Logo

3. Hukuk Dairesi2023/2749 E. 2024/983 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davalıların hatalı tıbbi uygulamaları nedeniyle davacı çocuğun sakat kalması sonucu maddi ve manevi tazminat istemine ilişkin uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Bilirkişi raporlarında davalıların tıbbi uygulamalarında kusur bulunmadığı ve meydana gelen zarar ile davalıların eylemleri arasında illiyet bağı kurulamadığı gözetilerek Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Van Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2022/370 E., 2022/1333 K.

İLK DERECE MAHKEMESİ : Van 5. Asliye Hukuk (Tüketici) Mahkemesi

SAYISI : 2020/254 E., 2021/47 K.

Taraflar arasındaki maddi- manevi tazminat davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.

Kararın davacılar vekili ve davalılar ... ve Lokman Hekim Hastanesi A.Ş. tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince davalılar vekilinin başvurusunun esastan reddine, davacılar vekilinin başvurusunun kabulüne, İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak yeniden esas hakkında davanın reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacılar vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacılar vekili; müvekkillerinin çocukları olan Furkan'ın, 29.12.2013 tarihinde düşerek ayağını kırması üzerine ebeveynlerince Van Özel İstanbul Hastanesinin acil servisine götürüldüğünü, davalı ortopedi ve travmatoloji uzmanı hekim ... tarafından muayene edildikten sonra alçı tedavisi uygulandığını, davalı hekim tarafından uzun süre alçı atelinde kalan ayağın zayıfladığını ve güçsüz kaldığını, uygulanacak fizik tedavi ile bu sorunun ortadan kalkacağının beyan edilmesi üzerine, davalı Lokman Hekim Hastanesine başvurduklarını, bu hastanede Dr. ... tarafından görülen hastaya yeni tanı konulmadan, yeni grafiler çekilmeden, eklem kontratörü tanısı üzerine 35 günlük fizik tedavi programı uygulandığını, tedavinin 15. gününden sonra çocuğun dizinde şişlikler ve morluklar başladığını, çocuğun ayağında anormallik olduğunun fark edildiğini, Van 100. Yıl Üniversitesine götürdüklerini, Furkan'a burada doktorlarca yapılan muayene ve teşhis sonucunda çocuklarının 29.12.2013 tarihinde kayarak düşmesi sonucunda sol femur kemiği ile birlikte dizinde parçalı kırık geliştiğini ve teşhis ile tedavi edilmeyen dizdeki kırığın yanlış kaynadığını ve akabinde yönlendirildikleri fizik-tedavi programı sırasında da ön çapraz bağlarının koparıldığını öğrendiklerini, Furkan'ın daha 8 yaşında olduğunu, davalıların ağır nitelikteki kusurları nedeniyle sakat kaldığını, müvekkili annenin ekonomik sıkıntılar nedeniyle çalışması gerektiğini, ancak çocuğunun engelli kalması nedeniyle çalışamayıp çocuğuna bakmak zorunda kaldığını, engelli çocuğa yapılan bakım ve tedavi masraflarının aileyi zor durumda bıraktığını, çocuklarının engelli kalmasının kendilerine büyük bir manevi acıya ittiğini ileri sürerek; fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak, her bir davacı için ayrı ayrı 1.000,00 TL maddi ve küçük Furkan için 200.000,00 TL manevi, anne ve baba davacılar için de ayrı ayrı 50.000,00 TL manevi tazminatın olay tarihinden işleyecek avans faizi ile birlikte davalılardan tespit edilecek kusur oranında müştereken ve müteselsilen tahsilini istemiştir.

II. CEVAP

Davalı Lokman Hekim Hastanesi ve davalı ... vekili; müvekkillerine karşı yöneltilen suçlamaların haksız ve gerçek olmadığını, hasta için mevzuat hükümlerine ve tıbbın gereklerine uygun tedavi ve işlem gerçekleştirildiğini, davacıların hastanenin polikliniğine, fizik tedavi ve rehabilitasyon tedavisi talebi ile başvurduğunu, fizik tedavinin fizyoterapist tarafından bizzat uygulandığını savunarak davanın reddini istemiştir.

