"İçtihat Metni"
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 38. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2023/1258 E., 2023/1249 K.
KARAR : Yeniden esas hakkında hüküm kurma
İLK DERECE MAHKEMESİ : Küçükçekmece 5. Aile Mahkemesi
SAYISI : 2022/939 E., 2023/289 K.
Taraflar arasındaki tapu iptal ve tescil ile tazminat ve aile konutu şerhi konulması davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davalı ... vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesinin ilgili hükümlerinin kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle;kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; tarafların 2003 tarihinde evlendiklerini, bu evliliklerinden müşterek iki çocukları olduğunu, ailenin müşterek olarak oturdukları ...-2 Başakşehir/İstanbul'da 855 ada 3 parselde kayıtlı evin aile konutu olduğunu, davacının eve gelen tahliye talepli ihtarname ile evin 3. Kişiye satıldığını, ardından çok kısa bir süre sonra ...'a satıldığını öğrendiğini, taşınmazda aile konutu şerhi bulunmasa da ilk satışın davacı eşin rızası bulunmadığından yolsuz tescil niteliğinde olduğunu, ikinci satışta ise alıcının iyiniyetli olmadığını, taşınmazın satış bedelinin düşük gösterildiğini, banka kayıtlarından bu bedelin ödenmediğini, son alıcının davalı ...'in iş arkadaşı olup taşınmazın aile konutu olduğunu bildiğini ve bilebilecek durumda olduğunu iddia ederek, davalılardan ... adına olan tapu kaydının iptaline, davacının eşi olan davalılardan ...'in adına tapuya tesciline, davalı eş adına tescilin mümkün olmaması halinde dava konusu taşınmazın karar tarihindeki değerinin dava tarihinden itibaren işletilecek yasal faizi ile birlikte davalılardan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
1.Davalı ... cevap dilekçesinde özetle; açılan bu davayı kabul etmediklerini, tüm bu olanlardan davacının haberi olduğunu, davacı bu durumu bile bile hiçbir yasal hakkını kullanmadığını, davaya konu gayrimenkul satıldığını, davalı erkek borçlarını ödemeyince taşınmazın satış ilanını verdiğini, emlakçıya verdiğini, alıcıların eve geldiklerini, kadının bu durumu bildiğini, davacı ve eşinin icra takibinden kurtulduktan sonra beraber kötü niyetli hareket ederek işbu davayı açtıklarını, dolandırıcılık suçunu işlediklerini iddia ederek açılan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
2.Davalı ... ikinci cevap dilekçesinde özetle; davalı aleyhine açılan bu davayı kabul etmediklerini, davacının iyiniyetli olmadığını, davalının 2.malikten taşınmazı satın aldığını, davacının eşinin ipotek tesisine, ödenmeyen borcu nedeniyle icra takibine, cama yapıştırdıkları satılık ilanına, internet satış ilanına, taşınmazı davalının alımı aşamasında kredi kullandığından eve banka ekspertizlerinin gelmesine ses çıkarmadığını, banka borçları ödendikten sonra, davacı ve davalı eşi icra takibinden kurtulduktan sonra beraber kötü niyetli hareket ederek işbu davayı açtıklarını, davalı eş aleyhine tahliye istemli icra takibi başlattığını, çıkmayınca tahliye davası açtığını iddia ederek, açılan davanın reddine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
A. İlk Derece Mahkemesinin Birinci Kararı
İlk Derece Mahkemesinin 10.02.2022 tarih ve 2020/301 Esas, 2022/101 karar sayılı kararı ile; davaya konu edilen taşınmazın davacı ve davalı eşi ... tarafaından aile konutu olarak kullanıldığı, davalı eş ...’in, dava konusu edilen aile konutu niteliğindeki taşınmazı davalı ...’'e devrettiği; taşınmazın ... tarafından da davalı ...'a devredildiği ve ilk işlem sırasında davacının rızasının alınmadığı, alındığına dair dosyada ispata elverişli bir delile de yer verilmediği, dinlenen tanık beyanlarına göre de davacının evin satışından haberinin olmadığının hatta evin aidatlarının hâlâ davacı tarafından ödendiğinin anlaşıldığı bu haliyle, aile konutu niteliğindeki dava konusu taşınmaz bakımından davacının rızası alınmadan yapılan satış işleminin 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 194 üncü maddesi uyarınca hukuka aykırı olduğu, Mahkemece yürütülen tahkikat sonucunda dava konusu taşınmazın aile konutu niteliğinde olduğunun sübut bulduğu gerekçesi ile dava konusu İstanbul ili, Başakşehir İlçesi, ...-2 Mahallesi, ... Mevkii, 855 Ada ve 3 Parsel'de tapuya kayıtlı mesken niteliğindeki A3/Zemin/2 nolu bağımsız bölümün mevcut tapu kaydının iptali ile davalı ... adına tapuya kayıt ve tesciline, taşınmaz üzerine aile konutu şerhi konulmasına karar verilmiştir.
