"İçtihat Metni"
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2023/2320 E., 2023/2967 K.
KARAR : İstinaf başvurusunun kısmen kabulü ile esas hakkında yeniden hüküm kurulması
İLK DERECE MAHKEMESİ : Turhal 2. Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi
SAYISI : 2022/493 E., 2023/450 K.
Taraflar arasındaki asıl ve birleşen boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince asıl ve birleşen davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davalı- davacı kadın vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesinin ilgili hükümlerinin kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekilleri tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı-davalı erkek vekili dava dilekçesinde özetle; tarafların görücü usulü evlendiklerini, her ikisinin de ikinci evlilikleri olduğunu, bu evliliklerinden ortak çocuklarının olmadığını, müvekkilinin evlilik birliğinin tüm sorumluluklarını eksiksiz yerine getirdiğini, kadının evlilikten kısa bir süre sonra evi terk ettiğini, müvekkilinin eve dönmesi için kadını aradığını, kadının müvekkilini oyaladığını, müvekkilinin davalıyı aradığını, davalının, müvekkiline "sana bir şey olursa gelir bakarım, maaşın bana ve kızıma kalsın,, şimdilik boşanmayalım" dediğini, kadının kendisine kalacak emekli maaşına sahip olma niyeti taşıdığını, müvekkilinin en son tanıkların yanında hoparlör açık şekilde kadın ile konuştuğunu, "neden eve dönmüyorsun, gelip yanımda duracaksan dur yoksa boşanma davası açacağım" dediğinde, kadının, müvekkiline hitaben "açarsan aç, defol git, artık seni istemiyorum" dediğini, tarafların arasındaki evlilik birliğinin fiilen bittiğini, bu nedenlerle davalarının kabulüne, tarafların boşanmalarına, 20.000,00 TL manevî tazminatın kadından alınarak erkeğe verilmesini, yargılama giderleri ile vekâlet ücretinin kadına yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
Davalı-davacı kadın vekili birleşen dava dilekçesinde özetle; tarafların 2017 tarihinde evlendiklerini, bu evlilikten ortak çocukları bulunmadığını, anlaşamadıklarını, evlilik birliğinin sarsıldığını, aralarında geçimsizlik bulunduğunu, davalının müvekkiline saygı ve sevgi göstermediğini, evden dışarı adım atmasına dahi izin vermediğini, hiç bir şekilde düğüne gezmeye vs. beraber gitmediklerini, müvekkiline davalının harçlık dahi vermediğini, müvekkilinin bir kaç arkadaşı ile gezmeye çıkmak istediğinde '' otur oturduğun yerde illa gideceksen parayı başka yerden bul'' dediğini, müvekkiline yeni bir kıyafet dahi almadığını müvekkilinin evlilik öncesi kıyafetleri ile idare etmeye çalıştığını, davalının müvekkilinin çayına attığı şeker adetine bile kızdığını ve kavga çıkardığını, hastalanırsan seni doktora götürmem dediğini, müvekkilinin ben kendim giderim deyince sıcak çayı müvekkilinin üstüne döktüğünü, müvekkilinin üzüldüğünü, müvekkilinin evde banyoyu temizlerken düşüp yaralandığını, davalının ilgilenmediğini müvekkilinin kızı ve komşularının müvekkilini hastaneye götürdüğünü, davalının haftada birden fazla çamaşır yıkanmasına izin vermediğini, televizyon kumandasını hiç elinden bırakmadığını müvekkiline hizmetçi gibi davrandığını, müvekkilinin kızının sorunlu bir evlilik yaşadığını, müvekkilinin bir kaç kızıyla ilgilenmek için kızının evine gittiğinde davalının bir daha bu eve gelme diyerek ortak konuttan kovduğunu, kızı ile torununun müşterek konuta gelmesine izin vermediğini, bu olaylardan dolayı ortak konutu terk etmek zorunda kaldığını, ortak yaşamın bitmesinin davalının kusurlu hareketlerinden kaynaklandığını, belirterek, müvekkili tarafından açılan boşanma davasının kabulüne, 50.000,00 TL maddî ve 