"İçtihat Metni"
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi
EK KARAR TARİHİ : 24.01.2022
SAYISI : 2021/181 E., 2021/555 K.
DAVACILAR/BİRLEŞEN DAVADA
DAVALI/BİRLEŞEN DAVADA
DAVA TARİHİ : 26.05.2009
KARAR : Asıl ve birleşen davanın kısmen kabulü
KARAR DÜZELTME İSTEYEN : Davalı/birleşen davada davacı vekili
Taraflar arasında birleştirilerek görülen tazminat ve alacak davalarından dolayı yapılan yargılama sonunda, Mahkemece asıl ve birleşen davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Kararın taraflarca temyiz edilmesi üzerine, Dairece ek kararın kaldırılması ile Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.
Davalı/ birleşen davada davacı vekili tarafından Dairece verilen kararın düzeltilmesi istenilmiş olmakla; kesinlik, süre ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, karar düzeltme dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacılar; taşınmazlarını, özel öğretim kurumu olarak kullanılmak üzere 01.11.1999 tarihli ve 10 yıl süresi sözleşme ile davalıya kiraya verildiklerini; ancak, davalının süresinden önce ve sözleşmedeki fesih koşullarına uygun olmayacak şekilde kiralananı tahliye ederek anahtarını 16.10.2008 tarihinde teslim ettiğini; kiralanandaki hasar durumunu Trabzon 1. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2008/80 D.iş sayılı dosyası ile tespit ettirdiklerini ileri sürerek; erken tahliye nedeniyle sözleşmenin 10 uncu maddesi kapsamında 10.000 USD cezai şart, 16.350 TL hor kullanma tazminatı ve taşınmazın halen kiraya verilememiş olmasından kaynaklanan 43.750 TL tazminatın davalıdan tahsilini talep etmişlerdir.
II. CEVAP
Davalı; sözleşmenin 10 uncu maddesi gereğince cezai şart ve erken tahliye nedeniyle tazminat istenemeyeceğini, çünkü kiralanandan verilen tahliye kararı sonucu çıkmak zorunda kaldığını, kiralanana bir çok zorunlu ve faydalı masraf yaptığını, hor kullanma iddiasının kanıtlanamadığını savunarak, davanın reddini istemiş; davacılar aleyhine açtığı ve bu dava ile birleşen davada ise; tahliye tarihinden sonraki döneme ilişkin icra marifetiyle tahsil edilen kira parasının iadesi ve kiralanana yaptığı faydalı ve zorunlu imalatlarının bedellerinin tahsiline karar verilmesi istemiştir.
III. MAHKEME KARARI
Mahkemenin 28.06.2011 tarihli ve 2009/110 E., 2011/113 K. sayılı kararıyla; asıl davanın kısmen kabulüne, bina içindeki onarıma muhtaç hasarlı yerlerin onarımı için gerekli toplam 7.841,20 TL'nin dava tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacılara verilmesine, fazlaya ilişkin isteklerinin reddine, birleşen davanın kısmen kabulü ile fazla ödenen 11.718,98 TL kira bedelinin davalılardan alınarak davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin isteklerin reddine karar verilmiştir.
IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. Mahkeme kararına karşı, süresi içinde taraf vekillerince temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Yargıtay (Kapatılan) 6. Hukuk Dairesinin 21.02.2013 tarihli ve 2012/16505 E., 2013/2936 K. sayılı ilamıyla; davacıların erken fesihten kaynaklanan alacak isteminin sözleşmenin 10 uncu maddesi kapsamında anahtar teslim tarihine bir yıllık sürenin eklenmesiyle bulunacak tarih ile sınırlı olarak kabulü gerekeceği, sözleşmenin 10 uncu maddesinde bir yıllık feshi ihbar süresi yanında 10.000 USD ceza koşulu da öngörüldüğünden mahkemece bu yöndeki istemin de kabulü gerektiği, öte yandan birleşen davadaki istirdat isteminin de bu esaslar dahilinde yeniden irdelenerek çözüme kavuşturulmasında zorunluluk bulunduğu, kötü kullanımdan kaynaklanan tazminat bedeli yanında kiralananın eski hale iadesi için gerekli bir takım masrafların da hesaplamaya dahil edildiği, bu kapsamda okul gereksinimi için bahçe kısmına yapılmış prefabrik spor salonunun söküm maliyetinin sözleşmenin 9 uncu maddesi kapsamında davalı kiracıya yükletilmesine olanak bulunmadığı, buna ilişkin istemin reddine karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle bozulmuştur.
