"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İZMİR BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 4. HUKUK DAİRESİ
İLK DERECE MAHKEMESİ : NAZİLLİ 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında ilk derece mahkemesinde görülen menfi tespit davasının kabulüne dair verilen karar hakkında bölge adliye mahkemesi tarafından yapılan istinaf incelemesi sonucunda; davalı tarafın istinaf başvurusunun esastan reddine yönelik olarak verilen kararın, süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı; kaçak su kullanıldığından bahisle haklarında tesis edilen 22/12/2015 tarihli kaçak su zaptı ile buna dayalı olarak hesaplanan kaçak su kullanım bedel tahakkukundan, Nazilli Belediyesi ile imzalanan 07/02/2014 tarihli sözleşme doğrultusunda borçlu bulunmadığının tespitine, sözleşmenin geçerli kabul edilmemesi halinde keşif yapılarak ödenmesi gereken bedelin tespitini talep etmiştir.
Davalı, davanın reddini istemiştir.
İlk derece mahkemesince; davacı ile dava dışı Nazilli Belediyesi arasında yapılan 07/02/2014 tarihli sözleşmenin, davalıyı da bağlayan geçerli bir sözleşme olduğu, bilirkişi raporu doğrultusunda davacının 22/12/2015 tarihli kaçak su zaptı nedeniyle davalıya 222.359,58 TL kaçak su kullanma bedeli ve 311,31 TL gecikme faizi olmak üzere toplamda 222.670,89 TL borçlu olmadığının tespitine karar verilmiş; karara karşı,davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
Bölge adliye mahkemesince; inşaat aşamasında sayaçtan geçirilmeden doğrudan bağlantı ile şebekeden kullanılan suyun, protokol kapsamında artezyen suyu gibi kabul edilerek kullanıldığı, inşaat tamamlandıktan sonra sayaçtan geçirilmeden şebeke suyunun kullanıldığına ilişkin delil olmadığı, ... Evleri ismiyle parsel üzerinde 6 adet
blokta bulunan 14'er adet daire için binaların yapımının tamamlanıp iskan ruhsatlarının alınıp iskana açık hale gelmemesi ile her bir daire için ayrı ayrı su ve elektrik abonelerinin alındığının keşif sırasında tespit edilmiş olduğu, dolayısı ile kullanımın abone veya abone olmaksızın şube yolundan veya şebeke hattından su temini yani kaçak su kullanımı niteliğinde olmadığı gerekçesiyle; davalının istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiş; karar, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Uyuşmazlık; kaçak su kullanımından kaynaklı borcun bulunmadığının tespiti ile davacı ile dava dışı Nazilli Belediyesi ile imzalanan 07/02/2014 tarihli sözleşmenin geçerli olup olmadığının tespitine ilişkindir.
Dosya kapsamından davalı idare görevlileri tarafından 22/12/2015 tarihli tutanakta; davacı şirket tarafından inşaa edilmekte olan binalarda 251404 nolu abone eks inşaat sayacının yerinde takılı olmadığının inşaatlara su basılmış olduğunun, altı adet bina ve her binada 14 daire bulunduğunun ve söz konusu inşaatlarda karşılıksız su kullanıldığının tespit edildiği, 05/02/2016 tarihli tutanakta ise; su sayacının yerinin değiştirilmiş olduğunun ve sayaçla oynandığı için sayacın otomatik olarak kendini kilitlediğinin tespit edilerek fotoğraflandığı , davalı idare tarafından sayaçsız ve karşılıksız su kullandığı tespit edilen davacı şirketin sarfiyatı tespit edilemediği için, söz konusu inşaatlara ilişkin olarak Nazilli Belediyesinden temin edilen bilgilere ve inşaat alanına göre kaçak su kullanım bedeli ve gecikme faizi tahakkuk ettirildiği anlaşılmıştır.
Nazilli Cumhuriyet Başsavcılığının 2016/2551 Esas sayılı dosyasından; 07/02/2014 tarihli protokolde kuyunun Belediyeye devredilmiş olduğunun, kat maliklerinin mağdur olmamaları için devredilen kuyudan T çıkartılıp , kendi ihtiyaçlarını görmesi için kol bırakıldığının görüldüğü, kullanmanın hukuki ilişkiye dayandığı gerekçesiyle şüpheli müteahhit ... hakkında karşılıksız yararlanma suçundan kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildiği görülmüştür.
