Logo

3. Hukuk Dairesi2023/2380 E. 2023/2701 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davacının çocuğunun okul bahçesinden geçen yüksek gerilim hattına temas etmesi sonucu yaralanmasından kaynaklı maddi ve manevi tazminat talepleri ile davalının zamanaşımı ve kusur itirazlarının değerlendirilmesi.

Gerekçe ve Sonuç: Davalının kusursuz sorumluluğunun bulunduğu, ilk derece mahkemesince hükmedilen tazminat miktarı ve kusur belirlemesinin yerinde olduğu, birleşen bazı davalarda zamanaşımının gerçekleştiği, davacıların ilk derece mahkemesi kararını istinaf etmedikleri için davalı lehine oluşan usuli kazanılmış hak gözetilerek, davacıların temyiz taleplerinin reddine ve Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi

Taraflar arasındaki birleştirilerek görülen tazminat davalarından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince asıl ve birleşen davaların kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince tarafların istinaf başvurularının kabulüne, İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle asıl ve birleşen davaların kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekillerince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda;

Asıl ve birleşen davaların birbirinden bağımsız davalar olması nedeniyle, asıl ve birleşen 2007/189 E., 2010/252 E., 2014/79 E. sayılı davalarda hüküm altına alınan ve davalı tarafından temyize konu edilen miktarlar ile birleşen 2007/189 E. sayılı davada reddedilen ve davacılardan ... ..., Derdi, ... ve ... tarafından temyize konu edilen manevi tazminat miktarları, Bölge Adliye Mahkemesinin karar tarihi itibari ile kesinlik sınırı olan 107.090,00 TL’nin altında kaldığından; asıl dava ile birleşen 2007/189 E., 2010/252 E, 2014/79 E. sayılı davalara ilişkin olarak davalı vekilinin, davacılar vekilinin birleşen 2007/189 E. sayılı davada davacılardan ... ..., Derdi, ... ve ... için manevi tazminat taleplerinin reddedilen kısımlarına yönelik temyiz isteminin miktar itibariyle reddine karar vermek gerekmiştir.

Davacılar vekilinin asıl dava, birleşen 2007/189 E.(davacı ... yönünden), 2010/252 E, 2014/79 E., 2017/397 E., 2019/306 E. sayılı davalar yönünden gerekli şartları taşıdığı anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

1. Asıl davada davacılar; çocukları ve kardeşleri olan Vedat'ın 26.05.2006 tarihinde okulun bahçesinin üzerinden geçen yüksek gerilim hattının mesafe kurallarına uymayacak şekilde düşük olması sebebiyle elektrik akımının boşalması sonucunda yaralandığını, tespit dosyasında alınan rapor ile hattın emniyet mesafelerine aykırı olduğunun tespit edildiğini, Vedat'ın vücudunun %75 oranında yandığını, tedavisi için bir çok masraf yaptıklarını ve çocuğun estetik ameliyat olması gerektiğini ileri sürerek; fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere, şimdilik 5.500,00 TL maddi tazminatın davalıdan tahsilini talep etmişlerdir.

2. Birleşen 2007/189 E. sayılı davada davacılar; aynı olay nedeniyle çocuğun uzun süre hastanede yanık tedavisi gördüğünü, estetik ameliyat olması gerektiğini, davalıların kusurlu olduğunu ileri sürerek; fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere, şimdilik Vedat için 5.000,00 TL maddi ve 25.000,00 TL manevi, anne Derdi ve baba ... ... için 20.000,00'er TL manevi, kardeşler ... ve ... için 10.000,00'er TL manevi tazminat olmak üzere toplam 90.000,00 TL tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi davalıdan tahsilini talep etmişlerdir.

3. Birleşen 2010/252 E. sayılı davada davacılar; aynı olaydan kaynaklı olarak, Vedat için fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere şimdilik 20.000,00 TL maddi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini talep etmişlerdir.

4. Birleşen 2014/79 E. sayılı davada davacılar; aynı olay nedeniyle Vedat için estetik ameliyat ve mesleki güç kaybı karşılığı olarak fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere 50.000,00 TL maddi tazminatın olay tarihinden işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini talep etmişlerdir.

5. Birleşen 2017/397 E. sayılı davada davacılar; aynı olay nedeniyle fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere Vedat için 42.066,18 TL maddi tazminatın ve anne, baba için 2.065,57 TL bakım gideri olmak üzere toplamda şimdilik 44.131,75 TL belirsiz alacağın olay tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmişlerdir.

