Logo

2. Hukuk Dairesi2024/4305 E. 2025/2817 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Boşanma davası kapsamında artık değere katılma alacağının belirlenmesi ve zinanın bu alacak üzerindeki etkisine ilişkin uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Boşanmaya sebep olan zinanın artık değere katılma payında hakkaniyete uygun bir azaltmaya gidilmesini gerektirmesine rağmen, Bölge Adliye Mahkemesi'nin erkeğin payını tamamen kaldırmasının ve kadın için azaltma yapmamasının hatalı olduğu, ayrıca tasfiye konusu taşınmaz ve aracın değerinin belirlenmesinde de eksiklikler bulunduğu gözetilerek karar bozulmuştur.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2024/490 E., 2024/489 K.

DAVA TÜRÜ : Değer Artış Payı ve Katılma Alacağı

İLK DERECE MAHKEMESİ : Kayseri 4. Aile Mahkemesi

SAYISI : 2021/322 E., 2023/1092 K.

Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Dairesince verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı-davalı erkek vekili ve davalı-davacı kadın vekili tarafından temyiz edilmiş, incelemenin duruşmalı olarak yapılması davacı-davalı erkek vekili tarafından istenilmekle; süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, 18.03.2025 tarihinde duruşma yapılmasına ve duruşma gününün taraflara davetiye ile bildirilmesine karar verilmiştir.

Belli edilen günde temyiz eden davalı-davacı ... vekili Av. ... geldiler. Başka gelen olmadı. Gelenin sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için uygun görülen günde Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlenerek dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

1. Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre, taraf vekillerinin aşağıdaki paragrafların kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

2. Davalı-davacı kadın vekilinin karşı davada zina nedeniyle boşanma hâlinde artık değerdeki pay oranının azaltılmasına veya kaldırılmasına yönelik temyiz itirazlarının incelemesinde;

Her eş veya mirasçıları, diğer eşe ait artık değerin yarısı üzerinde hak sahibi olur, ancak zina veya hayata kast nedeniyle boşanma hâlinde hâkim, kusurlu eşin artık değerdeki pay oranının hakkaniyete uygun olarak azaltılmasına veya kaldırılmasına karar verebilir (TMK md. 236).

Artık değer de, eklenmeden ve denkleştirmeden elde edilen miktarlar da dahil olmak üzere her eşin edinilmiş mallarının toplam değerinden bu mallara ilişkin borçlar çıkarıldıktan sonra kalan miktardır (TMK md. 231/1).

Somut olayda, Bölge Adliye Mahkemesince, karşı davada TMK'nin 236/2. maddesinin uygulanamayacağına yönelik kabulü hatalı olmuştur. Şöyle ki, kesinleşen boşanma kararında erkeğin zinası nedeniyle tarafların boşanmalarına karar verildiği, karşı davada tasfiye konusu malları erkek eş adına kayıtlı olduğu anlaşılmakla; TMK'nin 236/2. maddesinde hâkimin kusurlu eşin artık değerdeki pay oranında hakkaniyete uygun azaltma veya kaldırma yapacağı düzenlenmesine göre, malik olan eşin kusurlu olduğu hallerde işbu maddenin uygulanamayağı anlamına gelmez. O halde, Bölge Adliye Mahkemesince, karşı dava yönünden de davacı-davalı erkeğin artık değerdeki katılma alacağı oranında hakkaniyete uygun olarak azaltılmasına veya kaldırılmasına karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi hatalı olmuş, bozmayı gerektirmiştir.

3. Davacı-davalı erkeğin asıl davada zina nedeniyle artık değerdeki azaltılan/kaldırılan pay oranına yönelik temyiz itirazlarının incelemesinde;

Somut olayda, Bölge Adliye Mahkemesince, asıl davada davacı-davalı erkeğin zina nedeniyle artık değerdeki pay oranının tamamının kaldırılmasına yönelik kabulü hatalı olmuştur. Şöyle ki, tarafların evlilik süresi, boşanma dosyası içeriği ile sabit olan zinanın gerçekleşme şekli ve tanık beyanları gözetildiğinde dosya kapsamı itibariyle örtüşmeyecek oranda artık değerdeki pay oranının tamamının kaldırıldığı anlaşılmaktadır. O halde, Bölge Adliye Mahkemesince, davacı-davalı erkeğin artık değerdeki pay oranının TMK'nin 4. ve TBK'nin 50. maddeleri uyarınca hukuk ve hakkaniyete uygun daha az miktarda azaltılarak artık değere katılma alacağının belirlenmesi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi hatalı olmuş, bozmayı gerektirmiştir.

