Logo

2. Hukuk Dairesi2024/499 E. 2024/1427 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Boşanan Alman vatandaşı kadının, Türkiye'de gerçekleşen boşanma sonrasında eski kocasının soyadını kullanmaya devam edip edemeyeceği.

Gerekçe ve Sonuç: Tarafların mutad meskenlerinin Türkiye olması sebebiyle Türk hukukunun uygulanması gerektiği, davacının eski kocasının soyadını kullanmaya devam etmesinde hukuken korunan bir menfaatinin bulunmadığı, aksine davalı eski kocanın mağduriyetine sebep olacağı gözetilerek yerel mahkeme kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

...

MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 38. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2023/899 E., 2023/1505 K.

DAVA TARİHİ : 14.10.2021

KARAR : Esastan ret

İLK DERECE MAHKEMESİ : İstanbul Anadolu 10. Aile Mahkemesi

SAYISI : 2021/1318 E., 2023/211 K.

Taraflar arasındaki boşanan kadının kocasının soyadını kullanmaya izin davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.

Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde; tarafların Alman vatandaşı olduğunu ve tarafların evliliğinin Alman yasalarına göre kurulduğunu, 22.10.2020 tarihinde Türkiye'de boşandıklarını, davacıya ait birçok resmi belge ve evrakta, katılım belgelerinde, sertifikalarda banka ve emeklilik işlemlerinde evlilik ile aldığı soyadı kullandığını, bu soyadla tanındığını, sosyal bir çevre edindiğini, kariyer yaptığını, boşanma Türk Mahkemelerinde yapılmış ise de Alman yasalarına göre boşanma halinde boşanmış eşin evlilik soyadını koruyabileceği, Alman Medeni Kanunu'nun 1355 inci maddesinin beşinci fıkrasında " Dul veya boşanmış eş, evlilik soyadını taşımaya devam eder" hükmünün bulunduğunu belirterek davanın kabulüne, boşanma sonrası kocanın "Slevogt" olan soyadını kullanmasına izin verilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP

Davalı vekili cevap dilekçesinde; tarafların 1999 yılından beri Türkiye'de yaşadığını, 2014 yılından beri de ayrı yaşadıklarını, taraflar arasında görülen ve ret ile sonuçlanan ilk boşanma davasının 2014 yılında açıldığını, davacının sunduğu cevap dilekçesinde kullanmaya devam etmek istediği soyada ve davalının soyuna yönelik ağır hakaret ve iftira mahiyetinde sözler sarf ettiğini, buna ilişkin açılan ceza davasında hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildiğini, bu sebeple taraflar arasında görülen boşanma davasında kusurlu kabul edildiğini, davacının boşanma kararının kesinleşmesinin ardından davalının soyadını kullanmaya devam etmesi üzerine 03.12.2020 tarihinde bu soyad ile ilgili tüm ilişkisini kesmesi için noter aracılığıyla ihtarname gönderdiğini, eldeki davanın dürüstlük kurallarına aykırı olduğunu, davacının bu soyadını taşıması yönünde sunduğu delillerin menfaatini ispatlamaya elverişle olmadığını, tarafların uzun yıllardır Türkiye'de yaşadığını, bu nedenle mutad meskenleri Türkiye'de bulunduğundan davada Türk Hukukunun uygulanması gerektiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davacının hem Türk vatandaşı hem Alman vatandaşı olduğu, davalının ise yalnızca Alman vatandaşı olduğu, davanın yabancılık unsuru içerdiği, birden fazla devlet vatandaşlığına sahip olanlar bakımından varsa Türk vatandaşlığının milli hukuk olarak kabulünün 5718 sayılı Milletler Arası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkında Kanun'un (5718 sayılı Kanun) 4 üncü maddesinde yer alan hükmün gereği olduğu, tarafların boşanmalarına ilişkin yapılan yargılamada da Türk Hukukunun tatbik edildiği, dolayısıyla somut olayda Türk hukukunun uygulanması gerektiği kanaatine varıldığı; tarafların beyanlarından boşanma kararından sonra da taraflar arasında görülen ve halen görülmekte olan birçok davanın mevcut olduğunun anlaşıldığı, bu anlamda taraflar arasında boşanmadan sonra dahi devam eden husumetin mevcut olduğu, dinlenen davalı tanığının beyanlarına göre; davalının kendisi dışında kök ailesinin dahi davacının evlilik soyadını boşandıktan sonra da kullanmaya devam ediyor olmasından rahatsızlık duydukları, yine bu hususta davalının davacıya evlilik soyadını kullanmaması hususunda ihtarname çektiği ve duyduğu rahatsızlık neticesinde davacı aleyhine evlilik soyadını kullanıyor olmasından dolayı İstanbul Anadolu 12. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2021/85 Esas sayılı dosyası ile tazminat davası açtığı ve dosyanın halen derdest olduğu, ayrıca davacının, davalı kocaya ve ailesine ve kocasının ve ailesinin soyadına hakaret etmesinden dolayı yargılandığı ve yapılan yargılama sonunda cezalandırılmasına ve hakkında verilen hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildiği, tarafların boşanmalarına ilişkin yapılan yargılamada da kadının bu anılan eylemleri ve hakaret etmesi nedeniyle kusurlu bulunduğu, bunun yanı sıra dinlenen tanık beyanları ve dosya kapsamına göre; davalının soyadının çok sık rastlanan, geniş kitlelerce kullanılan bir soyadı olmayıp, spesifik bir soyadı olduğu ve kullanıldığı sülaleyle özdeşleşen bir soyadı olduğu, tüm bu hususlardan anlaşıldığı üzere tarafların bulundukları sosyal konumları gereği ve tanındıkları ortak çevrede boşanmalarına rağmen aynı soyadla anılıyor olmalarının davalı açısından ciddi anlamda rahatsızlık oluşturduğu, davacı kadının boşandığı eşi olan ve halen husumetli olduğu davalının soyadını taşıyacak olmasının davalıya en azından manevî olarak zarar vereceğinin açık olduğu, öte yandan davacının ileri sürdüğü iddialara ilişkin; yerleşik yargısal içtihatlara göre bir takım evraklarda evlilik soyadının kullanılıyor olmasının tek başına menfaat unsurunu oluşturmadığı, davacı kadının gerekli başvuruları yaparak bu belgeleri mevcut duruma uygun şekilde yeniden tanzim ettirebileceği, kaldı ki dava dilekçesinde bahsedilen ve dilekçe ekinde ibraz edilen sosyal faaliyetlere ilişkin belgelerin güncel olmayıp eski tarihli oldukları, dolayısıyla davacının boşandığı eşinin soyadını kullanmasında üstün bir yararının olmadığı, birtakım resmi belgeleri yeniden düzenlemek zorunda kalmasının, yurt dışında katıldığı faaliyetlerde evlilik soyadını kullanıyor olmasının veya bu soyadla tanınmasının tek başına kanunun aradığı anlamda korunmaya değer bir üstün menfaat olarak kabul edilemeyeceği, buna karşılık davalı için kanunda aranan unsurların oluştuğu, davalının boşandığı eşi olan davacının evlilik soyadını kullanmasının kendisine zarar vereceği hususunun ispat edildiği gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davacının Alman yasalarının ve uluslararası sözleşmelerin kendisine verdiği hakka dayanarak soyadını kullanmaya devam ettiğini, Mahkeme gerekçesinde geçen taraflar arasında görülen davalar nedeniyle husumetin varlığının eldeki dava ile bağdaştırılmasının hatalı olduğunu, bu davaların davacı tarafından açıldığını, davacının tanıklarının beyanları üzerinden durulmadığını, aleyhe açılan ceza davasının hükme esas alınmasının uygun olmadığını, bu ceza davasında olağan ve olağanüstü kanun yollarına başvurulacağını, boşanma Türk Mahkemelerinde yapılmış ise de davacının Almanya'da Alman yasalarına göre evlendiğini, Alman yasalarına göre boşanma halinde evlilik soyadını koruyabileceğini, Alman yasalarının kadının boşanma davasında haklılık durumunu soyadını kullanmaya devam etmede göz önüne almadığını belirterek davanın reddi yönünden İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak talepleri doğrultusunda karar verilmesi istemi ile istinaf başvurusunda bulunmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile eldeki dosyada Türk Hukukunun uygulanması yönündeki tespitin yerinde olduğu, davacının davasını usulünce ispatlayamadığı, İlk Derece Mahkemesinin kararı usul ve esas yönünden hukuka uygun bulunduğu gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf taleplerinin esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacı vekili temyiz dilekçesinde; istinaf dilekçesinde sunduğu itirazları yineleyerek davanın reddi yönünden kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, davaya Türk Hukukunun mu Alman Hukukunun mu uygulanacağı, Türk Hukukunun uygulanmasının kabulü halinde davanın reddi gerekçesinin dosya kapsamına uygun olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

4721 sayılı Kanun'un 173 üncü maddesi, 5718 sayılı Kanun'un 4 üncü ve 14 üncü maddeleri, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddesi.

3. Değerlendirme

1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Temyizen ..., tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı vekili tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

04.03.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.