"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2021/580 E., 2022/3046 K.
İLK DERECE MAHKEMESİ : Ankara 5. Sulh Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2019/1190 E., 2020/2492 K.
Taraflar arasındaki tespit davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasını, yeniden davanın reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili; müvekkili şirket ile davalı arasında 09.02.2019 başlangıç tarihli ve üç yıl süreli kira sözleşmesi bulunduğunu, kiralanana yüksek miktarda masraf yapıldığını, 12.04.2019 tarihinde davalının sözleşmeyi haksız olarak tek yanlı feshettiğini, bundan sonra belediye başkanı ve yardımcısı ile görüşüldüğünü ve kiralananı işletmeye devam edebilecekleri belirtildiği halde 15.07.2019 tarihinde kiralananın tedbir alınmadan ve boşaltılmadan yıktırıldığını, kiralanan çadırın ve bulundurulan yiyecek malzemeleri ve masa sandalyenin yıkım sırasında kullanılamaz hale geldiğini, enkazın halen durduğunu ileri sürerek; kiralananın haksız şekilde yıkılması nedeniyle müvekkili şirketin uğradığı zararın tespitini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili; Estergon Türk Kültür Merkezi ve çevresinde tadilat çalışması yapılacağı gerekçesiyle kiralananın 7 gün içerisinde kaldırılması gerektiğinin aksi halde belediye ekiplerince yıkımın gerçekleştirileceği hususu davacı şirkete bildirildiği halde kiralananın tahliye edilmediğini, imzalanan ihale şartnamesi ve kira sözleşmesinin ilgili hükümleri gereğince davacının bu hususlardan haberdar olduğunu, kiralananın tahliye edilmemesi nedeniyle varsa doğan zarardan davacının sorumlu olduğunu, herhangi bir belge ve faturaya dayanmayan zarar kalemlerinin afaki olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
II. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; dava konusu kiralanan boşaltılmadan yıkım işlerinin yapıldığı, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 320 nci maddesine göre kiralanan yerde yenilik ve değişikliklerin yapılması sırasında kiraya verenin kiracının menfaatlerini gözetmekle yükümlü olduğu, aksi halde kiracının zararının giderilmesini isteyebileceği, alınan bilirkişi raporunda kiraya konu iş yerinin restorasyonu için yapılan harcamanın 145.203,95 TL olduğunun belirlendiği, dava konusunun zarar miktarının tespiti istemine ilişkin olduğu gerekçesiyle; davanın kabulü ile davacı şirketin zararının 145.203,95 TL olduğunun tespitine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davalı vekili; sözleşmenin feshi hususu davacıya ihtar edildiği halde kiralananın tahliye edilmediğini, davacının zarara kendi kusuru ile neden olduğunu, zarara ilişkin hususların afaki olup herhangi bir belge ve faturaya dayanmadığını ileri sürerek, kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; dava konusu talebin açılacak eda davasında ileri sürülmesi gerektiği, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 106 ncı maddesi gereğince davacının dava açmasında güncel bir hukuki yararı bulunmadığı gerekçesiyle; davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili; zararın tazmini için öncelikle miktarının tespitinin gerektiğini, eldeki tespit davasının açılmasında hukuki yarar bulunduğunu ileri sürerek; kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, davalı kiraya veren tarafından kiralanana ve içinde bulunan eşyalara verilen zararın tespiti istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Kanun'un 106 ncı maddesinin ikinci fıkrası ve 114/1-h maddesi.