6. Birleşen 2019/306 E. sayılı davada davacılar; aynı olay nedeniyle asıl dosyada verilen bilirkişi raporunda 166.715.37 TL toplam tazminat miktarı belirlendiğini ileri sürerek; fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere Vedat için 47.583.62 TL maddi tazminatın olay tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini talep etmişlerdir.

II. CEVAP

Davalı vekili; kardeşlerin davacı sıfatını taşımadıklarını, olayda müvekkilinin kusuru bulunmadığını, emniyet mesafelerine uyulduğunu, çocukların kusurlu hareketleri nedeniyle olayın meydana geldiğini, Bayındırlık ve İskan Müdürlüğünce dolgunun yapıldığını, pilonlar dışında iletken tellerde ölüm levhalarının bulunma zorunluluğu olmadığını, periyodik kontrollerin yapıldığını, tespitin yokluklarında yapılması nedeniyle kabul etmediklerini, Valilik ile Bayındırlık ve İskan Müdürlüğüne ihtar yapıldığını, birleşen 2017/397 E. sayılı davanın zamanaşımına uğradığı gibi derdest olduğunu, birleşen 2019/306 E. sayılı davanın ise zamanaşımına uğradığını savunmuştur.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; asıl ve birleşen davalarda davalı olarak gösterilen Valilik, Belediye, Bakanlık, ... yönünden davacıların bu davalılara yönelik taleplerini idari yargıda ileri sürmeleri gerektiğinden bu davalılar yönünden tefrik kararı verildiği, görülmekte olan davada asıl ve birleşen dosyalarda davalının sadece ... olduğu, benimsenen rapora göre prefabrik okul binası yıkıldıktan sonra daha önce yapılmış toprak dolgunun da kaldırılması ve yüksek gerilim hattı ile zemin arasındaki güvenlik mesafesinin tekrar yeterli hale getirilmesi işlemleri davalıya bildirilmemiş olmakla birlikte 2004 yılında 154 kV’luk yüksek gerilim hattının irtifasının düşük olduğu, yerleşim yerine yakın olduğu bildirildiği halde yüksek gerilim hattının maliki olan davalının gerekli önlemleri almayarak kazanın meydana gelmesine sebebiyet verdiği, kazazede çocuğun okul yıkıntı enkazından kalan yığın üzerine çıkıp oynaması, orada bulunan su tesisat borusunu yüksek gerilim hattını yaklaştırması eylemi nedeniyle % 10 kusurlu olduğu, dava dışı idarelere de kusur izafe edilse de davacı ...'ın maddi tazminat yönünden talebini kusuru dışındaki kalan oran açısından dilediği idareden talep edebileceği, davalı idarelerin kusurunun iç ilişkide göz önüne alınacağına ilişkin müteselsil sorumluluk ilkesi gereği davacılardan Vedat'ın %10 kusurlu olduğu kabul edilerek değerlendirme yapıldığı, davacı ...'ın yaralanması eylemi neticesinde dava açan anne ve baba ile kardeşlerinin maddi tazminat talebinde bulunamayacaklarına ilişkin Türk Borçlar Kanunu'nun ilgili hükümleri gereği bu davacılarım maddi tazminat taleplerinin reddi gerektiği, birleşen 2019/306 E. sayılı davada davacılar ... ... ve Derdi'nin kendi adlarına bakım gideri için talep ettikleri 2.065,57 TL yönünden davacılardan Vedat'ın birleşen davanın açıldığı tarihte reşit olması ve bakıcı giderini sadece bakıcıya muhtaç kişinin talep edebilmesi ilkeleri göz önüne alındığında bu talebin reddi gerektiği, davacı ...'ın maddi tazminat talebi yönünden ise, kusur, adli tıp ve aktüer bilirkişi raporu ve davacı ...'ın %10 kusurlu olmasına göre, yaşam tablosu nazara alınarak iskonto da doğru uygulanmak suretiyle tanzim edilen rapora göre davacının toplam 164.649,80 TL maddi tazminat talep etmek hakkı var iken davacı vekili tarafından en son açılan ve asıl dava ile birleşen 2019/306 E. sayılı davada fazladan 5.500,00 TL talepte bulunulduğundan bu kısmın reddi gerektiği, manevi tazminat talepleri yönünden ise; somut olayda meydana gelen olayda davacılardan Vedat'ın ve diğer davacılar anne baba ile kardeşlerin manevi tazminat istem haklarının bulunduğu, olay nedeniyle Vedat'ın yaralandığı ve %18 oranında maluliyetinin oluştuğu, tarafların belirlenen ekonomik sosyal durumları, dava tarihi, yaralananın yaşı, davacıların yakınlığı, paranın satın alma gücü ve 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 4 üncü maddesindeki hakkaniyet ilkesi birlikte değerlendirildiğinde, davacıların manevi tazminat taleplerinin kısmen kabulü gerektiği gerekçesiyle; asıl davada davacılar ... ..., Derdi, ... ve ... tarafından açılan davanın reddine, davacı ... adına velayeten açılan davanın kabulü ile 5.500,00 TL maddi tazminatın 26.05.2006 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, birleşen 2007/189 E. sayılı davanın kabulü ile 5.000,00 TL maddi tazminat ve 20.000,00 TL manevi tazminatın 26.05.2006 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, davacılar ... ... ve Derdi için 10.000,00'er TL, kardeşler ... ve ... için 5.000,00'er TL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile adi geçen davacılara ödenmesine, fazlaya ilişkin manevi tazminat istemlerinin reddine, birleşen 2010/252 E. sayılı davada; davacılar ... ... ve Derdi'nin kendi adlarına asaleten açtıkları davanın reddine, davacı ... adına velayeten açılan davanın kabulü ile 20.00,00 TL maddi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, birleşen 2014/79 E. sayılı davanın kabulü ile 50.000,00 TL maddi tazminatın kaza tarihi olan 26.05.2006 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, birleşen 2017/397 E. sayılı davada; davacılar ... ... ve Derdi'nin kendi adlarına asaleten bakım gideri için 2.065,57 TL üzerinden açtıkları davanın reddine, davacı ... tarafından açılan davanın kabulü ile 42.066,18 TL maddi tazminatın kaza tarihi olan 26.05.2006 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, birleşen 2019/306 E. sayılı davanın kısmen kabulü ile 42.083,62 TL maddi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, davacının fazlaya ilişkin 5.500 TL'lik isteminin reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde davacılar vekili ile davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuşlardır.

