Logo

3. Hukuk Dairesi2022/8379 E. 2023/507 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Hizmet akdinden kaynaklanan kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, yıllık izin ücreti ve fazla mesai ücretlerine ilişkin alacak davasında feshin haklılığı ve alacakların miktarının tespiti.

Gerekçe ve Sonuç: Davalı lehine vekalet ücretine hükmedilmemesi usul ve yasaya aykırı olmakla birlikte, bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, mahkeme kararının davalı lehine vekalet ücreti eklenerek düzeltilmesine ve onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2020/20 E., 2022/182 K.

KARAR : Davanın kısmen kabulü

Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Mahkemece bozmaya uyularak davanın kısmen kabulüne kısmen reddine karar verilmiştir.

Mahkeme kararı davalı vekilince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı; davalıya ait villada hizmetli olarak 25.11.2007 tarihinden 22.11.2013 tarihine kadar çalıştığını, aylık ücretinin en son 870,00 TL olduğunu, ayrıca 450,00 TL açıktan ödeme yapıldığını, temizlik dışında diğer işlerde de çalıştırıldığını, çalışma koşullarının ağırlığını davalıya bildirdiğinde ise "müştemilatı boşaltın" yanıtını aldığını, kaldığı müştemilatın su ve elektrik paralarının da davalı tarafından ödendiğini beyanla şimdilik 5.000,00 TL kıdem tazminatı, 1.500,00 TL feshi ihbar tazminatı, 500,00 TL yıllık izin ücreti, 200,00 TL asgari geçim indirimi alacağı, 2.000,00 TL fazla çalışma ücreti ile 300,00 TL genel tatil ücreti alacaklarının toplamı olan 9.500,00 TL'nin işten çıkartılma tarihinden itibaren en yüksek banka mevduat faiziyle davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.

II. CEVAP

Davalı; davacı ve eşinin başka bir iş bulduklarını ve işten ayrılmak istediklerini söylediğini, bunun üzerine yeni birisini bulana kadar süre istediğini, ancak davacının 22, 23, 24, 25, 26 Ekim tarihlerinde işe gelmediğini, 30.10.2013 tarihli ihtarı göndererek mazeret bildirmelerini istediğini, geçerli bir mazeret bildirilmediğinden 05.11.2013 tarihli ihtar ile iş akdinin feshedildiğini bildirdiğini savunarak davanın reddini istemiştir.

III. MAHKEME KARARI

Mahkemenin 19.07.2016 tarihli ve 2014/153 E., 2016/284 K. sayılı kararıyla, davanın kısmen kabulüne, 1.965,63 TL haksız fesih tazminatı, 1.965,63 TL ihbar tazminatı, 466,67 TL yıllık izin ücreti ve 10.034,13 TL fazla çalışma ücreti alacağının ihtarnamenin davalıya tebliğinden itibaren 3 gün sonraki 18.11.2013 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiştir.

IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Bozma Kararı

1.Mahkeme kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Yargıtay (Kapatılan) 13. Hukuk Dairesinin 16.10.2019 tarihli ve 2017/592 E., 2019/9994 K. sayılı ilamıyla; "... Uyuşmazlıkta uygulanacak hükümler sözleşmenin fesih tarihi itibariyle 6098 Sayılı Kanun hükümleridir. Mahkemece davacının taleplerinin haklılığın karşılanması için öncelikle taraflar arasındaki çalışma ilişkisini sona erdiren feshin haklı olup olmadığının belirlenmesi gerekir. Feshin işveren tarafından haksız ya da işçi tarafından haklı olarak feshedildiğinin belirlenmesi halinde işçinin TBK'nun az yukarıda değinilen 393. ve devamı hükümlerinde düzenlenen tazminatları isteyebileceği gözetilmelidir. Somut olaya dönülecek olursa; mahkemece akdin feshinin haklı nedene dayanıp dayanmadığı hususunda yeterli inceleme ve araştırma yapılmadan alınan bilirkişi raporuna göre hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir." gerekçesiyle kararın bozulmasına karar verilmiştir.

B. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar

Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; davacının haftasonları da çalıştırıldığı için ve işi çok ağır olduğundan ücret artışı istediği, ücreti artırılmadığından işten haklı nedenle ayrıldığı, davacının bilinen son giydirilmiş ücretinin 1.824,17 TL olduğu, davacının haklı nedenle iş akdini feshettiği, davacının işçi olmadığı ve sözleşme belirli süreli olmadığından davacının kıdem tazminatı talebi yerine haksız fesih tazminatı talep hakkı bulunduğu, haksız fesih tazminatı alacağının 1.965,63 TL olduğu, ihbar tazminatı alacağının 1.965,63 TL olduğu, yıllık izin kullandığına dair bir belge ve kayıt bulunmadığı, yıllık izin alacağının 466,67 TL olduğu, asgari günlük 1 saat ve haftada 6 gün üzerinden fazla mesai alacağının 10.034,13 TL olduğu, genel tatil ücreti alacağının taraflar arasında bu ücretin verileceğine dair özel bir taahhütname bulunmadığından hesaplanmadığı, AGİ alacağının banka kanalı ile yapılan ödemeye eklenerek ödenmiş olduğu gerekçesiyle, davanın kısmen kabulüne, 1.965,63 TL haksız fesih tazminatı, 1.965,63 TL ihbar tazminatı, 466,67 TL yıllık izin ücreti ve 10.034,13 TL fazla çalışma ücreti alacağının ihtarnamenin davalıya tebliğinden itibaren üç gün sonraki 18.11.2013 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuran

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı vekili; ücret artış zamanı olmamasına rağmen, ücret artışı isteyen çalışanın ücret arttırımı isteminin işverence kabul edilmemesinin haklı fesih sebebi olmadığını, bozmadan önceye göre bozmadan sonra akdin feshine ilişkin yeni bir inceleme, gelişme ve ispat olmadığını, tanıkların görgüye dayanan bir tanıklıkları olmadığını, duyduklarını söylediklerini, davacının iddiasını ispatlayamadığını, davacının haksız feshi söz konusu olduğundan hiçbir hak ve alacağı bulunmadığını, davacının Türk Borçlar Kanunu'na göre kıdem tazminatı talep etme hakkı olmadığından, kıdem tazminatı talebinin reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulmasının usul ve yasaya aykırı olduğunu, davacı hiçbir ihbar önelinde bulunmadan işten ayrıldığından ihbar tazminatı talep edemeyeceğini, fazla mesai alacağı hakkında afaki hesaplamaya dayanarak hukuka ve hakkaniyete aykırı olarak hüküm kurulduğunu, davacının çalıştığı dönemde fazla mesaisi olmadığını, zamanaşımı nedeniyle davacının hiçbir talepte bulunamayacağını, yıllık izin alacağı bulunmadığını, davanın reddi gerekmekle birlikte, mahkemece kısmen kabulüne karar verilen davada red edilen miktarlar için vekalet ücretine hükmedilmemesinin hatalı olduğunu ileri sürerek, kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, hizmet aktinden kaynaklanan alacak istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1. 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanun'nun (6098 Sayılı Kanun) 402 nci maddesi; "İşveren, fazla çalışma için işçiye normal çalışma ücretini en az yüzde elli fazlasıyla ödemekle yükümlüdür.

İşveren, işçinin rızasıyla fazla çalışma ücreti yerine, uygun bir zamanda fazla çalışmayla orantılı olarak izin verebilir." şeklindedir.

2. 6098 Sayılı Kanun'un 425 inci maddesi; "İşveren, yıllık ücretli iznini kullanan her işçiye, yıllık ücretli izin süresine ilişkin ücretini, ilgili işçinin izne başlamasından önce peşin olarak ödemek veya avans olarak vermekle yükümlüdür.

İşçi, hizmet ilişkisi devam ettiği sürece, işverenden alacağı para ve başka menfaatler karşılığında yıllık ücretli izin hakkından feragat edemez.

