Logo

3. Hukuk Dairesi2022/4371 E. 2023/688 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davacılar, murisleri tarafından kullanılan konut kredisi sözleşmesi kapsamında, banka tarafından hayat sigortası yaptırılmaması nedeniyle, ölümün ardından ödenen kredi borcunun iadesi ve borçlu olmadıklarının tespiti talebinde bulunmuştur.

Gerekçe ve Sonuç: Kredi sözleşmesi ve taahhütname hükümleri ile Bireysel Kredilerle Bağlantılı Sigortalar Uygulama Esasları Yönetmeliği'nin 6. maddesi birlikte değerlendirilerek, hayat sigortası yaptırılmamasında tarafların kusur oranlarının belirlenmesi ve buna göre sonucuna uygun karar verilmesi gerektiği gözetilerek yerel mahkeme kararı bozulmuştur.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Tüketici Mahkemesi

SAYISI : 2020/46 E., 2022/74 K.

KARAR : Davanın reddi

Taraflar arasındaki menfi tespit ve istirdat davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Mahkemece davanın reddine karar verilmiştir.

Mahkeme kararı davacılar vekilleri tarafından duruşma istemli olarak temyiz edilmekle kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, 21.03.2023 tarihinde duruşma yapılmasına ve duruşma gününün taraflara davetiye ile bildirilmesine karar verilmiştir.

Belli edilen günde gelen davacılar vekili Avukat ... ile davalı vekili Avukat...'ın sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için uygun görülen saat 14.00'te Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlenerek dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacılar, murisleri tarafından davalı bankadan kullanılan konut kredisi sırasında ve ödeme müddeti içerisinde kredi sözleşmesi ve sigorta taahhütnamesi ile yetkilendirildiği halde davalının sorumluluğunu yerine getirmeyerek hayat sigortası yaptırmadığını, bu nedenle ölüm sonrası bankaya ödeme yapmak zorunda kaldıklarını, davalı banka tarafından sözleşme tarihi ve takip eden yıllarda kredi borçlusu adına hayat sigortası yerine ferdi kaza sigortası yaptırılıp sigorta primlerinin de tahsil edildiğini, bu şekilde mağduriyete neden olunduğunu ileri sürerek; kredi borcu olarak ödemek zorunda kaldıkları miktardan şimdilik 5.000,00 TL'nin tahsiline, bakiye kredi borcu için davalıya borçlu olmadıklarının tespitine karar verilmesini istemişlerdir.

II. CEVAP

Davalı, sözleşme tarihi itibariyle sigorta yaptırma zorunluluğu olmadığını, tüketicinin tercihi ile sigorta yapılmadığını savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

III. MAHKEME KARARI

Mahkemece 03.03.2016 tarihli ve 2013/1904 E., 2016/393 K. sayılı kararla; davanın reddine karar verilmiştir.

IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Bozma Kararı

1. Mahkeme kararına karşı davacılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Yargıtay (Kapatılan) 13. Hukuk Dairesinin 23.05.2019 tarihli ve 2017/9062 E., 2019/6518 K. sayılı ilamıyla; ".... Dava konusu uyuşmazlıkta kredi ilişkisinin başından itibaren sigorta yapılmadığı sabittir. Hayatın olağan akışına göre kredi kullanan tüketici konut veya hayat sigortası olup olmadığını, yenilenip yenilenmediğini kendisi takip etmelidir. Ancak kredi veren kuruluş da basiretli tacir gibi davranma yükümlülüğü ve mevzuat hükümleri doğrultusunda bu hususta tüketiciyi bilgilendirmelidir. Kaldı ki taraflar arasındaki sözleşmenin ve taahhütnamenin sigortaya ilişkin açıklanan hükümleri, sigorta yaptırılmak istenmese dahi bankanın re'sen sigorta işlemlerini yapıp masraflarını da herhangi bir ihtara gerek olmaksızın kredi kullananın hesaplarından çekme yetkisi vermekle, bankanın yetkisi kadar sorumluluğunu da arttırmaktadır. Kredi kullanan davacılar murisinin sözleşmeden yaklaşık 6 yıl kadar sonra vefat etmiş olduğu da dikkate alındığında tarafların kredinin yapılmamasında müterafık kusurlu olup olmadıkları değerlendirilmek ve varsa kusurlarına göre, bu kapsamda dosyanın konusunun uzmanı bilirkişiye tevdii ile varılacak sonuç çerçevesinde bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde davanın reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, hükmün bozulmasını gerektirir." gerekçesiyle karar bozulmuştur.

B. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar

Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla, dava konusu uyuşmazlıkta kredi ilişkisinin başından itibaren sigorta yapılmadığı, hayatın olağan akışına göre kredi kullanan tüketicinin konut veya hayat sigortası olup olmadığını, yenilenip yenilenmediğini kendisinin takip etmesi gerektiği, davacılar murisi ile davalı banka arasında 14.12.2005 tarihli 240 ay vadeli 65.000,00 TL tutarlı konut kredisi sözleşmesi imzalandığı, kredi kullananın ödemeler devam ederken 16.12.2011 tarihinde vefat ettiği, 01.02.2009 tarihinde Bireysel Kredilerle Bağlantılı Sigortalar Yönetmeliğinin yürürlüğe girdiği, kredinin kullanıldığı tarihte 01.02.2009 tarihinde Bireysel Kredilerle Bağlantılı Sigortalar Yönetmeliğinin yürürlükte olmadığı, 01.02.2009 tarihinde Bireysel Kredilerle Bağlantılı Sigortalar Yönetmeliği öncesinde, kredinin kullanıldığı tarihte ihtiyari sigortalarda, kredi süresi içerisinde yenileme sorumluluğunun kredi kullanana, yenilemeye ilişkin bildirim yapma ve bilgilendirme sorumluluğunun kredi kuruluşuna ait olduğuna ilişkin bir düzenleme bulunmadığı, davacılar murisinden hayat sigortası poliçesine ilişkin kesinti yapılmadığı ve davacılar murisinin hayat sigortası poliçesi düzenlenmesine ilişkin talebi bulunmadığı, baştan itibaren hayat sigortası poliçesi düzenlenmediğinden davalının olmayan bir sigortanın yenilenmesine ilişkin bir bildirimi de olamayacağı, davalının hayat sigortası poliçesi bulunmamasında müterafik kusuru bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

IV. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuran

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde davacılar temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacılar, Yargıtay bozma ilamında; ".... Kredi veren kuruluş da basiretli tacir gibi davranma yükümlülüğü ve mevzuat hükümleri doğrultusunda bu hususta tüketiciyi bilgilendirmelidir..." denilmek suretiyle 01.02.2009 tarihinde yürürlüğe giren Bireysel Kredilerle Bağlantılı Sigortalar Yönetmeliği'nin murisin vefatından (16.12.2011'den) önce yürürlüğe girmiş olması sebebiyle ihtilafa konu vefat tarihi itibariyle uygulanması gerektiğinin hüküm altına alındığını, Yargıtay bozma ilamındaki bu hükmün, yasal ve yerinde olduğu gibi davacılar lehine müktesep hak da oluşturduğunu, kredi kullanan müşterinin, kredi taksitleri yanında ayrıca davalı bankanın talebine göre her yıl birden çok kez sigorta primi yatırmak suretiyle, kredi borcunun teminat altına alınması amacıyla hayat sigortası düzenlenmesi isteğini açıkça ortaya koyduğunu, aksi düşüncenin hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, basiretli tacir gibi davranma ve mevzuat hükümleri doğrultusunda bu hususta tüketiciyi bilgilendirme yükümlülüğünü ihlal ettiği sabit olan davalı bankanın, gerek kredi sözleşmesi ve gerekse kredi kullanana imzalattığı sigorta taahhütnamesi ile kredinin teminatını teşkil edecek şekilde sigorta poliçesi düzenlenmesi konusunda artık yetki ve sorumluluğu kendi üzerine almış olması karşısında mahkeme kararındaki sair gerekçelerin de maddi ve yasal hiçbir dayanağı olmadığını ileri sürerek; kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, davacıların murisi ile davalı banka arasında imzalanan konut kredisi sözleşmesi kapsamında hayat sigortası yapılmaması nedeniyle borçlu olmadıklarının tespitine ve yapılan ödemenin iadesi istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1. 17.01.2009 tarihli Bireysel Kredilerle Bağlantılı Sigortalar Uygulama Esasları Yönetmeliği 6 ıncı madde, "(1) Kredi konusuna ilişkin ihtiyari sigortalar bulunduğu takdirde, bu sigortalar konusunda kredi kullanana kredi kuruluşu tarafından bilgi verilir. Bilgilendirme; sigortanın türü, süresi, yenilemeleri ve yenileme dönemlerinde primin tahsil edilme yöntemi, prim tutarı, primin nasıl tahsil edileceği, sigortanın teminatının kapsamı varsa muafiyet, tazminat limiti ve benzeri konuları içerir.(2) İhtiyari sigortalarda, kredi süresi içerisinde yenileme sorumluluğu kredi kullanana, yenilemeye ilişkin bildirim yapma ve bilgilendirme sorumluluğu ise kredi kuruluşuna aittir."

