Logo

3. Hukuk Dairesi2022/7790 E. 2023/2730 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Kira sözleşmesinin kiracı tarafından erken feshedilmesi sebebiyle, cezai şartın tahsili ve tespiti talepleri ile açılan davada, davacının tespit talebinde hukuki yararı bulunup bulunmadığına ilişkin uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Davacının cezai şartın tespiti talebi ile açtığı tespit davası ile cezai şartın tahsili talebi ile açtığı eda davası aynı hukuki ilişkiye dayanıp, eda davasının açılmasıyla tespit talebinde hukuki yarar kalmadığı gözetilerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılması suretiyle, eda talebinin kabulüne, tespit talebinin ise usulden reddine ve Bölge Adliye Mahkemesi kararındaki vekalet ücretine ilişkin yanlışlık düzeltilerek onanmıştır.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 35. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2020/468 E., 2022/2334 K.

DAVA TARİHİ : 08.08.2018

İLK DERECE MAHKEMESİ : ... 8. Sulh Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2018/746 E., 2019/714 K.

Taraflar arasındaki tespit ve tazminat davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle tazminat isteminin kabulüne, tespit isteminin usulden reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraflarca temyiz edilmiş, incelemenin duruşmalı yapılması davalı vekili tarafından istenilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, 17.10.2023 tarihinde duruşma yapılmasına ve duruşma gününün taraflara davetiye ile bildirilmesine karar verilmiştir.

Belli edilen günde gelen davalı vekili Avukat ...'in sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra, işin incelenerek karara bağlanması için uygun görülen saat 14.00'te Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlenerek dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı; davalı şirketin ... Alışveriş Merkezi içerisinde B1 - ... nolu mağaza alanını kiracı sıfatıyla kullandığını, 24.05.2015 tarihli tadil protokolü 3.1 inci maddesinde, sözleşme süresinin 17.09.2014 tarihinden itibaren 5 yıl uzatıldığı, kira süresinin dolmasına 1,5 yıla yakın bir süre olmasına rağmen kiralanan 30.04.2018 tarihinde kiraya verene teslim edilerek kiracının tek taraflı fesih iradesiyle sözleşmenin sonlandırıldığını, kiracının haksız fesih nedeniyle kira sözleşmesinde yer alan cezai şart hükmü uyarınca tazminat ödemesi gerektiğini, sözleşmenin B Genel Hükümler 30.1 inci maddesinin “kiracı kiraya verenin her türlü zarar ziyan tazminat hakkı saklı kalmak kaydıyla kiraya verene, bir yıllık asgari kira bedelini cezaî şart olarak öder “ hükmünü içerdiğini, buna göre davalının ödemesi gereken cezai şartın 115.857.12 € olduğunu ileri sürerek; davalıdan alacaklı olduğu cezai şart meblağının tespitine, 10.000,00 € cezai şartın, tahliye tarihi 30.04.2018 tarihinden itibaren işleyecek bankalarca Euro üzerinden açılan döviz tevdiat hesaplarına uygulanacağı bildirilen azami faiz oranları ile davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı; cezai şarta ilişkin hükmün genel işlem şartı niteliğinde olduğunu, cezai şartın fahiş olup fesih işleminin 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun (6098 sayılı Kanun) 138 inci maddesine dayanmakla haklı fesih niteliğinde olduğunu, bu nedenle cezai şarttan sorumlu olmayacağını, döviz kurlarındaki ani ve hızlı yükselişin önceden öngörülebilecek bir durum olmadığını, bu durumun öngörülmesinin beklenemeyeceğini, cezai şarta hükmedilecekse bunun taşınmazın yeniden kiraya verilmesi için gerekli makul süre ile sınırlı olması gerektiğini savunarak davanın reddini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; sözleşme hükmünün bağlayıcı olduğu, tacir sıfatına haiz borçlunun cezai şartın indirilmesini isteyemeyeceği, bilirkişi raporuna göre sözleşmede kararlaştırılan cezai şart miktarı olan 1 yıllık kira bedelinin davalının ekonomik yıkımına sebep vermeyeceğinin tespit edildiğini, 1 yıllık kira bedeli toplamı olan 98.184,00 Euro davacının alacaklı olduğu gerekçesiyle; davanın kabulü ile davacının davalıdan 1 yıllık kira bedeline tekabül eden 98.184,00 Euro cezai şart alacaklı olduğunun tespitine, 10.000,00 Euro cezai şartın 30.04.2018 tarihinden itibaren bankalarca Euro üzerinden açılan döviz tevdiyat hesaplarına uygulanacağı bildirilen azami faiz oranı uygulanarak davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde davalı istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davalı; Mahkemenin cezai şart hükmünün genel işlem koşulu teşkil ettiği yönündeki itirazı değerlendirmediğini, genel işlem koşullarının davacıyla müzakere edilemediğini, kira sözleşmesinin dövizde öngörülemeyen olağanüstü dalgalanmalar ve edimler arasındaki dengenin katlanılmaz şekilde değişmesi nedeniyle haklı nedenle feshedildiğini, cezai şartın miktar olarak da fahiş olduğunu, davacının külli tespit ve kısmi eda davası açtığını, Mahkemenin davacının hukuki yararının bulunup bulunmadığını incelemediğini, hem eda hem de tespit hükmünün aynı anda hüküm altına alınamayacağını ileri sürerek, istinaf başvurusunda bulunmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; taraflar arasında erken fesih ve tahliye halinde ceza koşulunun kararlaştırabileceği, kararlaştırılan ceza koşulunun tarafların tacir olması nedeniyle geçerli olduğu, ceza koşulu miktarının borçlunun ticari mahvına ve ticari hayatını sona erdirecek bir oranda olmadığı, basiretli bir tacir gibi hareket etmesi gereken davalının sözleşmedeki koşulların müzakere edilmediği ve genel işlem şartı olup yazılmamış sayılacağına yönelik iddiasının kabul edilebilir olmadığı, hüküm altına alınan alacak davasında ceza koşulu bedelinden yasal indirim koşullarının oluşmadığı, davacının eda davası açarak iddiasını ileri sürmesi nedeniyle ayrıca tespit davası açmasında hukuki yararının bulunmadığı, bu nedenle ceza koşulu bedelinin tespiti davasının usulden reddine karar verilmesi gerekirken davanın tamamen kabulüne yönelik kararın yanlış olduğu gerekçesiyle; davalının istinaf başvurusunun kısmen kabulüne, İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, davacının açtığı ceza koşulu bedelinin tahsili davasının kabulüne, kira sözleşmesine konu cezai şart bedeli 10.000,00 Euro’nun 30.04.2018 tarihinden itibaren işleyecek bankalarca Euro üzerinden açılan döviz tevdiat hesaplarına uygulanacağı bildirilen azami faiz oranı uygulanarak davalıdan alınarak davacıya verilmesine, davacı tarafından açılan cezai şart bedelinin tespiti davasında hukuki yararı bulunmadığından tespit davasının usulden reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde taraflar temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