B. İstinaf Sebepleri

1. Davacılar vekili; davacı ...'ın vücudunun %75 oranında yandığını, uzun süre hastanede yanık tedavisi gördüğünü, Mahkemece hükmedilen tazminat miktarlarının çok düşük olduğunu, davacının olayda bir kusurunun bulunmadığını, kusuru bulunanlara vekalet ücretine hükmedilmemesi gerektiğini, davalılar için tek vekalet ücreti hükmedilmesi gerektiğini, tazminat istemli davada 20/1 harç alınması gerekirken 1/4'ünün alınmasının da hatalı olduğunu, tazminatlara olay tarihinden itibaren faize hükmedilmesi gerektiğini ileri sürerek; İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasını talep etmiştir.

2. Davalı vekili; birleşen davaların zamanaşımına uğradığını, Elektrikli Kuvvetli Akım Tesisleri Yönetmeliği'nin uzaklıklara ilişkin emniyet mesafeleri çizelgesinde ''Araç geçmesine elverişli köy ve şehir içi yolları'' için olması gereken en küçük düşey uzaklık 8 metre olarak belirtildiğini, Enerji İletim Hattı projesinde yol zemini ile iletkenler arası mesafesi 9,20 metre olarak belirtilmiş olup Yönetmeliğe uygun tesis edildiğini, yol kenarındaki istinat duvarının yüksekliğinin 1,70 metre, moloz yığınlarının yüksekliğinin ise 2,71 metre ölçüldüğünü, moloz yığınlarının iletkene olan mesafesi 45 derecede 6,49 metre olarak belirtildiğini, anılan mesafe yol ile iletken arasındaki mesafe olarak algılanmakta olup bu durumda da yol kotunda bir yükselme olduğu sonucuna varıldığını ancak yol kenarındaki yığınların birbirinden ayrı değerlendirilmesi gerektiğini, Bayındırlık ve İskan Müdürlüğünün kurumdan izin almadan iletim hattının altına moloz yığmasının kazayı meydana getiren olgu olduğunu, salt bu durumun bile dava konusu olayda müvekkilinin sorumsuzluğunu ortaya koymaya yeter mahiyette olduğunu, alınan 07.08.2017 tarihli bilirkişi raporunun ''5. Tespitler'' bölümünde yüksek gerilim hattının Elektrik Kuvvetli Akım Tesisleri Yönetmeliği'nde belirtilen emniyet mesafelerine uygun tesis edildiği, olayın bakımsızlıktan değil kazazedelerin enkazdan kalan tesisat borusu ile emniyet mesafesini ihlal etmeleri sonucu meydana geldiğinin anlaşıldığının ifade edildiğini, yine aynı raporun ''6. Kusur Yönünden Değerlendirmeler'' kısmında ise yüksek gerilim hattının ilk yapımıyla ve uyarı levhalarıyla ilgili müvekkilinin herhangi bir kusurunun bulunmadığının, okulun yapımı, yıkımı ve toprak dolgusu konusunda haberdar edilmediği belirtilmiş olmasına rağmen İlk Derece Mahkemesince hattın irtifasının düşük olduğu gerekçesi ile kusur isnat edildiğini, ayrıca aynı olaydan dolayı diğer mahkemelerde açılan davalarda kusur oranını kabul anlamına gelmemek üzere kuruma izafe edilen kusur oranının %20 olduğunu, bu kusur izafesinin isabetsiz olduğunu ileri sürerek; İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; asıl ve birleşen davaların haksız eylemden kaynaklı maddi ve manevi tazminat istemine ilişkin olduğu, 26.05.2006 tarihinde davalıya ait yüksek gerilim hattının emniyet mesafelerine uygun şekilde tesis edilmemiş olması ve gerekli önlemlerin alınmaması nedeniyle davacılardan Vedat'ın sürekli ... göremezliğe uğrayacak şekilde yanarak yaralandığı, davalının sorumluluğunun olay tarihinde yürürlükte olan 818 sayılı Borçlar Kanunu'nun 58 inci maddesi uyarınca kusursuz sorumluluk olduğu, Mahkemece toplanan deliller çerçevesinde kusursuz sorumluluğu ortadan kaldıracak bir durum olmadığından davalının müteselsil sorumluluk gereği %90 oranında kusura göre sorumlu tutulmasında hukuka aykırılık bulunmadığı, manevi tazminat yönünden ise olay tarihi, olayın oluş şekli, kusur durumu, tarafların sosyal ekonomik durumları, davacı ...'