı karşı davalı kadın yararına BOZULMASINA,
3.Davalı-karşı davacı erkek vekilinin tüm, davacı-karşı davalı kadın vekilinin sair temyiz taleplerinin temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozma kapsamı dışında kalan temyize konu bölümlerinin 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz eden ...'ya yükletilmesine,
Peşin alınan harcın istek halinde yatıran ...'ye geri verilmesine,
Dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
03.02.2025 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.