"İçtihat Metni"
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2021/2026 E., 2022/1247 K.
DAVA TARİHİ : 30.06.2016
KARAR : Davanın reddi
İLK DERECE MAHKEMESİ : ... 2. Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2016/393 E., 2021/131 K.
Taraflar arasındaki tazminat davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davalılar vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince; davalılar vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak yeniden esas hakkında davanın reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacılar vekili tarafından duruşma istemli temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, 11.04.2023 tarihinde duruşma yapılmasına ve duruşma gününün taraflara davetiye ile bildirilmesine karar verilmiştir.
Belli edilen günde gelen davacılar vekili ... ile davalılar ... ve diğerleri vekili Avukat ..., diğer davalılar ... ve diğerleri vekili Avukat Yiğit Andiç'in sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için uygun görülen saat 14.00'te Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlenerek dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacılar; davaya konu 188 parsel sayılı taşınmazın 1/2 payının kök muris İsmail Doğan adına kayıtlı olduğunu, kök murisin sağlığında eşi Binnaz Doğan'a vermiş olduğu geçersiz vekaletnameyi, ölümünden sonra aynı taşınmazda paydaş olan davalıların murisi Salih Doğan'ın Binnaz'ın yaşlılığından istifade edip kandırarak kullanması suretiyle tapusunu üzerine geçirdiğini, akabinde taşınmazı üçüncü kişiye satıp tapuda devrettiğini, işlemin mutlak butlanla batıl olması nedeniyle tapu iptal ve tescil istemiyle açılan davanın kabul ile sonuçlanıp temyiz incelemesinden geçerek kesinleştiğini, ancak bu sırada taşınmazın kamulaştırıldığını, bu nedenle hükmün infaz edilemediğini, kamulaştırma bedelinin de kendilerine ödenmediğini, munzam zararlarının tazmini istemiyle açmış oldukları davanın kabulüne karar verilerek kesinleştiğini, davalı tarafın kusurlu davranışı nedeniyle zarara uğradıklarını ileri sürerek; davaya konu taşınmazın dava tarihi itibariyle tespit edilecek gerçek değerinden, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, şimdilik 20.000 TL'nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini talep etmişler; 31.01.2018 tarihli ıslah dilekçesi ile taleplerini 25.206.948 TL'ye yükseltmişlerdir.
II. CEVAP
Davalılar; davacıların kök muris İsmail Doğan'ın mirasçısı olan eş Binnaz Doğan'ın mirasçıları olduklarını, Binnaz Doğan'ın ise iddiaya konu danışıklı işlemin tarafı olup, ölü eşinin vekaletini kullanmak suretiyle taşınmazı tapuda devretmekle kötü niyetli davrandığını, murisleri Salih Doğan'ın davaya konu taşınmazı bedelini ödeyerek satın aldığını, davacıların eldeki davayı açmakta hukuki yararının bulunmadığını, kaldı ki taşınmazın sonrasında kamulaştırıldığını, kamulaştırma nedeniyle taşınmazın devrinin gerçekleştirilemediğini, kamulaştırma bedelinin o tarihteki taşınmazın maliki dava dışı Mehmet Yazıcı'ya ödenmediğini, davacıların kamulaştırma bedelinin tahsiline yönelik dava açmaları gerekirken, açmayarak kendi eylemleri nedeniyle zarara uğradıklarını savunarak, davanın reddini istemişlerdir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; 28.04.2019 tarihli bilirkişi heyeti raporu hükme esas alınarak, davalıların davaya konu taşınmaza haksız eylemleriyle malik olup, taşınmaz üzerinde tasarrufta bulunmaları nedeniyle kusurlu oldukları, davacıların kamulaştırma bedelinin faiziyle birlikte tahsilini isteyebilecekleri gibi temerrüt faizini aşan zararlarını da talep edebilecekleri, davacıların munzam zarar alacağı olarak taşınmazın kamulaştırma tarihindeki kaim değeri ve bu değerin alım gücünün dava tarihindeki ulaştığı miktarın bulunup, bundan kamulaştırma bedeli ile dava tarihine kadar işlemiş yasal faiz miktarı toplamının mahsup edilerek bakiye kalan miktara hükmedilmesi gerektiği, bilirkişi raporu ile davacıların zararının 12.915.291,20 TL olarak hesaplandığı gerekçesiyle; davanın kısmen kabulü ile 12.915.291,20 TL'nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılardan tahsiline karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde davalılar vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davalılar vekili; bilirkişi raporunun hükme esas alınamayacağını, hesaplamanın hatalı olduğunu, davaya konu taşınmazın satışının davacıların murisi Binnaz Doğan tarafından gerçekleştirildiğini, Binnaz Doğan'ın danışıklı işlemin tarafı olduğunu, davalıların murisi Salih Doğan tarafından taşınmazın bedeli ödenerek satın alındığını, haksız ve mesnetsiz açılan davanın reddinin