1. Davacı; davanın, Hakimin indirim yapma olasılığının mevcut olması nedeniyle belirsiz alacak niteliğinde olan, kısmi eda ve külli tespit davası olarak açıldığını, davanın açıldığı tarihte 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 107 inci maddesinin üçüncü fıkrasının yürürlükte olduğunu, külli tespit isteminin reddedilmesinin hukuka aykırı olduğunu ileri sürerek, kararın bozulmasını talep etmiştir.

2. Davalı; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü sebepleri tekrar etmiş, ayrıca Bölge Adliye Mahkemesi tarafından İlk Derece Mahkemesinin kararı kaldırılarak yeni bir karar kurulmuş olmasına rağmen, hükmedilen maktu vekalet ücreti için İlk Derece Mahkemesi kararının verildiği tarihteki tarifenin esas alınmasının doğru olmadığını ileri sürerek, kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, kira sözleşmesinin feshi nedeniyle ceza koşulunun tahsili istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1. 6098 sayılı Kanun'un aşırı ifa güçlüğü başlıklı 138 inci maddesi; "Sözleşmenin yapıldığı sırada taraflarca öngörülmeyen ve öngörülmesi de beklenmeyen olağanüstü bir durum, borçludan kaynaklanmayan bir sebeple ortaya çıkar ve sözleşmenin yapıldığı sırada mevcut olguları, kendisinden ifanın istenmesini dürüstlük kurallarına aykırı düşecek derecede borçlu aleyhine değiştirir ve borçlu da borcunu henüz ifa etmemiş veya ifanın aşırı ölçüde güçleşmesinden doğan haklarını saklı tutarak ifa etmiş olursa borçlu, hâkimden sözleşmenin yeni koşullara uyarlanmasını isteme, bu mümkün olmadığı takdirde sözleşmeden dönme hakkına sahiptir. Sürekli edimli sözleşmelerde borçlu, kural olarak dönme hakkının yerine fesih hakkını kullanır.'' şeklinde düzenlenmiştir.

