Logo

3. Hukuk Dairesi2023/1506 E. 2023/3210 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: İhale ile satın alınan taşınmazın teslim edilmemesi nedeniyle uğranan zararın tazmini istemine ilişkin alacak davasında faiz başlangıç tarihi ve davalı idarenin harçtan muafiyeti hususunda yaşanan uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Davalı idarenin, davacı tarafından dava tarihinden önce temerrüde düşürülmediği ve davalı idarenin 5411 sayılı Kanun'un 140. maddesi gereğince harçtan muaf olduğu gözetilerek, mahkeme kararının faiz başlangıç tarihi ve harç hususunda düzeltilerek onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasında Mahkemece görülen alacak davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairemizce, Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Mahkemece bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; asıl davanın kabulüne, birleşen davanın vazgeçme nedeniyle reddine karar verilmiştir.

Mahkeme kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili; müvekkilinin davalı idareden açık ihaleye girerek ... İli, ... İlçesi, 3. Bölge Mahallesi, ... Köyü, ... Mevkii, 195 Ada, 1189 Ada, 18 parselde kayıtlı 1926 m² arsası ve üzerindeki 6270 m² kapalı alanı bulunan taşınmazı satın aldığını, idarenin taşınmazı boş olarak teslim edemediğini, bakiye borcunu taşınmazın boş olarak teslim edilmesi halinde ödeyeceğini bildirerek süre istediğini ancak davalı idarenin ihaleyi feshettiğini ve sözleşme kurallarına aykırı ve haksız olarak 420.000.00.TL'yi irat kaydettiğini, ihalenin feshi kararının hukuka aykırı olduğunu, haklı görünse dahi ancak ihale bedelinin % 3'ünü irat kaydedebileceğini, davalı idarenin muhammen bedelin %10 oranındaki parayı irat kaydetmesinin yasaya aykırı olduğunu ve iadesi gerektiğini, idarenin fesihten zarar görmediğini, yeniden yapılan ihale ile taşınmazın alıcı bulduğunu ileri sürerek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 10.000.00 TL'nin, ihalenin feshi tarihinden itibaren işleyecek en yüksek ticari faiziyle birlikte iadesine karar verilmesini talep etmiş, davacı vekili 17.11.2015 tarihli ıslah dilekçesi ile 10.000 TL'lik dava konusu miktarı 200.000 TL artırarak 210.000 TL olarak ıslah ettiklerini beyan etmiş, 13.03.2019 tarihinde açtığı birleşen dava ile de 200.000,00 TL'nin en yüksek faizi ile ödetilmesini istemiştir.

II. CEVAP

Davalı vekili, davanın reddini istemiştir.

III. MAHKEME KARARI

Mahkemenin 30.04.2013 tarihli kararı ile davanın zaman aşımı süresi geçtiği gerekçesiyle reddine karar verilmiştir.

IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Birinci Bozma Kararı

1. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Dairemizin 28.5.2014 tarihli ve 2014/1405 E., 2014/8383 K. sayılı ilamı ile taraflar arasında feshedilmiş olsa dahi geçerli bir ihale sonucu taşınmazı satım sözleşmesinin tartışmasız olduğu, dava konusu ihtilafta uygulanacak zaman aşımı süresinin taraflar arasında sözleşme ilişkisi bulunması nedeniyle TBK 125 inci maddesi gereğince 10 yıl olduğu gerekçesiyle bozulmasına karar verilmiştir.

B. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar

Mahkemenin 16.02.2016 tarihli ilamı ile "davanın kabulü ile 210.000 TL nin 30.07.2018 tarihinden itibaren işleyecek en yüksek değişen oranlarda reeskont faizi ile birlikte davalıdan tahsil edilerek davacıya verilmesine" karar verilmiştir.