Davalı ... vekili; dava konusu olayda müvekkilinin herhangi bir kusuru, ihmali ve özen eksikliğinin bulunmadığını, yapılan tüm müdahale ve tıbbi değerlendimelerin güncel tıp kurallarına ve tıbbı fenne uygun olduğunu, hasta ve yakınlarının aktardığı şikayetler doğrultusunda hastanın detaylı muayeneden geçirilerek radyografi istendiğini, dava konusu olayda tıbbi uygulama hatası bulunmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; alanında uzman bilirkişilerden oluşturulan heyetten aldırılan bilirkişi raporunda ameliyatı yapan hekim ve sağlık kuruluşuna tıbben ihmal ya da kusur atfedilemeyeceğinin tespit edildiği, kaldı ki Van Cumhuriyet Başsavcılığının 2014/9036 soruşturma sayılı dosyası kapsamında Adli Tıp Kurumu 3. İhtisas Kurulundan aldırılan raporda da aynı doğrultuda ilgili hekimlere ve fizyoterapistlere atfı kabil kusur tespit edilmediğinin belirtildiği, alınan raporların birbirini doğrular nitelikte olduğu gerekçesiyle davacıların maddi ve manevi tazminat davasının reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili ve davalılar ... ve Lokman Hekim Hastanesi A.Ş. vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davacılar vekili; yargılamanın adil yargılama ilkelerine uygun olarak hızlı ve tarafsız yürütülmediğini, davalı çalışanı hekimce davacı yaşı küçük çocuğa yapılan müdahalenin açıkça eksik ve kusurlu olduğunun tespit edildiğini, düşme sonucunda sol bacağında birden fazla kırık meydana gelmiş olmasına rağmen davalı hekimce dikkatli ve özenli bir teşhis geliştirilmeyerek, çekilen grafilerde dizdeki komplikasyon görüldüğü halde, hastanın sadece sol femurun ½ kesiminde oluşan kırığa tedavi uygulanıp ancak dizindeki eklem kırığına hiçbir teşhis ve tedavi uygulanmayarak yaşı küçük Furkan’ın sol bacağının 2 ay boyunca alt ekstremite pelvik destekli uzun bacak alçı ateline alındığını, bilirkişi raporlarının bilimsel kriterlere uygun olarak düzenlenmediğini, maddi gerçeklere aykırı olduğunu, ortada davalılar tarafından teşhis edilmeyen tibia kırığı mevcut iken ve yine buna uygun yapılmayan tedavi sonucunda bu kırığın yanlış kaynaması sonucunda sakat kalma durumu var iken bu hususu fizik tedavi sırasında zayıflamaya bağlı olarak meydana gelen kas ve doku hasarına bağlı bir komplikasyona bağlanmasının kabul edilemez olduğunu, Adli Tıp Kurumu Yüksek Sağlık Şurasından rapor aldırılması gerekirken eksik, hatalı ve hiçbir şekilde hükme esas alınamayacak bilimsel kriterlerden yoksun raporlara itibar edilerek hüküm kurulmasının bozmayı gerektirdiğini, davada salt davalı hekim ve sağlık görevlilerinin kusurlarına dayanılmayıp davacılardan aydınlatılmış onam alınmadığına da vurgu yapıldığı, ancak bu hususlara ilişkin bir tespit yaptırılmaması nedeni ile de kararın bozulması gerektiğini, hekim tarafından hastanın ve hastanın çocuk olması nedeniyle ebeveynlerinin aydınlatılması, tıbbi elatmaya onamın geçerli olabilmesi için şart olduğunu, tıbbi müdahaleler açısından söz konusu olan özen yükümlülüğünün sadece tedavi açısından söz konusu olmayıp, tedaviden sonrası için de geçerli olduğunu, bu yükümlülüğün ihlalinin tıbbi uygulama hatası olduğunu savunarak hükmün kaldırılarak dosyanın yeniden karar verilmek üzere İlk Derece Mahkemesine gönderilmesini istemiştir.

