"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi
Taraflar arasındaki tazminat davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.
Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili; müvekkilinin, davalı şirket tarafından işletilen hastaneye karın bölgesindeki şiddetli ... şikayeti sebebiyle başvurduğunu, muayeneyi yapan doktor eşliğinde hemşire tarafından davacıya her iki kalçasından iki adet ... kesici ilaç enjekte edildiğini, enjeksiyonun hatalı yapılması neticesinde davacıda siyatik sinir lezyonu oluştuğunu ve ... gücü kaybına uğradığını ileri sürerek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla tedavi giderlerine karşılık 3.000,00 TL, kazanç kaybına karşılık 15.000,00 TL, ... gücü kaybına karşılık 6.000,00 TL, ekonomik geleceğinin sarsılmasından dolayı şimdilik 6.000,00 TL maddi tazminat ile 20.000,00 TL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili, davacıya uygulanan tedavide herhangi bir hata bulunmadığını, kendilerine kusur izafe edilemeyeceğini savunarak davanın reddine karar verilmesini dilemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; ATK 7. İhtisas Kurulunca davacının bacağında oluşan siyatik sinir lezyonu dolayısıyla davalı hastaneden kaynaklanan ayıplı veya eksik hizmet bulunup bulunmadığının tespitinin istenildiği, ilgili kurul tarafından lezyonun olası komplikasyon olarak değerlendirildiği, rapora itiraz edilmesi üzerine ... Tüketici Mahkemesi kanalıyla üçlü bilirkişi heyetinden rapor alındığı, ilgili kurul tarafından düzenlenen raporda siyatik sinir lezyonunun olası komplikasyon olarak değerlendirildiği ve enjeksiyon kararı veren doktorun kusursuz olduğunun bildirildiği, böylelikle her iki bilirkişi raporunda da davalı hastanenin enjeksiyon kararı veren doktorun kusursuz olduğunun, siyatik sinir lezyonunun olası komplikasyonlardan olduğunun, önlenmesi için enjeksiyon öncesi yapılması gereken bir işlem bulunmadığının, enjeksiyonun uygun olmayan bir bölgeye yapıldığına dair destekleyici kanıt bulunamadığının, enjeksiyon lokalizasyonunun ilk birkaç gün içinde iyileşerek belirlenemez hale geldiğinin, dolayısıyla enjeksiyonun doğru lokasyona yapılıp yapılamadığının da bilinemeyeceğinin bildirildiği anlaşılmakla; davacıda davalı kurumda yapılan enjeksiyondan dolayı kalıcı sinir hasarı oluşmasına rağmen oluşan hasarın yapılan enjeksiyondan kaynaklanan olası komplikasyon olduğu, davalı hastane veya çalışanının ayıplı veya eksik hizmetinden kaynaklanan bir hasar olmadığı, sinir hasarının kişinin yaşı, kilosu, siyatik sinirin seyrinin varyasyonuna bağlı olarak gelişebilecek bir durum olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davacı vekili, bilirkişi raporlarının birbiriyle uyumlu olmadığını, her iki raporun da eksik ve hatalı olduğunu, davalı şirkete ait hastaneden enjeksiyonun yapıldığı tarihteki davacının tedavisinde bulunan sağlık personelinin işlem kayıtlarının getirtilerek incelenmediğini, enjeksiyonu yapan sağlık çalışanına ait bilgilerin dosyada yer almadığını, davacıya durumun geçici olduğu yönünde bilgi verip önleyici tedbirler almayan hekimlerle ilgili bilginin dosyada bulunmadığını, bilirkişi raporlarına yönelik itirazlarının mahkemece gözönünde bulundurulmadığını, dosyanın Adli Tıp Genel Kuruluna gönderilerek belirtilen kurumdan rapor alınmadığını, hatalı enjeksiyon sonrasında davalı hastane hekimine davacının sürekli olarak ... çektiğini bildirmesine rağmen herhangi bir tedbir alınıp erken tedaviye başlanılmaması hususunun bilirkişi raporlarında incelenmediğini belirterek, İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep ve istinaf etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; dosyadaki yazılara, toplanan delillere, mahkemece kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına, hükme esas alınan bilirkişi heyeti raporlarının hüküm kurmaya elverişli mahiyette olmasına, bilirkişi raporlarındaki doğru lokalizasyona enjeksiyon yapılması halinde dahi davacıdaki komplikasyonun oluşma ihtimalinin bulunduğu, enjeksiyonun uygun olmayan bir bölgeye yapıldığına dair destekleyici kanıtın bulunmadığı, bu sebeple enjeksiyonu yapan sağlık personelinin tıbben hata yapıp yapmadığının tespit edilemediği yönündeki görüşün benimsenerek mahkemece hüküm kurulmasına, davacıya uygulanan enjeksiyona ilişkin onam formu dosyada yer almamakla birlikte bu hususta davacının açık istinafının bulunmamasına göre mahkemece tesis edilen kararda herhangi bir hukuka aykırı yön görülmediğinden davacının istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili, istinaf dilekçesindeki hususları tekrar ederek, alınan bilirkişi raporlarının yetersiz olduğunu, hükme esas alınamayacağını, ayrıca , enjeksiyon öncesinde hiçbir kontrol yapılmadığı gibi, enjeksiyon sonrası oluşabilecek risklere ilişkin de bir aydınlatılmış onam alınmadığını belirterek bölge adliye mahkemesi kararının kaldırılarak ilk derece mahkemesi kararının bozulmasını istemiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık verilen sağlık hizmetinin hatalı olması iddiasına dayalı tazminat istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunun 502 ve devamı maddeleri.
2. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 266 ve devamı maddeleri.
3.Değerlendirme
Davanın temelini vekalet sözleşmesi oluşturmaktadır. Dava, davalı hastanenin vekalet sözleşmesinden kaynaklanan özen borcuna aykırılık olgusuna dayanmaktadır. (Vekil, ... görürken yöneldiği sonucun elde edilmemesinden değil, bu sonuca ulaşmak için yaptığı uğraşların özenle görülmemesinden sorumludur. Vekilin sorumluluğu, genel olarak işçinin sorumluluğuna ilişkin kurallara bağlıdır . Vekil, işçi gibi özenle davranmak zorunda olup, hafif kusurundan bile sorumludur. O nedenle vekilin meslek alanı içinde olan bütün kusurları (hafif de olsa) sorumluluğun unsuru olarak kabul edilmelidir. Vekil, hastalarının zarar görmemesi için yalnız mesleki değil, genel hayat tecrübelerine göre herkese yüklenebilecek dikkat ve özeni göstermek zorundadır. Vekil, tıbbi çalışmalarda bulunurken, bazı mesleki şartları yerine getirmek, hastanın durumuna değer vermek, tıp biliminin kurallarını gözetip uygulamak, tedaviyi her türlü tedbirlerini alarak yapmak zorundadır. Vekil, ufak bir tereddüt gösteren durumlarda, bu tereddütü ortadan kaldıracak araştırmalar yapmak ve bu arada koruyucu tedbirler almakla yükümlüdür. Çeşitli tedavi yöntemleri arasında seçim yaparken, hastanın ve hastalığın özellikleri göz önünde tutulmalı, onu risk altına sokacak tutum ve davranışlardan kaçınmalı ve en emin yolu tercih etmelidir ( .... ..., Borçlar Hukuk Özel Borç İlişkileri, Cild, Ank..., Sh.236 vd). Gerçekten de müvekkil (hasta), mesleki bir işgören vekilden, tedavinin bütün aşamalarında titiz bir ihtimam ve dikkat beklemek hakkına sahiptir. Gereken özen görevini göstermeyen vekil, vekaleti gereği gibi ifa etmemiş sayılmalıdır. Aynı hususlar adam çalıştıran sıfatı ile doktorun görev yaptığı sağlık kuruluşları için de geçerlidir.
Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere ve özellikle birbirini teyit eden Adli Tıp Kurumu ve Üniversite Hastanesinden alınan raporlara ve dava dilekçesinde dayanılmayan hususların temyiz aşamasında dikkate alınamayacağının anlaşılmasına göre, davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın onanmasına karar vermek gerekmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeple;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
30.11.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.