"İçtihat Metni"
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 28. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/1174 E., 2023/1446 K.
KARAR : Esastan ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : Ankara 7. Aile Mahkemesi
SAYISI : 2019/1021 E., 2022/229 K.
Taraflar arasındaki boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince boşanma davası konusuz kaldığından karar verilmesine yer olmadığına, davalı kadının kusurlu olmadığının tespitine karar verilmiştir.
Kararın davacı mirasçılar vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı mirasçılar vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı erkek vekili dava dilekçesinde özetle; evliliğin ilk yıllarında kadının zorlamaları ile erkeğin kadının hesabına para yatırdığını, kadının eksik sigorta primlerini ödeyerek emekli ettiğini, tarlalarını
satarak kadının harcamasına göz yumduğunu, davalı kadıın erkeğin ilk evliliğinden olan çocuklarının ve torunlarının eve gelmesini istemediğini, geldiklerinde ilgilenmediğini, kadının olur olmaz zamanda erkeğin haberi olmadan şehir dışına gidip ilgi ve bakıma muhtaç erkeği yalnız bıraktığını, kadının oturdukları evi kendi adına devretmesi için erkeğe baskı yaptığını, son olarak kadının akrabalarının evlerine gelerek erkeğe tapuyu neden devretmediği konusunda baskı yaptıklarını, hakaret ve tehdit ettiklerini, kadını da alıp evden gittiklerini, kadından bir daha bir haber alamadıklarını iddia ederek tarafların boşanmalarına ve erkek lehine 100.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
Davalı kadın vekili cevap dilekçesinde özetle; evlenmeden önce erkeğin bir ev tapusunu vermeyi vaad ettiğini, ancak yerine getirmediğini, bu nedenle bankada kadına hesap açıp ev bedelini burada biriktirme kararı aldıklarını ve kadının adına hesap açıldığını, kadının hiçbir zaman erkeği gayrimenkul satması için zorlamadığını, aksine erkeğin mal varlığını iki oğluna ve torununa verdiğini, iddiaların doğru olmadığını, erkeğin bilgisi dışında hiçbir yere gitmediğini, davacı erkeğin kadına sözlü ve fiziksel şiddet uyguladığını, onuruna ve gururuna dokunacak sözler söylediğini, tehdit ettiğini, son olayda davacı erkeğin kadına küfür ve hakaret ettiğini, bunun üzerine evliliklerine aracılık yapan akrabalarını eve çağırdıklarını, davacı erkeğin geldiklerinde onlara da küfür ederek kadını alıp götürmelerini istediğini, kadının evi terk etmediğini, evden kovulduğunu beyan ederek, açılan davanın ve tazminat talebinin reddine, kadın lehine 50.000,00 TL maddî ve 100.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; kadının dinlenen tanıklarının beyanına göre, erkeğin evliliğin son yıllarında fiziksel olarak rahatsızlıklarının arttığı, kadına fiziksel, psikolojik olarak şiddet uygulamaya başladığı, kadının vücudunda morlukların görüldüğü, erkeğin kadına evden ''s..ktir ol git'' dediği, evden kovduğu, aşırı şekilde cimri olduğu, müteveffa erkeğin tanıkların ise tarafların aralarında herhangi bir sorun olmadığını, kadının erkeğe bakmak istemediği için bırakıp gittiğini, erkeğin elinde morluk gördüklerini, erkeğin bu durumu sorduklarında eşinin yaptığını anlattığını beyan ettikleri, ancak davacılar tanıklarının evliliğin içerisini çok fazla bilmedikleri, 25 yıllık evlilikte kadının sebepsiz olarak evi terk edip gitmesinin hayatın olağan akışına uygun olmadığı, tarafların ayrı yaşamasında davalı kadının tanık anlatımlarının daha inandırıcı bulunduğu ve evlilik birliğinin temelinden sarsılmasında davalı kadının kusursuz olduğu, davacı müteveffa erkeğin ise ağır kusurlu olduğu gerekçesi ile davacı erkeğin vefat etmiş olması nedeniyle boşanma yönünden karar verilmesine yer olmadığına, davalı kadının kusurlu olmadığının tespitine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı mirasçıları vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davacı mirasçıları vekili istinaf dilekçesinde özetle; davalının evliliği maddî çıkar amacıyla yaptığını, davacı erkeğin hastalık belirtilerinin ortaya çıkması üzerine evlilik birliğinden doğan yükümlülüklerinin artacağını anlayan davalı kadının hem sorumluluktan kurtulmak hem de maddî kazanç sağlamak amacıyla erkeğin kalan tek konutunun kendi üzerine tescili için zorladığını, bunu sağlayamayınca gerekçe göstermeden ortak konutu terk edip iki sene boyunca kendisinden haber alınmadığını, erkeğin hastalığını bilmesine rağmen bu süreçte bir kere bile aramadığını ve ziyaret etmediğini, davacı erkeğin öldüğünü duyunca sırf maddî nedenlerle ortaya çıktığını, yerel mahkemece davacı tanıklarının ifadeleri hususunda hiçbir değerlendirme yapılmadan sadece soyut, boşanma davasından çok önceki yıllara ait gerçek dışı davalı tanık beyanlarının esas alındığını, kadının ağır kusurlu olduğunu belirterek, kusur belirlemesi yönünden istinaf başvurusunda bulunmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; İlk Derece Mahkemesi kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu gerekçesi ile davacı mirasçılarının istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (1) inci alt bendi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı mirasçıları vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı mirasçıları vekili temyiz dilekçesinde, istinaf kanun yolu itirazlarını tekrar ederek, kusur belirlemesi yönünden temyiz başvurusunda bulunmuştur.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, davacı erkek tarafından evlilik birliğinin temelinden sarsılması hukuki sebebine dayalı açılan boşanma davasında davacı erkeğin ölümü nedeniyle evlilik birliğinin sona ermesi üzerine, davalı kadının boşanmaya sebebiyet veren olaylarda kusurlu olup olmadığının tespiti noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 181 nci maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 6100 sayılı Kanun'un 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 inci maddesinin birinci fıkrası ve 371 inci maddesi.
3. Değerlendirme
1.Bölge Adliye Mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı mirasçıları vekili tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
15.10.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.