Logo

3. Hukuk Dairesi2023/1749 E. 2023/3562 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: İnançlı işlem hukuksal nedenine dayalı olarak satın alınan araç için ödenen bedelin tahsili istemiyle başlatılan icra takibine yapılan itirazın iptali.

Gerekçe ve Sonuç: Davacının inançlı işlem iddiasını ispat yükümlülüğünü, 05.02.1947 tarih ve 20/6 sayılı YİBK gereğince yazılı delil veya delil başlangıcı ile kanıtlayamaması gözetilerek, mahkeme kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi

Taraflar arasındaki itirazın iptali davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.

Kararın davacı vekili ve dahili davalılar ..., ... ve ... vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvuruların esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili; davalı ...'nün müvekkilin eski kayınpederi olduğunu, davalının sırf zarar vermek için müvekkiline ait ancak davalı adına tescilli dava konusu... plaka sayılı aracı müvekkilinin elinden kolluk marifeti ile aldığını, aracın kolluk marifetiyle geri alındığı tarihe kadar müvekkilin kullanımında olduğunu, araç bedeli müvekkili tarafından ödendiğinden müvekkilinin davalı borçlu ...'den aracın devrinin kendi üzerine yapılmasını ya da araç için ödediği paranın kendisine ödenmesini istediğini, aracın sigortasını, bakım onarımlarını, muayenesini bizzat müvekkilinin yaptırdığını, sadece ÖTV indiriminden faydalanıldığı için aracın davalı borçlu adına tescil edildiğini belirterek araç bedelinin tahsili için yapılan takibe davalının vaki itirazının iptalini ve davalının kötü niyetli borçtan kurtulmaya yönelik olarak yapmış olduğu itiraz nedeniyle asıl alacak üzerinden % 20 icra inkar tazminatının tahsilini istemiştir.

II. CEVAP

1. Davalı vekili; davacının talebinin zamanaşımına uğradığını, davacı takip alacaklısının açıkça muvazaalı olarak kanuna karşı hile yapmak suretiyle araç alıp müvekkili inanılan kişi adına tescil ettirdiğini, bilahare aracı kendisinden alıp bir daha geri vermediğini ikrar niteliğinde beyan ettiğinden korunmaya değer meşru ve haklı bir yararının söz konusu olmadığını, davacının ödeme işlem ve dekontlarına dayandığını, davacının kendi banka hesabından aracın satıcısı firmaya para havale etmesi ile doğrudan davalıya havale etmesi arasında bir fark olmayacağını, bu havale dekontlarında da ödemenin müvekkilinin nam ve hesabına yapıldığının açıkça beyan edildiğini, araç bedelinin müvekkili tarafından davacı damadına verildiğini, davacının davalıya olan borcunu ödediği veya ona ait bir parayı vekaletsiz ... gören gibi araç satıcısı firmaya havale ettiğinin kabulünün gerektiğini belirterek davanın reddini istemiş, yargılama sırasında davalı ... vefat ettiğinden mirasçıları davaya dahil edilmiştir.

2. Dahili davalı ..., ... ve ... vekili; davanın reddini istemiş, dahili davalılardan ...'in adresinin tespiti amacıyla ilgili kolluğa müzekkere yazılmasına karar verilmiş, her ne kadar davalının Almanya'da olduğu bildirilmiş ise de davalı ...'in adres kayıt sisteminde adresinin bulunduğu anlaşılmakla tebligatların Tebligat Kanunu'nun 21 inci maddesinin ikinci fıkrasına göre bu adrese yapılmasına karar verilmiş, dahili davalı ...'in davaya cevap vermediği görülmüştür.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

