"İçtihat Metni"
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 42. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2024/601 E., 2024/675 K.
KARAR : Bozmaya uyularak yeniden hüküm kurma
Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen ve istinaf incelemesinden geçen karşılıklı boşanma davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına, bozma sebebine göre tarafların sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davacı-davalının zina nedenine dayalı boşanma davasının kabulüne karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı her iki taraf vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı-karşı davalı kadın vekili dava dilekçesinde özetle; erkeğin, ... isimli bir kadın, müvekkilinin abisinin eşi olan Amele ile ve başka kadınlarla zina fiilini gerçekleştirdiğini, ortak haneye karşı sorumluluklarını yerine getirmediğini, hakaret edip aşağıladığım, tehditler savurduğunu, her tartışma sonrası evi terk ettiğini ileri sürerek tarafların zina nedenine dayalı olarak boşanmalarına, bu mümkün değil ise tarafların evlilik birliğinin temelden sarsılmış olması sebebiyle boşanmalarına, velâyetin anneye tevdiine, aylık 3.850,00 TL tedbir ve iştirak, müvekkili için aylık 3.000,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına, nafakalara ÜFE oranında artış yapılmasına, faizi ile 500.000,00 TL maddî, 500.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
Davalı-karşı davacı erkek vekili cevap ve karşı dava dilekçesinde özetle; kadının her fırsatta müvekkilini maddî durumundan dolayı aşağıladığını, hakaret ettiğini, birlik görevlerini yerine getirmediğini, aşırı kıskanç ve baskıcı davrandığını, arabaya ses kayıt cihazı yerleştirdiğini, müvekkilin ailesini beğenmediğini, eve gelmesini istemediğini, zina iddiasının çirkin bir iftira olduğunu belirterek kadının davasının reddine, karşı davanın kabulü ile, evlilik birliğinin temelinden sarsılması sebebiyle tarafların boşanmalarına, velâyetin babaya tevdii ile 200.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin 30.06.2020 tarihli ve 2018/740 Esas, 2020/196 Karar sayılı kararıyla; getirtilen otel kayıtlarına göre davalı-davacının başka bir kadınla otelde aynı odada konakladığı tespit edilmiş ise de, dava dilekçesinin 7. sayfasında 7.a bendinde davalı-davacının, davacı-davalı kadının abisinin eşi ve yine ... isimli kadınla zina ettiğinin belirtildiği, talebin bu şekilde nitelendirildiği, ön inceleme duruşmasında da iddiayı genişletme talebinde bulunulmadığı, ... isimli kadınla olan birlikteliğin ortak çocuk henüz 1 yaşında iken gerçekleştiği, tarafların bunun üzerine yıllar boyunca birlikte yaşadıkları, evlilik birliğini devam ettirdikleri, bu eylemi affeden davacı-davalının artık buna dayalı olarak zina sebebine dayalı boşanma davası açamayacağı, yine davalı-davacı ile ... arasında cinsel münasebetin gerçekleştiği ya da cinsel münasebetin gerçekleştiğine işaret edecek bir durumun da bulunduğunun kanıtlanamadığı gerekçesiyle zinaya dayalı davanın reddine, ancak tüm dosya kapsamına göre erkeğin başka kadınlarla görüştüğü, güven sarsıcı davranışlarda bulunduğu, kadını beğenmediği, sinirli davrandığı, bağırıp çağırdığı, çocuğa karşı ilgisiz olduğu, ortak evi terk ederek birlikte yaşama yükümlülüğüne aykırı davrandığı, kadının ise erkeğin arabasına gizlice ses kaydedici koyduğu, sürekli kıskançlık yaptığı, erkeği ailesi ve arkadaşlarıyla görüştürmediği, erkeğin ailesini ortak eve istemediği, erkek ve ailesini aşağılayıp küçümsediği, hakaret ettiği, erkeğin ağır kusurlu olduğu gerekçesiyle her iki boşanma davasının 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkraları uyarınca boşanmalarına, velâyetin anneye tevdiine, aylık 500,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, nafakanın ÜFE oranında artırılmasına, kadının yoksulluk nafakası talebinin reddine, faizi ile 30.000,00 TL maddî, 20.000,00 TL manevî tazminata, erkeğin manevî tazminat talebinin reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı davacı karşı davalı kadın vekili; zinaya dayalı davanın reddi, erkeğin davasının kabulü, kusur tespiti, tazminat ve iştirak nafakasının miktarı ile reddedilen yoksulluk nafakası yönünden, davalı karşı davacı