Logo

3. Hukuk Dairesi2023/1141 E. 2023/3045 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Vekalet sözleşmesinden kaynaklanan alacak davasında, davalı tarafından yapılan ödemelerin mahsubu ve vekalet ücretinin hesaplanma esasına ilişkin uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Yargıtay’ın önceki bozma kararına uygun hüküm kurulması ve bozma kararı dışında kalan kısımların kesinleşmesi nedeniyle usuli kazanılmış hak oluşması gözetilerek, davacının temyiz itirazları reddedilmiş ve yerel mahkeme kararı onanmıştır.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasında görülen vekalet sözleşmesinden kaynaklanan alacak davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda Dairece, Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Mahkemece bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Mahkeme kararı davacı tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili; avukat olan müvekkilinin, davalı ile ... 2. Aile Mahkemesinin 2011/3 E. sayılı dosyasında, davalının eski eşi ... ... ...'ün açmış olduğu muvazaalı işlemlerle aile konutunun icra yoluyla satışına yönelik davayı takip konusunda 05.04.2012 tarihli avukatlık ücret sözleşmesi imzaladığını; davalının, daha sonra aynı Mahkemenin 2009/374 (yeni 2013/315) E. sayılı dosyasında eşi tarafından açılan boşanma davasının takibi konusunda da müvekkiline vekaletname verdiğini, müvekkilince her iki dosyanın işlemlerinin eksiksiz yerine getirildiğini, davalının sözleşmeden doğan seyahat giderlerini karşılamaması sebebiyle tüm masrafların da müvekkilince yapıldığını, davaların lehe bitme aşamasına gelindiğinde davalının, vekalet ücreti alacağını ödememek için haksız bir şekilde 14.10.2013 tarihli azilnameyi gönderdiğini, azilnamede ileri sürülen gerekçelerin gerçeği yansıtmadığını, yargılama harç ve giderlerinin karşılanması amacıyla sözleşme uyarınca avans olarak ödenmesi gereken 2.000,00 TL'nin de ödenmediğini, haksız azil sebebiyle davalıdan ve karşı taraftan alınması gereken vekalet ücretini alamadığını ileri sürerek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 2.000,00 TL gider ve vekalet ücreti alacağının dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsilini talep etmiş; 17.03.2016 tarihli ıslah dilekçesiyle de vekalet ücreti alacağını 59.838,00 TL'ye yükselttiğini bildirmiştir.

II. CEVAP

Davalı vekili; davaya konu avukatlık ücret sözleşmesindeki hükümlerin tamamen geçersiz olduğunu, müvekkili tarafından davacıya Almanya’daki ... Bankası Şubesinden toplam 6.000 Euro gönderildiğini, bu rakamın TL karşılığının 18.000,00 TL olduğunu, davacının vekalet hizmetini layığıyla yerine getirmediğini belirterek, davanın reddini savunmuştur.

III. MAHKEME KARARI

Mahkemenin 05.05.2016 tarihli ve 2013/497 E. 2016/163 K. sayılı kararıyla; davanın kabulü ile 59.838,00 TL alacağın karar tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.

IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Bozma Kararı

1. Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Yargıtay (Kapatılan) 13. Hukuk Dairesinin 16.12.2019 tarihli ve 2016/21306 E. 2019/12633 K. sayılı ilamıyla özetle; “... Somut olayda Mahkemece, haksız olarak azledilen davacı avukatın, ... 2. Aile Mahkemesinin 2013/315 Esas sayılı dosyasında görülen boşanma davası için taraflar arasında yazılı bir ücret sözleşmesi mevcut olmaması nedeniyle bu dava yönünden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinde öngörülen maktu vekalet ücretini talep edebileceği, ... 2. Aile Mahkemesinin 2011/3 Esas sayılı dosyası yönünden ise sözleşme konusu taşınmazın, azil tarihi itibariyle davalı adına tescil edilen miktarının, sözleşmede kararlaştırılan %25’i üzerinden nispi vekalet ücreti talep edebileceği kabul edilerek, belirlenecek miktarın davalıdan tahsiline karar verilmesi gerekirken, hatalı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm kurulmasının usul ve yasaya aykırı olduğu” gerekçesiyle hükmün bozulmasına karar verilmiştir.

B. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar

Mahkemenin 01.07.2021 tarihli ve 2020/212 E. 2021/134 K. sayılı kararıyla; davanın kısmen kabulü ile 2.000,00 TL'ye dava tarihi olan 06.11.2013 tarihinden, 23.695,00 TL'ye ıslah tarihi olan 17.03.2016 tarihinden itibaren yasal faiz işletilerek davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine karar verilmiştir.

C. İkinci Bozma Kararı

1. Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Dairemizin 17.01.2022 tarihli ve 2021/7640 E. 2022/19 K. sayılı ilamıyla; (1) no’lu bentte davacının tüm, davalının sair temyiz itirazlarının reddine karar verildikten sonra (2) no’lu bentte; “... dosya içerisindeki bilgi ve belgelerin incelenmesinde, davacının da kabulünde olduğu üzere, davalı tarafından davacıya farklı tarihlerde ve miktarlarda ne için yatırıldığına ilişkin açıklama bulunmayan paranın gönderildiğinin anlaşıldığı, bu hususta taraflar arasında uyuşmazlık bulunmadığı; davacı avukat tarafından, anılan banka dekontlarında yapılan ödemelere ilişkin olarak herhangi bir açıklama yer almadığından gönderilen ödemelerin, yapılan diğer ... ve işlemlere (dava harç ve masrafları vs.) ilişkin olduğunun belirtildiği, ancak davalının bilirkişi raporuna itirazında dile getirdiği ve davacı adına yaptığını söylediği ödemelerin hesaplamada dikkate alınmadığı; bu durumda mahkemece, bilirkişilerden davalı tarafından yapılan ödemeleri içeren ek rapor alınarak, hasıl olacak sonucuna göre bir hüküm kurulması gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesinin usul ve kanuna aykırı olduğu” gerekçesiyle hükmün bozulmasına karar verilmiştir.

D. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar

1. Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; 16.12.2019 tarihli ilk bozma ilamı doğrultusunda, ... 2. Aile Mahkemesinin 2013/315 E. sayılı dosyası yönünden, karar tarihi itibariyle Avukatlık Asgari Ücret Tarifesince hesaplanan maktu vekalet ücretinin 1.320,00 TL olduğu; aynı Mahkemenin 2011/3 E. sayılı dosyasına gelince, davacı her ne kadar 14.10.2013 tarihinde azledilmiş ise de davanın takipsiz bırakıldığı ve 18.07.2014 tarihinde açılmamış sayılmasına karar verildiği, davalı ... ile dava dışı eşi ...'in anlaşmalı olarak boşandıkları ve aralarında yaptıkları protokol uyarınca davalı ... adına kayıtlı taşınmazın 1/2 hissesinin eski eşi ... adına tesciline karar verildiği dikkate alındığında, davacının azledilmemiş olsaydı dahi davalının, dava dışı ... ile anlaşmalı olarak boşanacağı ve taşınmazın yarı hissesini dava dışı ...'e vereceğinin dosyaların incelenmesinden anlaşıldığı;

2. Davalı adına kayıtlı taşınmazın azil tarihi itibarı ile 1/2 hisse değerinin 97.500,00 TL olarak hesaplandığı ve sözleşmeye göre ödenmesi gereken %25 oranındaki karşılığının ise 24.375,00 TL olduğu, bu durumda davacının, davalıdan toplamda 25.695,00 TL vekalet ücreti alacağının bulunduğu; davalı tarafından davacıya toplam 6.000 Euro ödeme yapıldığı ve bunun ödeme tarihindeki kur karşılığının 14.030,18 TL olduğu; davacı tarafça, bu ödemelerin vekalet ücretine ilişkin olmayıp işin takibi için gönderilen avans ve harç ödemelerine ilişkin olduğu iddiasının kanıtlanamadığı, bu bedelin davalı tarafından davacıya harç, ... avansı ve vekalet ücretinin belirli bir bölümünün ödemesi olarak gönderildiğinin kabul edilmesi gerektiği, davacı tarafından yapılan masraflar toplamının da 6.459,63 TL olup davalı tarafından, davacıya ödenen 14.030,18 TL’nin, vekalet ücretleri ve masraflar toplamından düşüldüğünde, davacının bakiye alacağının 18.114,45 TL olduğu gerekçe gösterilerek; davanın kısmen kabulü ile 2.000,00 TL'nin 06.11.2013 dava tarihinden, 16.114,45 TL'nin ise 17.03.2016 ıslah tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı asil temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacı; davalı tarafından azledildiği 14.10.2013 tarihinde, ... 2. Aile Mahkemesinin 2013/315 E. sayılı dosyasında görülen davaya konu taşınmazın, tam paylı olarak davalı ... adına kayıtlı olduğunu, bu nedenle anılan dava yönünden hak ettiği vekalet ücretinin, taşınmazın tamamının değeri üzerinden nispi olarak hesaplanması gerektiğini; ayrıca davalı tarafından banka aracılığıyla yapılan ödemelerin, tarafınca yapılan dava harç ve masraflarına ilişkin olduğundan, bu ödemelerin hak ettiği tazminattan mahsup edilmesinin de hatalı olduğunu ileri sürerek kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, vekalet sözleşmesinden kaynaklanan alacak istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1136 sayılı Avukatlık Kanunu’nun 164 ve 165 inci maddeleri, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 20.12.2013 tarihli ve 2013/23-131 E. 2013/1681 K. sayılı kararı, 04.02.1959 tarihli ve 13/5 sayılı YİBK ile 09.05.1960 tarihli ve 21/9 sayılı YİBK.

3. Değerlendirme

1. Bir Mahkemenin Yargıtay Dairesince verilen bozma kararına uyması sonunda, kendisi için o kararda gösterilen şekilde inceleme ve araştırma yaparak, yine o kararda belirtilen hukuki esaslar gereğince hüküm verme yükümlülüğü doğar. “Usuli kazanılmış hak” olarak tanımlanan bu olgu mahkemeye, hükmüne uyduğu Yargıtay bozma kararında belirtilen çerçevede işlem yapma ve hüküm kurma zorunluluğu getirmektedir.

2. Bundan başka, Yargıtay tarafından bozulan bir hükmün, bozma kararının kapsamı dışında kalmış olan kısımları kesinleşir. Bozma kararına uymuş olan mahkeme, kesinleşen bu kısımlar hakkında yeniden inceleme yaparak karar veremez. Bir başka anlatımla, kesinleşmiş olan bu kısımları lehine olan taraf yararına usuli kazanılmış hak oluşturur.

3. Bu itibarla, temyizen incelenen Mahkeme kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı anlaşılmakla; davacının temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun bulunan kararın onanması gerekmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Davacının yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan Mahkeme kararının ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,

6100 sayılı Kanun’a eklenen Geçici madde 3 atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Kanun’un 440 ıncı maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,

01.11.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.