"İçtihat Metni"
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/1476 E., 2023/2799 K.
KARAR : İstinaf başvurusunun kısmen kabulü ile yeniden esas hakkında karar
İLK DERECE MAHKEMESİ : Denizli 4. Aile Mahkemesi
SAYISI : 2018/987 E., 2022/157 K.
Taraflar arasındaki karşılıklı açılan boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince erkeğin davasının reddi, kadının davasının kabulüne, tarafların boşanmalarına ve fer'îlerine karar verilmiştir.
Kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince kadın vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, erkek vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı kadın vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı-davalı erkek vekili dava ve karşı davaya cevap dilekçesinde özetle; kadının sadakatsiz davarandığını olumsuz tutum ve davranışlar sergilemeye başladığını, sosyal medya yazışması dışında gizli gizli buluştuğunu, bir çok kez evi terk ettiğini, kadın adına tescil edilen evi habersiz kiraya verdiğini, gelirini de sadece kendi ihtiyaçlarına kullandığını iddia ederek 4721 sayılı Türk Medeni Kanun'un (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesi gereğince davasının kabulüne, tarafların boşanmalarına, erkek yararına 50.000,00 TL maddî ve 50.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
Davalı – davacı kadın vekili cevap ve karşı dava dilekçesinde özetle;iddiaların tamamen iftiradan ibaret olduğunu, düzmece beyan ve delillerle Mahkemeyi yanılmaya çalıştığını, erkeğin kadına ve çocuğa şiddet uyguladığını, evden kovduğunu, kardeşlerini arayarak kadını almalarını söylediğini ileri sürerek 4721 sayılı Kanun’un 166 ncı maddesi gereğince erkeğin davasının reddine, davasının kabulüne, tarafların boşanmalarına, velâyetin anneye verilmesine, çocuk yararına aylık 500,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, kadın yararına aylık 600,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakası ile yasal faiziyle birlikte 50.000,00 TL maddî ve 50.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile tarafların ... F. isimli şahısla ailece görüştükleri, dinlenen davacı tanık beyanında davalının ... isimli şahısla gönül ilişkisi içerisinde olduğuna dair görgüye dayalı beyanlarının olmadığı, davacı erkekten duyduklarını aktardıkları, dosyada bahsi geçen iddiaları ispata yarar başkaca delilin de olmadığı, davacı erkeğin davalının kız kardeşine davalıyı kastederek 'alın bunu götürün' dediği,erkeğin eşine fiziksel şiddet uyguladığı, taraflar arasında su meselesi yüzünden tartışma yaşandığı, erkeğin kadının kız kardeşine kadını kastederek alın bunu götürün dediği, tarafların o günden bu yana ayrı yaşadıkları , boşanmaya sebep olan olaylarda erkeğin tam kusurlu olduğu gerekçesi ile 4721 sayılı Kanun’un 166 ncı maddesi gereğince erkeğin davasının reddine, kadının davasının kabulüne, tarafların boşanmalarına, ortak çocuk ergin olduğundan velâyet konusunda karar verilmesine yer olmadığına, çocuk yararına ergin olduğu tarihe kadar aylık 200,00 TL tedbir nafakasına, kadın yararına aylık 250,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına, kadın yararına 35.000,00 TL maddî ve 35.000,00 TL manevî tazminata karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1. Davacı-davalı kadın vekili istinaf dilekçesinde özetle; hükmedilen tazminat ve nafaka miktarlarının az olduğunu ileri sürerek kararın tazminat ve nafaka miktarı yönünden kaldırılmasını, yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle karar verilmesini talep etmiştir.
2. Davalı-davacı erkek vekili istinaf dilekçesinde özetle; kusur belirlemesi ve buna bağlı olarak kadının davasının kabulüne ve kendi davasının reddine karar verilmesinin hatalı olduğunu ileri sürerek kararın her iki dava yönünden kaldırılmasına yeniden esas hakkında hüküm kurmak suretiyle karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı Mahkemece, davalı erkeğe kusur olarak izafe edilen şiddet vakıasının ne zaman gerçekleştiği tanık beyanları ile ispatlanmadığı, bu sebeple şiddet vakıasının erkeğe kusur olarak izafe edilmesi doğru olmadığı, Mahkemece belirlenen erkeğin diğer kusurunun sabit olduğu; kadının ise tanık beyanları, sosyal medya yazıları ve dosyada mevcut fotoğraflardan komşuları olan ... isimli şahısla güven sarsıcı davranışta bulunduğunun anlaşıldığı, bu vakıanın kadına kusur olarak yüklenilmesinin gerektiği, gerçekleşen bu durum karşısında boşanmaya sebebiyet veren olaylarda taraflar eşit kusurlu olduğunun kabulünün gerektiği, eşit kusurlu eş yararına tazminata hükmedilmesinin hatalı olduğu; yapılan ekonomik ve sosyal durum araştırmasında tarafların her ikisinin de emekli olduğu, gelirlerinin birbirlerine denk olduğu, bu durumda 4721 sayılı Kanun’un 175 inci maddesindeki koşullar oluşmadığı gerekçesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin ikinci alt bendi gereğince davacı- davalı erkek vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm kurmak suretiyle ;kusurun gerekçesinin düzeltilmesine, erkeğin davasının kabulüne tarafların boşanmalarına, erkeğin tazminat talepleri ile kadının tazminat ve yoksulluk nafaka taleplerinin reddine; davalı- davacı kadın vekilinin tüm, davalı- davacı erkek vekilinin diğer itirazlarına konu istinaf başvurularının 6100 sayılı Kanun’un 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin birinci alt bendi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı- davacı kadın vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı- davacı kadın vekili temyiz başvuru dilekçesinde özetle; istinaf başvuru dilekçesini tekrarlamakla birlikte, kusur belirlemesi, erkeğin davasının kabulü, tazminat ve nafaka taleplerinin reddine karar verilmesinin hatalı olduğunu ileri sürerek Bölge Adliye Mahkemesi kararının erkeğin davasının kabulü, kusur belirlemesi, tazminatlar ve nafaka yönünden bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, karşılıklı açılan boşanma davasında taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamında imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, geçimsizlik var ise kusurun kimden kaynaklandığı, erkeğin davasının kabulüne karar verilmesinin doğru olup olmadığı ile tazminat ve nafaka koşullarının kadın yararına oluşup oluşmadığı noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
4721 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesi, 166 ncı maddesi, 174 üncü ve 175 inci maddeleri, 6100 sayılı Kanun’un 369 uncu maddesinin birinci fıkrası, 370 inci maddesi ile 371 inci maddesi.