B. Bölge Adliye Mahkemesinin Gönderme Kararı
1.İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde, davacı ve davalılar ... ile ... tarafından davanın kabulü yönünden istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
2.Bölge Adliye Mahkemesinin 21.09.2023 tarih ve 2023/1258 Esas, 2023/1249 Karar sayılı kararı ile davacının taşınmazın tapu kaydının iptali ile davalı eş adına tescilini ve taşınmazın tapu kaydına aile konutu şerhi konulmasını talep etmiş olup, ancak bu davayı açarken tek nisbi harç yatırdığı, davacının birbirinden bağımsız ve ayrı ayrı harca tabi iki davasının bulunmakta olduğu, tapu iptal ve tescile konu taşınmazın dava tarihine en yakın satışındaki değeri 250.000,00 TL üzerinden hesaplanacak eksik nispi peşin harç ile aile konutu şerhi konulması davası yönünden alınması gereken maktu harcın Harçlar Kanununun 30-32 nci maddeleri gereğince tamamlattırılması, harcın tamamlanmaması halinde Harçlar Kanununun 30 uncu maddesinde gösterilen usul çerçevesinde hareket edilmesi gerekirken, harç noksanlığı giderilmeden yazılı şekilde karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı bulunduğu gerekçesi ile davalıların istinaf taleplerinin şimdilik diğer hususlar incelenilmeksizin kabulü ile kararın kaldırılmasına ,belirtilen eksikliklerin tamamlanıp sonucuna göre karar verilmek üzere dosyanın mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
C. İlk Derece Mahkemesinin Son Kararı
İlk Derece Mahkemesinin yukarıdaki başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davaya konu edilen taşınmazın davacı ve davalı eşi ... tarafaından aile konutu olarak kullanıldığı, davalı eş ...’in, dava konusu edilen aile konutu niteliğindeki taşınmazı davalı ...’'e devrettiği; taşınmazın ... tarafından da davalı ...'a devredildiği ve ilk işlem sırasında davacının rızasının alınmadığı, alındığına dair dosyada ispata elverişli bir delile de yer verilmediği, dinlenen tanık beyanlarına göre de davacının evin satışından haberinin olmadığının hatta evin aidatlarının hâlâ davacı tarafından ödendiğinin anlaşıldığı bu haliyle, aile konutu niteliğindeki dava konusu taşınmaz bakımından davacının rızası alınmadan yapılan satış işleminin 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 194 üncü maddesi uyarınca hukuka aykırı olduğu, Mahkemece yürütülen tahkikat sonucunda dava konusu taşınmazın aile konutu niteliğinde olduğunun sübut bulduğu gerekçesi ile dava konusu İstanbul ili, Başakşehir İlçesi, ...-2 Mahallesi, ... Mevkii, 855 Ada ve 3 Parsel'de tapuya kayıtlı mesken niteliğindeki A3/Zemin/2 nolu bağımsız bölümün mevcut tapu kaydının iptali ile davalı ... adına tapuya kayıt ve tesciline, taşınmaz üzerine aile konutu şerhi konulmasına karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı ... vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davalı ... vekili isitnaf dilekçesinde özetle; gerçek dava değerinin tespit edilmediğini, fazla harç hesaplandığını, müvekkilinin iyi niyetli olduğunu, müvekkilinin davacının eşi davalı ... ile diğer davalı ... arasında yapılan ve tapuda tescil edilen davaya konu satış işleminin tarafı olmadığını, ilk satıştan 4 ay sonra ikinci satış sonrası maliklik kazandığını, tapuda malik gözüken ...'in eşinin muvafakatinin alındığını, satın alınmada ödenen bedelin bir kısmının banka kredisiyle ödendiğinden mahallinde gerekli değer tespit ve ekspertiz çalışmalarının yapıldığını, banka tarafından da gerekli muvafakatler alındıktan sonra taşınmazın satış işleminin gerçekleştiğini, bu işlemler sırasında davacının dava konusu taşınmazda oturduğunu, satışların davacının bilgisi dahilinde yapıldığını, davacıya ve eşine ait çok sayıda aile konutu vasfında taşınmaz olduğunu, davacının halihazırda dava konusu taşınmazı tahliye ettikten sonra başka bir konutu aile konutu olarak kullandığını, evli bir kimsenin çok sayıda taşınmazı bulunup bunlardan hiç birinde aile konutu şerhi bulunmuyor ve tasarruf işlemine konu ediliyorsa iyiniyetli karşı tarafın istismara açık olacağını, mahkemece davacının muvazaasının görmezlikten gelindiğini, tapu iptali ve tescile yönelik kararın müvekkiliyle ilişkili olup müvekkiline yönelik gerekçe yazılmayarak müvekkilinin gerekçeli