Logo

3. Hukuk Dairesi2023/1708 E. 2023/3590 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davacı şirketin, davalı kurum tarafından kendisine gönderilen haciz bildirimlerine konu alacaklar bakımından borçlu olmadığının tespiti talebi.

Gerekçe ve Sonuç: Davacının, 6183 sayılı Kanun'un 79. maddesi uyarınca açtığı menfi tespit davasında, bilirkişi raporu ile haciz bildirimlerinin tebliğ tarihi itibarıyla dava dışı üçüncü kişiye borcunun olmadığının tespit edilmesi ve davacının yasal hakkını kullanarak dava açma hakkının bulunduğu gözetilerek, yerel mahkeme kararındaki vekalet ücreti yönünden oluşan yanlışlık düzeltilerek onanmıştır.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki menfi tespit davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiştir.

Mahkeme kararı taraflarca temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili; davalı kurum tarafından dava dışı kişinin borcundan dolayı 12.12.2013 tarihli iki adet haciz bildirimi ile yine aynı tarihli olup aynı kişi ile ... şirketinin borcu nedeniyle bir adet haciz bildirimi gönderildiğini, müvekkili şirketin ilgili kişi ve şirkete herhangi bir borcunun bulunmadığını, usulüne uygun tebligat yapılmadığını, daha sonra borcun ödenmesine ilişkin yazılar iletildiğini, yazıların ödeme emri niteliğine haiz olmadığını ileri sürerek; 12.12.2013 tarihli ve 4727285, 4727219, 4727193 sayılı haciz bildirimleri ile 116878, 116957, 116929 sayılı ve 07.01.2014 tarihli takip ve işlemlerin iptaline, müvekkilinin borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı vekili; haciz bildirimlerine karşı süresinde itiraz edilmesi nedeniyle borcun davacının zimmetinde sayıldığını, kurum işleminin yerinde olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.

III. MAHKEME KARARI

Davanın açıldığı ... 1. ... Mahkemesinin 12.12.2015 tarihli ve 2014/50 E., 2015/55 K. sayılı kararıyla; süresinde itiraz edilmediği gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.

IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Bozma Kararı

1. Mahkeme kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Yargıtay 10. Hukuk Dairesinin 15.01.2015 tarihli ve 2015/8946 E., 2017/7493 K. sayılı ilamıyla; 6183 sayılı Kanun'un 79 uncu maddesi uyarınca açılan davaya bakma görevinin genel mahkemelere ait olduğu gerekçesiyle, karar bozulmuştur.

B. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar

Bozma sonrasında verilen görevsizlik kararının kesinleşmesi üzerine dava dosyasının gönderildiği Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; davacı şirketin ticari defter ve kayıtları üzerinden yapılan bilirkişi incelemesine göre, dava dışı üçüncü kişinin davacıdan herhangi bir hak ve alacağı bulunmadığının tespit edildiği, davacının haciz bildirimlerine karşı süresinde itiraz etmemesi nedeniyle dava açılmasına sebebiyet verdiğinden lehine yargılama gideri ve vekalet ücretine hükmedilmeyeceği, davalı idare lehine ise maktu vekalet ücreti verilmesi gerektiği gerekçesiyle; davanın kabulü ile davacının 12.12.2013 tarihli ve 4727285, 4727219, 4727193 haciz bildirgeleri ile 116878, 116954, 116929 sayılı ve 07.01.2014 tarihli takip işlemleri nedeni ile davalı kuruma borçlu olmadığının tespitine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuran

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraflar temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

1. Davacı vekili; davanın kabul edilmesine rağmen davalı yararına vekalet ücretine hükmedildiğini, haciz bildirimlerinin usule aykırı olduğunun anlaşıldığını, davanın açılmasına sebebiyet vermediklerini, lehe vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiğini ileri sürerek; kararın bozulmasını istemiştir.

2. Davalı vekili; davacı taraf yasal süresi içerisinde itiraz etmediğinden alacağın zimmetinde sayıldığını, süre yönünden davanın reddi gerektiğini, davacı şirketin ticari faaliyet gösteren bir anonim şirket olup, şirket yöneticilerinin ve ortaklarının da bu ticari faaliyetlerden kaynaklanan gelirlerden yararlanacağını, hem şirket hissedarı hem de şirket yönetim kurulu başkanı olan dava dışı kişinin şirket uhdesinde doğmamış bir hak edişinin olmadığının düşünülemeyeceğini, alacağı olmadığına dair tespitin hatalı olduğunu ileri sürerek; kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık; 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun'un (6183 sayılı Kanun) 79 uncu maddesine göre menfi tespit istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

6183 sayılı Kanun'un "Üçüncü şahıslardaki menkul malların, alacak ve hakların haczi" başlıklı 79 uncu maddesi

3. Değerlendirme

1. 6183 sayılı Kanun'un 79 uncu maddesi kapsamında açılan menfi tespit davalarında, dava dışı mükelleflerin üçüncü şahıslardaki alacaklarının haczi halinde, üçüncü şahıs konumundaki davacının haciz bildiriminin tebliği tarih itibariyle borcunun bulunup bulunmadığının belirlenmesi gerekmektedir.

2. Dosyadaki bilgi ve belgelerden; yargılama sırasında alınan bilirkişi raporu ile haciz bildiriminin tebliğ edildiği tarih itibariyle davacının dava dışı kişiye borcunun bulunmadığı belirlenmekle, davalının temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

3. 6183 sayılı Kanun'un 79 uncu maddesi ile süresinde haciz bildirimine itiraz edilmediği takdirde borcu bulunmadığını iddia eden kişiye menfi tespit davası açabilme imkanı tanınmıştır. Davacı tarafın söz konusu yasal hakkını kullanarak menfi tespit isteminde bulunduğu ve yargılama sonucunda haklı olduğu belirlenmiştir. Bu itibarla İlk Derece Mahkemesince; maktu vekalet ücretinin aleyhine hüküm verilen davalıdan tahsiline karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde davacıdan alınarak davalıya verilmesine karar verilmesi, doğru olmayıp bozmayı gerektirir.

Ne var ki bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) Geçici 3 üncü maddesi atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun (1086 sayılı Kanun) 438 inci maddesinin yedinci fıkrası uyarınca temyiz olunan Mahkeme kararının düzeltilerek onanması gerekir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1. Davalının temyiz itirazlarının REDDİNE,

2. Temyiz olunan Mahkeme kararının hüküm fıkrasının dördüncü bendi çıkarılarak yerine "4- Davacı kendini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca 2.725,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,'' bendinin yazılması suretiyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA,

Peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz eden davacıya iadesine,

6100 sayılı Kanun'un Geçici 3 üncü maddesi atfıyla 1086 sayılı Kanun'un 440 ıncı maddesi gereğince kararın tebliğ tarihinden itibaren 15 günlük süre içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,

07.12.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.