Hizmet sözleşmesinin herhangi bir sebeple sona ermesi halinde, işçinin hak kazanıp da kullanamadığı yıllık izin sürelerine ait ücreti, sözleşmenin sona erdiği tarihteki ücreti üzerinden kendisine veya hak sahiplerine ödenir. Bu ücrete ilişkin zamanaşımı, hizmet sözleşmesinin sona erdiği tarihte işlemeye başlar." şeklindedir.

3. 6098 Sayılı Kanun'un 434 üncü maddesi; "Hizmet sözleşmesinin fesih hakkının kötüye kullanılarak sona erdirildiği durumlarda işveren, işçiye fesih bildirim süresine ait ücretin üç katı tutarında tazminat ödemekle yükümlüdür." şeklindedir.

4. 6098 Sayılı Kanun'un 438 inci maddesi; "İşveren, haklı sebep olmaksızın hizmet sözleşmesini derhal feshederse işçi, belirsiz süreli sözleşmelerde, fesih bildirim süresine; belirli süreli sözleşmelerde ise, sözleşme süresine uyulmaması durumunda, bu sürelere uyulmuş olsaydı kazanabileceği miktarı, tazminat olarak isteyebilir.

Belirli süreli hizmet sözleşmesinde işçinin hizmet sözleşmesinin sona ermesi yüzünden tasarruf ettiği miktar ile başka bir işten elde ettiği veya bilerek elde etmekten kaçındığı gelir, tazminattan indirilir.

Hakim, bütün durum ve koşulları göz önünde tutarak, ayrıca miktarını serbestçe belirleyeceği bir tazminatın işçiye ödenmesine karar verebilir; ancak belirlenecek tazminat miktarı, işçinin altı aylık ücretinden fazla olamaz." şeklindedir.

3. Değerlendirme

1. Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre, davalı tarafın aşağıdaki paragrafların kapsamı dışındaki sair temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

2. Dava, alacak istemine ilişkin olup, mahkemece davanın kısmen kabul kısmen reddine karar verilmiştir. Mahkemece, davalı kendisini vekille temsil ettirmesine rağmen davalı lehine vekalet ücretine hükmedilmemiştir. Oysa ki karar tarihinde yürürlükte olan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi'nin 13 üncü maddesine göre; (1) Bu Tarifenin ikinci kısmının ikinci bölümünde gösterilen hukuki yardımların konusu para veya para ile değerlendirilebiliyor ise avukatlık ücreti, davanın görüldüğü mahkeme için bu Tarifenin ikinci kısmında belirtilen maktu ücretlerin altında kalmamak kaydıyla (7 nci maddenin ikinci fıkrası, 10 uncu maddenin üçüncü fıkrası ile 12 nci maddenin birinci fıkrası, 16 ncı maddenin ikinci fıkrası hükümleri saklı kalmak kaydıyla) bu Tarifenin üçüncü kısmına göre belirlenir. (2) Ancak, hükmedilen ücret kabul veya reddedilen miktarı geçemez." Buna göre reddedilen kısım için yargılama sırasında kendisini vekille temsil ettiren davalı lehine vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken, davalı lehine vekalet ücretine karar verilmemiş olması usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir.

Ne var ki bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'na (6100 sayılı Kanun) eklenen Geçici 3 üncü maddesi atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun (1086 sayılı Kanun) 438 inci maddesinin yedinci fıkrası uyarınca temyiz olunan Mahkeme kararının düzeltilerek onanması gerekir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1. Davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının REDDİNE,

2. Temyiz olunan Mahkeme kararının hüküm başlıklı bölümüne 6 nolu bent eklenerek "Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihi itibariyle yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi hükümlerine göre belirlenen 5.100,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine," söz ve rakamlarının yazılması suretiyle hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA,

Peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine,

6100 sayılı Kanun’un Geçici 3 üncü maddesi atfıyla 1086 sayılı Kanun’un 440 ıncı maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere,

08.03.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.