3. Değerlendirme
1. Mahkemenin, davanın esası hakkında yargılama yapabilmesi (davayı esastan inceleyebilmesi) için varlığı veya yokluğu gerekli olan hallere, dava (yargılama) şartları denir. 6100 sayılı Kanun'un 114/1-h maddesi gereği davacının, dava açmakta hukuki yararının bulunması, dava şartıdır. Dava açmakta hukuki yarar için; hukuk düzenince kabul edilmiş meşru bir yarar olmalı, bu yarar dava açan hak sahibi ile ilgili olmalı ve dava açıldığı sırada halen mevcut bulunmalıdır. Ayrıca, açılacak davanın ortaya çıkacak tehlikeyi bertaraf edecek nitelikte olması gerekir. Bir kimsenin, hakkına ulaşmak için, mahkeme kararının o an için gerekli olması durumunda hukuki yararın olduğundan sözedilebilir. Bir mahkeme kararına ihtiyaç yoksa hukuki yarardan söz edilemez (Pekcanıtez H., Atalay, O./Özekes, M.: Medeni Usul Hukuku, Ankara 2011, s.297). Uyuşmazlığın çözümünde, hukuki yarar kavramının tespit davasındaki yansımasının ne olacağının ayrıca irdelenmesinde yarar vardır.
2. Bilindiği üzere, mahkemeden istedikleri hukuki korunmaya göre davalar eda davaları, tespit davaları ve inşai davalar olarak ayrılmaktadır. Eda davalarında; bir şeyin yapılması, bir şeyin verilmesi veya bir şey yapılmaması istenmekte iken; inşai (yenilik doğuran) davalar ile de var olan bir hukuki durumun değiştirilmesi, kaldırılması veya yeni bir hukuki durumun yaratılması istenir. İnşai (yenilik doğurucu) davanın kabulü ile yeni bir hukuki durum yaratılır ve hukuksal sonuç genellikle bir yargı kararı ile doğar. Tespit davasında, sadece tespit hükmü verilebilir. Tespit davasında verilen karar ile hukuki ilişkinin varlığı veya yokluğu kesin olarak tespit edilir, Diğer bir anlatım ile davalının varlığını inkar ettiği ilişkinin var olduğu veya yokluğunu inkar ettiği hukuki ilişkinin yok olduğu hükme bağlanır.
3. Bir hukuki ilişkinin varlığı, tespit davası açılabilmesi için yalnız başına yeterli değildir. Bundan başka, o hukuki ilişkinin var olup olmadığının mahkemece hemen tespit edilmesinde, davacının korunmaya değer güncel bir hukuki yararının bulunması gerekir (6100 sayılı Kanun m. 106/II ). Tespit davasında davacı, kendisi için söz konusu olan tehlikeli veya tereddütlü durumun ortaya çıkaracağı zararın ancak tespit davası ile giderilebileceğini kanıtlamalıdır. Çünkü tespit davası, hukuki bir durum ya da hak henüz inkar ya da ihlal edilmeden, yani herhangi bir zarar doğmadan açılabildiğinden, menfaatin doğmuş ve güncel olması gereğinin bir istisnası olarak ortaya çıkmıştır.
4. Tespit davası eda davasının öncüsüdür. Eda davası açılması mümkün olan hallerde, tespit davası açılmasında (kural olarak) hukuki yarar yoktur. Çünkü eda davası sonunda verilen hüküm ile aynı zamanda dava konusu hukuki ilişkinin var olup olmadığı da tespit edilir. Bundan başka, eda davası açılması mümkün olan hallerde, tespit davası açılmasına da izin verilirse, dava sayısının iki misline çıkması tehlikesi vardır. Bu ise, yalnız mahkemelerin işlerini çoğaltmakla kalmayıp, aynı zamanda hak arayanlar için de zaman ve para kaybına sebep olur ve bu nedenle usul ekonomisi ilkesine aykırı düşer (Kuru, Baki, Medeni Usul Hukuku Cilt I, Yetkin Yayıncılık, Ankara: 2020, s.403-405).
5. Tüm bu bilgiler ışığında somut olay değerlendirildiğinde; Bölge Adliye Mahkemesince hukuki ilişki nedeniyle ortaya çıkan uyuşmazlığa yukarıda yer verilen hukuk kurallarının doğru şekilde uygulandığı anlaşılmakla, özellikle kiralananın haksız yıkım nedeniyle meydana gelen zararın tespiti istemine ilişkin davanın hukuki yarar yokluğu nedeniyle reddine ilişkin karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığından, davacının temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun bulunan kararın onanmasına karar vermek gerekmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı bakiye temyiz harcının temyiz edene yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
08.01.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.