Logo

3. Hukuk Dairesi2022/7758 E. 2023/719 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davacının, yönetim kurulu üyesi olduğu anonim şirketin vergi borçlarından şahsen sorumlu tutulup tutulamayacağı ve haksız tahsil edilen verginin iadesi.

Gerekçe ve Sonuç: İdari işlemin iptali kararının geriye yürüyen sonuçlar doğurduğu ve iptal edilen işlemi hukuken hiç doğmamış saydığı, bu nedenle davacının anonim şirketin vergi borcundan sorumlu olmadığı ve haksız olarak tahsil edilen verginin iadesi gerektiği gözetilerek Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 40. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2020/1802 E., 2022/1283 K.

KARAR : Davanın kabulü

İLK DERECE MAHKEMESİ : ... 1. Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2018/4 E., 2019/864 K.

Taraflar arasındaki istirdat davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düsünüldü:

I. DAVA

Davacı; daha önce yönetim kurulu üyeliğini yaptığı dava dışı ... Anonim Şirketine davalı tarafından vergi ve cezalar kesildiğini, şirket iflas ettiği için söz konusu vergi ve cezaların haksız olarak kendisinden tahsil edildiğini, bedelin iadesine yönelik başvurudan sonuç alamadığını, ayrı bir kişilik olan anonim şirketin borçlarından şahsen sorumlu tutulamayacağını, yönetim kurulu üyeliği sürecinde imza yetkilisi ve temsilci olmadığını, aynı konuyla ilgili Vergi Mahkemesinde açtığı davada, dava dışı şirket adına oluşan alacaklardan kendisinin sorumlu olmadığının belirlendiğini, 05.08.2005 tarihinde şirketten istifa ettiğini ileri sürerek; 12.07.2016 tarihinde tahsil edilen 116.974,28 TL'nin tahsil tarihinden itibaren en yüksek mevduat faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı; ilgili firma adına tanzimli, 05.05.2005/33437 ve 26.05.2005/39933 tarih ve sayılı serbest dolaşıma giriş beyannamelerinin söz konusu işleme izin belgesi çerçevesinde ithalat işlemlerinin yapıldığının tespit edildiğini, talimat çerçevesinde bahsi geçen beyannameler için ek tahakkuk/para cezası kararlarının düzenlendiğini, şirketin iflas etmesi sebebi ile ortaklar/yönetim kurulu üyeleri aleyhine takibata geçildiğini, 05.05.2005/33437 tarih/sayılı beyanname sebebi ile davacı adına düzenlenen ek tahakkuk/para cezası kararına davacı tarafından İstanbul 9.Vergi Mahkemesi nezdinde açılan 2007/1191 Esas sayılı davanın lehine sonuçlandığını, 26.05.2005/39933 tarih/sayılı beyanname sebebi ile düzenlenen ek tahakkuk/para cezası kararının ise dava edilmediğinden kesinleştiğini savunarak, davanın reddini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; davacının dava dışı olan ... ...... San. ve Dış Tic A.Ş.' den 05.08.2005 tarihi itibariyle istifa ederek şirket ile bağlantısının kalmadığı, öte yandan salt yönetim kurulu üyesi olmanın şirket borçlarından sorumlu olması için yeterli sayılamayacağı, davacının vergi borcu dolayısıyla sorumlu tutulduğu dava dışı şirketi temsile yetkili olmadığı ve şirket borçlarından dolayı şirket ortağının takibinin de mümkün bulunmadığı, dava dışı şirket hakkında düzenlenmiş olan vergi borcundan dolayı sorumlu olmayacağı gerekçesiyle; davanın kabulü ile 116.974,28 TL alacağın ödeme tarihinden itibaren işleyecek olan yasal faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davalı vekili; dava konusunun idari işlemden kaynaklanan zarara ilişkin bulunması nedeniyle idari yargının görevli olduğunu, Gümrük Kanunu'nun ilgili maddelerine göre tahsilatı yapan gümrük müdürlüğüne başvuru yapılması, itiraz sürecinin ardından idari yargıda dava açılması gerektiğini, bilirkişi raporunda davacının alacağının bulunmadığının tespit edildiğini ileri sürerek; İlk Derece Mahkemesi kararının ortadan kaldırılmasını ve davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; davacıdan dava dışı şirkete ilişkin 26.05.2005 tarihli ve 39933 sayılı serbest dolaşıma giriş beyannamesine istinaden tahakkuk ettirilen amme alacağının tahsil edildiği, ödeme emrinin iptali için açılan davada, ödeme emrinin, "anonim şirket ortaklarının vergi borcundan dolayı sorumluluğunun bulunmadığı, davacının şirketi temsile yetkisinin de olmadığı" gerekçesiyle iptaline karar verildiği, söz konusu kararın 30.05.2019 tarihinde kesinleştiği, iptal edilen ödeme emrine konu amme alacağının davacıdan haksız surette tahsil edildiği gerekçesiyle, davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı vekili; dava dışı şirkete ilişkin para cezası alınması yönünde talimat aldıklarını, söz konusu tahkikat üzerine ceza kararlarının düzenlendiğini, şirketin iflası nedeniyle yönetim kurulu üyeleri aleyhine takibat yapıldığını, 05.05.2005 tarihli beyannameye ilişkin davanın lehe sonuçlandığını, 26.05.2005 tarihli beyannamenin dava konusu edilmediğinden kesinleştiğini, cezaya konu ithalat işlemlerine ilişkin dahilde işleme izin belgesinin resen kapatma işleminin davacının görev yaptığı tarihte doğduğunu, davacının istifa etmesinin sorumluluğu kaldırmadığını, 22.04.2004 tarihinden itibaren 3 yıl için seçildiğini, alacağın zamanaşımına uğradığı iddiasının doğru olmadığını, bilirkişi raporunda alacağın bulunmadığı yönünde tespitte bulunulduğunu ileri sürerek, kararın bozulmasını talep etmistir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık; davacının yönetim kurulu üyesi bulunduğu anonim şirketin vergi borç ve cezalarından şahsen sorumlu olup olmadığı, bu kapsamda ödenen bedelin iadesinin gerekip gerekmediğine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1. Bilindiği üzere, bir idari işlemin yargı kararıyla iptal edilmesi hâlinde, söz konusu kararın dava konusu işlemin tesis edilmesi sırasında unsurlarında bulunan sakatlıkları saptadığı, işlemi yapıldığı andan başlayarak ortadan kaldırdığı, bu özelliği nedeniyle geriye yürüyen sonuçlar doğurduğu, idare hukukunun ilkelerindendir. Dolayısıyla iptal kararları, iptali istenilen idari tasarrufu ve ona bağlı işlemleri tesis edildikleri tarihten itibaren ortadan kaldırarak bu tasarruf ve işlemlerin tesisinden ve icrasından önceki hukuki durumun yürürlüğünü sağlar. Diğer bir deyimle, iptal edilmiş olan işlemi hukuk aleminde hiç doğmamış hâle getirir.

