"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi
SAYISI : 2020/571 E., 2022/364 K.
DAVA TARİHİ : 04.02.2011
Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, bozmaya uyan Mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Mahkeme kararı davalı vekili tarafından duruşma istemli temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, 17.10.2023 tarihinde duruşma yapılmasına ve duruşma gününün taraflara davetiye ile bildirilmesine karar verilmiştir.
Belli edilen günde gelen davacı vekili Avukat ... ile davalı vekili Avukat...'nin sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra, işin incelenerek karara bağlanması için uygun görülen saat 14.00'te Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlenerek dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı; taraflar arasında düzenlenen 04.07.2008 tarihli ve 05.12.2007 tarihli iki adet araç kiralama sözleşmesi ile 5 adet aracın davalıya kiralandığını, davalının kira borçlarını düzensiz ödemesi nedeniyle kira sözleşmelerinin 02.07.2009 tarihli ihtarname ile feshedildiğini, sözleşmelerin ilgili hükümleri uyarınca fesih nedeniyle araç başına kalan kira alacaklarının cezai şart olarak 10.07.2009 tarihli ve 79.179,18 TL bedelli fatura ile davalıdan talep edildiğini, davalının faturayı iade ettiğini, bu faturaya dayanarak başlattıkları takibin davalının haksız itirazı üzerine durduğunu ileri sürerek; davalının itirazının iptaline, takibin devamına ve icra inkar tazminatına karar verilmesini istemiş, ıslah dilekçesi ile itirazın iptali olan dava türünü alacak davasına dönüştürdüklerini beyan ederek, 79.179,18 TL tutarlı alacağın işleyecek ticari avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı; tüm kira bedellerini ödediğini, davacının tüm bu ödemeleri itirazsız kabul ettiğini savunarak davanın reddi ile lehine kötü niyet tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.
III. MAHKEME KARARI
Mahkemenin 30.12.2013 tarihli ve 2013/106 E., 2013/496 K. sayılı kararıyla; davanın konusu ve mahiyeti itibarı ile ispat külfetinin davacı tarafta olduğu, taraflar arasında 2 ayrı sözleşme yapıldığı ve bu sözleşmelerle davalıya toplam 5 araç teslim edildiği, bu araçların kira bedelleri ile ilgili olarak davacı tarafından davalı adına tanzim edilecek fatura bedellerinin, tanzim tarihinden itibaren 5 gün içinde ödenmesinin kararlaştırıldığı ancak faturaların davalıya tebliğ tarihleri ve davalının ödeme tarihi ile ilgili olarak davacının ticari defterlerinin kendi lehine delil olma özelliği bulunmadığı gerekçesiyle, kanıtlanamayan davanın reddine karar verilmiştir.
IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Birinci Bozma Kararı
1. Mahkeme kararına karşı, süresi içinde taraflar temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Yargıtay (Kapatılan) 6. Hukuk Dairesinin 10.02.2015 tarihli ve 2014/5809 E., 2015/1146 K. sayılı ilamıyla; icra takibi ile davada dayanılan ve hükme esas alınan 05.12.2007 ve 04.07.2008 başlangıç tarihli ve otuz altı ay süreli kira sözleşmeleri ile toplam beş adet otomobilin davalıya kiralandığı, sözleşmelerde kira paralarının fatura tanziminden sonra beş gün içinde banka hesabına nakit olarak ödeneceğinin düzenlendiği, yine sözleşmelerin özel şartlar bölümü 5/VIII maddesinde; bir kira yılı döneminde keşide edilen fatura bedellerinin iki defa zamanında veya tam olarak ödenmemesi (art arta iki ay olmasa dahi) halinde kiraya verenin sözleşmeyi beş gün önceden yazılı olarak bildirerek feshedebileceği, kiracının bu durumda araç başına kalan kira bedellerini cezai şart olarak ödemekle yükümlü olduğunun kararlaştırıldığı, bu şartın geçerli olup tarafları bağlayacağı, davacının 02.07.2009 tarihinde davalıya keşide ettiği ihtarname ile davalının kira başlangıcından itibaren kira paralarını sözleşmeye uygun olarak ödemediğini, sürekli temerrüde düştüğünü, bu nedenle sözleşmelerin 5/VIII maddesine göre kira akitlerini feshettiğini, davalının sözleşmeler gereğince