Logo

2. Hukuk Dairesi2024/4419 E. 2024/5655 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Boşanma davası sonrasında düzenlenen çocukla kişisel ilişki kurma kararının kaldırılması veya yeniden düzenlenmesi talebinin kabul edilip edilmeyeceği.

Gerekçe ve Sonuç: Davacı annenin iddialarını ispatlayamadığı, çocukla baba arasında kişisel ilişki kurulmasını engelleyecek bir durumun tespit edilemediği ve çocuğun yüksek yararı gözetilerek, ilk derece mahkemesinin kişisel ilişkinin azaltılmasına dair kararının kaldırılmasına ve davacı annenin davasının reddine karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2024/655 E., 2024/668 K.

KARAR : Başvurunun kısmen kabulü ile esas hakkında yeniden hüküm kurma

İLK DERECE MAHKEMESİ : Kayseri 3. Aile Mahkemesi

SAYISI : 2022/546 E., 2024/61 K.

Taraflar arasındaki çocukla kişisel ilişkinin kaldırılması olmadığı takdirde yeniden düzenlenmesi davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmünün ilgili bölümlerini kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili dilekçesinde; ortak çocuğun velâyetinin müvekkile verildiğini, davalı baba ile kişisel ilişki kurulduğunu, tarafların ortak çocuk 1 haftalıkken ayrı yaşamaya başladığını, davalının sekiz ay boyunca arayıp sormadığını, çocuk sekiz aylık olduktan sonra icra kanalıyla görüşme sağlandığını, amacının çocukla görüşmek olmadığını, müvekkile yeniden evlilik tesis etmek istediğini, ortak çocuğun şuan dört yaşında olduğunu, annenin bakım, gözetim ve şefkatine muhtaç olduğunu, davalının çocuğu uzun zamandır arayıp sormadığını, çocuğun babasını tanımadığını, çocuğun bir ay süreyle alışmış olduğu sosyal ortamından koparılmasının çocuğun bedensel ve ruhsal gelişiminin olumsuz yönde etkileneceğini, çocuğun idrak çağında olmadığını, 30 gün süreyle kişisel ilişki tesisinin çocuğun bedensel ve ruhsal gelişimine hiçbir katkı sağlamayacağını, davalı ile çocuk arasında ebeveyn yabancılaşmasının ortaya çıktığını, evliliğin sona ermesinde davalının ağır kusurlu olduğunu, davalının birçok kez çocuğu yurt dışına kaçırmakla tehdit ettiğini, müvekkilin çocuğun kaçırılması yönünden endişeli olduğunu, bu nedenlerle kişisel ilişkinin kaldırılmasını, mahkeme aksi kanaatte ise kişisel ilişkinin yatılı olmayacak şekilde düzenlenmesinin talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP

