Logo

2. Hukuk Dairesi2024/5647 E. 2024/5658 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Aile konutu niteliğindeki taşınmaz üzerine eşin rızası olmadan konulan ipoteğin kaldırılması talebinin hukuki dayanağı olup olmadığına ilişkin uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Davalı bankanın, taşınmazın aile konutu olduğunu tespit yükümlülüğünü yerine getirmediği ve eşin ipoteğe açık rızasının bulunmadığı gözetilerek, yerel mahkeme kararlarının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 42. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2021/287 E., 2023/961 K.

KARAR : Esastan Ret

İLK DERECE MAHKEMESİ : İstanbul 3. Aile Mahkemesi

SAYISI : 2017/89 E., 2020/665 K.

Taraflar arasındaki ipoteğin kaldırılması ve aile konutu şerhi konulması davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davalı banka vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı banka vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekilinin dava dilekçesinde; müvekkilinin davalı ... ile 1986 yılından beri evli olduğunu, davaya konu İstanbul ili, ... ilçesi, ... mah. 224 ada, 15 parsel noda kayıtlı 100/1724 arsa paylı 20 nolu bağımsız bölümün 1995 yılından beri aile konutu olarak kullanıldığını ancak davalı tarafından müvekkilinin açık rızası alınmaksızın 3. kişiye kullandırılacak kredinin teminatını teşkil etmek üzere diğer davalı ...Ş lehine 05.02.2015 tarihinde ipoteğin tesis edildiğini, davalı bankanın "Eşin açık rızasını gösterir muvafakatnameyi" ipotek işlemi esnasında talep etmediği gibi bu evin aile konutu olup olmadığı hususunu araştırmaksızın soyut beyanlarla usul ve yasaya aykırı olarak geçersiz bir ipotek işlemi tesis ettiğini ileri sürerek dava konusu taşınmazın kaydına aile konutu şerhi konulmasına ve gayrimenkul üzerine davalı banka lehine tesis edilen 05.02.2015 tarih 550.000,00 TL bedelli 1. Derece 2526 yevmiye numaralı ipoteğin terkinine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP

Davalı banka vekili cevap dilekçesinde; dava dilekçesinde bulunan iddiaların asılsız olduğunu, dava konusu taşınmaz üzerinde aile konutu şehri bulunmadığını, ipoteğin teminat olarak gösterildiği işlemin de müvekkili banka ile dava dışı Yeni Doğuş arasındaki kredi sözleşmesi olduğunu, dava konusu taşınmaz üzerinde aile konutu şerhinin bulunmadığı dikkate alındığında huzurdaki davanın Asliye Hukuk mahkemesinde görülmesi gerektiğini, bu nedenle görevsizlik kararı verilerek dosyanın görevli Asliye Hukuk mahkemesine gönderilmesini talep ettikleri, aksi takdirde dava konusu taşınmaz üzerinde ipotek tesis edilme tarihi olan 05.02.2015 tarihinden önce davacı ... ile diğer davalı ...'ten bankanın ... şubesi tarafından muvafakatlerinin 03.02.2015 tarihinde alındığını, söz konusu muvafakat belgesinde de uyuşmazlık konusu taşınmazın aile konutu olmadığının belirtildiği, peşinen muvafakat ettiklerinin imza altın alındığı, müvekkili banka ile dava dışı bir şirket ile kredi sözleşmesi bulunduğunu, bu kredinin ödenmemesi ihtimaline karşılık kredinin teminat altına alınması için uyuşmazlık konusu ipotek tesis edildiğini, bu nedenlerle öncelikle davada görevsizlik kararı verilerek davanın İstanbul Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine, usulü itirazlarının kabul olmaması halinde davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıdaki başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davacı tarafından aile konutu olması sebebiyle üzerinde muvafakatinin alınmadan tesis edilen ipoteğin kaldırılması talep edilmiş olup davalı bankanın ipotek tesisi sırasında, ipotek tesis eden kocadan 4721 sayılı Kanun'un 194 üncü maddesi uyarınca eşinin ipotek tesisine muvafakat ettiğine dair belge istemesi karşısında davalı bankanın söz konusu taşınmazın tapusunda aile konutu şerhi bulunmaması nedeniyle iyi niyetli olduğu iddiası yerinde görülmeyip, tarafların mernis kaydı, ikamet adresleri ve dosyaya giren tüm belgelere göre taşınmazın aile konutu olduğu tartışmasız olup, aile konutu olarak kabul edilen taşınmaz için davacı eşten usulüne uygun olarak alınmış ipotek tesisine muvafakat ettiğine dair geçerli bir belge de bulunmadığından banka tarafından davacı kadının ipotek tesisine muvafakat ettiği ispat edilememiş olduğu gerekçesiyle davanın kabulü ile dava konusu ... ilçesi, ... mah. 224 ada, 15 parselde kayıtlı 20 nolu bağımsız bölümün aile konutu olduğunun tespitiyle söz konusu tapu üzerine davalı banka tarafından konulmuş ipoteğin kaldırılmasına karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı banka vekili istinaf başvurusunda bulunulmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davalı banka vekili istinaf dilekçesinde; cevap dilekçesini tekrarla İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak talepleri doğrultusunda karar verilmesi istemi ile istinaf başvurusunda bulunmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıdaki başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararı ile;" Türk Medeni Kanunu'nun 194/1. maddesine göre “Eşlerden biri, diğer eşin açık rızası bulunmadıkça, aile konutu ile ilgili kira sözleşmesini feshedemez, aile konutunu devredemez veya aile konutu üzerindeki hakları sınırlayamaz.” Bu madde hükmü ile aile konutu şerhi konulmuş olmasa da eşlerin birlikte yaşadıkları aile konutu üzerindeki fiil ehliyetleri sınırlandırılmıştır. Sınırlandırma aile konutu şerhi konulduğu için değil, konutun aile konutu vasfı bulunduğu için getirilmiştir. Bu sebeple tapuya aile konutu şerhi verilmese bile o konut aile konutu özelliğini taşır. Anılan madde hükmü ile getirilen sınırlandırma, emredici niteliktedir. Dolayısıyla bu haktan önceden feragat edilemeyeceği gibi eşlerin anlaşmasıyla da ortadan kaldırılamaz ve açık rıza ancak “belirli olan” bir işlem için verilebilir.

