Logo

2. Hukuk Dairesi2024/6959 E. 2024/6669 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Babalık davasında, davanın kabulü koşullarının oluşup oluşmadığı, hak düşürücü süre içinde dava açılıp açılmadığı, hükme esas alınan DNA raporunun hüküm kurmaya elverişli olup olmadığı ve bozma ilamına uygun karar verilip verilmediği hususlarında uyuşmazlık bulunmaktadır.

Gerekçe ve Sonuç: Bölge Adliye Mahkemesinin bozmaya uygun inceleme ve araştırma yaptığı, kararda ve gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında ve delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmadığı, bozmanın kapsamı dışında kalarak kesinleşmiş olan yönlere ilişkin temyiz itirazlarının incelenmesinin mümkün olmadığı ve bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak oluşturan yönlerin yeniden incelenmesinin hukuken mümkün olmadığı gözetilerek temyiz itirazlarının reddine ve Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

İNCELENEN KARARIN

MAHKEMESİ : Konya Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2024/1046 E., 2024/1346 K.

KARAR : Kısmen kabul

Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen ve istinaf incelemesinden geçen babalık davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; istinaf talebinin kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili ve davalı asıl tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkili ile davalının birlikteliğinden ... isimli çocuklarının dünyaya geldiğini, davalının müvekkilini evlenecekleri konusunda sürekli oyaladığını, eşinden boşanır boşanmaz müvekkiline resmi nikah kıyacağı konusunda vaatlerde bulunarak müvekkilinden üç ay süre istediğini ve eşinden boşandıktan sonra çocuğun haklarını vereceğini beyan ettiğini, ancak eşinden boşandıktan sonra sözünde durmadığını, türlü bahanelerle müvekkilini kandırmaya devam ettiğini ve babalık davası açmaması konusunda da ikna etmeye çalışarak dava açmasına engel olduğun iddia ederek babalığın hükmen tespitine, çocuk yararına aylık 2.000,00 TL tedbir ve iştirak nafakalarına, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 304 üncü maddesi gereğince 50.000,00 TL maddî tazminata karar verilmesini talep etmiş, 07.09.2022 tarihli ıslah dilekçesiyle aylık 10.000,00 TL tedbir ve iştirak nafakalarına, nafakaya her yıl ÜFE -TÜFE oranında artırılarak yasal faiziyle birlikte ödenmesine, dava dilekçesi ile talep edilen maddî tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı vekili cevap dilekçesinde; iddiaların asılsız olduğunu savunarak davanın reddini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

1.İlk Derece Mahkemesinin 20.02.2020 tarihli kararı ile hak düşürücü sürenin geçtiği gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir. Davacı vekili tarafından istinaf talebinde bulunulması üzerine Bölge Adliye Mahkemesinin 13.07.2020 tarihli kararıyla davacının gecikmeyi haklı kılan sebebin varlığını ispatı için gösterdiği delillerin toplanarak karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak dosyanın Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.

2.İlk Derece Mahkemesinin 25.12.2020 tarihli kararı ile hak düşürücü sürenin geçtiği gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir. Davacı vekili tarafından istinaf talebinde bulunulması üzerine Bölge Adliye Mahkemesinin 09.06.2021 tarihli kararıyla anne tarafından açılan babalık davalarında çocuğa kayyım atanması gerektiği, çocuğa kayyım atanmadan karar verilmesinin doğru olmadığı ayrıca çocuğa kayyım tayin ettirildiği taktirde o andan itibaren çocuğu temsil yetkisinin kayyıma geçeceği gözetilerek hak düşürücü süre hususunun da bu kapsamda değerlendirilerek karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak dosyanın Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.

3.İlk Derece Mahkemesinin 13.01.2022 tarihli kararı ile hak düşürücü sürenin geçtiği gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir. Davacı vekili tarafından istinaf talebinde bulunulması üzerine Bölge Adliye Mahkemesinin 11.04.2022 tarihli kararıyla annenin açtığı davada, evlilik dışı ilişkisinden doğan çocuğun babasının belirlenmesini, davalı ile çocuk arasında soybağının hükümle kurulmasını istediğine göre, davanın vekâletsiz tasarruf hükümleri çerçevesinde, çocuk adına ve onu temsilen de açıldığının kabulünün gerektiği, dava sırasında çocuğa kayyım tayin edildiğinden o andan itibaren çocuğu temsil yetkisinin kayyıma geçtiği, ananın başlangıçta çocuk adına da açtığı davaya kayyımın katılmasıyla çocuk yönünden de devam edildiği, bu durumda çocuğu temsilen davaya katılan kayyımın yürüttüğü davanın esasının incelenmesi gerekirken, hak düşürücü süre yönünden reddinin doğru olmadığı gerekçesiyle İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak dosyanın Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.