50.000,00 TL manevî tazminat olmak üzere 100.000,00 TL tazminatın davalıdan tahsiline, müvekkili için aylık 2.500,00 TL tedbir nafakası ödenmesine, bu nafakanın boşanma kararının kesinleşmesinden sonra yoksulluk nafakası olarak devamına, mal rejimine ilişkin dava hakkının saklı tutulmasına, yargılama masrafları ile vekâlet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; "... Tarafların 20/06/2017 tarihinde evlendiği, taraflardan ...'nın 01/07/1948 doğumlu olduğu, ...'nın 21/02/1957 doğumlu olduğu, dava açılış tarihi ve tanık anlatımlarından 2021 yılının son ayları ile 2022 yılının başında davalının evden ayrıldığı, tarafların bu tarihten sonrada bir araya gelemediği anlaşılmıştır. İki tarafta ileri yaşlarda olup, ikinci evlilikleridir. Evlenmekteki amaçları evlilikten beklentileri farklıdır, davacı birleşen dosya davacısı kocanın oturduğu evde çocuklarının evlenmesi nedeni ile tek kaldığı, yaşadığı evin temizliği, yemek yapılması, kılık kıyafetinin temizlenmesi hayatta kendisine destek olması için evlendiği, davalı kadınınsa barınma ve ihtiyaçlarının giderilmesinde ihtiyaç duyduğu desteği almak amacıyla evlendiği anlaşılmaktadır. Tanık anlatımlarından iki tarafında evlilikten beklentilerinin tam olarak karşılanmadığı anlaşılmaktadır. Davacı kocanın cimri olması, eşine harçlık vermemesi, gezmeye gideceği zaman bunu istememesi, haftada bir kez çamaşır bulaşık makinesi çalışmasını istemesi fazla kullandığı zaman bunu sorun ederek huzursuzluk çıkarması, tartışmaya neden oması, kadının zor durumda olan kızına destek olmaması davacı kocanın kusurlu davranışlarıdır ve davalı kadının evlilikten beklentilerini tam olarak karşılamadığı anlaşılmaktadır. Davacı kadının ise, kızı, sorunlu kocasından ayrılıp kendisine Mersinde yeni bir hayat kurmasına rağmen kızıyla birlikte yaşamak için evi terk etmesi, evi terk ederek ortak yaşamı sonlandırmasının asıl sebebinin evlilik birliği içinde müşterek yaşamdan ziyade, kızı ile birlikte yaşamak için müşterek konutu terk edip, kızının yanında yaşamaya başlaması, mersinine kızının yanına giderken gezmeye diye gitmesi ve sonrasında davacı kocanın ısrarla müşterek konuta çağırmasına rağmen gelmemesi davalı kadının kusurlu davranışlarıdır. dolayısı ile iki tarafında evlilik birliğinden beklediği menfaati bir birlerinde bulamadığı, evlilik birliğinin iki taraf içinde temelden sarsıldığı ve ortak yaşamın her iki taraf içinde çekilmez hal aldığı , evlilik birliğinin temelden sarsılmasında her iki tarafın eşit derecede kusurlu davranışlarının neden olduğu..." gerekçesiyle asıl davanın kabulü ile tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, erkeğin tazminat talebinin reddine, birleşen davanın kabulü ile, tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, kadının tazminat ve yoksulluk nafakası talebinin reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı davalı- davacı kadın vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davalı-davacı kadın vekili istinaf dilekçesinde özetle; kusur belirlemesi, erkeğin davasının kabulü, kendi tazminat ve nafaka taleplerinin reddi yönlerinden istinaf kanun yoluna başvurmuştur