erkek vekili; boşanma kararı hariç, kusur tespiti, kadın lehine hükmedilen tazminatlar ve tedbir nafakası ile erkeğin reddedilen manevî tazminat talebi yönünden istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin 07.02.2023 tarihli ve 2020/2580 Esas, 2023/208 Karar sayılı kararıyla; davacı-karşı davalı kadının dava dilekçesinde zina sebebiyle boşanma talebine ilişkin vakıaları beyan ederken, davalı eşinin ... adındaki kişi ve abisinin eşi ... ile olan ilişkisinin yanı sıra konu kısmında genel olarak dava dışı kadınlarla zina ilişkisi içine girdiğini ifade ettiği, toplanan deliller uyarınca erkeğin 04.06.2017 tarihinde ... Ç. adlı dava dışı kadınla aynı odada konakladığının sabit olduğu, bu durumda kadının zina sebebine dayalı boşanma davasının kabulünün gerektiği, kadın yararına hükmedilen tazminatların ve çocuk yararına hükmedilen iştirak nafakası miktarının az olduğu, kadının 14.01.2019 tarihi itibariyle çalışmaya başlaması nedeni ile tedbir nafakasının bu tarih itibariyle kaldırılması gerektiği belirtilerek davacı-karşı davalı kadının, zinaya dayalı boşanma davasının reddi, iştirak nafakası ve tazminatların miktarı ile davalı karşı davacı erkeğin tedbir nafakasına yönelik istinaf talebinin kabulüne, bu hususlarda yeniden hüküm tesisine, "İlk derece mahkemesi kararı boşanma hükmü yönünden kesinleştiğinden zina sebebine dayalı boşanma davası yönünden karar verilmesine yer olmadığına, ortak çocuk yararına aylık l.500,00 TL iştirak nafakasına, iştirak nafakasının her yıl TÜİK tarafından belirlenen ÜFE oranında artırılmasına, kadın yararına boşanma kararının kesinleştiği tarihten itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte 80.000,00 TL maddî ve 70.000,00 TL manevî tazminata, kadın için 06.03.2019 tarihli ara karar ile aylık 750,00 TL olarak hiikmolunan daha sonra 14.05.2019 tarihli ara karar ile aylık 300,00 TL'ye düşürülen tedbir nafakasının 14.01.2019 itibariyle kaldırılmasına", tarafların sair istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (1) inci alt bendi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.
V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı davacı karşı davalı kadın vekili; zinaya dayalı davasında karar verilmesine yer olmadığına ilişkin karar, erkeğin davasının kabulü, kusur tespiti, tazminat ve iştirak nafakasının miktarı ile reddedilen yoksulluk nafakası yönünden, davalı-karşı davacı erkek vekili özetle; kusur tespiti, kadın lehine hükmedilen tazminatlar ve tedbir nafakası ile erkeğin reddedilen manevî tazminat talebi yönünden temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Dairemizin 07.03.2024 tarihli 2023/4064 Esas 2024/1585 Karar sayılı kararı ile; davacı-karşı davalı kadının davasının terditli hukuki sebepleri içeren boşanma davası olduğu, bu taleplerden özel boşanma sebebi olan zinaya dayalı davanın reddedilmesi üzerine, kararın "reddedilen hukuki sebebin öncelikle kabul edilmesi gerektiği yönünde istinaf edilmesi halinde", genel hukuki sebebe dayalı boşanma davasında verilen boşanma kararının kesinleştiğinden söz edilemeyeceği, nitekim davacı karşı davalı kadın da zinaya dayalı davasının reddinin hatalı olduğu gerekçesiyle istinaf yoluna başvurduğuna göre, Bölge Adliye Mahkemesi tarafından boşanma kararının kesinleştiği belirtilerek zina hukuki sebebine dayalı boşanma davası hakkında karar verilmesine yer olmadığına şeklinde hüküm kurulmasının doğru görülmediği, o halde, bozma sebebine göre davacı karşı davalı kadının her iki hukuki sebebe dayalı boşanma davası hakkında tümüyle yeniden değerlendirme yapılarak bir karar verilmek üzere hükmün bozulmasına, bozma sebebine göre tarafların sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