gerektiğini, kaldı ki kamulaştırma bedelinin de kendilerine ödenmediğini ileri sürerek; İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; eldeki davada davaya konu taşınmazın kamulaştırma bedelinin tahsili değil, taşınmazın gerçek değerinin tespit ile tahsilinin talep edildiği, kesinleşen mahkeme kararı ile davacıların uğradıkları zararın davalılardan tahsiline karar verildiğinden, davacıların yeniden zarara uğradıklarını ileri sürmelerinin hukuken mümkün olmadığı gerekçesiyle; davalılar vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak yeniden esas hakkında davanın reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde davacılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacılar vekili; ... 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 1998/14 E. sayılı dosyasında, fazlaya ilişkin hakları saklı tutarak, munzam zararın tazmininin talep edildiğini ve Mahkemece kabul kararı verilerek, toplam 249.340,95 TL tazminatın hüküm altına alındığını, kararın temyiz incelemesinden geçerek kesinleştiğini, eldeki dava ile munzam zararlarının tazminini değil, taşınmazın kamulaştırılmış olması nedeniyle tescili mümkün olmadığından değerinin tahsilinin talep edildiğini, önceki kesinleşen Mahkeme kararı ile tüm zararlarının giderilmediğini ileri sürerek; kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, tazminat istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 303 üncü maddesinin birinci fıkrasında maddi anlamda kesin hüküm; “Bir davaya ait şekli anlamda kesinleşmiş olan hükmün diğer bir davada maddi anlamda kesin hüküm oluşturabilmesi için taraflarının, dava sebeplerinin ve ilk davanın hüküm fıkrası ile ikinci davaya ait talep sonucunun aynı olması şarttır.” şeklinde açıklanmıştır.
2. Dava konusu uyuşmazlığın daha önce bir kesin hüküm ile çözümlenmiş olması olumsuz dava şartıdır. Birinci dava ile ikinci davanın müddeabihlerinin (konularının) dava sebeplerinin yani davanın dayandığı olayların ve davanın taraflarının aynı olması halinde maddi anlamda kesin hüküm oluşur. Yargısal kararlara tanınan bu yasal gerçeklik niteliğinden dolayı, aynı konuda yeni bir dava açılamaz. Açılırsa bu dava dinlenmez, dava koşulu (şartı) yokluğundan reddedilir (Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 03.04.2013 tarihli ve 2012/1-1133 E. - 2013/421 K. sayılı kararı da aynı yöndedir).
3. Kesin hüküm itirazı, davanın her aşamasında ileri sürülebilir ve mahkemenin de davanın her aşamasında kesin hükmün varlığını kendiliğinden gözetip, davayı kesin hüküm bulunduğu (dava şartı yokluğu) gerekçesiyle reddetmesi gerekir. Yine kesin hüküm itirazı mahkemede ileri sürülmemiş olsa dahi ilk defa Yargıtayda (temyiz veya karar düzeltme aşamasında) ve dahası bozmadan sonra da ileri sürülebilir ve tarafların iradesine de bağlı olmayan mutlak bir etkiye sahiptir. O nedenle kesin hükmün varlığının, yargılamanın bir kesiminde nazara alınmamış olması diğer bir kesiminde ele alınmasını engellemez (Kuru, Baki: Hukuk Muhakemeleri Usulü, 6. Baskı, 2001, C. V, s. 4980 vd.).
4. Kesin hüküm öncelikle (hükmü veren mahkeme de dâhil) diğer bütün mahkemeleri bağlar. Daha açık bir şekilde ifade etmek gerekirse mahkemeler aynı konuda, aynı dava sebebine dayanarak, aynı taraflar hakkında verilmiş olan hüküm ile bağlıdırlar; aynı uyuşmazlığı bir daha (yeniden) inceleyemezler ve aynı konuya ilişkin yeni bir davada, önceki davada verilmiş olan kesin hüküm ile bağlıdırlar (Kuru, C. V, s. 5051- 5053).
3. Değerlendirme
1. Dosyadaki bilgi ve belgelerden; eldeki dava ile aynı konuda, aynı vakıalara dayanılarak, aynı taleple davacılar tarafından yine işbu davanın davalılarına karşı açılan davada, ... 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2014/116 E., 2015/135 K. sayılı kararı ile davanın kabulüne karar verildiği, kararın temyiz incelemesinden geçerek 30.05.2017 tarihinde kesinleştiği anlaşılmaktadır.
2. Bu itibarla, ... 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2014/116 E., 2015/135 K. sayılı kararının, eldeki dava yönünden maddi anlamda kesin hüküm teşkil etmesi nedeniyle, Bölge Adliye Mahkemesince davanın kesin hüküm nedeniyle reddine karar verilmiş olması usul ve kanuna uygun olup, davacılar vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile kararın onanmasına karar vermek gerekmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı bakiye temyiz harcının temyiz edenlere yükletilmesine,
8.400,00 TL Yargıtay duruşması vekalet ücretinin davacılardan alınıp davalılara verilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
11.04.2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.