Davalı cevap dilekçesinde; dava dilekçesindeki iddiaların gerçek dışı ve mesnetsiz olduğunu, davacının psikolojik sorunları nedeniyle krize girdiğini, kendini kaybettiğini, gerçekle alakası olmayan kurguladığı olayları gerçekmiş gibi algıladığını, boşanma davası aşamasında davacının İstanbul'da anne ve babasıyla yaşarken müvekkilin üniversite için Sakarya'da yaşamaya başladığını, boşanma ilamı kesinleştikten sonra müvekkilin icra kanalıyla kişisel ilişki kurmak için başvurduğunu, davacının kötü niyetli olarak kişisel ilişkiyi engellemek için apar topar şekilde icra emrinin tebliğinden bir gün sonra hayatın olağan akışına ve mantığa aykırı bir şekilde muvazalı nakil yaptırdığını, Kayseri de davacının bulunduğu adrese icra memurları ve polisle gidildiğini, ancak davacının çocuğu adresten kaçırması sonucu kişisel ilişkiyi engellediğini, davacının çocukla babanın görüşmesini engelleyerek velâyet hakkını kötüye kullandığını, davacının Kayseri'ye taşınması sonucu çocuğun hiç tanımadığı bir başka kişinin evinde yaşamaya mecbur bırakıldığını, bu nedenlerle açılan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıdaki başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; alınan 25.07.2022 tarihli sosyal inceleme raporunda çocuğun annesine çok bağlı olduğu, yanından ayrılmasının travma yaratabileceği ve çocuğun babasını tanımadığı belirtilerek bu nedenle kişisel ilişkinin yatısız olarak kurulması yönünde tespit yapıldığı, alınan 24.03.2023 tarihli üçlü bilirkişi raporunda ise çocuğun babasını tanımadığı, anne bakımına ve ilgisine ihtiyaç duyduğu, anneden uzun süre ayrılıp tanımadığı bir ortamda tanımadığı şahıslarla yatılı olarak kalmasının çocukta travmatik etkiler doğurabileceği tespiti yapılarak kişisel ilişkinin yatısız olarak kurulması gerektiği yönünde görüş bildirildiği, dinlenen davacı tanıklarının boşanma sürecinden sonra çocuğun babasını görmediği, davalının çocuğu almaya gelmediği ve çocuğun davalıyı tanımadığı yönünde beyanlarda bulundukları, açıklanan hususlar dikkate alındığında ortak çocuğun annesinin bakım ve ilgisine ihtiyaç duyduğu bir yaş aralığında olduğu, davalıyı babası olarak tanımadığı, henüz aralarında bir ebeveyn- çocuk ilişkisi bulunmadığı, bu aşamada çocuğun davalı yanında uzun süreli kalmasının psikolojik açıdan çocuk yönünden telafisi güç zararlara neden olabileceği, yatılı kişisel ilişkinin ancak sağlıklı bir baba-çocuk ilişkisi kurulduktan sonra gerçekleşebileceği, koşullar değiştiğinde kişisel ilişkinin değiştirilmesinin her zaman talep edilebileceği değerlendirilmekle kişisel ilişkinin yatısız olarak devam etmesinin çocuğun menfaatine olacağı gerekçesiyle davacının davasının ortak çocukla kurulan kişisel ilişkinin azaltılması talebi yönünden kabulü ile; İstanbul 12. Aile mahkemesinin 2018/779 Esas 2021/1027 Karar sayılı ilamındaki hükmün 4 nolu bendinin değiştirilerek her ayın 1. ve 3. Cumartesi günleri saat 10.00 dan aynı günü saat 17.00 e kadar; dini bayramların (Ramazan Bayramı ve Kurban Bayramı) 2. günü saat 10.00 ile 17.00 arası davalı baba Muhammed Talha ile ortak çocuk arasında kişisel ilişki tesisine, ortak çocuğun babasından elde edeceği kazanımlar, aralarındaki bağın kurulması gerekliliği dikkate alınarak davacının kişisel ilişkinin kaldırılması talebinin reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davalı vekili istinaf dilekçesinde; bilirkişi raporuna itirazlarının giderilmediğini, kadının ortak çocuğu göstermek istemediği için icraya başvurduğunu, davacının çocuğu görüştürmemek için kaçırdığını belirterek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak talepleri doğrultusunda karar verilmesi istemi ile istinaf başvurusunda bulunmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıdaki başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; taraflar arasında boşanma davasının yargılaması sırasında ara karar uyarınca davalının İstanbul Anadolu 10. İcra Müdürlüğü 2018/39588 sayılı icra dosyası ile çocuk ile kişisel ilişki tesisi için talepte bulunduğu, 05.09.2019 tarihli haciz tutanağında davacının ve çocuğun mahalde hazır bulunmamaları sebebiyle kişisel ilişki tesis edilemediğinin yazılı bulunduğu, aynı icra dosyası üzerinden davalı babanın kesinleşen boşanma kararı uyarınca ortak çocuk ile kişisel ilişki tesis edilmesi için yine 27.05.2022 tarihinde talepte bulunduğu ve 04.07.2022 tarihli çocuk teslim tutanağında adresin kapalı olması sebebiyle kişisel ilişki tesis edilmediği, dosya kapsamı ve toplanan deliller hepbirlikte değerlendirildiğinde davacının iddialarını ispatlayamadığı, İstanbul Anadolu 12. Aile Mahkemesi 2018/779 Esas 2021 /1027 Karar sayılı ilamı ortak çocuk ile davalı baba arasında kurulan kişisel ilişki tesisine ilişkin kararın kaldırılmasını ya da değiştirilmesini gerektirecek vakıa da tespit edilmediği, davalı yönünden alınan 31.07.2023 tarihli sosyal inceleme raporunda çocuğun babası ile yatılı kişisel ilişki tesisi kurulabilmesinin çocuğun sosyal, duygusal, ruhsal ve bilişsel gelişimine olumlu katkı sağlayacağı ve çocuğun yüksek yararına olacağı belirtilmesi karşısında İlk Derece Mahkemesince, davacının davasının reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde davanın kısmen kabulüne karar verilmesi doğru görülmediği gerekçesiyle davalının istinaf başvuru talebinin kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının tamamının kaldırılmasına ve davacının davasının reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz isteminde bulunulmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacı vekili temyiz dilekçesinde; ortak çocuk sekiz aylık olunca davalının, icra marifetiyle, 3 kez yaklaşık 30-60 dakika sürelerle kişisel ilişki gerçekleştirdiğini, davalının bahsettiğimiz bu kişisel ilişki talebinin de müvekkille evliliği yeniden tesis etmeye dönük gaye taşıdığı, asıl amacının çocukla görüşmek olmadığını, davalının çocukla en son kişisel ilişki kurduğu tarihten itibaren yaklaşık 3 yıl boyunca arayıp sormadığını, müvekkilin ortak çocukla görüşmesi için bir çok kez davalıyı aramasının neticeyi değiştirmediğini, davalının ortak çocuğu uzun yıllar arayıp sormadığından dolayı, ortak çocuğun davalı babayı tanımadığını, iddialarını ispatladığını, raporlara itibar edilmemesinin hatalı olduğunu ileri sürerek reddedilen davası yönünden kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, davanın kabulünün gerekip gerekmediği, boşanma ilamı ile düzenlenen kişisel ilişkinin yeniden düzenlenmesinin gerekip gerekmediği noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 182 nci, 323 üncü, 324 üncü maddeleri. Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesinin 3 üncü, 9 uncu ve 12 nci maddeleri, Çocuk Haklarının Kullanılmasına Dair Avrupa Sözleşmesinin 3 üncü, 4 üncü ve 6 ncı maddeleri.

3. Değerlendirme

1.Bölge Adliye Mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

11.09.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.