B. İkinci Bozma Kararı
1. Bozmaya uyan Mahkemece verilen 07.05.2019 tarihli ve 2015/433 E., 2019/195 K. sayılı kararla; asıl davanın kısmen kabulüne, 10.000 USD’nin dava tarihindeki kur üzerinden karşılığı olan 15.388 TL’nin, anahtar teslim tarihi olan 16.10.2008 tarihinden itibaren ileriye doğru 1 yıllık kira alacağı olan 43.750 TL’nin, hor kullanım bedeli olan 6.599,92 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacılara ödenmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine, birleşen dava hakkında verilen 28.06.2011 tarihli kararın, Yargıtay (Kapatılan) 6. Hukuk Dairesinin 21.02.2013 tarihli bozma ilamı ile kesinleşmiş olması nedeniyle bu konuda karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiş; karara karşı, süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Dairenin 18.02.2020 tarihli ve 2019/5929 E., 2020/1370 K. sayılı ilamıyla; davacıların cezai şart alacağının yabancı para olarak tahsili istedikleri, harcın hesaplanması için harca esas değer olarak gösterdiği 15.388 TL ifadesinin, alacağın Türk Lirası olarak talep edildiği şeklinde değerlendirilemeyeceği, bu nedenle davacının talebinin 10.000 USD olduğu gözetilerek bir karar verilmesi gerektiği, davacıların kira geliri kaybı talebinin ıslah ile 87.500 TL olduğu, Mahkemece 18.01.2010 tarihli ıslah dilekçesi dikkate alınarak, davanın ıslah edilmiş haliyle görülüp, değerlendirilmesi ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, ıslah yapılamayacağı gerekçesiyle yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmediği, bozma kararından sonra da Mahkemece HMK’nın 297 nci maddesinde belirtilen unsurları taşıyacak şekilde yeni bir karar verilmek zorunda olduğu, bu nedenle Mahkemece, birleşen dava yönünden, usuli kazanılmış haklar gözetilerek ve istirdat istemi de asıl davada verilen hükümle birlikte değerlendirilerek bir karar verilmesi gerekirken karar verilmesine yer olmadığına dair hüküm verilmesinin doğru görülmediğinden bahisle karar bozulmuştur.
C. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla, bozma ilamına uyulmak suretiyle asıl davanın kısmen kabulüne, 10.000 USD'nin (ödeme tarihindeki kur üzerinden Türk Parası karşılığı olarak icra işlemlerine esas olmak üzere) dava tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacılara - miras şirketi temsilcisine ödenmesine, 87.500 TL kira gelir kaybı tazminatının 43.750 TL'sini dava tarihinden, bakiye 44.000 TL'sini ıslah tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacılara - miras şirketi temsilcisine ödenmesine, 6.599,92 TL hor kullanım bedelinin dava tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacılara - miras şirketi temsilcisine ödenmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine, birleşen davanın kısmen kabulüne, fazla ödenen 11.718,98 TL kira bedelinin davalılardan (miras şirketi temsilcisinden) alınarak davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuran
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuş, 24.01.2022 tarihli ek kararla; davacı taraf ..., ... ve ... tarafından temyiz yasa yoluna başvurulmamış sayılmasına karar verilmiş, ek karar miras şirketi temsilcisi tarafından temyiz edilmiştir.
B. Gerekçe ve Sonuç
Dairenin 01.11.2022 tarihli ve 2022/2117 E., 2022/8400 K. sayılı kararıyla, temyiz başvurusunun süresinde olduğu tespit edilerek, temyiz başvurusunun reddine ilişkin 24.01.2012 tarihli ek kararının kaldırılmasına karar verilmiş, tarafların asıl davaya ilişkin temyiz itirazlarına yönelik ise; sair temyiz itirazları reddedilerek, asıl davada yabancı para cinsinden hüküm altına alınan alacağın, 3095 sayılı Kanun'un 4/a maddesi gereğince; Devlet Bankalarının dolar ile açılmış bir yıl vadeli mevduat hesabına ödediği en yüksek faiz oranı uygulanmak suretiyle tahsiline hükmedilmesi gerektiği, birleşen davada mükerrer tahsilata yol açacak şekilde karar verildiği, yine asıl ve birleşen davaların ayrı ayrı karara bağlanması nedeniyle yargılama giderlerinin de ayrı ayrı tayin edilmesi gerektiği ve miras şirketi temsilcisi adına hüküm kurulmasının da hatalı olduğu gerekçesiyle hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
VI. KARAR DÜZELTME
A. Karar Düzeltme Yoluna Başvuran
Dairenin yukarıda belirtilen kararına karşı, davalı/birleşen dosyada davacı vekili karar düzeltme isteminde bulunmuştur.