ın yaralanma derecesi ile davacıların yakınlıkları gözetildiğinde hükmedilen manevi tazminat miktarlarında da isabetsizlik bulunmadığı, davacı ... lehine hükmedilen tazminat yönünden istinaf itirazıyla sınırlı yapılan incelemeye ve ilk derece yargılamasında öne sürülmeyen hususların istinaf aşamasında incelenemeyecek olmasına göre, hükme esas alınan raporun usulüne uygun bulunduğu, davalının birleşen davalara yönelik zamanaşımı itirazları yönünden ise; somut olayda taksirle birden fazla kişinin yaralanmasına sebebiyet verildiği, olay tarihine göre 818 sayılı Borçlar Kanunu'nun 60 ıncı maddesi ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 89 uncu maddesinin dördüncü fıkrası ve 66 ıncı maddesinin (e) bendi uyarınca öngörülen 8 yıllık uzamış ceza zamanaşımı süresinin asıl ve birleşen 2007/189 E, 2010/252 E. ve 2014/79 E. sayılı dosyalar yönünden dolmadığı, Mahkemenin bu yöndeki uygulamasının yerinde olduğu, ancak birleşen 2017/397 E. ve 2019/306 E. sayılı davaların açılış tarihleri itibariyle 8 yıllık uzamış ceza zamanaşımı süreleri dolduğundan birleşen bu davalar yönünden davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmesi gerekirken kabulünün hatalı olduğu, Mahkemece hükmedilmiş tutarlar üzerinden belirlenen harç ve vekalet ücretlerinde isabetsizlik görülmemekle birlikte; asıl ve birleşen 2010/252 E. sayılı davalardaki maddi taleplerin kabulüne karar verildiğinden, birleşen 2010/252 E. sayılı dosya dava içeriğine göre de tek davacı ... olduğundan, bu davalarda reddedilen maddi talep olmamakla davalı lehine vekalet ücretine hükmedilmesinin hatalı olduğu gerekçesiyle; davacılar vekili ile davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, yeniden davacılar ... ..., Derdi, ... ve ... tarafından açılan davanın reddine, davacı ... adına velayeten açılan davanın kabulü ile 5.500,00 TL maddi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, birleşen 2007/189 E. sayılı dava yönünden; davacı ... adına velayeten açılan davanın kabulü ile 5.000,00 TL maddi tazminat ve 20.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihi olan 26.05.2006 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, davacılardan ... ... için 10.000,00 TL, Derdi için 10.000,00 TL, ... için 5.000,00 TL ve ... için 5.000,00 TL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsilne, birleşen 2010/252 E. sayılı davanın kabulü ile 20.000,00 TL maddi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, birleşen 2014/79 E. sayılı davanın kabulü ile 50.000,00 TL maddi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, birleşen 2017/397 E. ve 2019/306 E. sayılı davaların ayrı ayrı zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde davacılar vekili ile davalı vekili temyiz isteminde bulunmuşlardır.