2. 17.01.2009 tarihli Bireysel Kredilerle Bağlantılı Sigortalar Uygulama Esasları Yönetmeliği 10 uncu madde, "(1) İhtiyari sigortalarda, öncelikli olarak kredi borçlusunun sigortalı olması ve/veya kredi konusu malın veya eşyanın sigortalattırılması esastır. ...(3) Kredi kuruluşu, sigortanın kendisi veya başka bir sigorta aracısı tarafından yaptırılabileceği hususunda kredi kullananı bilgilendirir. Kredi kuruluşu, kredi kullanan kişinin başka bir sigorta şirketi veya sigorta aracısı yoluyla yaptırdığı ve talep edilen teminatları kapsayan sigorta poliçesini kabul etmek zorundadır."

3. 17.01.2009 tarihli Bireysel Kredilerle Bağlantılı Sigortalar Uygulama Esasları Yönetmeliği 12 nci madde, "Kredi kullanan veya şirket tarafından yenileme yapılmasına ilişkin taahhüt verilmiş olması, kredi kuruluşunun yenilemeye ilişkin bildirim yapma yükümlülüklerini ortadan kaldırmaz. Kredi kullananın sigortanın yapılması için verdiği teklifnamenin reddedilmesi, sigorta sözleşmesi şartlarında değişiklik yapılması, sigortanın herhangi bir nedenle sona ermesi veya prim ödemesinden muaf sigorta haline gelmesi durumlarında, söz konusu işlemin gerçekleştirildiği günden itibaren beş iş günü içinde, kredi kuruluşu tarafından kredi kullanana bildirim yapılır."

3. Değerlendirme

1. Uyuşmazlıkla ilgili mevzuat ve sözleşme hükümleri incelendiğinde; 17.01.2009 tarihli Resmi Gazetede yayımlanarak 01.02.2009 tarihinde yürürlüğe giren Bireysel Kredilerle Bağlantılı Sigortalar Uygulama Esasları Yönetmeliğinin “Amaç” başlıklı bölümünde, “Bu Yönetmeliğin amacı, kredi kuruluşları tarafından verilen kredilerle bağlantılı olan zorunlu ve ihtiyari sigorta ürünlerinin sunumunda birlik ve güvenilirliği sağlamak, sigorta ettirenlerin, sigortalıların ve lehdarların hak ve menfaatlerini korumak ve verilecek hizmete ilişkin usul ve esasları düzenlemektir.” denilmekte, “Kapsam” başlıklı bölümünde ise, “Bu Yönetmelik, Türkiye’de faaliyet gösteren her türlü kredi kuruluşunun sağladığı kredilerle bağlantılı yaptırılan ihtiyari ve zorunlu sigortaları ve bu sigortalar dahilinde verilecek teminatları kapsar.” denildikten sonra aynı Yönetmeliğin “İhtiyari Sigortalar” başlığında düzenlenen 6 ncı maddesinin 2 nci fıkrasında da “İhtiyari sigortalarda, kredi süresi içerisinde yenileme sorumluluğu kredi kullanana, yenilemeye ilişkin bildirim yapma ve bilgilendirme sorumluluğu ise kredi kuruluşuna aittir.” denilmektedir. Davacıların miras bırakanı ile davalı banka arasında imzalanan sözleşmenin 9/5-2 nci maddesinde ise, "Müşteri açılan kredi sebebiyle bankanın uygun göreceği bedel ve şartlarla ferdi kaza sigortası, hayat sigortası yaptıracağını, önceden yapılmış bir ferdi kaza sigortası, hayat sigortası bulunması halinde ilgili sigorta poliçesinde bankanın dain ve mürtehin olarak gösterilmesi yönünde gerekli değişikliğin yapılarak poliçeyi bankaya teslim edeceğini, bankanın bu sigortalarla ilgili prim tutarlarını banka nezdindeki hesaplarından tahsile yetkili olduğunu, vefat halinde mezkur sigorta sonucu ödenecek tazminattan o tarihte bankaya olan borcun mahsubundan sonra kalacak meblağın mirasçılarına ödenmesini beyan, kabul ve taahhüt eder" hükmü bulunmaktadır. Kredi sözleşmesi nedeniyle hayat sigortası yapılmasındaki amaç, banka yönünden kredi borcunun teminat altına alınması olduğu kadar, belli bir prim borcu getirmekle birlikte, sigortalının da bunda menfaatinin olduğu kuşkusuzdur. Bu nedenle uyuşmazlığın çözümünde, her iki tarafın da hak ve menfaatlerinin gözetilip korunması esas alınmalıdır.