1. İlk Derece Mahkemesinin ilam başlığında tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; yargılama sırasında davalı ...'in vefat etmesi nedeniyle mirasçılarının davaya dahil edildiği, davacının açtığı işbu davasında inançlı işlem iddiasına dayandığının görüldüğü, davacının iddialarının davalılarca kabul edilmediği, dolayısıyla, eldeki davada ispat yükünün davacı üzerinde olduğu, inanç sözleşmesinin 05.02.1947 tarihli ve 20/6 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca ancak yazılı delille kanıtlanabileceği, bu yazılı delilin, tarafların getirecekleri ve onların imzalarını taşıyan bir belge olması gerektiği, açıklanan nitelikte bir yazılı delil bulunmasa da taraflar arasındaki uyuşmazlığın tümünü kanıtlamaya yeterli sayılmamakla beraber bunun vukuuna delalet edecek karşı tarafın elinden çıkmış yazılı delil bulunması halinde tanık dinlenilebileceği, eldeki uyuşmazlıkta davacı tarafça muris veya davalıların ellerinden çıkmış ve onların imzalarını taşıyan herhangi bir yazılı delil ve yazılı delil başlangıcının sunulamadığı, yine banka dekontlarının da inançlı işlem iddiasını tek başına ispata yeterli olmadığı, bu itibarla, murisin veya dahili davalıların herhangi bir ikrar veya kabul beyanlarının da bulunmaması sebebiyle, yazılı delil, yazılı delil başlangıcı gibi herhangi bir delilin de bulunmaması sebebiyle, mevcut delillere göre davacının davasının ispat edemediğinin değerlendirildiği, yerleşik Yargıtay uygulamalarına göre inançlı işlemin "yazılı delil" veya "delil başlangıcı" yoksa inanç sözleşmesinin "ikrar" (HMK'nın 188 inci maddesi) "yemin" (HMK'nın 225 inci vd. maddeleri) gibi kesin delillerle ispat edilmesi gerekmekte olup dava dilekçesinin incelenmesinde davacının yemin deliline de dayanmadığı anlaşılmakla ispatlanamayan davanın reddine, davacının kötü niyeti ispatlanmadığından davalı yararına haksız takip tazminatı takdirine yer olmadığına karar verilmiştir.

2. İlk Derece Mahkemesinin 10.12.2021 tarihli ek kararıyla; dahili davalılar vekilinin 26.11.2021 tarihli dilekçesi ile, 5.100,00 TL maktu vekalet ücretine hükmedildiğini ancak davacı tarafın ... İcra Müdürlüğünün 2019/742 E. sayılı dosyası ile 145.449,15 TL ilamsız takip başlattığını, akabinde de bu davanın açıldığını, bu nedenle hükmedilecek nispi vekalet ücretinin 17.767,75 TL olması gerektiğini belirterek kararın tavzih edilmesini talep ettiği, Mahkemece 28.07.2020 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı HMK'nın 305/A maddesine göre taraflardan her biri nihai kararın tebliğinden itibaren bir ay içinde yargılamada ileri sürülmesine veya kendiliğinden hükme geçirilmesi gerekli olmasına rağmen hakkında tamamen veya kısmen karar verilmeyen hususlarda ek karar verilmesini isteyebileceği gerekçesiyle; 23.11.2021 tarihli kararın hüküm fıkrasının 4 nolu bendinin "davalı taraf kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden 17.767,75 TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine" şeklinde tavzih edilmesine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde davacı vekili ve dahili davalılar ..., ... ve ... vekili, ek karara karşı ise davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

1. Davacı vekili; Mahkemece taraflara tahkikatın tümü hakkında açıklama ve son sözlerini söyleme hakkı verilmeyerek Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 184 üncü ve 186 ncı maddelerinin emredici ve açık hükmünün uygulanmadığını, kararın gerekçesiz olduğunu, bildirilen delillerin toplanmadığını, dava konusu aracın müteveffa davalı adına kayıtlı olduğunu ancak ilk alındığı günden beri müvekkili tarafından kullanıldığını, araç bedelinin de kendisi tarafından ödendiğini, banka dekontunun yazılı belge niteliğinde olduğunu, sebepsiz zenginleşme hukuksal nedenine dayandıklarını, Mahkemece tavzih kararı ile gerekçeli kararda belirlenen vekalet ücretinin değiştirilmesine karar verilmişse de, tavzih kararının hatalı ve kanuna aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasını talep etmiştir.

2. Dahili davalılar ..., ... ve ... vekili; Mahkeme kararının doğru olduğunu ancak icra inkar tazminatı yönünden kararın doğru olmadığını, tazminat yönünden de karar verilmesi gerektiğini, ayrıca vekalet ücreti nispi olması gerektiğinden Mahkemenin verdiği ek kararın bu yönden doğru olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; davacılar vekilinin esasa yönelik istinaf itirazlarının incelenmesinde; davacı vekilinin ... 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2019/647 E., 2021/267 K. sayılı kararın esasına yönelik yaptığı istinaf başvurusunun, HMK'nın 353/(1)-b-1 inci maddesi gereğince esastan reddine, davalılar vekillerinin istinaf başvurusunun kabulü ile hakkında istinaf başvurusunda bulunulan İlk Derece Mahkemesi kararının HMK 353/1-b.2 nci maddesi gereğince, davalılar vekili lehine hükmedilen vekalet ücreti ve tazvih yönünden düzeltilerek yeniden esas hakkında hüküm kurulmak üzere kaldırılmasına, davanın reddine, davalılar vekilinin kötü niyet tazminatı talebinin şartları oluşmadığından reddine, davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden, kabul edilen miktar üzerinden, yürürlükteki AAÜT uyarınca hesaplanan 17.767,67 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine şeklinde yeniden hüküm tesisine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin ilam başlığında belirtilen kararına karşı, süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacı vekili; istinaf sebeplerini tekrar ederek, usulüne uygun olarak bildirdikleri delillerin toplanmadığını, aracın bedelinin müvekkili tarafından ödendiğini, dava dilekçesinde her ne kadar itirazın iptali talep edilmişse de, uyuşmazlığın kaynağının sebepsiz zenginleşmeye dayandırıldığını, Mahkemece uyuşmazlığın çözümünden kaçınıldığını, hatalı hukuki nitelendirme ile davanın reddine karar verildiğini, Mahkemece sundukları deliller toplanmadığından işbu hususların göz ardı edildiğini, banka dekontunun yazılı belge niteliğinde olduğunu, dosyaya ve takip dosyasına usulüne uygun olarak sunulduğunu, İlk Derece Mahkemesince bu hususların göz ardı edildiğini, buna karşın istinaf incelemesini yapan Bölge Adliye Mahkemesince de bu hususların göz ardı edildiğini belirterek, kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Dava; inançlı işlem hukuksal nedenine dayalı olarak satın alınan araç için ödenen bedelin tahsili için başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun "İspat yükü

