"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2021/1291 E., 2023/209 K.
İLK DERECE MAHKEMESİ : Silivri 2. Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2017/183 E., 2021/34 K.
Taraflar arasındaki ihale yoluyla taşınmaz satışına ilişkin idarî kararın iptali nedeniyle tazminat davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacılar vekili; müvekkili ...ın, Silivri Belediyesinin 06.07.2009 tarihli Meclis kararına istinaden Belediye Encümenince yapılan ihale sonucu 19.07.2012 tarihli ve 1126 sayılı kararıyla İstanbul, Silivri, ... Mahallesinde kain 729 ada 1 parsel sayılı taşınmazı 660.000,00 TL bedelle; 1127 sayılı kararıyla da aynı yerdeki 2 parsel sayılı taşınmazı 570.000,00 TL bedelle satın aldığını, daha sonra oğlu olan diğer müvekkili ...'a 729 ada 1 no’lu parseli 660.100,00 TL, 2 no’lu parseli ise 570.100,00 TL bedelle 13.08.2012 tarihinde satış yoluyla devrettiğini; taşınmazların satışının dayanağı olan ihaleye ilişkin Belediye Meclisi kararının İstanbul 5. İdare Mahkemesinin 31.5.2010 tarihli ve 2009/1410 E. 2010/942 K. sayılı kararı ile "satışa sunulan taşınmazların bir bölümünün İmar Kanunu’nun 18 inci maddesi uygulaması ile belediye adına tescil edilen taşınmazlar olduğu ve bu taşınmazların umumi hizmetlerle ilgili başka maksatlarla kullanılamayacağı” gerekçesiyle iptal edilmiş olup, hükmün Danıştay 8. Dairesinin 06.3.2015 tarihli ve 2011/892 E. 2015/1585 K. sayılı kararı ile onandığını, davalı belediyenin karar düzeltme talebinin ise aynı Dairenin 08.4.2016 tarihli ve 2015/11981 E. 2016/3497 K. sayılı kararı ile reddedilerek hükmün kesinleştiğini; bunun üzerine davalı ... tarafından, müvekkilleri aleyhine yolsuz tescil hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil davası açıldığını ileri sürerek, anılan davanın kabulü halinde fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, taşınmazların belirlenecek rayiç değerinden 729 ada 1 parsel sayılı taşınmaz için 660.000,00 TL; 729 ada 2 parsel sayılı taşınmaz için 570.000,00 TL olmak üzere şimdilik toplam 1.230.000,00 TL'nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsilini talep ve dava etmiş; 10.03.2020 tarihli ıslah dilekçesiyle de tazminat taleplerini, bilirkişi raporu doğrultusunda 3.739.183,00 TL’ye yükselttiklerini bildirmiştir.
II. CEVAP
Davalı ... vekili; davacı ...'ın yolsuz tescilin tarafı olup üçüncü kişi olmadığını, Türk Medeni Kanunu’nda iyiniyetli üçüncü kişilerin tazminat haklarının saklı olduğu belirtildiğinden, davacının tazminat hakkı bulunmadığı gibi mevcut bir zararı da söz konusu olmadığından adı geçen davacı yönünden davanın reddinin gerektiğini; davacı ...’ın ise iyi niyetli olup olmadığının dava kapsamında ileri sürdüğü delillere göre değerlendirilmesi gerektiğini, davacıların baba-oğul olduğu dikkate alındığında aralarındaki satışın gerçek bir satış olmayıp, davacı ...'ın iyi niyetli üçüncü kişi olduğundan söz edilemeyeceğini, bu nedenle adı geçen davacının da tazminat talep etme hakkının bulunmadığını belirterek, davanın reddini savunmuştur.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; Belediye Meclisi kararının iptalinin kesinleşmesine müteakip davalı ... tarafından, Mahkemenin 2017/112 E. sayılı dosyasıyla davacılar aleyhine tapu iptal ve tescil istemli dava ikame edildiği, dava sonucunda ... adına olan tapu kayıtlarının iptali ile Silivri Belediyesi adına tesciline karar verildiği ve hükmün derecattan geçerek 21.02.2019 tarihinde kesinleştiği; davacı ... ile davalı ... arasında gerçekleştirilen ihale sonucunda, dava konusu taşınmazların tapu sicil memuru huzurunda yapılan sözleme ile mevzuat hükümlerine uygun şekilde davacıya satıldığı, satış tarihi itibariyle tapuda satımı engelleyen veya taşınmazın niteliğiyle ilgili herhangi bir şerhin de bulunmadığı, o halde davalı tarafından davacıya yapılan bu satımın geçerli bir satım olduğunun kabulü gerektiği, buna göre başlangıçta hukuken geçerli olarak kurulan, ancak sonradan ortaya çıkan sebeplerle ifası imkansız hale gelen sözleşme nedeniyle davacının gerçek ve müspet zararını, yani taşınmazın davacı adına olan tapu kaydının iptali ile davalı ... adına tesciline ilişkin Mahkeme kararının kesinleştiği 21.02.2019 tarihi itibariyle rayiç değerini talep edebileceği; dava konusu 729 ada 1 parsel sayılı taşınmazın davacı adına olan tapu kaydının iptaline ilişkin kararın kesinleşme tarihi itibariyle değerinin bilirkişi raporunda 1.991.866,67 TL olarak, 729 ada 2 parsel sayılı taşınmazın ise 1.878.369,00 TL olarak belirlendiği; davacı vekilinin de davayı her iki taşınmaz yönünden toplam 3.739.183,00 TL üzerinden ıslah ettiği gerekçe gösterilerek, davanın kabulü ile 3.739.183,00 TL tazminatın 1.230.000,00 TL'sinin dava tarihi olan 13.04.2017 tarihinden, 2.509.183,00 TL'sinin ise ıslah tarihi olan 10.03.2020 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsili ile davacılara verilmesine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davalı ... vekili; davacı ... yönünden davanın husumet yokluğu nedeniyle reddinin gerektiğini, dava konusu taşınmazları müvekkili belediyeden ihale yoluyla satın alan kişinin davacı ... olduğunu, diğer davacı ile belediye arasında herhangi bir hukuki ilişki bulunmadığını, aksi halde yani tapunun ... adına kayıtlı iken, belediye adına tesciline karar verilmiş olması sebebiyle ...’