B. Karar Düzeltme Sebepleri
Davalı/birleşen dosyada davacı vekili; talep olmamasına rağmen, hükmedilen yabancı para alacağına ilişkin, ödeme tarihindeki kur üzerinden Türk Parası karşılığı olarak icra işlemlerinde esas alınmasına şeklinde hüküm kurulmasının hatalı olduğunu, yabancı para alacağının dava tarihindeki kur üzerinden tahsilinin gerektiğini, harcın dava tarihindeki kura göre yatırılmış olması ile kurun sabitlenmiş sayılması gerektiğini, aksi kanaatte ise ülkemizde yaşanan ekonomik kriz nedeniyle hak ve nesafet ilkeleri çerçevesinde bu yönde değerlendirme yapılması gerektiğini, kiralananın kendi arzusu ve iradesi dışında, davacı tarafça başlatılan icra takibi nedeniyle cebri icra yolu ile gerçekleştirildiğinden cezai şarta hükmedilmemesi gerektiğini, diğer yandan sözleşme ile kararlaştırılan bir yıl öncesinden ihbar koşulu ihlalinin, bir yıllık kira bedelinin ödenmesi şeklinde hukuka aykırı olacak şekilde yorumlanmasıyla birlikte ayrıca 10.000 USD cezai şarta hükmedilmesinin de hukuka aykırı olduğunu, ayrıca davacının 12.02.2019 tarihli ıslah dilekçesinin dikkate alınması gerektiğini, birleşen dava yönünden mükerrer tahsilatın söz konusu olmadığını ve faiz başlangıç tarihi olarak dava tarihinin belirtilmesi gerektiğini ileri sürerek; bozma kararının lehine olacak şekilde düzeltilerek mahkeme kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık asıl davada, erken tahliye nedeniyle kira kaybı, cezai şart ve hor kullanma tazminatı istemi; birleşen davada, kira bedelinin istirdatı ve faydalı masraf alacağı istemlerine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. Bir mahkemenin Yargıtay Dairesince verilen bozma kararına uyması sonunda, kendisi için o kararda gösterilen şekilde inceleme ve araştırma yaparak, yine o kararda belirtilen hukuki esaslar gereğince hüküm verme yükümlülüğü doğar (09.05.1960 tarihli ve 21/9 sayılı YİBK).
2. Yargıtay Dairesince bozulan bir hükmün, bozma kararının kapsamı dışında kalmış olan kısımları kesinleşir. Bozma kararına uymuş olan mahkeme, kesinleşen bu kısımlar hakkında yeniden inceleme yaparak karar veremez (04.02.1959 tarihli ve 13/5 sayılı YİBK).
3. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun (6098 sayılı Kanun) 99 uncu maddesi uyarınca; “Konusu para olan borç Ülke parasıyla ödenir. Ülke parası dışında başka bir para birimiyle ödeme yapılması kararlaştırılmışsa, sözleşmede aynen ödeme veya bu anlama gelen bir ifade bulunmadıkça borç, ödeme günündeki rayiç üzerinden Ülke parasıyla da ödenebilir. Ülke parası dışında başka bir para birimiyle belirlenmiş ve sözleşmede aynen ödeme ya da bu anlama gelen bir ifade de bulunmadıkça, borcun ödeme gününde ödenmemesi üzerine alacaklı, bu alacağının aynen veya vade ya da fiilî ödeme günündeki rayiç üzerinden Ülke parası ile ödenmesini isteyebilir.”
3. Değerlendirme
Davada verilen bozma kararlarının kapsamı dısında kalarak kesinlesmis olan yönlere ilişkin ileri sürülen sebeplerin incelenmesinin artık mümkün olmadığı, taraflar arasında geçerli olarak kurulan sözleşmenin 10 uncu maddesinde, kiracının kiralananı kira süresi dolmadan tahliye etmesi halinde, bir kerede ve nakden tahliye esnasında 10.000 USD ödeneceğinin kararlaştırıldığı, ilgili hükme ilişkin verilmiş herhangi bir uyarlama kararının bulunmadığı, bu maddeye dayalı olarak asıl davada cezai şart alacağının yabancı para olarak tahsilinin talep edildiği, bu durumda Mahkemece ödeme tarihindeki kur üzerinden Türk Parası karşılığı olarak icra işlemlerine esas olmak üzere aynen ödeme kararı verilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığı anlaşılmakla, davalı/birleşen dosyada davacı vekilinin karar düzeltme taleplerinin reddine karar vermek gerekmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Karar düzeltme talebinin REDDİNE,
Aşağıda yazılı para cezası ile bakiye harcın karar düzeltme isteyene yükletilmesine,
31.05.2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.