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; "...kocaya yüklenen kusurlu davranışlar dışında kocanın kadına küfür ettiği, sıcak çayı kadının üzerine dökerek kadına şiddet uyguladığı ve kadının yere düşüp kafasını çarpmasından sonra kadını hastahaneye götürmediği, kadının oğlu tarafından hastahaneye götürülmek zorunda kaldığı anlaşılmakla bu kusurlu davranışların da kocaya yüklenmesi gerekir. Bu kusurlu davranışların kocaya yüklenmesi durumunda boşanmanın meydana gelmesindeki olaylarda " cimri olduğu, eşine harçlık vermediği, gezmeye gideceği zaman bunu istemediği, haftada bir kez çamaşır -bulaşık makinesi çalışmasını isteyip fazla kullandığı zaman bunu sorun ederek huzursuzluk çıkardığı, tartışmaya neden olduğu, kadının zor durumda olan kızına destek olmadığı, kadına küfür ettiği, sıcak çayı kadının üzerine dökerek kadına şiddet uyguladığı ve kadının yere düşüp kafasını çarpmasından sonra kadını hastahaneye götürmediği, kadının oğlu tarafından hastahaneye götürülmek zorunda kaldığı, davalı kadının evlilikten beklentilerini tam olarak karşılamadığı anlaşılan kocanın ağır, kızı, sorunlu kocasından ayrılıp kendisine Mersin'de yeni bir hayat kurmasına rağmen kızıyla birlikte yaşamak için evi terk ettiği, evi terk ederek ortak yaşamı sonlandırmasının asıl sebebinin evlilik birliği içinde müşterek yaşamdan ziyade, kızı ile birlikte yaşamak için müşterek konutu terk edip, kızının yanında yaşamaya başladığı, Mersin'e kızının yanına giderken gezmeye diye gittiği ve sonrasında davacı kocanın ısrarla müşterek konuta çağırmasına rağmen gelmediği anlaşılan kadının hafif kusurlu olduğu anlaşılmıştır. Hükmün kusur belirlemesine ilişkin gerekçesinin bu şekilde düzeltilmesi gerekir. Türk Medeni Kanununun 174/1. maddesi, mevcut veya beklenen menfaatleri boşanma yüzünden zedelenen kusursuz veya daha az kusurlu tarafın, kusurlu taraftan uygun bir maddi tazminat isteyebileceğini öngörmüştür. Toplanan delillerden boşanmaya sebep olan olaylarda maddi tazminat isteyen eşin, diğerinden daha ziyade veya eşit kusurlu olmadığı anlaşılmaktadır. Boşanma sonucu bu eş, en azından diğerinin maddi desteğini yitirmiştir. O halde tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile kusurları ve hakkaniyet ilkesi dikkate alınarak kadın yararına uygun miktarda maddi tazminata hükmedilmesi gerekmiştir. Türk Medeni Kanununun 174/2 maddesi, boşanmaya sebep olan olaylar yüzünden kişilik hakkı saldırıya uğrayan tarafın, kusurlu olandan manevi tazminat isteyebileceğini öngörmüştür. Toplanan delillerden evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına sebep olan olaylarda tazminat isteyen eşin, ağır ya da eşit kusurlu olmadığı, kocanın tespit edilen kusurlu davranışlarının kadının kişilik haklarına saldırı teşkil ettiği anlaşılmaktadır. O halde, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, tazminata esas olan fiilin ağırlığı ile hakkaniyet kuralları dikkate alınarak kadın yararına uygun miktarda manevi tazminata hükmedilmesi gerekmiştir. Boşanma veya ayrılık davası açılınca hakim, davanın devamı süresince, gerekli olan, özellikle eşlerin barınmasına geçimine ve çocukların bakım ve korunmasına ilişkin geçici önlemleri kendiliğinden (resen) almak zorundadır (TMK.m.169). O halde; Türk Medeni Kanununun 185/3. ve 186/3. maddeleri uyarınca, tarafların ekonomik ve sosyal durumları da gözetilerek kadının talebi dikkate alınarak birleştirilen dava tarihinden geçerli olmak üzere kadın yararına uygun miktarda tedbir nafakasına hükmedilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı bulunmuştur. TMK. 175.maddesi hükmü gereğince; boşanma yüzünden yoksulluğa düşecek taraf, kusuru daha ağır olmamak koşuluyla geçimi için diğer taraftan mali gücü oranında süresiz olarak nafaka isteyebilir. Somut olayda kadın boşanmada daha ağır kusurlu değildir. Kadın hafif kusurludur. Kadının her hangi bir işte çalışmadığı, düzenli gelirinin olmadığı anlaşılmaktadır. Türk Medeni Kanununun 175. maddesi gereğince boşanma yüzünden yoksulluğa düşme koşulları oluşmuştur. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 176. Maddesinin birinci fıkrasında, yoksulluk nafakasının toptan veya durumun gereklerine göre irat biçiminde ödenmesine karar verilebileceği öngörülmüştür. Yoksulluk nafakasının toptan ya da irat biçiminde ödenebilmesine karar verilebilmesi için, tarafların ekonomik ve sosyal durumları ile ödeme gücünün göz önünde bulundurulması gerektiği açıktır. Somut olayda irat şeklinde ödeme tarafların ekonomik sosyal durumu dikkate alındığında kanunun (TMK m.176/1) amacına uygun değildir. O halde, yoksulluk nafakası yükümlüsünün yoksulluk nafakasını toptan şekilde ödemesinin uygun olacağı gözetilerek bu yönde hüküm kurulması gerekmiştir..." şeklindeki gerekçe ile İstinaf konusu edilmeyerek kesinleşen ve istinaf konusu edilmekle birlikte reddedilen konularla ilgili yeniden hüküm kurulmasına yer olmadığına, davalı davacı kadının istinaf isteminin yukarıda 2, 3, 4, 5, 6 nolu bentlerde açıklanan nedenlerle kabulü ile, hmy. 353/1-b-2 maddesi gereğince kararın kusur belirlemesine ilişkin gerekçesinin yukarıda 2. bentte belirtildiği şekilde düzeltilmesine, kararın birleşen dava yönünden 2, 3, 4 nolu bentlerinin kaldırılmasına, yerine aşağıdaki şekilde yeni bentler oluşturulmasına, yerine yeni bent oluşturulmasına karar verilen kısımları dışındaki hüküm fıkralarının aynen muhafazasına, "Birleşen Dava Yönünden; davalı -davacı kadının TMK.'nun 174/1 maddesi kapsamında maddi tazminat isteminin kısmen kabulü ile 40.000,00 TL maddi tazminatın kocadan alınarak kadına verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine davalı -davacı kadının TMK.'nun 174/2 maddesi kapsamında manevi tazminat isteminin kısmen kabulü ile 40.000,00-TL manevi tazminatın kocadan alınarak kadına verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine, davalı-davacı kadının tedbir nafakası isteminin kısmen kabulü ile; birleşen dava tarihi olan 29.09.2022 tarihinden itibaren ve tahsilde tekerrüre neden olmamak kaydı ile boşanma hükmü kesinleşinceye kadar kadın yararına aylık 1.000,00-TL tedbir nafakasının erkekten alınarak kadına verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine, davalı -davacı kadının yoksulluk nafakasına yönelik isteminin kısmen kabulü ile boşanma hükmünün kesinleşmesinin ardından bir kerede ödenmek üzere takdiren 40.000,00TL toptan yoksulluk nafakasının erkekten alınarak kadına verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine, davalı -davacı kadının sair istinaf istemlerinin esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1.Davacı-davalı erkek vekili katılma yolu ile temyiz dilekçesinde özetle; kadın lehine hükmedilen maddî, manevî tazminat ve nafaka yönlerinden istinaf yoluna başvurmuştur.
2.Davalı-davacı kadın vekili temyiz dilekçesinde özetle; Bölge Adliye Mahkemesi kararının usul ve kanuna aykırı olduğunu ileri sürerek erkeğin boşanma davasının kabulü, kusur belirlemesi, nafaka ve tazminat miktarları yönlerinden kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, karşılıklı açılan boşanma davasında erkeğin davasının kabulü, kusur belirlemesi, tazminatlar, nafakalar ve miktarları noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
4721 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesi, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 6100 sayılı Kanun'un 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddesi, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 50 nci ve 51 inci maddeleri.
3. Değerlendirme
1.Bölge Adliye Mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup taraf vekillerince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edenlere yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
04.11.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.