4. Davacı-davalı erkek vekilinin karşı davada tasfiye konusu 11534 ada 76 parsel sayılı taşınmaz yönünden temyiz itirazlarının incelemesine gelince;

Artık değere katılma alacağı alacağı miktarı hesaplanırken, mal rejiminin sona erdiği sırada mevcut olan malların, bu tarihteki durumlarına (nitelik, seviye, aşama vs.) göre, ancak tasfiye tarihindeki sürüm (rayiç) değerleri esas alınır (TMK md. 227/1, 228/1, 232 ve 235/1).

Somut olayda, Bölge Adliye Mahkemesince, 11534 ada 76 parsel sayılı taşınmaz yönünden sadece üzerine yapılan bağ evi yönünden katılma alacağı hesaplanması yerinde ise de, katılma alacağına esas alınan taşınmazın değeri hatalı olmuştur. Şöyle ki, öncelikle, taşınmazın değerine yönelik hükme esas alınan 08.08.2023 tarihli bilirkişi raporunda ''... tarla nitelikli taşınmaz ile üzerindeki yapı/muhdesatın güncel değeri 2.500.000 TL ...'' olduğunun belirtildiği anlaşılmakla; taşınmaz üzerindeki bağ evinin (yapı/muhdesat) değeri ayrıca belirlenmeden ve katılma alacağı hesabında esas alınan 2.500.000,00 TL'nin taşınmaz ile üzerindeki bağ evinin toplam değeri olduğu gözden kaçırılarak katılma alacağının hesaplanması hatalı olmuştur.

Diğer yandan, tasfiye konusu malın, mal rejiminin sona erdiği andaki durumlarına (nitelik, seviye, aşama vs.) göre değerinin belirlenmesi gerekirken bilirkişi raporunda tasfiye konusu bağ evinin değerini etkileyen unsurlar/durumlar, özellikle bağ evinin mevzuata uygunluğu gibi kriterler gözetilmeden değerinin belirlenmesi de hatalı olmuş, bozmayı gerektirmiştir.

5. Davacı-davalı erkek vekilinin karşı davada tasfiye konusu ... plakalı araç yönünden temyiz itirazlarının incelemesine gelince;

Tasfiyeye konu malın, bedelinin tamamının ya da bir kısmının kredi ile karşılanması durumunda, kredi veren kuruluşa yapılan geri ödemelerin isabet ettiği dönemden, miktarından ve taksit sayısından hareketle mal rejiminin tasfiyesi sonucunda eşlerin alacak miktarları belirlenir. TMK'nin 202/1. maddesi gereğince edinilmiş mallara katılma rejiminin geçerli olduğu dönemde yapılan ödemelerde, eşler lehine değer artış payı ve/veya artık değere katılma alacağı hakları doğabilecektir. Kredi borcu ödemelerinin bir kısmının mal rejiminin devamı süresince, bir kısmının da daha sonraki tarihlerde yapılmasında, mal rejiminin geçerli olduğu dönemin sonrasına sarkan ödemeler, dava konusu taşınmazın borcu kabul edilerek tasfiye gerçekleştirilir.

Yukarıda açıklandığı gibi, iki döneme yayılan kredi borcu ödeme tablosu mevcut olduğunda; öncelikle, mal rejiminin sona erdiği tarihte henüz vadesi gelmediği için ödenmemiş kredi borç miktarının, toplam kredi borcuna oranı bulunur. Sonra bulunan bu kredi borç oranının, taşınmazın toplam satın alım bedeli karşısındaki oranına dönüşümü gerçekleştirilir. Tespit edilen bu oranın, taşınmazın tasfiye tarihindeki (karara en yakın) sürüm (rayiç) değeri ile çarpılmasıyla borç miktarı belirlenir. Bu ilke ve esaslara göre saptanan taşınmazın borç miktarı, tasfiye tarihindeki sürüm değerinden düşüldükten sonra kalan miktar, değer artış payı ve/veya artık değere katılma alacağı hesaplamasında göz önünde bulundurulur.