C. İkinci Bozma Kararı

1. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Yargıtay (Kapatılan) (13). Hukuk Dairesinin 07.11.2018 tarihli ilamı ile; " Mahkemece, 818 sayılı yasanın 66 ncı maddesi ve 6102 sayılı yasanın 82 nci maddesi uyarınca dava tarihine kadar kanunda öngörülen zaman aşımı süresinin geçtiği anlaşıldığından zaman aşımı nedeniyle davanın reddine ilişkin verilen ilk karar, davacının temyizi üzerine 3. Hukuk Dairesi'nin 28.5.2014 tarihli ve 2014/1405 E., 2014/8383 K. sayılı ilamı ile bozulmuş, bozmaya uyularak yapılan yargılama sırasında 17.11.2015 tarihli ıslah dilekçesiyle davacı, talebini 210.000,00TL olarak ıslah ettiğini ifade etmiş, mahkemece ıslah edilen talep esas alınarak davanın kabulüne karar verilmiştir. Oysa ki, 04.02.1948 tarihli ve 10/3 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı gereğince bozmadan sonra ıslah yapılması mümkün değildir. Bu nedenle davacının ıslahtan önceki talebi dikkate alınarak sonucuna uygun bir hüküm kurulması gerekirken, mahkemece yanlış değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmiş olması, usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir." gerekçesi ile bozulmasına karar verilmiştir.

D. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar

Mahkemece bozma ilamına uyulmasına karar verilmiş ve 14.11.2019 tarihli ilamı ile "davanın kısmen kabulü ile 10.000 TL'nin davalıdan dava tarihi itibariyle işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsili ile davacıya ödenmesine, fazla talebin reddine" kararı verilmiştir.

E. Üçüncü Bozma Kararı

1. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Dairemizin 12.12.2021 tarihli ve 2020/10888 E., 2021/9955 K. sayılı ilamı ile "...Mahkemece davanın kısmen kabulü ile karar ve ilam harcının davalıdan tahsiline karar verilmiş ise de; davalı Tasarruf ... Sigorta Fonu 5411 sayılı Bankacılık Kanunu’nun 140 ıncı maddesi uyarınca harçtan muaftır. Kararın bu sebeple bozulması gerekmiştir. Davacının temyiz itirazları yönünden yapılan incelemede; mahkemece verilen davanın reddi kararının Dairemizce bozulduğu, bozma sonrasında davacı tarafından ıslah dilekçesi verildiği ve mahkemece davanın ıslah edilmiş hali ile kabulüne karar verildiği, kararın davalı tarafından temyizi üzerine 13. Hukuk Dairesince bozma kararından sonra ıslah yapılamayacağı gerekçesi ile bozulduğu anlaşılmıştır. Her ne kadar mahkemece bozma kararına uyularak davanın ıslah edilmemiş hali ile kısmen kabulüne karar verilmiş ise de; usule ilişkin olan hükümlerin derhal uygulanması gerektiği gözetilerek, 28.07.2020 yürürlük tarihli 7251 sayılı Kanun ile değişen 6100 sayılı HMK’nın 177/2. maddesi ile Yargıtayın bozma kararından sonra tahkikata ilişkin bir işlem yapılması halinde, tahkikat sona erinceye kadar da ıslah yapılabileceğine dair açık düzenleme yapıldığı gözetilerek usule ilişkin kazanılmış hakkın istisnası niteliğindeki yasa değişikliği uyarınca davacının ıslah dilekçesi ile birlikte davanın kabulü gerekmekte olup verilen kararın bu yönden de bozulması gerekmektedir." gerekçesi ile kararın bozulmasına karar verilmiştir.

F. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar

Bozma sonrası Mahkemece; ... 15. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2019/74 E. sayılı dosyası ile mahkemenin bu dosyasının birleştirilmesine karar verilerek yargılamaya devam edilmiştir.

Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davacı tarafından davalı idarenin üzerine düşen yükümlülüğü yerine getirmediği ve ihaleyi feshederek haksız yere sözleşme ve ihale kurallarına aykırı olarak davacının 420.000,00TL parasının irad kaydedildiğini ve davalı tarafından ihalenin haksız feshi nedeniyle haksız olarak irad kaydedilen bedelin iadesinin talep edildiği, bozma ilamları değerlendirildiğinde davacı tarafından davalı idarenin sözleşme kapsamında yapmış olduğu kesintinin fazla olduğu ve fazla olan kesinti miktarı olan 210.000 TL nin davacı tarafından davalıdan tahsilinin mümkün olduğu, davacı tarafından birleşen ... 15. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2019/74 E. sayılı dosyasında bu dosyada ıslah ile talep edilen bedelin tahsilinin talep edildiği ve birleşen dosyadan davacı vekilince vazgeçilmiş olduğu nedenle birleşen davanın vazgeçme nedeni ile reddine, asıl davada davanın 210.000 TL üzerinden kabulüne ve 10.000 TL yi dava tarihinden itibaren faiz işletilmesine karar verilmiş, Mahkemece davacı vekilinin talebi üzerine ''Asıl davada davanın kabulü ile 210.000 TL nin davalıdan bu bedele dava tarihinden itibaren faiz işletilmek sureti ile tahsiline ve davacıya ödenmesine" şeklinde tashihine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuran

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı vekili temyiz dilekçesinde, ihale sürecine ilişkin beyanlarının ve şartnamedeki hususların değerlendirilmediğini, kararı sonuna eklenmiş olan tashih şerhinin hukuka aykırı olduğunu kaldı ki Mahkemenin tashih şerhinde açık hata düzeltilmesi değil, hükmün bir kısmının değiştirildiği, hukuka aykırı bu tashih şerhinin kabulü mümkün olmadığını, vekil edeni Kurumun harçtan muaf olduğunu, bu nedenle, aleyhe harca hükmedilmiş olmasının hatalı olduğunu ileri sürerek; kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, ihale ile ilgili satın alınan taşınmazın teslim edilmemesi nedeniyle uğranan zararın tazminine yönelik alacak istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 305/A maddeleri.

2. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 117 nci maddesi.

3. 5411 sayılı Kanun'un 140 ıncı maddesi.

3. Değerlendirme

1. Dosyadaki yazılara, kararın bozmaya uygun olmasına ve delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre; davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.

2. 6098 sayılı Kanunu'nun 117 nci maddesi; ''Muaccel bir borcun borçlusu, alacaklının ihtarıyla temerrüde düşer'' şeklinde düzenlenmiştir. Temerrüt, ya bir ihtar ile ya da dava açılması vs. suretiyle gerçekleşir. Borçlunun temerrüdü, borçluya gönderilen ihtarnamenin tebliğinden veya ihtarnamede ödeme için süre verilmişse bu sürenin bitiminden itibaren oluşur. İade talebinde bulunulmadan temerrüt faizi işlemez.

Dava konusu olayda davacının, davalıyı, dava tarihinden evvel temerrüde düşüren ihtarı söz konusu olmadığı halde, İlk Derece Mahkemesince ''asıl davada davanın kabulü ile 210.000 TL'nin davalıdan bu bedele dava tarihinden itibaren faiz işletilmek sureti ile tahsiline ve davacıya ödenmesine" şeklinde tashihine karar verilmiştir.

O halde İlk Derece Mahkemesince, davalının daha önce temerrüde düşürülmediği dikkate alınarak, 10.000 TL ye dava tarihinden itibaren, 200.000 TL ye ise ıslah tarihinden itibaren faiz yürütülmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmiş olması ve davalının harçtan muaf tutulması gerekirken, alınması gerekli harçtan sorumlu tutulmuş olması usul ve kanuna aykırı olup, bozmayı gerektirir.

Ne var ki, bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, kararın düzeltilerek onanmasına karar verilmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1. Davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine,

2. Davalı vekilinin İlk Derece Mahkemesi kararına yönelik temyiz itirazının kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının, tahsis şerhi ile belirtilen (1) numaralı bendinde yer alan “1-Asıl davada davanın kabulü ile 210.000 TL nin davalıdan bu bedele dava tarihinden itibaren faiz işletilmek sureti ile tahsiline ve davacıya ödenmesine” ibaresinin çıkartılarak yerine “1-Asıl davada davanın kabulü ile 10.000 TL ye dava tarihinden itibaren, 200.000 TL ye ıslah tarihinden itibaren faiz işletilmek sureti ile tahsiline ve davacıya ödenmesine” ibaresinin yazılması ile hüküm bölümünün (1-b) nolu bendinin çıkarılarak yerine aynen, “Davalı harçtan muaf olduğundan harç alınmasına yer olmadığına” cümlesinin yazılması ile (2-a) bendinin hükümden çıkarılarak yerine aynen, “Davalı harçtan muaf olduğundan harç alınmasına yer olmadığına” cümlesinin yazılması suretiyle kararın değiştirilmiş ve düzeltilmiş bu şekliyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA,

6100 sayılı Kanun'un Geçici 3 üncü maddesi atfıyla 1086 sayılı Kanun'un 440 ıncı maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere,

20.11.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.