Logo

3. Hukuk Dairesi2022/7377 E. 2022/8951 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Geçersiz sözleşme nedeniyle ödenen bedelin iadesi davasında, dava konusu miktarın bir kısmının dava sonrasında ödenmesi nedeniyle davanın kısmen konusuz kalıp kalmadığı ve yargılama giderlerinin nasıl takdir edileceği hususunda çıkan uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Davacıya dava açıldıktan sonra bir kısım ödemenin yapılmasıyla davanın o kısım yönünden konusuz kaldığı, ancak ilk derece mahkemesinin bu durumu gözetmeyerek davanın tamamının reddine karar vermesi ve yargılama giderlerinin takdirinde HMK 331/1. maddesine aykırı davranması nedeniyle bölge adliye mahkemesi kararı bozulmuştur.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : İZMİR BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 21. HUKUK DAİRESİ

İLK DERECE MAHKEMESİ : BODRUM 3. ASLİYE HUKUK (TÜKETİCİ) MAHKEMESİ

Taraflar arasında ilk derece mahkemesinde görülen geçersiz sözleşme gereği ödenen bedelin iadesi davasının reddine dair verilen karar hakkında bölge adliye mahkemesi tarafından yapılan istinaf incelenmesi sonucunda; davacı tarafın istinaf başvurusunun esastan reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı, davalı şirketler ile ön ödemeli konut satış sözleşmesi imzaladığını, bu sözleşmeden sonra belirlenen ödeme planına uyarak toplamda 83.500 Euro ödeme yaptığını, anılan ödemelerden sonra henüz taraflar arasında kararlaştırılan taksitler tamamlanmadan davalılar ile anlaşarak önceki sözleşmede kararlaştırılandan farklı bir taşınmaz için yeniden sözleşme imzaladıklarını, son imzalanan 25/03/2017 tarihli yeni sözleşmeye göre DIAMOND3 isimli taşınmazın satışı için davalılar ile anlaşıldığını, bu sözleşmeye göre satış bedelinin 165.000 Euro olarak belirlendiğini, önceki sözleşmeye dayanarak vermiş olduğu 83.500 Euro’nun 30.000 Euro’sunun satıcı tarafından kesildiğini, 53.000 Euro’sunun yeni sözleşmenin peşinatı olarak kabul edildiğini, sözleşme bedeli olarak belirlenen bedelden kalan 111.500 Euro’nun ise taksitlendirildiğini, işbu davanın ikame edildiği tarihe kadar yeni sözleşmeye geçilirken davalı tarafından kesilen 30.000 Euro, 53.000 Euro peşinat ve 49.943 Euro yeni sözleşmenin taksitleri olmak üzere toplamda 132.943 Euro davalı şirkete ödeme yapıldığını, taraflar arasında akdedilen sözleşmenin geçersiz olduğunu, ön ödemeli satış sözleşmesinin tapu siciline tescil edilmesi, satış vaadi sözleşmesinin ise noterde düzenleme şeklinde yapılması gerektiğinin düzenlendiğini, dava konusu sözleşmenin taşınmaz satış vaadi niteliğinde olduğunu, noterde yapılması zorunluyken adi yazılı şekilde yapıldığını, geçersiz sözleşmeye göre yaptığı ödemeleri davalı şirketlerden talep ettiğini, .... Noterliğinin 19/08/2019 tarih 05145 yevmiye numaralı ihtarnamesi ile sözleşmenin ve sonrasında akdedilen protokolün geçersiz olduğunu, o tarihe kadar yapılan tüm ödemelerin iadesini talep ettiğini, davalı şirketin ihtarnameye cevap vermediğini, ödemeleri iade etmediğini, açıklanan nedenlerle fazlaya ilişkin haklarının saklı kalması kaydıyla açılan davanın kabulü ile davalılara ödenen bedellerin fazlaya dair haklarının saklı kalması kaydıyla şimdilik 800 Euro’sunun ödeme tarihinden itibaren yabancı paralara işleyecek faizi ile birlikte iadesine karar verilmesini talep ve dava etmiş, davacı vekili 11/03/2021 tarihli ıslah dilekçesi ile; alacağın 132.943,00 Euro olduğunu, dava açıldıktan sonra davalıların yaptığı 85.000 Euro ödeme düşüldüğünde bakiye 47.943,00 Euro'nun kaldığını, ıslah talebinin kabulüyle 47.943,00 EURO'nun davalılardan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

Davalılar vekili, 22/07/2019 tarihinde davacı ile davalılardan ... A.Ş. arasında ... isimli taşınmazın satımına ilişkin sözleşmenin feshedildiğini, davacının bu evi sözleşmenin ilk akdedildiği andan itibaren 30 ay boyunca zilyedinde tuttuğu ve kullandığı için uzlaşmaları neticesinde müvekkilinin taşınmazı kiraya verememesinden doğan, davacının da kira ödemediği için sağladığı menfaatler dikkate alınarak bu kullanım karşılığında ödediği bedel toplamı olan 102.943 Euro'dan bu kalem düşüldükten sonrasında 85.000 Euro'nun davacıya iadesine ilişkin taraflar arasında hüküm tesis edildiğini, savunarak davanın reddini dilemişlerdir.