3. Değerlendirme
1. Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davalı-davacı kadın vekilinin ise aşağıdaki paragrafların kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2.Mevcut olaylara göre, evlilik birliğinin devamı eşlerden beklenmeyecek derecede, temelinden sarsıldığı kuşkusuzdur. Ne var ki, bu sonuca ulaşılması tamamen davacı-karşı davalı erkeğin tutum ve davranışlarından kaynaklanmıştır. Bölge Adliye Mahkemesince komşuları olan ... isimli şahısla kadının güven sarsıcı davranışta bulunduğuna dair tanık beyanları, sosyal medya yazıları ve dosyada mevcut fotoğraflardan kadının güven sarsıcı davranışta bulunduğunun sabit olduğu gerekçesi ile bu vakıa kadına kusur olarak yüklenilmiş ise de, kadının sosyal medya sayfasında, herkesin görebileceği şekilde ortak alanda üçüncü bir kişi tarafındanyazılan "prensess prensess" ifadesinde kadının bir katkısının olmadığı; yine dosya arasında bulunan ve erkek tarafından sunulan fotografların, kadın tarafından sunulan fotograflarla aynı olduğu, üstelik kadın tarafından sunulan fotograflarda davacı- davalı erkeğinde bulunduğu, yine fotograflarda yer alan kişi ile dosya taraflarının birlikte iş yaptığı ve bir arda görülmesinin hayatın olağan akışına uygun olduğu, hal böyle olunca bu vakıanın kadına kusur olarak yüklenmesinin mümkün olmadığı; yine kadın tanığı N.A beyanından erkeğin şiddetinin sürekli olduğunun anlaşıldığı, Bölge Adliye Mahkemesinin bu vakıayı erkeğin kusurları arasından çıkarmasının hatalı olduğu; belirlenen ve gerçekleşen diğer kusurlara göre erkeğin tam kusurlu olduğu anlaşılmaktadır. Bu durumda, açıklanan nedenlerle erkeğin davasının reddi gerekirken, kanun hükümlerinin yorumunda yanılgıya düşülerek erkeğin davasında boşanmaya karar verilmesi doğru olmamıştır. Ne var ki, kadının davasında verilen boşanma hükmü temyiz edilmeksizin kesinleşmiştir. O halde, erkeğin davası yönünden konusuz kaldığından karar verilmesine yer olmadığına karar verilmek ve yargılama giderleri ile vekâlet ücreti konusunda haklılık durumuna göre hüküm kurulmak üzere, hükmün bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
3.Yukarıda (2) numaralı paragrafta açıklandığı üzere boşanmaya sebebiyet veren vakıalarda davacı- davalı erkek tam kusurludur. Gerçekleşen kusurlu davranışlar kadının kişilik haklarına saldırı niteliğinde olduğu gibi, davalı- davacı kadın boşanmakla en azından eşinin maddî desteğini yitirmiş olup, kadın yararına maddî ve manevî tazminat koşulları oluşmuştur. O halde Bölge Adliye Mahkemesince, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, tazminata esas olan fiilin ağırlığı ile 4721 sayılı Kanun'un 4. maddesindeki hakkaniyet ilkesi ile 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 6098 sayılı Kanun'un 50 nci ve 51 inci maddesi de dikkate alınarak davalı- davacı kadın yararına uygun miktarda maddî ve manevî tazminata hükmedilmesi gerekirken hatalı kusur belirlemesinin sonucu olarak yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1. Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının kusur belirlemesi, erkeğin davasının kabulü, maddî ve manevî tazminat yönünden davalı- davacı kadın yararına BOZULMASINA,
2. Davalı- davacı kadının sair temyiz itirazlarının reddi ile temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozma kapsamı dışında kalan temyize konu bölümlerinin 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine,
Dosyanın ilgili Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
18.11.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.