2. Aynı Kanun’un 179 uncu ve devamı maddelerinde düzenlenen ceza koşulu, geçerli bir borcun yerine getirilmemesi veya eksik yerine getirilmesi ya da belli bir yerde belirli bir zamandan yerine getirilmemesi durumunda, borçlunun ödemesi gereken bir edimdir. Taraflarca sözleşmede ceza koşulu kararlaştırılmış olması halinde, alacaklı hiçbir zarara uğramamış olsa bile aynı Kanun'un 180 inci maddesi gereğince kararlaştırılan cezanın ifasını talep edebilir.

3. 1136 sayılı Avukatlık Kanunu'nun (1136 sayılı Kanun) 168 inci maddesinin üçüncü fıkrası şöyledir: "... Avukatlık ücretinin takdirinde, hukuki yararının tamamlandığı veya dava sonunda hüküm verildiği tarihte yürürlükte olan tarih esas alınır."

3. Değerlendirme

1. Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararında; hukuki ilişkiye yukarıda yer verilen kanun maddelerinin doğru şekilde uygulandığı, dolayısıyla tacir olan davalı kiracının basiretli tacir gibi davranarak dövizdeki artışları öngörmek zorunda olduğu, davalı kiracının 6098 sayılı Kanun’un 138 inci maddesi uyarınca kira sözleşmesini feshetmesinin haklı bir fesih olarak kabul edilemeyeceği, bu durumda kira sözleşmesini haklı bir sebebe dayalı olmadan süresinden önce sonlandıran davalının sözleşmede kararlaştırılan ceza koşulu bedelinden sorumlu olduğu, öte yandan dava tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 6100 sayılı Kanun'un 107 nci maddesinin üçüncü fıkrası hükmünün 22.07.2020 tarihli 7251 sayılı Kanun'un 7 nci maddesi ile mülga hale geldiği, tamamlanmamış işlemlere yürürlüğe giren usul hükümleri (veya kanunu) derhal uygulanacağından, davacının eda davası açarak iddiasını ileri sürmesi nedeniyle ayrıca tespit davası açmasında hukuki bir yararı bulunmadığının anlaşılmasına göre; davacının tüm, davalının aşağıdaki paragrafın kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

2. 1136 sayılı Kanun'un yukarıda yer verilen hükmü uyarınca, Bölge Adliye Mahkemesince; İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulurken, istinaf incelemesinin tamamlandığı tarihte yürürlükte olan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince davalı lehine vekâlet ücreti takdir edilmesi gerekirken, İlk Derece Mahkemesinin karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre davalı lehine vekalet ücretine hükmedilmesi, bozmayı gerektirir.

Ne var ki bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin ikinci fıkrası hükmü uyarınca, temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının düzeltilerek onanması gerekir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1. Davacının tüm, davalının sair temyiz itirazlarının REDDİNE,

2. Davalı tarafın vekalet ücretine yönelik temyiz itirazının kabulü ile Bölge Adliye Mahkemesinin hüküm fıkrasının (6) numaralı bendinde yer alan " 6.Davalı kendisini bir vekille temsil ettirdiğinden dolayı AAÜT gereğince tespit davasının reddi kararı için ilk derece mahkemesi kararının verildiği tarih itibariyle hesap edilen 906,00 TL maktu vekalet ücreti taktirine, bu paranın davacıdan alınarak davalıya verilmesine,” ifadesinin çıkartılarak yerine “6.Davalı kendisini bir vekille temsil ettirdiğinden dolayı AAÜT gereğince tespit davasının reddi kararı için karar tarihi itibariyle hesap edilen 5.500,00 TL maktu vekalet ücreti taktirine, bu paranın davacıdan alınarak davalıya verilmesine,” ifadesinin yazılması suretiyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA,

17.100,00 TL Yargıtay duruşması vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,

Aşağıda yazılı bakiye temyiz harcının temyiz eden davacıya yükletilmesine, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz eden davalıya iadesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

17.10.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.