B. Bölge Adliye Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; davacı-davalı dava dilekçesinde öncelikli talebi olarak yer alan zina sebebiyle boşanma talebine ilişkin vakıaları beyan ederken, davalı eşinin ... adındaki kişi ve abisinin eşi ... ile olan ilişkisinin yanı sıra konu kısmında genel olarak dava dışı kadınlarla zina ilişkisi içine girdiğini ifade ettiği ve bu iddiasını doğrulamak amacı ile davalı-davacının konaklama kayıtlarına delil olarak dayandığı, toplanan deliller uyarınca davalı-davacının 04.06.2017 tarihinde ... adlı dava dışı kadınla aynı odada konakladığı bu nedenle davacı-davalının zina sebebine dayalı boşanma davasının kabulü gerekirken reddinin hatalı olduğu, İlk Derece Mahkemesince gerekçeli kararında taraflara yüklenen kusurlar doğru ve maddi gerçeğe uygun olduğu, koşulları oluştuğundan karşı davanın kabulüne karar verilmesinde bir yanlışlık bulunmadığı, tarafların SGK kayıtları ve dosyaya yansıyan ekonomik durumları gözetildiğinde, hizmet döküm cetveline göre 14.01.2019 tarihinde çalışmaya başlayan kadın eş yararına hükmedilen tedbir nafakasının bu tarih itibariyle kaldırılması gerekirken hükmün kesinleşmesine kadar devamının doğru olmadığı, çocuk yararına hükmedilen iştirak nafakasının az olduğu, hükmedilen maddî ve manevî tazminatın miktarı az olduğu gerekçeleri ile davacı-davalının zina sebebine dayalı boşanma davasının reddi, iştirak nafakası ile maddî ve manevî tazminatın miktarına yönelik istinaf talebinin kabulüne, İlk Derece Mahkemesi kararının bunlara ilişkin kısımlarının kaldırılmasına, davacı-davalının zina nedeniyle boşanma talebinin kabulü ile tarafların zina nedeni ile boşanmalarına, davacı-davalının konusuz kalan 4721 sayılı Kanun`un 166 ncı maddesinin birinci fıkrasına dayalı boşanma talebi hakkında karar verilmesine yer olmadığına, ortak çocuk ... lehine boşanma kararının kesinleştiği tarihten itibaren ve tahsilde tekerrür oluşturmamak kaydıyla aylık 3.000,00 TL iştirak nafakasının davalı-davacıdan alınarak davacı-davalıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine, hükmedilen iştirak nafakasının her yıl TÜİK tarafından belirlenen ÜFE oranında artırılmasına, davacı-davalı lehine takdiren 120.000,00 TL maddî ve 100.000,00 TL manevî tazminatın boşanma kararının kesinleştiği tarihten itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı-davacıdan alınarak davacı-davalıya verilmesine, davalı-davacının tedbir nafakasına yönelik istinaf talebinin kabulüne, İlk Derece Mahkemesi kararının buna ilişkin kısmının kaldırılmasına, davacı-davalı kadın için 06.03.2019 tarihli ara karar ile aylık 750,00 TL olarak hükmolunan daha sonra 14.05.2019 tarihli ara karar ile aylık 300 TL'ye düşürülen tedbir nafakasının 14.01.2019 itibariyle kaldırılmasına, tarafların diğer istinaf taleplerinin reddine karar verilmiştir.
VI. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde her iki taraf vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1.Davalı- karşı davacı erkek vekili; zinaya dayalı davanın kabulü, kusur belirlemesi, aleyhine hükmedilen tazminatlar, miktarları, manevî tazminat talebinin reddi yönünden kararın bozulmasını talep etmiştir.
2. Davacı- karşı davalı kadın vekili; nafaka taleplerinin reddi, nafaka miktarları, tazminat miktarları yönünden kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
. Uyuşmazlık, kadının zinaya dayalı davasının kabulünün doğru olup olmadığı, evlilik birliğinin sarsılmasına sebep olan olaylarda kusur durumu, kadın yararına maddî ve manevî tazminat koşullarının oluşup oluşmadığı, miktarlarının uygun olup olmadığı, kadın yararına tedbir ve yoksulluk nafakası koşullarının oluşup oluşmadığı, çocuk yararına hükmedilen nafaka miktarlarının uygun olup olmadığı, erkeğin manevî tazminat talebinin reddi kararının doğru olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 190 ıncı, 194 üncü, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri. 4721 sayılı Kanun`un 4 üncü, 6 ncı, 161 inci ve 166 ncı, 169 uncu, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 175 inci maddesi ile 182 nci 327 nci, 328 inci, 329 uncu, 330 uncu maddesi. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 50 nci ve 51 inci maddeleri.
3. Değerlendirme
1.Temyiz olunan nihai kararların bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Temyizen incelenen Bölge Adliye Mahkemesi kararında ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olduğu, anlaşılmakla; temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VII. KARAR
Açıklanan sebeple;
Taraf vekilllerince yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edenlere yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
20.11.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.