karar hakkının ihlal edildiğini, tapu iptal ve tescil davası ile aile konutu şerhi konulması istemli davaların birlikte görülmesinin uygun olmadığını, aile konutu şerhi konulması isteminin diğer eşe yöneltilmesi gereken dava olduğunu, bu davada üçüncü kişi olan müvekkilinin pasif husumet ehliyeti bulunmadığını bu nedenle davanın kabulü ile müvekkili aleyhine yargılama giderine ve vekalet ücretine hükmedilmesinin isabetsiz olduğunu belirterek davanın kabulü yönünden istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile, somut dosyada davacı ve davalı ...'in 24.09.2003 tarihinden beri evli oldukları ve dava konusu taşınmazı aile konutu olarak kullandıkları, davalı ...'in 27.02.2020 tarihinde dava konusu taşınmazı davacı kadının açık rızası bulunmaksızın davalı ...'e sattığı, taşınmazın daha sonra davalı ... tarafından 07.05.2020 tarihinde diğer davalı ...'a satıldığı, 4721 sayının 194 üncü maddesine göre aile konutu olan taşınmazın tapu maliki olan eş tarafından üçüncü kişiye devrinin davacının açık rızasını gerektirmekte olduğu, dava konusu taşınmazın davacı ve davalı eş tarafından Başakşehir'de emlakçılık yapan ... isimli emlakçıya verildiği, ayrıca sahibinden.com adresinden satılığa çıkarıldığı, taşınmazın satışı yapıldıktan ve banka borçları ödenerek icra takibinin sona ermesinden sonra eldeki davanın açıldığı, davalı eş ... tarafından ilk alıcıya tahliye taahhüdü verildiği, davacı tarafından icra takibine yapılan itiraz üzerine davacının tahliyenin durdurulmasına ilişkin talebinin reddine karar verildiği, bununla birlikte ilk satış itibariyle açık rıza zorunlu ise de sonraki satışlarda tapu ve güven ilkesi gereği iyi niyetli olup olmadığının önem taşımakta olduğu, davacının, davalı ...'ın iyi niyetli olmadığını somut maddî delillerle ispat edemediği gerekçesi ile davalı ...'ın istinaf talebinin kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, yeniden hüküm tesisine, davacının tapu iptal ve tescil davasının reddine, taşınmazın önce davalı ..., daha sonra davalı ...'a satılmış olması ve ilk satış sonrası aile konutu olma niteliğini kaybetmesi nedeniyle pasif husumet ehliyeti bulunmadığından ve bu haliyle koşulları oluşmadığından aile konutu şerhi konulması davasının da reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı kadın vekili temyiz dilekçesinde özetle; yolsuz tescil niteliğinden olan satışın paravan olarak kullanıldığını, akabinde nihai alıcı ...'a aile konutunun devredildiğini, kadının eve gelen tahliye talepli ihtarname ile aile konutu olarak kullandıkları taşınmazın 3.kişiye, ardından kısa bir süre sonra Covid-19 salgın sürecinde mahalleden aile olarak bildikleri, davalı eşinin daha öncesinde iş yaptığını ve eşinin hemşerisi olduğunu bildiğini ...'a satıldığını öğrendiğini, Bölge Adliye Mahkemesi'nin ilk satışta açık rızanın zorunlu olduğunu kabul ettiğini, ilk tescili yolsuz olarak kabul ettiğini, bu aşamada nihai alıcı 3.kişinin iyiniyetli olup olmadığını değerlendirmesi gerekirken iyiniyetli olup olmadığının önem taşımadığı yönünde hüküm kurmasının hukuka aykırı olduğunu, ...'un iyiniyetli olmadığını, yolsuz tescilden kaynaklı devri alamayacağı endişesi ile ...'in paravan olarak kullanıldığını, davalı ...'un dava konusu taşınmazla aynı ada ve parselde taşınmazının bulunduğunu, davanın terditli olarak açıldığını, gerekçede ilk talep yönünden değerlendirme ile hüküm kurulmasına rağmen ikinci talebe ilişkin gerekçe ve karar bulunmaması yönüyle hatalı olduğunu belirterek, davanın reddi ve terditli talep hakkında hüküm kurulmaması yönünden temyiz başvurusunda bulunmuştur.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, davacı tarafından açılan aile konutu niteliğinde olan taşınmazın tapu iptal ve tescil ile aile konutu şerhi konulması davasının reddine karar verilmesinin usul ve yasaya uygun olup olmadığı, tapu iptal ve tescil isteminin reddi halinde davacının uğradığı zararın tazmini talebi hakkında karar verilmemesinin usul ve yasala uygun olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
4721 sayılı Kanun'un 4 üncü, 6 ncı,194 üncü maddeleri, 1023 üncü maddesi; 6100 sayılı Kanun'un 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddesi.