2. Somut olayda, daini mürtehin sıfatına sahip davalı banka tarafından davacıların murisine 14.12.2005 tarihinde 65.000,00 TL tutarlı ve 240 ay vadeli konut kredisi kullandırıldığı, kredinin aylık 789,85 TL geri ödemeli olup aynı tarihte murisin hesabından ferdi kaza ve konut paket sigortası tahsilatı yapıldığı, hesap hareket dökümleri incelendiğinde düzensiz aralıklarla sigorta çeşidi belirtilmeden değişik tarih ve tutarlarda çok sayıda prim tahsilatı kaydı bulunduğu, davacılardan kredinin en son tahsilat tarihi olan 23.12.2013 tarihinde bile 254,00 TL hesaptan tahsil edilmek sureti ile mevcut konut paket sigortası poliçesinin yenilenmesine karşılık, hayat sigortası hususunda davacılar murisinin yazılı olarak bilgilendirildiğine dair bir belge olmadığı, gerek sözleşme gerekse taahhütname ile verilen hayat sigortası poliçesi tanzim ederek müşteriden primi talep ve tahsil etme yetkisi olduğu halde daha elzem olan hayat sigortası poliçesi tanzim etmek yerine, tali sayılabilecek ferdi kaza ve konut paket sigortası yaptırılması, 8 yıl boyunca söz konusu poliçeleri her yıl yenileyerek poliçe primlerini hesaba taksit tutarı kadar yatırılan meblağ içinden, taksit tutarını eksilterek dahi tahsil eden davalı bankanın sözleşme ve taahhütnamenin kendisine hayat sigortası poliçesi yapması yetkisi vermediğini ileri sürmesinin anlamlı olmadığı, bankaca hayat sigortasının yapılması amacıyla murise hiçbir bildirimde bulunulmadığı ve davacılar murisinin de hayat sigortasının yapılması talebinde bulunmadığı göz önüne alındığında bakiye kredi taksitlerinin ödenmesi hususunda tarafların müterafik kusurlu oldukları sonucuna varılmalıdır. O halde, mahkemece, tarafların kusur oranlarını tespit eden 15.11.2021 tarihli bilirkişi raporu da dikkate alınarak kusur oranlarının dosya muhtevasına uygun şekilde takdir edilerek sonucuna uygun bir karar verilmesi gerekirken, hatalı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve kanuna aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan Mahkeme kararının 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun (1086 sayılı Kanun) 428 inci maddesi gereğince davacılar yararına BOZULMASINA,

8.400,00 TL Yargıtay duruşması vekalet ücretinin davalıdan alınıp davacılara verilmesine,

Peşin alınan temyiz harcını istek halinde temyiz eden davacılara iadesine

6100 sayılı Kanun'a eklenen Geçici 3 üncü maddesi atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Kanun'un 440 ıncı maddesi uyarınca dosyanın gönderildiği mahkemece kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,

21.03.2023 tarihinde oy çokluğuyla karar verildi.

(Muhalif)

KARŞI OY

Davacılar, murisleri tarafından davalı bankadan kullanılan konut kredisi sözleşmesi sırasında sigorta taahhütnamesi yapılmasına rağmen bankaca hayat sigortası yaptırılmaması nedeniyle ölüm sonrası ödemek zorunda kaldıkları miktarların ödenmesini talep etmişlerdir.

Daire çoğunluğu ile aramızdaki ihtilaf, konut kredisi kullanımı sırasında bankanın hayat poliçesi tanzim zorunluluğunun bulunup bulunmadığı ve yapılmaması halinde bankanın kusurlu bulunup bulunmadığı noktasında toplanmaktadır.