B. Temyiz Sebepleri

Davacılar vekili; manevi tazminatların düşük olduğunu, aynı olaya ilişkin yaralanan çocuklarla ilgili farklı dosyalarda hükmedilen manevi tazminatların daha yüksek olduğunu, olaya neden olan yüksek gerilim hattının irtifasının düşük olup emniyet mesafelerine aykırı olduğunu, levhaların pas tuttuğunu, gerekli önlemlerin alınmadığını, denetim ve bakımın yapılmadığını, davalı şirketin işleten olarak da sorumluluğunun bulunduğunu, davacı ...'ın vücudunun %75'inin yandığını, ceza zamanaşmının ağır yanıklar içinde kalması nedeniyle ve 5 çocuğun ağır şekilde toplu olarak yaralanması nedeniyle 15 yıl olduğunu ve süresinde zamanaşımı itirazında bulunulmadığından zamanaşımından ret kararlarının da hatalı olduğunu, hükmedilen maddi tazminatların da düşük olduğunu, davacının kusursuz olduğunu, Mahkemece vekalet ücretleri hesaplanırken kusuru olan davalılara ve diğerlerine nisbi vekalet ücretine hükmedilmesinin doğru olmadığını, kaldı ki, hükmedilen tazminatlarda davacı vekiline ya vekalet ücretine hükmedilmediği ya da maktu vekalet ücretine hükmedildiğini, kusurlu olanlara nisbi vekalet ücretine hükmedilirken dava açmakta haklı olanlara nisbi vekalet ücretine hükmedilmesinin doğru olmadığını, kusuru olanlara vekalet ücretine hükmedilmemesi gerektiğini ileri sürerek; kararın bozulmasını ya da düzeltilerek onanmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, davacılardan Vedat'ın arkadaşları ile oyun oynarken okul bahçesinden geçen yüksek gerilim hattına temas etmesi neticesinde yaralanmasından kaynaklı maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1. Bir binanın veya diğer ... eserlerinin maliki, bunların yapımındaki bozukluklardan veya bakımındaki eksikliklerden doğan zararı gidermekle yükümlüdür.

... malikinin sorumluluğu, bir bina ya da diğer bir inşa eserinin bizatihi kendisinden kaynaklanan bir nedenle oluşan zarardan sorumluluğu kapsamakta olup, niteliği itibariyle kusursuz sorumluluk türlerinden "olağan sebep sorumluluğu"dur. Burada malike kurtuluş kanıtı sunma olanağı tanınmamıştır. Malik ancak illiyet bağını kesen sebeplerin (mücbir sebep, zarar görenin kendi kusuru, üçüncü kişinin ağır kusuru gibi) varlığı durumunda sorumluluktan kurtulabilir.

Enerji nakil hatları da ... eseri niteliğinde olup, bölgede elektrik enerjisinin dağıtımını yerine getirmektedir. Bu faaliyet, varlığı ve niteliği itibariyle bir tehlike ve dolayısı ile zarar ihtimali taşıdığından, davalı şirketin sorumluluğu, bir sebep sorumluluğu olan kusursuz (objektif) sorumluluktur.

Elektrik enerjisinin taşındığı enerji nakil hattı ile gerçekleşen zarar arasında uygun illiyet bağının bulunması sorumluluk için yeterlidir. Sorumlu kişi veya işletmenin, kusurlu olup olmaması, özen ödevini yerine getirip getirmemesi, işletme veya nesnede (şeyde) bir bozukluk veya noksanın bulunup bulunmaması, meydana gelen zararın tazmin borcu yönünden bir etkiye sahip değildir. Zira bunların sebep oldukları zararlarda, kusurun bulunup bulunmadığı ya da rolünün olup olmadığı çoğu zaman bilinemediği veya ispat edilemediği gibi, sorumlu kişi veya işletme, her türlü özeni gösterse, gözetim ve denetim ödevini yerine getirse, gerekli bütün tedbirleri alsa bile, çoğu zaman zararın meydana gelmesini önlemek mümkün değildir. Bu sebeple sorumluluğun bağlandığı olgu ile zarar arasında uygun illiyet bağı kurulduğu zaman, sorumluluk da gerçekleşmiş olacağından, bu işletme veya nesnelerin sahip veya işletenleri, bunların sebep oldukları zararı gidermek sorundadır ( Prof. Dr. ..., Borçlar Hukuku Genel Hükümler 1991 Baskı Cilt 2 sf: 14-15).