2. Bu prensip Danıştay kararlarında “iptal hükümlerinin davanın tevcih edildiği idari muamele ve kararın ittihaz edildiği tarihe kadar tesirde bulunması, hukuk idarenin maruf bir kaidesidir.” şeklinde ifadesini bulmaktadır (Danıştay Dava Daireleri Umumi Heyetinin 25.01.1938 tarihli ve 1937/202 E., 1938/14 K. sayılı kararı). Danıştay İdari Dava Daireleri Genel Kurulunun 30.09.1994 tarihli ve 1993/247 E., 1994/559 K. sayılı kararında da ifade edildiği gibi sakat bir idari işlemin hukuk düzenine girmesi ile hukuka aykırı bir durum doğar. Bu durumun giderilebilmesi için, iptal kararı, hukuken sakat idari işlemi geriye yürür biçimde ortadan kaldırır ve hukuka aykırı işlem yapılmasından önceki hâle dönülür.

3.Değerlendirme

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararında; hukuki ilişkinin ve bu ilişki nedeniyle ortaya çıkan uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kurallarının doğru şekilde belirlendiği, ödeme emrinin iptali için açılan davada, ödeme emrinin, "anonim şirket ortaklarının vergi borcundan dolayı sorumluluğunun bulunmadığı, davacının şirketi temsile yetkisinin de olmadığı" gerekçesiyle iptaline karar verildiği, iptal kararı ile hukuken sakat idari işlemin geriye yürür biçimde ortadan kaldırıldığı anlaşılmakla, davalı tarafın temyiz itirazlarının reddi ile Bölge Adliye mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

21.03.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.