Logo

2. Hukuk Dairesi2024/9981 E. 2025/632 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Babalık davası kesinleşmemiş bir çocuk ile baba arasında kişisel ilişki kurulup kurulamayacağı uyuşmazlığı.

Gerekçe ve Sonuç: Davacının düzensiz yaşamı, sabıkası ve babalığının kesinleşmemiş olması gibi hususlar ile çocuğun üstün yararı gözetilerek, küçük ile davacı arasında kişisel ilişki kurulmasının çocuğun yüksek yararına uygun düşmeyeceği değerlendirilerek mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi

SAYISI : 2023/408 E., 2024/599 K.

DAVA TÜRÜ : Çocukla Kişisel İlişki Kurulması

Taraflar arasında görülen ve istinaf incelemesinden geçen davanın bozma sonrası yapılan muhakemesi sonunda İlk Derece Mahkemesince verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

Velâyet ve kişisel ilişki düzenlemesi yapılırken; göz önünde tutulması gereken temel ilke, çocuğun "Üstün yararı" (Birleşmiş Milletler Çocuk Haklarına Dair Sözleşme m, 3; Çocuk Haklarının Kullanılmasına ilişkin Avrupa Sözleşmesi m, 1; TMK m. 339/1. 343/1. 346/1; Çocuk Koruma Kanunu m. 4/b) dır. Çocuğun üstün yararını belirlerken; onun bedensel, zihinsel, ruhsal, ahlaki ve toplumsal gelişiminin sağlanması amacının gözetilmesi gereklidir. Ana ve babanın yararları; boşanmadaki kusurları, ahlaki değer yargıları, sosyal konumlan gibi durumları, çocuğun üstün yararını etkilemediği ölçüde gözönünde tutulur. Velâyet ve kişisel ilişki düzenlemesinde; çocukla ana ve baba yararının çatışması halinde, çocuğun yararına üstünlük tanınması gereklidir.

Velâyet ve kişisel ilişki kamu düzenine ilişkin olup re’sen araştırma ilkesi geçerlidir. Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesinin 12. maddesi ile Çocuk Haklarının Kullanılmasına İlişkin Avrupa Sözleşmesinin 3. ve 6. maddeleri, iç hukuk tarafından yeterli idrake sahip olduğu kabul edilen çocuklara, kendilerini ilgilendiren davalarda görüşlerini ifade etmeye olanak tanınmasını ve görüşlerine gereken önemin verilmesi gerektiğini öngörmektedir. Çocukların üstün yararı gerektirdiği takdirde görüşlerinin aksine karar verilmesi mümkündür. Velayet ve kişisel ilişki hususu, çocukları ilgilendiren konuların en başında gelir.

Somut olayda küçük Kader'in idrak çağında olduğu, davacıyı tanımadığı gibi davacıya ilişkin bilgisinin de olmadığı, sosyal inceleme raporunun alındığı, raporda küçüğün babasının davacı olduğunun kesinleştirilememesi halinde ise kişisel ilişki kurulmasının çocuğun menfaatine olmayacağının belirtildiği, davacının çocuğa karşı cinsel taciz, huzur ve sükunu bozma gibi suçlardan sabıkasının olduğu, davalı kadın tarafından cinsel saldırı nedeniyle davacı erkek hakkında suç duyurusunda bulunulduğu ve erkeğin birden fazla kez ceza evine giriş çıkışlarının olduğu, davacının düzenli bir yaşamının olmadığı anlaşılmaktadır. Kişisel ilişki kurulması ile ilgili kararlar taraflar arasında kesin hüküm oluşturmayıp, değişen şartlara göre her zaman yeniden düzenlenebilir. Tüm dosya kapsamından bu aşamada çocuk ile davacı arasında kişisel ilişki kurulması çocuğun psikolojik olarak olumsuz etkilenmesine neden olabileceği ve yüksek yararına uygun düşmeyeceği anlaşıldığından, davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.

KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA,

Temyiz peşin harcının istek halinde yatırana iadesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine,22.01.2025 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.