İlk derece mahkemesi; ''tarafların protokolün imzalanması ile birlikte satım sözleşmelerinden kaynaklanan maddi ve benzeri hiçbir hak ve talep olmaksızın iki taraflı olarak feshettiklerinin kararlaştırıldığı, sözleşmenin davacı ve davalı tarafından imzalanmış olduğu, sözleşmede kararlaştırılan bedelin davalı tarafından davacıya ödendiği, bu hususun gelen banka kayıtları ile sabit olduğu, davacının protokol hükümleri uyarınca davalıdan talepte bulunamayacağı'' gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, davacı vekili karara karşı istinaf yoluna başvurmuştur.

Bölge adliye mahkemesince de; davacının Bodrum 3.Asliye Hukuk Mahkemesinin (Tüketici Mahkemesi sıfatıyla) 26/03/2021 tarih ve 2019/420 Esas - 2021/202 Karar sayılı kararına yönelik istinaf başvurusunun, HMK'nin 353/1-b.1 maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmiş, karar davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

1- Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı bilgi ve belgelere göre, davacının yerinde bulunmayan sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.

2- Davacı, taraflar arasında imzalanan gayrimenkul satış vaadi sözleşmesinin kanunda aranan şekilde yapılmadığı gerekçesiyle geçersiz olduğunu beyan ederek, geçersiz sözleşme nedeniyle davalıya yapılan ödemelerin iadesi istemiyle eldeki davayı açmıştır. Davalı taraf, 22/07/2019 tarihinde davacı ile davalılardan ... A.Ş. arasında ... isimli taşınmazın satımına ilişkin sözleşmenin feshedildiğini, davacının bu evi sözleşmenin ilk akdedildiği andan itibaren 30 ay boyunca zilyedinde tuttuğu ve kullandığı için uzlaşmaları neticesinde müvekkilinin taşınmazı kiraya verememesinden doğan, davacının da kira ödemediği için sağladığı menfaatler dikkate alınarak bu kullanım karşılığında ödediği bedel toplamı olan 102.943 Euro'dan bu kalem düşüldükten sonrasında 85.000 Euro'nun davacıya iadesine ilişkin taraflar arasında hüküm tesis edildiğini savunarak davanın reddini dilemiştir.

22/07/2019 tarihli protokolün incelenmesinde; satıcı ... Turizm ile alıcı ... arasında imzalandığı, alıcı ile satıcının ... ... 3 isimi taşınmaz için 25/03/2017 tarihli sözleşmeyi imzaladığı, alıcının satıcıya bugüne kadar satım sözleşmesi uyarınca DIAMOND 3 nolu daire için toplam 102.943 Euro ödediği, alıcının maddi zorluklar çektiğini beyan ederek DIAMOND 3 için yapılmış sözleşmeyi feshetmek istediği, fesihe ilişkin anlaşma koşullarının protokolde kararlaştırıldığı ve 22/09/2018 (protokol tarihinin 22/07/2019 olduğu görülmekle burada tarih konusunda maddi bir hata yapılmış olabileceği değerlendirilerek) tarihine kadar ... nolu dairenin satılması durumunda ...’a 85.000 Euro ödeme yapılacağı, bu süreçte evin satılamaması durumunda ise ev sahibine 73.000 Euro ödeme yapılacağının kararlaştırıldığı, eldeki davanın 25/09/2019 tarihinde açıldığı ve davalı tarafın dava açıldıktan sonraki bir tarih olan 13/11/2019 tarihinde, sözleşme ile davacıya iadesi kararlaştırılan 85.000 Euro’yu davacıya ödediği anlaşılmıştır. Bu halde, dava açıldıktan sonra ödenen 85.000 Euro yönünden dava konusuz kaldığından karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi gerekirken, davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir.

Ayrıca 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 331/1. maddesinde düzenlenen “Davanın konusuz kalması sebebiyle davanın esası hakkında bir karar verilmesine gerek bulunmayan hâllerde, hâkim, davanın açıldığı tarihteki tarafların haklılık durumuna göre yargılama giderlerini takdir ve hükmeder.” hükmü nazara alınarak, dava tarihinden sonra ödeme sebebiyle konusuz kalan talep miktarı için gerek vekalet ücretinin (karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi’nin 6. maddesi hükmü de gözetilerek) belirlenmesinde, gerekse de yargılama giderleri bakımından davacı taraf lehine değerlendirme yapılması gerekirken, açıklanan yön göz ardı edilerek davacının talebinin tümden reddine karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.

SONUÇ: Yukarıda 1. bentte açıklanan nedenlerle, davacının sair temyiz itirazlarının reddine, 2. bentte açıklanan nedenlerle 6100 sayılı HMK'nın 373/1 maddesi uyarınca temyiz olunan bölge adliye mahkemesi kararının KALDIRILMASINA, aynı Kanunun 371. maddesi uyarınca ilk derece mahkemesi kararının davacı yararına BOZULMASINA, dosyanın ilk derece mahkemesine, kararın bir örneğinin de bölge adliye mahkemesine gönderilmesine, 28/11/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.