Davalılar ... ve Lokman Hekim Van Sağlık Hiz. İnş. Taah. ve Tic. A.Ş vekili; vekalet ücreti yönünden kurulan hükmün kaldırılmasını ve her bir davacı açısından reddedilen maddi tazminat kalemleri bakımından ayrı ayrı maktu vekalet ücreti hükmedilmek suretiyle düzeltilerek esas yönünden onama kararı verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; dosya kapsamında onam belge suretinin bulunduğu, kaldı ki sırf onam belgesi olmamasının, gerek dosya kapsamında aldırılan bilirkişi raporlarında, gerekse soruşturma dosyasında aldırılan raporda davalılara atfedilebilecek ihmal veya kusura rastlanmadığının belirtilmesi karşısında, durumu değiştirmeyeceği, çözümü hukuk dışında, özel veya teknik bilgiyi gerektiren bir durumda raporlar aksinin tanık beyanlarıyla değerlendirilmesinin de mümkün olmadığı ve de bu kapsamda mevcut raporların hüküm kurmaya yeterli olduğu ve yeniden rapor alınmasını gerektirir bir durum olmadığı ancak davacılar vekili, davacılar aleyhine ve davalılar lehine hükmedilen avukatlık ücretinin ölçülü olmadığını da belirtmekle, maddi tazminat bakımından hükmedilen vekalet ücreti takdirinde bir isabetsizlik görülmemekle birlikte, manevi tazminat taleplerinin de tümden reddedildiği, davalılar lehine maktu vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken nispi vekalet ücretine hükmedilmesinin yerinde olmadığı, verilen kararda, harçtan muaf olan davacılar aleyhine harca hükmedilmesnin de doğru olmadığı gerekçesiyle İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına ve düzeltilerek esas hakkında davacıların maddi ve manevi tazminat taleplerinin ayrı ayrı reddine, davalılar vekilinin istinaf başvurusunun reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacılar vekili istinaf itirazlarını tekrar ederek kararın bozulmasını istemiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, davalıların hatalı tedavi uygulamaları nedeniyle maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun 502 nci ve devamı maddeleri

2. Dairenin 28.11.2022 tarihli ve 2022/6636 E., 2022/8942 K. sayılı kararı, 24.11.2022 tarihli ve 2022/7006 E., 2022/8929 K. sayılı kararı, 12.12.2022 tarihli ve 2022/7726 E., 2022/9331 K. sayılı kararı.

3. Değerlendirme

Temyizen incelenen karara esas alınan bilirkişi raporlarında; ilk tedaviyi uygulayan hekim ile fizik tedaviyi uygulayan hekimin uygulamalarında tıbbi yanlışlık olmadığı, davacı çocukta meydana gelen kırığın fizik tedavi sırasında mı yoksa ilk düşme anında mı olduğu hususunun ise tespit edilmesinin mümkün olmadığı belirtilmiştir. Gerek maddi gerekse manevi tazminata hükmedilebilmesi için ortada hukuka aykırı bir eylem, bir zarar, bu zarar ile eylem arasında illiyet bağı ve kusur bulunmalıdır. Hemen belirtmek gerekir ki tazminat hukukunda sorumluluktan söz edilebilmesi için sadece eylemin yasaya veya sözleşmeye aykırı olması yeterli olmayıp, eylem sonucunda bir zararın da doğmuş olması ve zararla eylem arasında uygun illiyet bağının da bulunması gereklidir. Somut olayda meydana gelen kırık nedeniyle alçı tedavisini uygulayan davalı doktor ile fizik tedaviyi uygulayan davalı hekimin kusurunun bulunmadığının tespiti dikkate alındığında, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre davacılar vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın onanması gerekmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeple;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

05.03.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.