Mahkemece yapılan 09/03/2018 tarihli keşifte dinlenen tutanak tanığı ... beyanında; " ...sitenin şantiye aboneliği bulunmaktaydı. ...biz inşaat suyu sayacını ve çeşmeyi kontrol ettiğimizde herhangi bir şekilde gelen suyun şantiye suyu olmadığını, çeşmenin fotoğraftaki gibi akmadığından kaçak su kullanıldığını tespit ettim. ..o gün saatin faal olmadığını kontörünün olmadığını sistemden o gün kontrol ettim....inşaatta çalışan Hilmi Bey inşaatta kullanılan suyun şebeke suyu olduğunu söyledi..." şeklinde ifade ettiği, diğer tutanak tanığı ...; ".... Yol cephesinde sitenin girişinde siteye şehir şebekesi suyundan düz bağlantı yapıldığını tespit ettim. Daha öncesinde sitenin yola cephesi olan yerde çavuş düz bağlantı yapıldığını ancak binaya su sağlanan borularda herhangi bir sayaç bulunmadığını, inşatta görevli arkadaşlar şuan sayacın bağlı olduğu boru ve çeşmeyi bodrumdan sökülü vaziyette getirmişlerdi. ...05/02/2016 tarihli tutanakla ...sayacın yerinin değiştirildiğini.... Vanayı o gün açıp kapattığımda binada çalışan ustalara artık su gitmediğini tespit edince bu suyun sayaçtan geçmeyen şehir şebeke suyu olduğunu anladık..." şeklinde beyanda bulunduğu, tanık ... ... ise, " .. Biz sayacı söktüğümüzden dolayı onlar mütemadiyen sanki suyu kaçak kullanıyormuşcasına tutanağını tuttular. Deneme amaçlı zamanda geldiklerinden bu şekilde kayıt dışı kullanım olduğunu düşündüler. Halbuki biz sayacı sökmeden önce sabah saatlerinde ve daha önceki zamanlarda sayaçtan geçen suyu kullanıyorduk. ..deneme amaçlı kuyu suyunu kullandığımızı söyledik..." şeklinde beyanda bulunduğu, davacı tanığı ... ise duruşmada; "...Sondaj kuyusundan elde edilen su saat takılmak suretiyle bahçe sulamada kullanılır ama içme suyu olarak şebekeden gelen su yine su saati takılmak suretiyle evlere tesisat kurularak kullanılır. .... Ben sondajdan çıkartılan suyun nasıl kullanılacağı ile ilgili bir işlem yapmam. Kalan iç bağlantıları mütahit kendisi belirler bu olayda da ben ... Yapı'nın su bağlantılarını yaptım. Onlar kendi iç bağlantılarını kurdurmuşlardır ama Aydın Büyük Şehir belediyesinin neden kaçak su iddiasıyla işlem yaptığını bilmiyorum. Ben suyun kullanımının kaçak olup olmadığını bilmiyorum. Zira söylediğim gibi inşaat içerisinde kurulan şebekeden benim haberim olmaz ...." şeklinde beyanda bulunduğu ancak derece mahkemesince tanık beyanlarına ilişkin herhangi bir değerlendirilmede bulunulmadığı anlaşılmıştır.
İlk derece mahkemesince hükme esas alınan 27/04/2018 havale tarihli inşaat mühendisi bilirkişi raporunda; olay mahallinde teknik veya gözlemsel olarak kaçak su kullanılıp kullanılmadığının tespitinin mümkün olmadığı, olay gününü tanıklık yapanların beyanları ile ancak tespitin yapılabileceği görüşünde olduğu, 17/12/2018 havale tarihli makina mühendisinin raporunda ise 07/02/2014 tarihli tutanak hukuki olarak geçerli sayılırsa, kullanım yaptıkları su ile ilgili olarak bir ücret tahakkuk ettirilmeyebileceği, şehir su şebekesini beslemesi için Nazilli Belediyesine devri yapılan sondaj kuyusu karşılığı, ücretsiz su olarak değerlendirileceği, tutanak hukuki olarak geçersiz ise 51.958,58 TL bedelli kaçak su tüketildiği belirtilmiştir.
Yukarıda açıklandığı üzere; ilk derece mahkemesince davacı şirket ile dava dışı Nazilli Belediyesi arasında imzalanan tutanağın geçerli olduğu ve hukuken geçerli sayılan tutanağa istinaden makina mühendisi bilirkişinin hazırladığı rapor doğrultusunda davanın kabulüne karar verildiği, bölge adliye mahkemesince ise, tanık beyanları irdelenmeksizin varsayıma dayalı olarak kullanılan suyun kaçak su kullanımı niteliğinde olmadığı gerekçesiyle, davalı tarafın istinaf başvurusunun reddine karar verildiği görülmüştür.
Hal böyle olunca, ilk derece mahkemesince; davacı şirketin kaçak su kullanımından kaynaklı borcunun bulunup bulunmadığının tespiti için, davacı şirket ile Nazilli Belediyesi arasında imzalanan 07/02/2014 tarihli tutanak, davacı şirketin abonelik sözleşmesi, tanık beyanları, Aydın Büyükşehir Belediyesi Su ve Kanalizasyon İdaresi Genel Müdürlüğü Tarifeler Yönetmeliği, kaçak tutanağı ile tüm bilgi ve belgeler değerlendirilip tartışılarak davacı şirketin kaçak su kullanımında bulunup bulunmadığının tespit edilmesi, kaçak su kullanımında bulunduğunun anlaşılması halinde miktarının tespiti hususunda, önceki bilirkişiler dışında seçilecek konusunda uzman üç kişilik bilirkişi heyetinden, Yargıtay ve taraf denetimine elverişli rapor alınarak hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken; eksik inceleme ve yetersiz bilirkişi raporu benimsenerek yazılı şekilde karar verilmiş olması, doğru görülmemiş bozmayı gerektirmiştir.
İlk derece mahkemesi kararının, yukarıda açıklanan nedenlerle bozulmasına karar verilmiş olduğundan, HMK'nın 373/1 maddesi uyarınca, işbu karara karşı yapılan istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin bölge adliye mahkemesi kararının da kaldırılmasına karar verilmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle 6100 sayılı HMK'nın 373/1 maddesi uyarınca temyiz olunan bölge adliye mahkemesi kararının KALDIRILMASINA, aynı Kanun'un 371. maddesi uyarınca ilk derece mahkemesi kararının davalı yararına BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, dosyanın ilk derece mahkemesine, kararın bir örneğinin de bölge adliye mahkemesine gönderilmesine, 23/11/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.