cezai şart sorumluluğunun bulunduğunu, bu konuda düzenlenecek faturanın tebliğden sonra cezai şart alacağının derhal ödenmesini ve araçların beş gün içinde iade edilmesini bildirdiğini, cezai şart alacağına ilişkin düzenlediği 10.07.2009 tarihli ve KDV dahil 79.179,18 TL bedelli faturanın davalı tarafından iade edilmesinden sonra da sözleşmenin anılan hükmüne dayanarak Mayıs ve Haziran 2009 ayları kirasının geç ödenmesi nedeniyle dönem sonuna kadar olan kira bedellerinin cezai şart olarak tahsili için davalı hakkında 16.06.2010 tarihinde icra takibi başlatıldığı, itiraz üzerine açılan işbu davada davacının, kira bedellerinin sözleşmede gösterilen ödeme zamanında ödenmemesi nedeniyle sözleşmenin 5 / VIII maddesi gereğince cezai şart isteme hakkı doğduğunu, bu nedenle davalı hakkında icra takibi yapıldığını iddia ederken, davalının da Mayıs 2009 ayı kirasını 29.05.2009 tarihinde, Haziran 2009 ayı kirasını ise 26.06.2009 tarihinde fatura tebliğlerinden itibaren beş gün içinde sözleşmeye uygun şekilde ödediğini savunduğunu, bu durumda taraflar arasındaki uyuşmazlığın kira bedellerine ilişkin faturaların davalı kiracıya ne zaman tebliğ edildiği ve davalının da süresinde ödeme yapıp yapmadığı noktalarında toplandığını, davacının iddialarını kanıtlama yönünden delil listesinde “ taraf ticari defter ve kayıtları”na dayandığını, uyuşmazlığa ilişkin olarak alınan bilirkişi raporunda, davacının incelenen 2009- 2010 ve 2011 yıllarına ait yevmiye, defter-i kebir ve envanter defterlerinin açılış tasdiklerinin bulunmasına karşın kapanış tasdiklerinin olmadığı, davacının talep ettiği cezai şarta dayanak yaptığı Mayıs ve Haziran 2009 ayları kira faturalarının davalıya ne zaman tebliğ edildiğini davacının kanıtlaması gerektiği, davacının ticari defterleri yöntemine uygun tutulmadığından ve sahibi lehine delil olamayacağından faturaların davacının defterlerine kaydedildiği tarihin tebliğ tarihi olarak kabul edilemeyeceği, Mahkemece davacı tarafından fatura tebliğ tarihlerinin kanıtlanamaması gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş ise de, davalının davacının delil olarak dayanmasına karşın kendi ticari defterlerini ibraz etmediğini, bu durumda Mahkemenin davacının ticari defterlerindeki kayıtlar itibariyle fatura tebliğ tarihlerini değerlendirerek sonucuna göre bir karar vermesi gerekirken, eksik inceleme sonucu yazılı şekilde davayı ret etmesinin doğru görülmediği gerekçesiyle, Mahkeme kararı bozulmuştur.
B. İkinci Bozma Kararı
1. Bozmaya uyan Mahkemenin 24.10.2017 tarihli ve 2015/1056 E., 2017/807 K. sayılı kararıyla; davalının, dava konusu 2 adet fatura bedelini gecikmeli olarak ödediği tespit edilmişse de davalının kira sözleşmelerinin başından beri 1 yıllık kira dönemi içinde 2 adet fatura bedelini 5 günlük süre geçtikten sonra gecikmeli olarak ödediği ancak buna rağmen davacının davalı ile arasındaki kira sözleşmelerini feshetmediği gibi davalıya kira bedellerini zamanında ödememesi yönünde ihtar da çekmediği ve bu durumu kabullenmekle, davalı nezdinde sözleşmeleri feshedip cezai şart talep etmeyeceği yönünde haklı bir güven uyandırdığı, aynı zamanda taraflar arasında faturaların geç ödenmesi hususunda oluşan teamül uyarınca, davacının davalıdan dava konusu cezai şart talep etmesinin hakkın kötüye kullanılması olduğu gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiş; karar, davacı tarafından temyiz edilmiştir.
2. Dairece verilen 15.10.2019 tarihli ve 2018/2055 E., 2019/7958 K. sayılı ilamla; Mahkemece uyulan bozma ilamı doğrultusunda yalnızca davacının ticari defterlerindeki kayıtlar itibariyle fatura tebliğ tarihlerinin değerlendirilmesi gerekirken, bozma ilamı ile davacı lehine oluşan usuli kazanılmış hakkı ihlal edilerek, bozma sonrasında dosyaya ibraz edilen davalının ticari defterleri üzerinde de inceleme yapan bilirkişi raporu esas alınmak suretiyle yazılı şekilde hüküm tesisinin doğru görülmediği gerekçesiyle, Mahkeme kararı bozulmuştur.
C. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Bozmaya uyan Mahkemenin ilam başlığında tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; davacının ticari defterlerindeki kayıtlar itibariyle fatura tebliğ tarihlerinin değerlendirildiği, alınan son bilirkişi raporunda davacının kendi kayıtlarına göre davalının 2009 yılında dava konusu edilen iki fatura dahil 7 adet faturayı sözleşmede kararlaştırılan 5 günlük vadeden sonra gecikmeli olarak ödediğinin tespit edildiği, hal böyle olunca davacının kayıtları itibariyle gecikmeli olarak ödenen faturalardan dolayı cezai şarta hak kazandığı, cezai şart miktarının indirilmesini gerektirir hususun tacir olan davalı yönünden ekonomik mahvına sebep olması hali olduğu, ne var ki davalı tarafın cezai şartın tenkisi talebini ilk bozmadan sonra 26.12.2016 tarihli dilekçesi ile talep ettiği, bozma sonrası iddia ve savunmalarını genişlettiği kanaatine varıldığı, kaldı ki ticari defterlerini dahi süresinde ibraz etmediğinden bu yönde mali inceleme yapılamayacağı gerekçesiyle; davanın kısmen kabulü ile 75.157,17 TL cezai şart alacağının takip tarihi olan 16.06.2010 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuran
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı temyiz isteminde bulunulmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı; süresi içinde sunulmayan ve delil listesinde bulunmayan sözleşmelere, tebliği kanıtlanamayan faturalara dayanarak cezai şarta hükmedilmesinin hukuken mümkün olmadığını, davacı tarafından faturaların tebliğ tarihinin kanıtlanamadığını, kargo fişlerinin davacının delil listesinde bulunmadığını, ayrıca ispat niteliğine haiz olmadığını, yine söz konusu evrakların Mahkemece verilen kesin süreler içerisinde de sunulmadığını, davacı tarafın ticari defter ve kayıtları usulüne uygun tutulmadığından kendisi lehine delil teşkil etmeyeceğini, kararlaştırılan cezai şartın son derece fahiş ve tacir olan taraflar için dahi gabin niteliğinde olduğunu, davacının teslim aldığı arabaların geriye kalan tüm kira bedellerini istediğini, ayrıca işbu araçları daha sonra üçüncü kişilere kiralayarak aynı döneme ilişkin olarak kira parası kazandığını, davacının bu kazancının sebepsiz zenginleşmeye konu olduğunu ileri sürerek, Mahkeme kararının bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, cezai şart alacağı istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. Bilindiği üzere; Yargıtay tarafından bozulan bir hükmün, bozma kararının kapsamı dışında kalmış olan kısımları kesinleşir. Bozma kararına uymuş olan mahkeme, (bozma kararının kapsamı dışında kalmış olması nedeniyle) kesinleşen bu kısımlar hakkında yeniden inceleme yaparak karar veremez. Bir başka anlatımla kesinleşmiş, bu kısımlar lehine olan taraf yararına usuli kazanılmış hak oluşturur (04.02.1959 tarihli ve 13/5 sayılı YİBK).
2. Usuli kazanılmış hak kavramına ilişkin açıklanması gereken diğer bir husus ise; bir mahkemenin Yargıtay tarafından verilen bozma kararına uyması üzerine, kendisi için o kararda gösterilen şekilde inceleme ve araştırma yaparak, yine o kararda belirtilen hukuki esaslar gereğince hüküm verme yükümlülüğünün bulunmasıdır. Bu olgu mahkemeye, hükmüne uyduğu Yargıtay bozma kararında belirtilen çerçevede işlem yapma ve hüküm kurma zorunluluğu getirmektedir (09.05.1960 tarihli ve 21/9 sayılı YİBK).
3.Değerlendirme
Mahkemece uyulan bozma ilamında gereği gösterilen şekilde inceleme ve araştırma yapılarak, yine o ilamda belirtilen hukuki esaslar gereğince hüküm verildiği, bozmanın kapsamı dışında kalarak kesinleşmiş olan yönlere ilişkin sebeplerin incelenmesinin artık mümkün olmadığı anlaşılmakla, davalının temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun bulunan kararın onanmasına karar vermek gerekmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan nedenlerle;
Temyiz olunan Mahkeme kararının 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 439 uncu maddesi uyarınca ONANMASINA,
17.100,00 TL Yargıtay duruşması vekalet ücretinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine,
Aşağıda yazılı bakiye temyiz harcının temyiz edene yükletilmesine,
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun Geçici 3 üncü maddesi atfıyla 1086 sayılı Kanun'un 440 ıncı maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere,
17.10.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.