Eş söyleyişle aile konutunun maliki olan eş aile konutundaki yaşantıyı güçlüğe sokacak biçimde tek başına aile konutunu bir ayni hakla sınırlandıramaz. Bu sınırlandırma ancak diğer eşin açık rızası alınarak yapılabilir. TMK'nın 194. maddesi yetkili eşin izni için bir geçerlilik şekli öngörmemiştir. Bu nedenle sözkonusu izin bir şekle tabi olmadan, sözlü olarak dahi verilebilir. Ancak maddenin ifadesinden de anlaşılacağı üzere, iznin “açık” olması gerekir.

UYAP üzerinde dosya arasına alınan davacı ve davalı eşine ait adres kayıt belgelerine göre taraflar davaya konu taşınmazı ipotek tarihi itibariyle yerleşim yeri olarak kullanmaktadırlar. Davaya konu taşınmazın tarafların aile konutu olduğu hususunda bir duraksama bulunmamaktadır.

Her ne kadar davalı banka tarafından, davacının eli ürünü olduğu iddia edilen bir muvafakatnameye delil olarak dayanılmış ve davacının ipotek işlemine rızası olduğu ileri sürülmüşse de 10/08/2020 tarihli Adli Tıp Kurumu Fizik İhtisas Dairesi tarafından verilen raporda, İnceleme konusu 2 adet muvafakatnamede ... adına atılı basit tersimli imzalar ile ...'ün mukayese imzaları arasında; tersim biçimi, işleklik derecesi, alışkanlıklar, istif, eğim, doğrultu, seyir, hız ve baskı derecesi bakımından farklılıklar saptandığından söz konusu imzaların mevcut mukayese imzalarına kıyasla kuvvetle muhtemel ...'ün eli ürünü olmadığı hususunda kanaat bildirilmiştir.

Tacir olan banka, Kanunun (TMK m.194) açık rıza alınmasını istediği bu konuda kendisine sunulan muvafakat belgesindeki imzanın rızası gereken eşe aidiyetini belirlemek ve sözleşmenin hakim tarafı olarak objektif özen yükümlülüğünün bir gereği olarak imzanın sıhhatini denetlemek zorundadır.

Dolayısıyla muvafakat belgesindeki imzanın rızası gereken davacı eşe ait olup olmadığını denetlemeden (araştırmadan) aile konutu üzerine ipotek tesis ettiren ipotek alacaklısı bankanın kanunun “açık rıza” alınması gerektiğine yönelik düzenlemesi karşısında TMK’nun 1023. maddesinde düzenlenen tapuya güven ilkesinden yararlanması mümkün değildir.

Bu açıklamalar çerçevesinde somut olaya gelince, toplanan deliller uyarınca aile konutu niteliğinde olduğu hususunda duraksama bulunmayan taşınmaz için davacı kadının açık rızası alınmadan, TMK'nın 194/1. maddesine göne aykırı olarak ipotek tesis edilmesi doğru değildir. Bu nedenle davanın kabulü ile taşınmaz üzerindeki ipoteğin kaldırılmasına karar verilmesinde usul ve yasaya aykırılık bulunmamaktadır." gerekçesi ile istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı banka vekili temyiz isteminde bulunulmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı banka vekili temyiz dilekçesinde; istinaf başvuru dilekçesini tekrarla kabul edilen dava yönünden kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, açılan davanın kabulü şartlarının gerçekleşip gerçekleşmediği, davacı malik olmayan eşin rızasının ispat edilip edilmediği noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri. 4721 sayılı Kanun’un 6 ncı ve 194 üncü maddesi.

3. Değerlendirme

1.Bölge Adliye Mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalı banka vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

11.09.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.