Davacılar murisi, davalı bankadan 14.12.2005 tarihli konut kredisi kullanmış ve 16.12.2001 tarihinde vefat ettiği tarihe kadar taksitlerini ödemiştir. Vefattan sonra 25 adet taksit de davacılar tarafından ödenmiştir.

Davacılar murisi tarafından tarihsiz bir sigorta taahhütnamesi verilmiştir. Buna göre, bütün riskleri kapsayan ve daini mürtehini davalı banka olmak üzere, yaptıracağı ya da bedelini ödeyeceği kasko/konut paket/ferdi kaza/hayat sigorta poliçesinin/poliçelerinin prim tutarının, ferilerinin derhal davacılar murisi tarafından ödeneceği taahhüt edilmiştir.

Kredi çekerken hayat sigortası yaptırmak zorunlu değildir ve bankaların kredi vermek için koşul olarak öne sürdükleri hayat sigortası şartının yasal bir dayanağı bulunmamaktadır. Ancak hayat sigortası poliçeleri banka ve sigorta ettirenler yönünden bir teminat oluşturmaktadır. Hayat poliçesi, sigorta edilen müşterinin vefatı halinde varislerine borç intikal etmesini önleme amacı da bulunmaktadır.

Somut olayda davacılar murisinin tarihsiz taahhütnamesi ile bankaya birçok sigorta poliçesinden dilediğini yaptırma yetkisi verilmiştir. Taahhütnamede “poliçesinin/poliçelerinin” kelimeleri kullanılarak bankanın dilediği poliçeyi yapacağı anlaşılmaktadır. Nitekim davalı banka ferdi kaza ve konut poliçelerini yapmış diğerlerini yapmamıştır.

Hayat poliçesi kredi veren kuruluş tarafından verilen yetki ile kendi bünyesinde bulunan sigorta şirketine yaptırılabileceği gibi kredi kullanan tarafından bağımsız bir sigorta şirketine de yaptırılabilir. Poliçeyi kredi veren bankanın yapma zorunluluğu yoktur. Hayat poliçesi yapma sorumluluğu bu yönüyle kredi kullanana ait bulunmaktadır.

Bireysel Kredilerle Bağlantılı Sigortalar Uygulama Esasları Yönetmeliği (RG. 13.3.2015) 12 nci maddesine göre, “Kredi bağlantılı sigortalarda, kredi vadesi boyunca, yenileme sorumluluğu kredi kullanana, sigorta sözleşmesinin yenilenmesine ilişkin bildirim yapma sorumluluğu ise kredi kuruluşuna aittir.” Aynı hüküm 17.1.2009 tarihli Yönetmeliğin 7 nci maddesinde de vardır.

Somut olayda, kredi kullanma esnasında davalı banka tarafından hayat poliçesi yapılmamış, buna ilişkin herhangi bir prim alınmamış, muris kredi borcunu ödediği 6 yıl boyunca yapılandırmadan yararlandığı halde hayat poliçesini kontrol etmemiş, bu yönde talepte bulunmamıştır.

Yönetmeliğe göre hayat poliçesini yenileme sorumluluğu kredi kullanana verilmiş, yenilenmesine ilişkin bildirim yapma yükümlülüğü ise kredi kuruluşuna verilmiş ise de hiç yapılmayan hayat poliçesinin yenilenmesinin bildirimi olamayacağı gibi kredi sözleşme tarihinde bu Yönetmelikler yürürlükte olmaması nedeniyle davalı bankanın bu yönde bir yükümlülüğü de bulunmamaktadır.

Kredi kullanan mirisin hayatta iken hayat poliçesi bankaca yapılmadığı, muris tarafından da yaptırılmadığı, bu konuda hiç prim ödemesi bulunmadığı, borcunu yapılandırmasına rağmen 6 yıl boyunca hayat poliçesi yapılıp yapılmadığını kontrol etmediği, riskin gerçekleşmemesi halinde prim ödenmediğinden poliçe yapılmaması muris lehine olduğu, taahhütnameye göre bankanın bütün poliçeleri yapma zorunluluğu bulunmadığı, sözleşmeden sonra uzun yıllar sessiz kalıp risk gerçekleştikten sonra sorumluluğu bankaya yüklemenin Medeni Kanun'un 2 nci maddesinde belirtilen hakkın kötüye kullanımı

teşkil ettiği gerekçeleri ile yerel mahkeme kararının onanması düşüncesinde olduğumdan sayın çoğunluğun görüşüne katılmıyorum.