4.İlk Derece Mahkemesinin yukarıda başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararı ile dava konusu çocuk hakkında düzenlenen DNA raporuna göre, çocuğun babasının davalı olduğunun tespit edildiği, tarafların sosyal ekonomik durumları, çocuğun yaşı, ihtiyaçları, paranın alım gücü ve hakkaniyet ilkesi dikkate alınarak çocuk yararına tedbir nafakası ve iştirak nafakasına hükmedilmesi gerektiği, bilirkişi raporu dikkate alınarak ananın mali haklarının kısmen kabulü gerektiği gerekçesi ile davanın kabulüne, ...'ın babasının ... olduğunun tespitine, çocuk yararına 08.09.2022 tarihinden itibaren aylık 2.000,00 TL tedbir nafakasının kararın kesinleştikten sonra iştirak nafakası olarak devamına, her yıl ÜFE oranında artırılmasına, nafakaya muaccel oldukları tarihler itibariyle yasal faiz uygulanmasına, 4721 sayılı Kanun'un 304 üncü maddesi gereğince dava tarihinden itibaren yasal faiziyle birlikte 25.118,70 TL maddî tazminata karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin 23.05.2023 tarihli kararıyla; Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile çocuk için ön görülen 21.922,50 TL nin doğumdan dava tarihine kadar çocuğun iaşesi için yapılan hesaplamanın ananın mali hakları kapsamında olmadığı, İlk Derece Mahkemesi kararının diğer yönlerden usul ve kanuna uygun olduğu gerekçesi ile davalının istinaf başvurusunun kısmen kabulüne, İlk Derece Mahkemesi kararının maddî tazminata ilişkin bölümünün kaldırılmasına, yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına, 3.852,40 TL alacağın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalı erkekten alınıp davacı kadına ödenmesine, davacının tüm, davalının diğer istinaf başvurularının esastan reddine karar verilmiştir.

V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Bozma Kararı

1. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Dairemizin 12.03.2024 tarihli kararıyla ortak çocuk yararına hükmedilen iştirak nafakasının az olduğu gerekçesiyle kararın bozulmasına, bozma kapsamı dışında kalan temyize konu diğer bölümlerinin onanmasına karar verilmiştir.

B. Bölge Adliye Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; ortak çocuk yararına soybağı kararının kesinleştiği tarihten itibaren aylık 10.000,00 TL iştirak nafakasına karar verilmiştir.

VI. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili ile davalı asıl temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

1.Davacı vekili, nafaka ve tazminat miktarının az olduğunu, kararın usul ve kanuna aykırı bulunduğunu ileri sürerek; yönlerinden kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

2.Davalı asıl, nafaka miktarının çok olduğunu, zar zor geçindiğini, nafaka borcu sebebi ile borç almak zorunda kaldığını, davanın hak düşürücü sürede açılmadığını, kararın usul ve kanuna aykırı bulunduğunu ileri sürerek; yönlerinden kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Dava, babalığın hükmen tespiti istemine ilişkin olup, uyuşmazlık, davanın kabulü koşullarının oluşup oluşmadığı, hak düşürücü süre içinde dava açılıp açılmadığı, hükme esas alınan DNA raporunun hüküm kurmaya ve denetime elverişli olup olmadığı, bozma ilamına uygun karar verilip verilmediği noktalarında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 301 inci, 302 nci, 303 üncü, 304 üncü maddeleri, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu, 370 inci ve 371 inci maddeleri, 31.07.2004 tarihli ve 25539 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Adli Tıp Kurumu Kanunu Uygulama Yönetmeliğinin 13 üncü, 19 uncu maddeleri; Anayasa Mahkemesi'nin 27.10.2011 tarihli ve 2010/71 Esas, 2011/143 Karar sayılı kararı, Anayasa Mahkemesi'nin 15.03.2012 tarihli ve 2011/116 Esas, 2012/39 Karar sayılı kararı.

3. Değerlendirme

1.Temyiz olunan nihai kararların bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2.Temyizen incelenen Bölge Adliye Mahkemesi kararının tarafından bozmaya uygun inceleme ve araştırma yapılmış olduğu kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmadığı, bozmanın kapsamı dışında kalarak kesinleşmiş olan yönlere ilişkin temyiz itirazlarının incelenmesinin artık mümkün olmadığı gibi bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak oluşturan yönlerin de yeniden incelenmesinin hukuken mümkün olmadığı anlaşılmakla; temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VII. KARAR

Açıklanan sebeple;

Taraf vekillerince yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderini temyiz edenlere yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

01.10.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.