Buna göre; öncelikle, tasfiyeye konu malın satın alma bedeli, bunun krediyle ve varsa kredi dışında eşlerin kendi imkanları ile karşıladıkları miktarlar ve oranları ile tasfiye (karara en yakın) tarihindeki sürüm (rayiç) değeri ayrı ayrı belirlenmelidir.

Açıklamalar doğrultusunda hesaplama yapılabilmesi için, iddia ve savunma çerçevesinde, malın satın alınmasına ilişkin akit tablosuyla birlikte tapu/trafik kaydı, kredi sözleşmesi ve kredi borcu ödeme tablosu dahil finans kuruluşu kayıtları, ihtiyaç duyulması halinde eşlerin malın alınmasında katkı olarak kullandıklarını ileri sürdükleri mal varlıklarına ilişkin sair belgeler bulundukları yerlerden getirtilerek uyuşmazlığın çözümünde göz önünde bulundurulmalıdır. Uyuşmazlığın çözümünde kullanılabilecek belirleme ve hesaplamaların yapılabilmesi için gerek görülürse konusunun uzmanı bilirkişi veya bilirkişilerden oluşan kurulundan da yardım alınmalıdır.

Yukarıda açıklanan yasal düzenleme ve ilkeler uyarınca yapılan incelemede; Bölge Adlie Mahkemesince, ... plakalı araç yönünden yazılı şekilde karar verilmiş ise de, işbu araç yönünden yapılan araştırma ve inceleme de yeterli değildir. Şöyle ki, aracın davacı-davalı erkek adına 24.03.2020 tarihinde satın alındığı, davacı-davalı erkeğin aracın edinilmesinde kredi kullandığını ve kredi ödemelerinin devam ettiğini savunduğu, Türkiye Halk Bankası A.Ş.'den gelen kredi evraklarına göre davacı-davalı erkeğin 36 ay vadeli 4.000,00 TL tutarında kredi kullandığı, boşanma dava tarihine kadar (07.07.2020) 3 aylık taksitin ödendiği, işbu kredinin aracın edinilmesinde kullanıldığı anlaşılmaktadır. O halde, Bölge Adliye Mahkemesince, yukarıda açıklanan kanuni düzenlemeler ve Dairemiz ilkeleri uyarınca, aracın edinilmesi için kullanılan kredinin boşanma dava tarihinden sonra yapılan kredi ödemelerinin toplam kredi ödemelerine ve edinme değerlerine oranlaması yapılarak sonucuna göre, artık değere katılma alacağının belirlenmesi gerekirken, bu husus göz ardı edilerek yazılı şekilde karar verilmesi hatalı olmuş, bozmayı gerektirmiştir.

6. Davalı-davacı kadın vekilinin karşı davada tasfiye konusu malların değerine ve yargılama giderleri ile vekâlet ücretine yönelik temyiz itirazları yönünden; somut olayda, bozma sebeplerine göre önceki karar bozulmakla değer güncelliğini yitireceğinden bozma sonrası yeni karar tarihine en yakın tarihteki itibariyle tasfiye konusu malların sürüm (rayiç) değerleri belirlendikten sonra artık değere katılma alacağına karar verilmesi gerektiğinden ve önceki karar bozulmakla önceki karar ortadan kaldığından yeni verilecek karara göre yargılama giderleri ile vekâlet ücreti belirlenmesi gerekeceğinden davalı-davacı kadın vekilinin karşı davada tasfiye konusu malların değerine ile yargılama giderleri ve vekâlet ücretine yönelik temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına karar verilmiştir.

KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1. Taraf vekillerinin temyiz itirazlarının kısmen kabulü ile, temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının yukarıda açıklanan (2), (3), (4) ve (5) nolu bentlerde açıklanan sebeplerle BOZULMASINA, bozma sebeplerine göre davalı-davacı kadın vekilinin karşı davada tasfiye konusu malların değerine ve yargılama giderleri ile vekâlet ücretine yönelik temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına,

2. Taraf vekillerinin bozma kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazlarının reddine,

Duruşma için takdir olunan 28.000,00 TL vekâlet ücretinin ...'dan alınıp ...'ye verilmesine,

Temyiz peşin harcının istek halinde yatıranlara iadesine,

Dosyanın Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

18.03.2025 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.