" başlıklı 6 ncı maddesi.

2. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun "İspat yükü" başlıklı 190 ıncı maddesinin birinci fıkrası.

3. Aynı Kanun'un "Delil Başlangıcı" 202 nci maddesi.

4. 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu'nun 20 nci maddesinin d bendi.

5. 05.02.1947 tarihli ve 20/6 sayılı YİBK.

3. Değerlendirme

1. İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir.

2. İnançlı işlemler, inananın teminat oluşturmak veya yönetilmek üzere mal varlığı kapsamındaki bir şey veya hakkını, inanılana devretmesi ve inanılanın da inanç anlaşmasındaki koşullara uygun olarak inanç konusu şeyi kullanmasını, amaç gerçekleştiğinde ise belirlenen şekilde inanana iade etmesini içeren işlemlerdir.

İnanç sözleşmesi, 05.02.1947 tarihli ve 20/6 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca ancak, yazılı delille kanıtlanabilir. Bu yazılı delil, tarafların getirecekleri ve onların imzalarını taşıyan bir belge olmalıdır.

Açıklanan nitelikte bir yazılı delil bulunmasa da, yanlar arasındaki uyuşmazlığın tümünü kanıtlamaya yeterli sayılmamakla beraber bunun vukuuna delalet edecek karşı tarafın elinden çıkmış (inanılan tarafından el ile yazılmış fakat imzalanmamış olan bir senet veya mektup, daktilo veya bilgisayarla yazılmış olmakla birlikte inanılanın parafını taşıyan belge, usulüne uygun onanmamış parmak izli veya mühürlü senetler gibi) delil başlangıcı niteliğinde bir belge varsa 6100 sayılı HMK'nın 202 nci maddesi uyarınca inanç sözleşmesi tanık dahil her türlü delille ispat edilebilir. (Hukuk Genel Kurulu, 04.07.2010, 2010/14-394 E, 2010/395 K.)

Yazılı delil veya delil başlangıcı yoksa inanç sözleşmesinin ikrar (HMK'nın 188 inci maddesi) yemin (HMK'nın 225 vd. maddeleri) gibi kesin delillerle de ispat edilmesi olanaklıdır. Davacının yemin deliline dayanması halinde Mahkemenin davacıya bu hakkını hatırlatması gerekir.

3. Araç mülkiyetinin devri 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu'nun 20 nci maddesinin (d) bendine göre resmi şekil şartına bağlanmıştır. Araç mülkiyetinin devrini gerçekleştiren her türlü sözleşmenin (bağış, trampa, satış) resmi şekilde yapılması geçerlilik şeklidir.

4. Temyizen incelenen karar; tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine ve özellikle davacının iddiasının inançlı işleme dayalı olduğu, bu iddianın 05.02.1947 tarih, 20/6 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca yazılı belge ya da yazılı delil başlangıcı niteliğinde bir belge ile kanıtlanması gerektiği, banka dekontları, makbuzların tek başına ispata yeterli olmadığı gözetildiğinde, taraflar arasındaki inançlı işlem sözleşmesine ilişkin yazılı delil niteliğinde dosya kapsamında herhangi bir bilgi ya da belgenin bulunmamış olmasına hukuki dinlenilme ve savunma hakkının kısıtlanmadığının anlaşılmasına göre, Bölge Adliye Mahkemesi kararının dayandığı yasal ve hukuksal gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup, davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun bulunan kararın onanmasına karar vermek gerekmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı bakiye temyiz harcının temyiz edene yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

06.12.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.