"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : TRABZON BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 3. HUKUK DAİRESİ
İLK DERECE MAHKEMESİ : GÜMÜŞHANE ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında ilk derece mahkemesinde görülen alacak davasının reddine dair verilen karar hakkında bölge adliye mahkemesi tarafından yapılan istinaf incelemesi sonucunda; davacı tarafın istinaf başvurusunun reddine, davalılar tarafından yapılan istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak esas hakkında yeniden hüküm kurulmasına yönelik olarak verilen kararın, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı şirket, davalıların ...'nun murisi hisseli malik bulunduğu taşınmaz üzerine inşaat yapılması için hissesini şirketlerine devretmek hususunda anlaştıklarını, bu anlaşmaya karşılık murise toplamda 300.000,00 TL ödeme yaptıklarını, murisin vefatından sonra davalı mirasçılar tarafından da tapu devrinin yapılmadığını ve dava dışı diğer hissedarlar ile ilgili yaşanan gelişmeler neticesinde şirketin anılan taşınmaz üzerinde inşaat yapmasının olanaksız hale geldiğini ileri sürerek ve fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla ödenmiş olan 300.000,00 TL nin faiziyle birlikte tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalılar, zamanaşımı itirazında bulunarak esastan da davanın reddine karar verilmesini dilemişlerdir.
İlk Derece Mahkemesince davacının davasını ispatlayamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Davacı ve davalıların istinaf kanun yoluna başvurması üzerine Bölge Adliye Mahkemesince “ dava değeri ve davalı tarafın açık muvafakatinin olmaması sebebiyle tanık dinlenmesine hukuki imkan bulunmamasına, yine sözleşmenin asıl tarafı konumunda olan davalıların murisinin dava tarihinde önce vefat etmesi nedeniyle davanın, mirasçıları olan davalılara karşı açılması ve artık mirasçılara karşı yöneltilen yemin teklifinin eda ettirilemeyecek olmasına ve tüm dosya kapsamına göre, davacının istinaf başvurusunun reddine davanın 300.000 TL dava değeri üzerinden harç yatırılarak açılmış olması ve davanın sübut bulmadığı gerekçesiyle esastan reddine karar verilmesi karşısında davalı lehine nispi vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken maktu vekalet ücreti tayini hatalı ise de bu hususun düzeltilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediği” gerekçesiyle davalı tarafın istinaf kanun yolu başvurusunun bu sebeple kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak esas hakkında yeniden hüküm kurulmasına karar verilmiş, hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, taşınmaz hisse devri karşılığında ödendiği iddia edilen satış bedelinin ifanın imkansız hale gelmiş olması sebebiyle iadesi istemine ilişkindir. Davacı şirket, farklı tarihlerde şirket hesabından ve dava dışı şirket yetkilisinin hesabından davacı şirket adına davalılar murisi ile yapılan anlaşma gereği toplamda 300.000,00 TL ödeme yapıldığını ancak muris tarafından tapuda ferağ verilmediğini, daha sonrasında ise diğer hissedarlar ile ilgili yaşanan gelişmeler nedeniyle taşınmazda inşaat yapılmasının mümkün olmadığını bu nedenle satış bedeli olarak ödenen 300.000,00 TL nin davalılardan tahsiline karar verilmesini istemiştir. Davacı, dava dilekçesinde açıkça yemin deliline dayanmıştır. İlk derece mahkemesinde, 11.11.2021 tarihli celsede, davacı vekili tarafından, yemin deliline dayandıkları ve yemin metninin hazırlanıp sunulmak üzere mahkemeden süre istenilmesine rağmen, ara karar gereğince, “HMK'nın 225.maddesinde belirtildiği üzere yemin konusu kişinin kendisinden kaynaklanan vakalardır. Bu sebeple yemin talebinin reddine” karar verilerek aynı celse davanın reddine karar verilmiştir. Yemin ispat vasıtalarından biri olup, davada ispat yükü kendisine düşen taraf, başlangıçta diğer delilleri ile birlikte yemin teklifinde de bulunabilir. Bu halde, öncelikle diğer deliller incelenir, bunlar ile iddia ispat edilirse yemin teklifine gerek kalmaz. Buna karşılık, diğer delillerle iddia veya savunma ispat edilemezse, o zaman yemin teklifi hakkı kullandırılmalıdır. Taraf yemini dikkate alınarak hüküm kurulabilmesi için, yeminin usul hükümlerine uygun olarak eda edilmiş olması gerekir. HMK 225. maddesinde yer alan düzenleme gereği , Yeminin konusu, davanın çözümü bakımından önem taşıyan, çekişmeli olan ve kişinin kendisinden kaynaklanan vakıalardır. Bir kimsenin bir hususu bilmesi onun kendisinden kaynaklanan vakıa sayılır. Somut olayda, davacının da az yukarıda anılan yasa hükmü gereği yemin teklif etmesi mümkündür. Ayrıca davacının dava dışı şirket yetkilisi tarafından davalılar murisine davacı şirket adına yapıldığı iddia edilen ödemeler için de gerekli araştırma yapılmadan eksik inceleme ile karar verilmiştir. O halde mahkemece, davacıya usulüne uygun şekilde yemin teklif etme hakkı tanınarak ve eksiklikler tamamlanarak sonucuna uygun bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde yanılgılı gerekçe ile hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, 6100 sayılı HMK'nın 371. maddesi uyarınca temyiz olunan bölge adliye mahkemesi kararının davacı yararına BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, dosyanın bölge adliye mahkemesine gönderilmesine, 08.12.2022 tarihinde oybirliği ile karar verildi.