2. Elektrik Kuvvetli Akım Tesisleri Yönetmeliği'nin ‘’İkinci’’ bölümünün ‘’Genel Hükümler’’ başlığı altındaki ‘’Kuvvetli akım tesislerinin güvenliği’’ alt başlığında yer alan 5 inci maddesi şöyledir:

"Kuvvetli akım tesisleri her türlü işletme durumunda, cana ve mala herhangi bir zarar vermeyecek ve tehlike oluşturmayacak bir biçimde yapılmalıdır.

Herhangi bir kimsenin dikkatsizlikle de olsa yaklaşabileceği uzaklıktaki kuvvetli akım tesislerinin gerilim altındaki bölümlerine (aktif bölümler) dokunulması olanaksız olmalıdır ve ilerideki bölümlerde belirtilen emniyet mesafeleri ile koruma önlemleri sağlanmalıdır.".

Aynı Yönetmeliğin ‘’bakım ve onarım’’ başlıklı 27 nci maddesi ise şöyledir:

"Tesislerin ve aygıtların teknik belgelerinde belirtilen aralıklarda bakım ve onarımları yapılmalıdır. Yapılan bakım ve onarımlar kalıcı bir şekilde kaydedilmelidir."

3. 818 sayılı Borçlar Kanunu'nun (818 sayılı Kanun) ''mürüru zaman'' kenar başlıklı 60 ıncı maddesinin ilgili ikinci fıkrası şöyledir:

''Şu kadar ki zarar ve ziyan davası, ceza kanunları mucibince müddeti daha uzun mürüru zamana tabi cezayı müstelzim bir fiilden neşet etmiş olursa şahsi davaya da o müruru zaman tatbik olunur''

3. Değerlendirme

Temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere, hükme esas alınan kusur ve tazminat raporlarının denetime elverişli olmasına ve özellikle Bölge Adliye Mahkemesinin kaldırma kararına konu alınan ve İlk Derece Mahkemesince verilen hükmü davacıların istinaf etmemiş olmaları nedeniyle bilirkişi raporundaki %10 oranındaki kusur indirimi noktasında davalı yararına usuli kazanılmış hak oluşmasına, davalı tarafça süresinde zamanaşımı def'inde bulunulmuş olması ve somut olayda taksirle birden fazla kişinin yaralanmasına neden olunması nedeniyle olay tarihinde yürürlükte 818 sayılı Kanun'nun 60 ıncı maddesi ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 89/4 ve 66/e. maddeleri uyarınca 8 yıllık uzamış ceza zamanaşımı süresinin birleşen 2017/397 E. ve 2019/306 E. sayılı davalarda dolduğu da nazara alındığında bu davalar yönünden zamanaşımından redde karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davacılar vekilinin asıl ve birleşen 2007/189 E. 2010/252 E., 2014/79 E., 2017/397 E., 2019/306 E. sayılı davalara yönelik yönelik temyiz itirazlarının reddi ile hükmün onanması gerekmiştir.

VII. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1. Davalı vekilinin asıl ve birleşen 2007/189 E., 2010/252 E., 2014/79 E. sayılı davalara yönelik temyiz dilekçesi ile davacılar vekilinin birleşen 2007/189 E. sayılı ( davacılardan ... ..., Derdi, ... ve ... tarafından temyize konu edilen manevi tazminat miktarları) davaya yönelik temyiz istemlerinin miktar itibariyle reddine,

2.Davacılar vekilinin asıl dava, birleşen 2007/189 E.(davacı ... yönünden), 2010/252 E, 2014/79 E., 2017/397 E., 2019/306 E. sayılı davalar yönünden temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Asıl ve birleşen davalarda, temyiz istemlerinin miktar itibariyle reddedilen davalar yönünden peşin alınan temyiz harçlarının istek hâlinde temyiz edenlere iadesine, asıl davada aşağıda yazılı bakiye temyiz harcının temyiz edene yükletilmesine,

Aşağıda yazılan temyiz harçlarının mahallinde davacılardan alınmasına,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

12.10.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.