ın tazminat hakkının olduğu düşünüldüğü taktirde ise davacı ... yönünden davanın reddinin gerektiğini; tazminat olarak taşınmazların rayiç değerine hükmedilmesinin hatalı olduğunu, talep edilebilecek ise taşınmazların belediyeden satın alındığı tarihteki bedelinin dava tarihine uyarlanması neticesinde tespit edilecek miktar hükmedilmesi gerektiği, hükme esas alınan bilirkişi raporunun da hatalı olduğunu, zira bütün emsal taşınmazların değerlendirmeye alınmadığı gibi emsal alınan taşınmazların da dava konusu taşınmazlardan 2, 3 kat daha az değerde olduğunu; hükmedilen tazminatın 1.230.000,00 TL’lik kısmına dava tarihinden itibaren faiz işletilmesinin doğru olmadığını, zira tapu iptali ve tescil davasının 21.2.2019 tarihinde kesinleşmiş olup ancak bu tarihten itibaren faize hükmedilebileceğini ileri sürerek, İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; davacı ...’ın dava konusu taşınmazları davalı belediyeden ihale ile satın alan kişi olduğu anlaşılmakla, davada aktif husumet ehliyetinin bulunmakta olup, davalının bu husustaki istinaf isteminin yerinde olmadığı; İlk Derece Mahkemesince yaptırılan inceleme sonucunda, alanında uzman bilirkişi heyetince mahallinde yapılan keşif akabinde düzenlenen 21.02.2020 tarihli bilirkişi raporunun dosya kapsamındaki diğer delillerle örtüştüğü ve denetime elverişli olduğu, raporda belirtilen maddi tazminata ilişkin hesaplamanın hükme esas alınmasında bir usulsüzlük bulunmadığı, taraflar arasındaki ihale şartnamesi gereğince davalının sorumlu olup Mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesi bakımından yasaya aykırı bir durum bulunmadığı gerekçesiyle davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı vekili; istinaf itirazlarını tekrar ederek, Bölge Adliye Mahkemesi kararının kaldırılmasını ve İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık; taşımaz satış sözleşmesinden kaynaklanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
1. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 706 ncı maddesi, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 237 nci maddesi ve 2644 sayılı Tapu Kanunu’nun 26 ıncı maddesi.
2. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 29.09.2010 tarihli ve 2010/14-386 E. 2010/427 K. sayılı kararı,
3. Dairemizin 26.06.2014 tarihli ve 2014/10465 E. 2014/10442 K. sayılı kararı.
3. Değerlendirme
1. Somut olayda, davalı ... tarafından yapılan ihale sonucuna göre dava konusu taşınmazlar, tapu sicil memuru huzurunda yapılan sözleşme ile Türk Medeni Kanunu’nun 706, Türk Borçlar Kanunu’nun 237 ve Tapu Kanunu’nun 26 ıncı maddelerine uygun olarak davacı ...'a satılmıştır. Satış tarihi itibarıyla tapuda satımı engelleyen veya taşınmazların niteliği ile ilgili herhangi bir şerh de bulunmamaktadır. Hal böyle olunca, yapılan satımın geçerli bir satım olduğunun kabulü gerekmektedir.
2. Buna göre, başlangıçta hukuken geçerli olarak kurulan, ancak sonradan ortaya çıkan sebeplerle ifası imkansız hale gelen sözleşmede davacı, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 29.09.2010 tarihli ve 2010/14-386 E. 2010/427 K. sayılı kararı uyarınca gerçek ve müspet zararını, başka bir deyişle taşınmazın davacı adına olan tapu kaydının iptaline ilişkin mahkeme kararının kesinleşme tarihi olan 21.02.2019 tarihi itibariyle rayiç değerini talep edebilecektir.
3.Yukarıda yapılan bu genel açıklamalar doğrultusunda temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere ve özellikle davacıların baba-oğul olduğu göz önüne alındığında, davacı ...’ın da davada aktif husumet ehliyetinin bulunduğunun ve ihalenin iptaline ilişkin idarî yargı kararının eldeki davanın açıldığı 13.4.2017 tarihinden önce 08.4.2016 tarihinde kesinleştiği gözetildiğinde, dava dilekçesinde talep edilen tazminat miktarı yönünden dava tarihinden itibaren faize hükmedilmesinin yerinde olduğunun anlaşılmasına göre usul ve kanuna uygun bulunduğundan, davalı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile kararın onanması gerekmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı bakiye temyiz harcının temyiz edene yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
25.01.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.