3.Değerlendirme
1.Davacı, aile konutu olan taşınmaz yönünden 4721 sayılı Kanun'un 194 üncü maddesi hükmü gereğince öncelikle tapu kaydının iptali ile davalı eş adına tescilini, kabul edilmediği takdirde ise dava konusu taşınmazın değerinin davalıdan alınarak davacıya verilmesini talep etmiştir. İlk Derece Mahkemesince yukarıda belirtilen kararı ile; dava konusu taşınmazın aile konutu olduğu, davacı kadının satım işlemi ile ilgili açık rızasının alınmadığı gerekçesiyle davanın kabulü ile dava konusu taşınmazın tapu kaydının iptali ile davalı eş adına tapuya kayıt ve tesciline, taşınmaz üzerine aile konutu şerhi konulmasına karar verilmiş, kararın davalı ... vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine istinaf incelemesi yapan Bölge Adliye Mahkemesi tarafından ilk satış itibariyle açık rıza zorunlu ise de sonraki satışlarda tapu ve güven ilkesi gereği iyi niyetli olup olmadığının önem taşımakta olduğu, davacının, davalı ...'ın iyi niyetli olmadığını somut maddî delillerle ispat edemediği gerekçesi ile davacının tapu iptal ve tescil davasının reddine, taşınmazın önce davalı ..., daha sonra davalı ...'a satılmış olması ve ilk satış sonrası aile konutu olma niteliğini kaybetmesi nedeniyle pasif husumet ehliyeti bulunmadığından ve bu haliyle koşulları oluşmadığından aile konutu şerhi konulması davasının da reddine karar verilmiştir. Verilen karar davacı kadın vekili tarafından davanın reddi ve terditli talep hakkında hüküm kurulmaması yönünden temyiz edilmiştir. Toplanan delillere göre, Mahkemece dinlenen tanıkların, dava konusu taşınmazın satımı ile ilgili davalılar arasında el ve işbirliğinin bulunup bulunmadığı yönünden beyanlarının alınmadığı göz önüne alındığında; Bölge Adliye Mahkemesince bu yönden tanıkların beyanlarının alınıp, dosya kapsamındaki tüm deliller hep birlikte değerlendirilmek suretiyle bir karar verilmesi gerekirken, eksik araştırma ile yazılı şekilde hüküm tesisi doğru bulunmamış, bozmayı gerektirmiştir.
2.Kabule göre de dava, aile konutu olan taşınmaz yönünden öncelikle tapu kaydının iptali ile davalı eş adına tescilini, kabul edilmediği takdirde ise dava konusu taşınmazın değerinin davalıdan alınarak davacıya verilmesi talebi ile terditli olarak açılmıştır. Bölge Adliye Mahkemesince, davacının terditli taleplerinden ilki olan dava konusu taşınmazın tapu iptali ile davalı eş adına tescili talebinin reddine karar verilmesi nedeniyle davacının terditli talebi olan taşınmazın değerinin ödenmesi talebi hakkında dosyada olumlu ya da olumsuz bir hüküm kurulması gerekmektedir. Somut olayda, Bölge Adliye Mahkemesince asıl talep reddedildiği halde, davacının terditli olarak talep ettiği bedelinin ödenmesi talebi hakkında olumlu ya da olumsuz bir karar verilmemesi de doğru görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULMASINA, bozma sebebine göre davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına,
Peşin alınan temyiz karar harcının istek halinde temyiz edenlere iadesine,
Dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
06.11.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.